29 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

Akıl ile hikmet ilişkileri

Almanya’dan bir okuyucumuz: “Kur’ân’da batmakta olan yıldızlara, incire, zeytine… vs Allah yemin ediyor. Sorularım şunlar: 1- Kur’ân’da geçen bu yeminler Allah’ın sözü müdür? 2- Allah yemin eder mi? 3- Cenâb-ı Hak bizim gibi aciz kullarına neyi inandırmak için yemin etmektedir? 4- Cenâb-ı Allah hâşâ kendi yarattığı varlıklar üzerine neden yemin etme gereği duymuştur? 5- Yüceliğinden şüphe etmediğimiz “Yüce Varlığın kendi yarattığı zeytin, incir, Sina Dağı, esen rüzgârlar gibi şeyler kendi yüce varlığından -hâşâ ve sümme haşa- daha mı yücedir ki, bunlar üzerine yemin etmiştir?”

1- İnsanoğlu tarih boyunca konuşmalarına ve sözlerine kuvvet vermek, muhatabını ikna etmek, sözlerinin doğruluğuna güvenilmesini istemek ve bunu sağlamak için yemini kullanmıştır. Yani yeminli ifâdeler kullanmak insan oğlunun yabancısı olduğu bir üslûp değildir. Kur’ân’da geçen yeminli ifadeler de, insanın anladığı seviyeden insana hitap eden Allah’ın şüphesiz birer sözüdür.

2- Âyetlerde de görüldüğü gibi, Cenâb-ı Allah bizzat Kendi Yüce İsmi üzerine yemin ettiği gibi1; peygamberlerine2, peygamberlerin yaşadığı veya vahyin geldiği beldelere3, meleklere4, Kur’ân’a5, kıyâmet gününe6, kâinâtta var olan önemli varlıklar üzerine, meselâ kaleme7, gökyüzüne8, güneşe9, aya10, geceye11, sabaha12, kuşluk vaktine13 , ikindi vaktine14, yıldıza15, havaya16 ve bitkilere17 yemin etmiştir.

3- Kur’ân, âlemlerin Rabbi sıfatıyla Allah’tan, kullarına gelen İlâhî kelâmlar mecmuâsıdır. Bizim fikir, algılama ve anlayış seviyemize inen Kur’ân-ı Hakîm’in, âyetlerinde ve beyanlarında yeminli ifâdelere yer vermesi de, bizim algıladığımız biçimde anlaşılırlığını, ciddiyetini ve sözlerinde hilâfı olmadığını anlamamızı sağlamak içindir. Cenâb-ı Hak, bazen yeminle âyetlerini doğrulamış ve kuvvetlendirmiş; bazen de bir takım varlıkları yemin konusu yaparak bu varlıkların insanlık için değerine ve kıymetine işâret etmiş ve dikkatleri bu varlıklar üzerine çekmiştir.

4- Cenâb-ı Allah, insanların âyetlere olan îmân ve güvenlerini temin etmek, verdiği haberleri kuvvetlendirmek, önemli varlıklar ve nesneler üzerinde tefekkürü teşvik etmek, önemli nîmetleri hatırlatmak; Kur’ân’ın, Kur’ân’ın verdiği haberlerin, kıyâmet gününün, âhiret gününün, öldükten sonra dirilişin, hesabın, Cennetin ve Cehennemin hak olduğu konusunda insanları ikna etmek ve bunlarda muhtemel şek ve şüpheyi ortadan kaldırmak gibi hikmetlerle, âyetlerini yeminli ifadelerle takviye etmiştir.

5- Meseleye mânâ-i ismiyle değil, mânâ-i harfiyle bakmamız gerekiyor. Yani, Allah’ın üzerine yemin ettiği her şey, kendi başlarına değerli değil, Allah’ın yaratmış olması itibariyle yücedir, değerlidir ve kıymetlidir. Cenâb-ı Allah Kendi Zatının yüceliğini bildirmek ve isim ve sıfatlarının tecellilerinin kemalini ve eşsizliğini göstermek için varlıklar üzerine çeşitli şekillerde dikkatleri çekmiştir. Her şey Allah’ın kudretinin ve hilkatinin eşsiz şekilde tecellisi ve tasarrufu değil midir? Zatı Yüce olan Cenâb-ı Allah, eşsiz ve sayısız isim ve sıfatlarının eseri olan mevcudat üzerine yemin etmekle, aslında kudretinin ve hilkatinin muhtelif tecellilerine, dolayısıyla kudretinin azametine, hikmetinin kemaline, rahmetinin kuşatıcılığına, hilkatinin benzersiz güzelliğine yemin etmiş olmaktadır. 18

***

Fedai Bey: “Risâle-i Nur’da 29. Lem’a’nın 2. Babının 7. Noktasında insanın nefsi rahmaniyetin cilveleriyle, kalbi de rahimiyetin tecellileriyle nimetlendiği, aklı da hakîmiyetin letaifiyle zevk aldığı bildiriliyor. Bu cümleyi açıklar mısınız?”

Nefsin Rahmaniyetin cilveleriyle nimetlenmesi: Nefsin lezzet aldığı cismânî gıdaların ve bedensel lezzetlerin tamamı Rahmaniyetin hediyesidir. Nefis beden diliyle bu gıdaları ve lezzetleri tadarak şükür görevini unutmamakla, nankör olmamakla, her bir tadışta şükretmesi gerektiğini hatırlamakla mükelleftir.

Kalbin Rahimiyetin tecellileriyle nimetlenmesi: Allah’ın verdiklerine karşı Allah’ı bilmek ve tanımak, O’na şükretmek, O’nu zikretmek, O’nu fikretmek, O’na muhabbet duymak, O’ndan korkmak, O’nu istemek, O’nun rızasını aramak, O’na yönelmek, O’nun için yaşamak ve bütün bunlardan derece derece zevk almak birer Rahimiyet tecellisidir. Allah’ın, dilediğinin kalbine koyduğu hidayet, feyiz ve rahmet bir Rahimiyet tecellisidir.

Aklın, Hakîmiyetin letaifiyle (incelikleriyle) zevk alması: Pozitif bilim olarak bilinen müsbet ilimlerin ilgilendiği bütün alanlar Hakîm isminin incelikleriyle doludur. Her bir tabiat kanunu, her bir bilimsel kural Hakîm isminin sadece bir nüktesidir, bir noktasıdır, bir cilvesidir, bir eseridir. Akıl bunları kavramakla mükelleftir ve bunlardan zevk alır.

Dipnotlar:

1. Hicr Sûresi, 15/92; 2. Yâsîn Sûresi, 36/1; 3. Tûr Sûresi, 52/1-3; Beled Sûresi, 90/1; 4. Sâffât Sûresi, 37/1; Nâziât Sûresi, 79/1-2; 5. Vâkıa Sûresi, 56/77; Tûr Sûresi, 52/2; 6. Kıyâmet Sûresi, 75/1; 7. Kalem Sûresi, 68/1; 8. Burûc Sûresi, 85/1; Târık Sûresi, 86/1; 9. Şems Sûresi, 91/1; 10. Şems Sûresi, 91/2; 11. Leyl Sûresi, 92/1; 12. Fecr Sûresi, 89/1; 13. Duhâ Sûresi, 93/1; 14. Asr Sûresi, 103/1; 15. Necm Sûresi, 53/1; 16. Zâriyât Sûresi, 51/1; 17. Tîn Sûresi, 95/1; 18. Mektubat, s. 378.

Süleyman KÖSMENE

29.07.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Başlıklar

  Halk müziği sanatçısı Turgay Başyayla: Her şey albüm değil, ahireti de düşünmeliyiz

  Cemil Ölürken…

  Faziletli bir eş seçmeye bakın

  Mehdi için tarih verilir mi?

  Bir elif roman

  Akıl ile hikmet ilişkileri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.