09 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Haberler

 

İPTAL KARARI YİNE MAĞDUR EDECEK

Hukukçu derneklerinin oluşturduğu Hukukun Üstünlüğü Platformu adına yapılan açıklamada, YÖK'ün katsayıyı kaldırma kararına karşı İstanbul Barosunun Danıştay'da açtığı dâvâda verilmesi muhtemel bir iptal kararının, kendilerine bırakılan iki yıllık yüksek okulları dışında eğitim göremeyen meslek lisesi öğrencilerini mağdur edeceği vurgulanarak, buna seyirci kalınmaması çağrısı yapıldı.

DİLEKÇE ÖRNEĞİ İÇİN MAİL ADRESİ

Baronun açtığı dâvânın ehliyet yönünden reddi istenen açıklamada şöyle denildi: “Dâvâ sonucundan meslek lisesi öğrencilerinin hukukî durumları etkilenecektir. Bu nedenle mahkemeye müdahale dilekçesi verme hakları mevcuttur. Meslek lisesi öğrenci ve mezunları dâvâya müdahil olmak için müdahale dilekçe örneğini [email protected] adresine mail gondererek temin edebilirler.”

HUKUKÇULAR Derneği, Çağrı Avukatlar Grubu, Uluslararası Hukukçular Derneği, Adalet ve Hukuk Derneği, Hukukun Üstünlüğü Derneği, Demokrat Hukukçular Derneği, Boğaziçi Avukatlar Derneği, Hukukî Araştırmalar Derneği, Mizan Hukukçular Derneği, Savunma Avukatları Derneği, Hukukçular Birliği Derneği, Birlik Vakfı Hukukçular Kulübü ve Hukuk-Der, ortak açıklama yaparak, İstanbul Barosu’na hukukun üstünlüğünü hatırlattı.

Hukukçular adına konuşan Av. Necati Ceylan, şöyle dedi: “Bilindiği üzere İstanbul Barosu, YÖK’ün katsayı eşitsizliğini ve adaletsizliğini ortadan kaldıran düzenlemesinin iptali için Danıştay’ a dâvâ açtı. Açılmış olan bu dâvânın haksız oluşu bir yana, avukatlık mesleğinin onca sorunu barodan çözüm beklerken, dâvâ açmaya sıfatı bile olmadığı halde, baro yönetiminin durumdan vazife çıkararak bu dâvâyı açmasını anlamak mümkün değildir.”

“Baro yönetimine soruyoruz. Bu dâvâyı açmakla avukatlık mesleğine ne tür bir hizmetiniz ve katkınız olmuştur?” diye soran Av. Necati Ceylan, düzenlenen basın toplantısında şöyle konuştu: “Dâvâ dilekçenizde “Hukukun üstünlüğünü savunmak ve korumak“ adına bu dâvâyı açtığınızı belirtiyorsunuz. Anayasada teminat altına alınan eğitim hakkı ve eşitliğini ortadan kaldıran katsayı adaletsizliğine son veren düzenlemenin “Hukukun üstünlüğü” adına iptalini talep etmek Dünya baroları içinde sadece İstanbul Barosuna özgü bir garabet olsa gerek! “1999 yılından beri uygulanan katsayı sistemi, on senedir milyonlarca meslek lisesinin yükseköğretime erişim hakkını kısıtlamıştır. Bu öğrencilere, “liseye girerken on beş yaşındayken aldığın karara uyacak ve daha başka bir bölümde okuyamayacaksın” denmiştir. Üstelik askerî liseler meslek lisesi oldukları halde, fen lisesi kabul edilip katsayı adaletsizliğinden etkilenmezken, mühendislik alt dallarında eğitim gören endüstri meslek lisesi mezunlarının mühendislik fakültelerine girmeleri bile engellenmiştir.

“Buradan, baro yönetimine, meslek lisesi olan askerî lise mezunlarına üniversite sınavına girerken fen lisesi statüsünde katsayı uygulanması adaletsizliği için de dâvâ açıp açmayacağını sormak istiyoruz. “Sağlık eğitimi alan sağlık lise mezunları, doktor olmak istediklerinde puanları kırılmıştır. “Meslek lisesi memleket meselesi” sloganları ile meslek liselerine teşvik edilir, tüm dünya meslek liselerine yönelirken, Türkiye de meslek liselerinin önü kapanmıştır. Dar gelirli ailelerin çocukları, meslek liselerinde okumalarının bedelini hayallerinden vazgeçerek ödemişlerdir. Bu derece ağır sonuçları olan bir eşitsizliğin, sadece imam hatip fobi ile mazur gösterilmesine imkân yoktur.

“İstanbul Barosu katsayı adaletsizliğin devam etmesi için dâvâ açmıştır. Olası bir iptal kararı, kendilerine bırakılan bir iki yıllık yüksek okul dışında eğitim göremeyen meslek lisesi öğrencilerini mağdur edecektir. Dâvâ sonucundan Meslek lisesi öğrencilerinin hukukî durumları etkilenecektir. Bu nedenle mahkemeye müdahale dilekçesi verme hakları mevcuttur. Zaten Yüksek mahkemeden beklenen, insan hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan, siyasî, ideolojik ve sosyal engellere geçit vermemektir. Ancak bizler için üzücü olan, özgürlüklere en çok sahip çıkması gereken İstanbul Barosunun, hukuka aykırı bir yorumla, adaletsizlikten yana ve özgürlük karşıtı bir tavır almasıdır. Şu ana kadar mensuplarının özlük haklarını kısıtlayan düzenlemelerle ilgili dâvâ açma yetkisini kullanmayan İstanbul Barosunun, meslekî bir menfaati olmayan bu konuda dâvâ açması, dâvânın ehliyet yönünden reddini gerektirmektedir. “Daha esef verici olan ise Baronun ideolojik kaygılarla temel hakların kısıtlanmasını talep etmesidir. “Hukukun üstünlüğü”, “insan haklarını savunmak ve korumak”, gerçekte Baronun, şu ana kadar on yıldır süren katsayı adaletsizliği ve farklı puan sisteminin sonlandırılması için çaba göstermesini gerektirmekteydi. “İnsan hakları, eşitlik, ayrımcılık yapmama ilkesi, fırsat eşitliği, hukuk fakültesinin birinci sınıfında öğretilen ilkelerdir. Adaletsizliği savunduğu için Baro yönetimini kınıyor ve bizi kendi barosundan utanacak noktaya getiren baro başkanına, öğrendiklerini unuttuğu, özümseyemediği “Hukuk Başlangıcı” kitabını hediye ediyoruz.” İstanbul / Yeni Asya

09.08.2009


 

Toprak Holding tamamen TMSF’ye geçti

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Toprak Grubuna bağlı 22 şirketin tüm muhasebe, finansman ve insan kaynakları işlemlerinin aynı merkezden yürütülmesi ve diğer şirketlerden ayrı olarak kontrol edilmelerinin mümkün olmadığı dikkate alınarak, Fon alacaklarının tahsili amacıyla diğer 20 şirketin de temettü hariç ortaklık haklarıyla yönetim ve denetimlerinin Fon tarafından devralındığını duyurdu. Açıklama yapan Toprak Holding A.Ş. Hukuk İşleri Grup Başkanlığı, TMSF’nin, şirketlerine hukuksuz şekilde el koyduğunu savundu.

TASARRUF Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Toprak Grubuna bağlı 22 şirketin bütün muhasebe, finansman ve insan kaynakları işlemlerinin aynı merkezden yürütülmesi ve diğer şirketlerden ayrı olarak kontrol edilmelerinin mümkün olmadığı dikkate alınarak, Fon alacaklarının tahsili amacıyla diğer 20 şirketin de temettü hariç ortaklık haklarıyla yönetim ve denetimlerinin Fon tarafından devir alındığını duyurdu. Toprakbank A.Ş. eski hakim ortağı Toprak Grubu’nun TMSF’ye olan borçlarının tasfiyesi amacıyla imzalanan protokolün hükümlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle yasal takip süreçlerinin hızlandırıldığı bildirildi. TMSF’den yapılan yazılı açıklamada, Toprakbank’ın eski hakim ortağı Toprak Grubu’nun TMSF’ye olan borçlarının tasfiyesi amacıyla imzalanan 18 Aralık 2004 tarihli Protokol ve 6 Şubat 2008 tarihli Ek Protokolün hükümlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle yasal takip süreçlerinin hızlandırıldığı ifade edildi. Toprak Grubu;ndan olan Fon alacaklarının tahsili için Fon Kurulu’nun 24.07.2009 tarih ve 2009/213 sayılı kararı ile, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun geçici 11. maddesine istinaden uygulanmasına devam edilen mülga 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15.7.a maddesi ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 134. maddesi hükmü uyarınca, Toprak Grubuna dahil Toprak İnşaat Ticaret ve Sanayi A. Ş. ve Toprak Seniteri ve Turizm İşletmeleri San. ve Tic. A. Ş.;nin temettü hariç ortaklık haklarıyla yönetim ve denetimleri Fon tarafından devir alındığı hatırlatıldı.

09.08.2009


 

Kart mağdurları yine arttı

Kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı Haziran ayında yaklaşık yüzde 13 artarak 94 bin 563’e çıktı. 2009 yılının ilk yarısında ferdî kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısı 740 bin 709 olarak belirlenirken, bunun 272 bin 838’i kredi kartı borcunu ödememiş kişilerden, 467 bin 871’i de ferdî kredi borcunu ödememiş kişilerden oluştu.

Kredİ kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı Haziran ayında, yaklaşık yüzde 13 artarak 94 bin 563’e çıktı. Aynı ay, ferdi kredi borcunu ödemeyenlerin sayısı ise yüzde 35,3 azalarak, 48 bin 815’den 31 bin 578’e indi. Kredi kartı borcunu ödemeyenler ile gecikmeli ödeyenleri gösteren negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları sisteminde yer alan kişi sayısı, Haziran ayında, bir önceki aya göre yaklaşık yüzde 4,8 oranında azaldı. Merkez Bankası verilerine göre, Ocak ayında 122 bin 442 adet olan ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin toplamı, Şubat ayında 110 bin 921 adete indikten sonra Mart ayında 127 bin 883’e çıktı. Nisan ayında 120 bin 806 adet olan ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin toplamı Mayıs ayında 132 bin 516’a çıktıktan sonra tekrar 126 bin 141’e indi. Verilere göre, 2009 yılının ilk yarısında ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısı 740 bin 709 olarak belirlenirken, bunun 272 bin 838’i kredi kartı borcunu ödememiş kişilerden, 467 bin 871’i de ferdi kredi borcunu ödememiş kişilerden oluştu. Bir kişinin tüm yıllar içinde bir kez sayılması durumuna göre, 2004 yılından bu yana ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısı 1 milyon 541 bin 119 oldu. Bu kişilerin 471 bin 140’ı ferdi kredi borcunu, 1 milyon 70 bin 267’ini de kredi kartları borcunu ödemeyenler oluşturdu. Ankara / aa

09.08.2009


 

İlk yerli helikopter seneye uçacak

ARIKOPTER’İN seri üretimi için Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık nezdinde girişimler yürüttüklerini belirten Şahin, seri üretimle ilgilenen bazı Amerikalı şirketlerle görüşmelerde bulunduklarını ifade etti.

İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, göreve gelmesinin ardından geçen bir yılı değerlendirdi. Şahin, en büyük hedeflerinin Ar Ge üniversitesi olmak olduğunu söyledi. Göreve geldiğinden bu yana İTÜ’ye var olan misyonuna yeni misyonlar yüklemeye çalıştığını belirten Şahin, üniversite, sanayi ve teknoparklar arasındaki ilişkiyi güçlendirmek için çabaladıklarını belirtti. Amerika’da 5 bin üniversiteden 70 tanesinin Ar Ge ağırlıklı çalıştığını belirten Şahin, Türkiye’de en az 4 ya da 5 Ar Ge üniversitesine ihtiyaç olduğunu vurguladı. Dünyanın en iyi 100 üniversitesinin büyük çoğunluğunun Ar Ge üniversiteleri olduğuna dikkat çeken Şahin, “Türkiye’nin Ar Ge’ye, patente ihtiyacı yok mu? Teknoloji geliştirmeye ihtiyacı yok mu? Sadece mühendis yetiştirmeye mi ihtiyacı var? Teknolojiyi sürekli ithal mi edeceğiz?” diye konuştu.

Teknopark ve teknokent projeleriyle üniversite - sanayi işbirliğini gerçekleştirmeye çalışan İTÜ, toplam 28 bin metrekare alanda Teknokent çalışması yapıyor. 47 bin metrekarelik yeni bir inşaata başlayacaklarını söyleyen Şahin, “İhalesini yaptık. Dün anlaşmasını imzaladık. Gelecek yılın sonuna kadar 3 bin, 3 bin 500 yeni mühendis istihdam edilecek.” dedi.

Tamamen Türk mühendisler tarafından tasarlanan ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş.’de (TUSAŞ-TAI) montaj edilen Arıkopter’in gelecek yılın sonuna kadar tamamlanacağını belirten Prof. Dr. Muhammed Şahin, prototipin uçurulacağını aktardı. Projenin sahibinin İTÜ olduğunu ve bizzat kendileri tarafından yürütüldüğünü belirten Şahin, “Projenin sahibi biziz, tasarımı her şeyi burada yapıldı. Belli parçaların üretimini dışarıdan alıyoruz. Onun da takdir edersiniz prototiplerde bir parça üretmek için bir fabrika kurulması gerekli. 1 ay önce TAİ’de ziyaret ettim yerinde inceledim. Montajı orada yapılıyor. Şu anda seri üretime geçilmesi için hem Cumhurbaşkanlığı, hem de Başbakanlık nezdinde girişimlerimiz var. Amerika’dan şirketler var. Seri üretime birlikte geçebiliriz diye ilgi var." ifadelerini kullandı. Ankara / cihan

09.08.2009


 

Liselilere boş kontenjan fırsatı

Fen, Anadolu, sosyal bilimler liseleri ve bazı meslek liselerine Ortaöğretim Yerleştirme Puanlarına göre 1. yerleştirme sonucunda kayıtların tamamlanmasının ardından boş kontenjanlar ilân edildi.

LİSELERE boş kontenjanlar için başvurular 11 Ağustos'ta sona eriyor. 1. yerleştirmeye katılan bütün öğrenciler 2. yerleştirme için başvurabilecek. 2. yerleştirmeye katılmak isteyen adaylar, ‘’2. Yerleştirme İşlemi Talep Dilekçesi’’ dolduracak ve başvuru işlemlerini gerçekleştirdiği okul müdürlüğüne talepte bulunacak. Aday, 2. yerleştirme talebi onaylandıktan sonra iki nüsha çıktı alınıp mühürlenecek ve bir nüshası öğrencinin velisine verilecek, diğeri okulda saklanacak.

2. yerleştirme talebinde bulunan öğrenciler, 1. yerleştirme sonucuna göre herhangi bir okula yerleşmiş ve kayıt yaptırmış olsa bile bu okullardan kayıtları sistem tarafından doğrudan silinecek. Bu durumda, öğrenci 1. yerleştirme işleminden doğan bütün haklarını kaybedecek.

1. yerleştirme sonucu kayıt yaptırdığı okulu, 2. yerleştirme sonucunda yeniden kazanan öğrencinin, bu okuldaki kaydı sistem tarafından doğrudan yapılacak. Ancak veli 2. yerleştirme için talepte bulunduktan sonra okuldan kayıtla ilgili evrakını aldıysa, 2. yerleştirme sonucunda yeniden aynı okulu kazanması durumunda yeni kayıt yaptırılması gerekecek.

‘’Özel yetenek’’, ‘’mülâkat’’, ‘’mülâkat ve beden yeterliliği’’ sınavı ile öğrenci alacak alanlara kayıt hakkı kazanan ancak sağlık kurulu raporuna göre bu alanlara kayıt yaptıramayan öğrenciler, 2. yerleştirmeye başvurduklarında sadece sağlık kurulu raporu kabul edilmeyen alanlar tercih listesinden düşülerek öğrencinin 2. yerleştirme işlemi yapılacak. Bu durumda olan öğrenciler, e-okul sistemine ‘’Sağlık Kurulu Raporu Nedeniyle İptal’’ olarak işlenmediği takdirde yine aynı tercihleri değerlendirmeye alınacak.

Boş kontenjanlar, Millî Eğitim Bakanlığının www.meb.gov.tr internet adresinden öğrenilebilecek. Ankara / aa

09.08.2009


 

Ramazan kampanyası çığ gibi büyüyor

YENİ ASYA Gazetesi Marmara Bölgesi Neşriyat Toplantısı dün gazetemizin Güneşli tesislerinde gerçekleştirildi.

Toplantıya Adapazarı, Balıkesir, Bilecik, Bolu, Bursa, Düzce, Çanakkale, Edirne, İzmit, İstanbul, Karabük, Kırklareli, Tekirdağ, Yalova ve Zonguldak illeri ve bu illerin ilçelerinden büro ve neşriyat temsilcilerimiz iştirak ettiler. Gazetemizin Ramazan ayında yapacağı “Her cuma bir kitap” kampanyasının final planlamalarının yapıldığı ve bilgilendirmelerin gerçekleştirildiği toplantının oldukça verimli geçtiği ve bu toplantıyla birlikte Ramazan kampanyasına hazırlıkların tamamlandığı ifade edildi. Daha önce yapılan neşriyat toplantılarında gündeme gelen Ramazan kampanyasının farklı farklı illerde yapılan bir kaç toplantı neticesinde bir çığ gibi biraz daha büyüyerek istenilen seviyeye ulaştığı belirtilirken, gazetemizin Ramazan ayında bu vesileyle büyük bir hamle gerçekleştiresinin beklendiği vurgulandı. İstanbul/Yeni Asya

09.08.2009


 

AB fonlarıyla gençlere meslek

Keçiören Belediyesi, Avrupa Birliği fonlarından sağlanan 88 bin avroluk bütçeyle düzenlediği, ‘’Çanta Üreticisi Yetiştirme Projesi’’ ile gençlerin meslek sahibi olmasını hedefliyor.

Keçİören Belediyesi, Avrupa Birliği fonlarından sağlanan 88 bin avroluk bütçeyle düzenlediği, ‘’Çanta Üreticisi Yetiştirme Projesi’’ ile gençlerin meslek sahibi olmasını hedefliyor. Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, yaptığı açıklamada, işsizliğin en önemli sorunlardan biri haline geldiğini söyledi. Bu çerçevede istihdama yönelik olarak Keçiören’de düzenledikleri projeyle işsizlik ve vasıflı eleman eksikliğinin giderilmesine katkı sağlamayı hedeflediklerini bildiren Ak, ‘’Çanta Üreticisi Yetiştirme Projesi’’nin hayata geçirildiğini belirtti. Avrupa Birliği fonlarından sağlanan 88 bin avroluk bütçeyle gerçekleştirilen projeyle gençlerin meslek sahibi olduklarını ifade eden Ak, şunları kaydetti: ‘’Proje Kalaba Anadolu Kız Meslek Lisesi ve Kalaba Kız Meslek Lisesi tarafından, Keçiören Belediyesi, Ankara Ayakkabıcılar ve Çantacılar Odası ile Keçiören İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün desteğiyle yürütülüyor. Kursiyerlerin yüzde 75’inin istihdam edilmesinin hedeflendiği proje kapsamında, kursiyerlere modern çanta yapım tekniği, kişisel gelişim, girişimcilik, iş güvenliği, iş organizasyonu, iletişim, meslek etiği, standardizasyon, kalite kontrol, iş kazaları, ithalat ve ihracat konularında eğitim veriliyor.’’ Ak, eğitimin sonuna gelen kursiyerlerin ayakkabı ve çanta üretimini yerinde görmek üzere Ayaş Açık Cezaevi’ni ziyaret ederek buradaki atölyelerde ve satış stantlarında incelemelerde bulunduklarını bildirdi. Ankara / aa

09.08.2009


 

Parmak çocuklar helikopter ile umuda uçtu

SAĞLIK Bakanlığı’nın hizmete sunduğu 112 Hava Ambulans helikopteri, Nevşehir’de 29 haftalık olarak doğan 2 kız kardeşe hayat umudu oldu. Nevşehir Kadın Hastalıkları ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne doğum sancıları ile başvuruda bulunan Ayşe Özdemir, burada yapılan doğum ile ikisi de birer kilo ağırlığında ikiz kız çocuğu dünyaya getirdi. Bebeklerin 29 haftalık oluşu dolayısıyla bazı organlarında sorunlar bulunduğunu belirleyen uzman doktorlar, ikiz bebeklerin acil olarak daha donanımlı bir hastaneye sevkinin uygun olduğunu belirtti. Bu sebeple zaman kaybedilmeden Kayseri’de bulunan Sağlık Bakanlığı’na ait 112 Acil Hava Ambulans yetkilileri ile iletişim kuruldu. Yaklaşık 15 dakika içerisinde Kayseri’den havalanan 112 Acil Hava Ambulans, Nevşehir Gazi Stadı’na indi. Burada 2 ayrı ambulans ile Nevşehir Kadın Hastalıkları ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nden 2 ayrı küvöz içerisinde getirilen bebeklerin, iki küvöz ile hava helikopterine sığmayacağı belirtilince ikiz bebekler tek küvözde doktor kontrolünde Ankara’ya hareket etti. Nevşehir / cihan

09.08.2009


 

Egzoz kirliliğinde en büyük ceza İstanbul’a

EGZOZ emisyon denetimlerinde, Temmuz ayına kadar bu yıl en çok cezanın kesildiği il, 691 bin TL tutarında ceza ile İstanbul oldu. Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürü Lütfü Akça, yaptığı açıklamada, egzoz emisyon denetimlerinin programlı bir şekilde sürdürüldüğünü ve denetimlerin, araç yoğunluğu fazla olan İstanbul, Ankara ve İzmir’de daha sık yapıldığını bildirdi. Akça, araçlarda egzoz ile ilgili iki konuda denetim yapıldığını belirterek ‘’Denetimlerde öncelikle araçlarda egzoz pulu olup olmadığına bakılıyor. İkinci olarak da egzozdan çıkan gazın kirlilik değeri ölçülüyor. Bunların belirli standartları var. İl müdürlüklerimiz, yaptıkları denetimlerle bu standartlara uymayan araç sahiplerine yasada belirtilen oranlarda ceza kesiyor’’ dedi. Türkiye genelinde denetimleri daha da sıklaştıracaklarını vurgulayan Akça, kirlilik limitlerinin de AB’ye uyum sürecinde daha sıkı hale geldiğini söyledi. Egzoz pulu bulunmayan araç sahiplerine 646 TL ceza kesilirken, ölçüm sonuçları, belirlenen standartlara uygun olmayanlar bin 293 TL ceza ödemek durumunda kalıyor. Egzoz gazı emisyon ölçümü, yetkili istasyonlarda, 21 TL ücretle yapılıyor. İstanbul / aa

09.08.2009


 

10 yeni helikopter ambulans geliyor

HAVA ambulans filosunu genişletme çalışmalarını sürdüren Sağlık Bakanlığınca Çanakkale, Bursa, Afyonkarahisar, Konya, Adana, Samsun, Trabzon ve Van’da da helikopter ambulanslarıyla hizmet verilecek. Alınan bilgiye göre, 1 Eylüle kadar gelmesi planlanan 10 yeni helikopter ambulansla birlikte Sağlık Bakanlığının hava ambulansı sayısı 17’ye çıkacak. Halen Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Kayseri, Erzurum ve Diyarbakır’da birer helikopter ambulans hizmet veriyor. Yenileriyle birlikte illere Çanakkale, Bursa, Afyon, Konya, Adana, Samsun, Trabzon ve Van da eklenecek. Birer hava ambulansının daha hizmete gireceği Ankara ve İstanbul’da ise helikopter ambulans sayısı 2’ye çıkacak. Ankara /aa

09.08.2009


 

Yazıcıoğlu kazasında sonuca yaklaşıldı

BÜYÜK Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin vefat ettiği helikopter kazasının araştırılması amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun Başkanı, AKP Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, kazayla ilgili incelemenin titizlikle sürdürüldüğünü ve büyük ölçüde sonuca yaklaşıldığını bildirdi. Komisyona gelen her bilgi ve belgeyi yanlış algılamalara sebep olabileceği düşüncesiyle kamuoyuyla paylaşmak istemediklerini ifade eden Hakkı Köylü, ‘’her açıklananı, her gelen bilgiyi ve her gelen yazıyı herkese açıkladığımız takdirde herkes bir kenarından tutar ve kendine göre değerlendirme yapar. O zaman da yanlış algılamalara sebep olur. Bu yüzden şu anda kamuoyuyla bazı şeyleri paylaşmayı gerekli görmüyoruz’’ dedi. Şu an itibariyle bilgilerine başvuracakları iki ilin valisi ve bir emniyet müdürü olduğunu belirten Köylü, şunları kaydetti: ‘’Dinlememiz gereken birkaç kişi daha var. Bir, iki ilimizin valisine müracaat edeceğiz, onların görüşlerini alacağız. Kayseri Emniyet Müdürümüzün de bilgisine müracaat edeceğiz. Daha sonra Sivil Havacılık Genel Müdürü’nün bilgisine müracaat edeceğiz.’’ Kastamonu / aa

09.08.2009


 

Sigara paketlerine resimli uyarılar geliyor

ANKARA Tabip Odası (ATO) Halk Sağlığı Komisyonu’nun yazılı açıklamasında, 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren sigara paketlerinin üzerinde resimli uyarıların yer alacağı hatırlatıldı. Bu tarihten önce üretilen, birim paket ve grupman ambalajlarında birleşik uyarılar bulunmayan tütün mamullerinin 30 Haziran 2010’a kadar piyasaya arz edilebileceği, bunların 31 Aralık 2010 tarihine kadar piyasada bulunabileceği kaydedildi. Ankara Tabip Odası (ATO) Halk Sağlığı Komisyonu tarafından, sigara paketleri üzerindeki resimli uyarıların sigarayı bırakmaya olan etkisinin ‘’7 gün-24 saat kesintisiz’ olarak tanımlandığı bildirildi. Açıklamada, ‘’Resimli uyarıların sigara bırakmaya olan etkisi ‘7 gün-24 saat kesintisiz’ olarak tanımlanmaktadır. Bu süreç okuma yazma bilenlerin yanı sıra, okuma yazma bilmeyen ve sigara içen kişilere olan etki açısından da son derece önemlidir’’ ifadesine yer verildi. Ankara / aa

09.08.2009


 

Köy okulları imeceyle tamir edilecek

YOZGAT'IN Çekerek ilçesinde köy okullarının bakım ve onarımı imeceyle yapılarak, yeni eğitim yılına hazırlanıyor. Çekerek İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü, 9 köy okulunun bakım ve onarıma muhtaç olduğunu belirledi. Ödenek yetersizliği sebebiyle okulların tamamının bakım ve onarımının yapılmayacağı belirlenmesi üzerine ‘’imece’’ yöntemine başvuruldu. Mevcut ödenekle 9 okulda kullanılacak boya, badana ve tesisat malzemeleri alınırken, İlçe Millî Eğitim Müdürü Bedrettin Bozkurt, okul öğretmenleri ve köylüler okullardaki onarım çalışmalarını el birliği ile sürdürüyorlar. Bozkurt, 9 köy okulundan 6’sında bakım ve onarım çalışmaların ‘’imece’’ yöntemi ile tamamlandığını, geriye kalan 3 okuldaki çalışmaların ise eğitim yılı öncesinde bitireceklerini kaydetti. Bozkurt, okulların bakım ve onarımında gençlerle birlikte yaşlılarında gönüllü olarak çalışmak istemesinin kendilerine moral verdiğini, aynı yöntemle önümüzdeki yılda diğer okulların bakım ve onarımlarını yapacaklarını sözlerine ekledi. Yozgat / aa

09.08.2009


 

Yeter artık kan akmasın

TUNCELİ'DE şehit olan er Burhan Yalçın’ın annesi ile güvenlik güçleriyle girilen çatışmada öldürülen PKK’lı terörist Harfiye Bilgin’in annesi Şırnak’ta bir araya geldi. Birbirlerine sarılan evlâtları ölen acılı 2 anne, kan dökülmesini istemediklerini söyledi.

Şırnak İl Genel Meclis üyeleri ile sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Kürt sorunun çözümüne katkıda bulunmak için Tunceli’de şehit olan er Burhan Yalçın’ın, güvenlik güçleriyle girilen çatışmada öldürülen PKK’lı terörist Harfiye Bilgin’in ailelerini ziyaret etti. Heyet, şehit annesi ile ölen PKK’lı teröristin annesini de biraraya getirerek, akan kanın durması ve Kürt sorununun barış içinde çözülmesi çağrısı yaptı.

Kürt açılımı, tartışmaları sürerken, Şırnak’ta 50 kişilik heyet, AKP ve DTP il teşkilâtlarını ziyaret etti. İlk olarak AKP’ye geçen heyette bulunan DTP’li İl Genel Meclis Başkanı Eyüp Tanış, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün görüşmesini umutla karşıladıklarını söyledi. AKP İl Başkanı Rizgin Bilik de bu görüşmenin çok anlamlı olduğunu belirterek, bu sorunun çözümünün AKP hükümetine nasip olmasını diledi. Heyet, daha sonra DTP İl Başkanlığı’na geçti. AKP'li İl Genel Meclisi üyesi Süleyman Erener, bölgede inlerce yıkılan köyler ve ölen 50 bin kişinin olduğunu ifade ederek bu tahribatı izah etmenin mümkün olmadığını kaydetti.

Heyet daha sonra Tunceli’de 4 Temmuz 2007 tarihinde PKK’lı teröristlerle girilen çatışmada şehit olan Burhan Yalçın’ın evini gitti. 2 yıldır evlerinden matem havasının gitmediğini baba Yusuf Yalçın, şehit ailesi olarak var gücüyle bu kanın durması için çalışacağını vurguladı.

Heyettekiler son olarak Şubat ayında güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürülen PKK’lı terörist Harfiye Bilgi’nin annesi Kumri Bilgi’nin yanına gitti. Heyet üyeleri tüm bu ziyaretlerin ardından, Şırnak Cumhuriyet Meydanı’na gelerek şehit annesi Zeynep Yalçın ve ölen PKK’lının annesi Kumri Bilgi ile birlikte basın açıklaması yaptı. Burada evlâtları ölen 2 annenin yan yana oturması dikkat çekti.

Heyet adına açıklama yapan İl Genel Meclisi üyesi DTP’li Leyla Birlik, Başbakan Erdoğan ile DTP lideri Türk’ün görüşmesinin çok önemli olduğunu ifade ederek, “Bu ve benzeri tüm adımlar, toplumda çatışma ortamının sonlanması, barış ve kardeşliğin egemen olduğu ve eşit yurttaşlık esasına dayalı, demokratik hukuk devleti olma ümitlerini güçlendirmiştir. Diğer yandan bazı siyasî çevreler ise söz konusu çözümsüzlük ortamından beslendiği için bu süreci baltalama gayreti içerisindedirler.” dedi. Şırnak / cihan

09.08.2009


 

Petrol fiyatları Körfez’i zengin etti

KÖRFEZ ülkelerinden Suudi Arabistan’ın artan petrol fiyatları ve üretim neticesinde 2008’de dünyanın en büyük 15’inci ihracatçı ülkesi olduğu bildirildi.

Arap Birliği’ne bağlı Inter-Arap Yatırım Garanti Şirketi tarafından yayınlanan rapora göre Arap dünyasının da en büyük ürün ihracatçısı Suudi Arabistan geçen yıl 329 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu miktar, bütün dünyada ihraç edilen ürünlerin yüzde 1.4’ünü oluşturuyor. Arap dünyasında ikinci gelen Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ise geçen yıl 231 milyar dolarlık ihracat yaptığı ve dünya ihracatçı ülkeler sıralamasında 19’uncu sırada yer aldığı belirtildi. BAE’nin ihracatı 2007’de 181 milyar dolar seviyesinde kalmıştı. BAE’nin ithalatında da büyük artış görüldü ve mal ithal eden en büyük 30 ülke arasında 159 milyar dolar ile 27’inci oldu. Dubai / cihan

09.08.2009


 

İşsizlik parası işsizlere verilmeli

KESK Genel Başkanı Sami Evren, 5920 sayılı ‘’İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’un ‘’işsizlik fonundaki nema gelirlerinden dörtte üçünün altyapı yatırımlarında kullanmasını öngören’’ 3. maddesinin yasadan çıkarılmasını istedi. Evren, ‘’işsizlik parasının işsizlere verilmesi’’ gerektiğini bildirdi. Evren, yaptığı yazılı açıklamada, 5920 sayılı Kanunun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, istihdam büroları nedeniyle veto edildiğini hatırlattı. Evren, Hükümetin yasanın istihdam bürolarına ilişkin kısmını çıkarıp, diğer bölümlerinde değişikliğe gitmeden yasayı tekrar TBMM’ye getirmeyi düşündüğünü öne sürdü. Yasaya ilişkin tek sorunun istihdam büroları olmadığını savunan Evren, ‘’işsizlik fonunun nema gelirlerinden dörtte üçünün Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlar öncelikli olmak üzere ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik altyapı yatırımlarında kullanılmasına’’ olanak sağlayan 3. maddeyi eleştirdi. Evren, açıklamasında şunları kaydetti: ‘’İşsiz kalmaları durumunda kendilerine verilmek üzere insanlarımızın çalışırken maaşlarından kesilen parayı hangi iş hukuku üzerine, hangi mantık ile alıyorsunuz? Alt yapı yapmak, yatırıma öncelik vermek, iş alanları açmak ve bunun için kaynak bulmak hükümetin görevidir. İşçinin, işsizin parasıyla yeni iş alanları açılamaz. Sermayeye kaynak buluyorsunuz da alt yapıya mı bulamıyorsunuz? Dörtte üçünün yaklaşık 4 milyar TL olduğu tahmin edilen nema işsizlere verilmeli, işsizlik fonundan yararlanma süresi uzatılmalıdır. Nema illa bir yere aktarılacaksa işsizlerin doğalgaz, su ve elektrik faturaları için harcanmalıdır. Hükümete çağrıda bulunuyoruz, halen zaman varken yasadaki bu maddeyi de çıkarın ve fondan elinizi çekin.’’ Ankara / aa

09.08.2009


 

40 yıl yetmez, 400 yıl kalın!

Hak, hukuk ve adaleti sadece kendisi, ülkesi ve vatandaşı için isteyenlerin ‘dünya lideri’ olduğu dünyada huzur ve sükûn olması mümkün değil. Bunun en çarpıcı örneklerini Irak, Pakistan ve Afganistan’da yaşanan hadiseler ortaya koyuyor.

Güya terörü önlemek için bu ülkelere örtülü ya da açık şekilde müdahale eden Amerika ve İngiltere’nin başını çektiği ‘koalisyon ortakları’ bu ülkelere, bölge ülkelerine ve dolayısı ile dünyaya huzur getiremedi. Getirmeleri de mümkün değil, çünkü ‘iyi’yi sadece kendileri için isteme gibi bir yanlışın içindeler.

İngiltere’nin bu ay sonunda göreve başlayacak olan yeni Genelkurmay Başkanı General David Richards, koltuğa oturmadan önce çok önemli bir ‘müjde’ vermiş. Yeni müjdeye göre Afganistan’a huzur götürmek için her ‘türlü tehlikeyi göze alarak’ bu ülkeye giden İngiliz askerleri, daha 30-40 yıl Afganistan’da kalabilecekmiş.

İngiliz general, The Times gazetesine yaptığı açıklamada, “Britanya ordusunun Afganistan’daki rolünün değişebileceğini” de belirtmiş. General Richards, bir adım daha atmış ve NATO birliklerinin Afganistan’dan tamamen çekilme ihtimali bulunmadığını da söylemiş. (AA, 8 Ağustos 2009)

Hatırlamak lâzım ki, Afganistan’daki NATO gücü bünyesinde 9 bin İngiliz askeri görev yapıyor ve devam eden ‘savaş’ta 2001’den bu yana 195 İngiliz asker çatışmalarda ölmüş.

Bir ülke, başka bir ülkede yarım asır boyunca ve böyle bir maksatla asker bulundurursa buna ne denir? İngiltere, tarih boyunca onlarca ülkeyi sömürmüş bir devlet. Afganistan örneğinde sergilenen durum, sömürmenin yeni bir şekli ve boyutu olarak anlaşılması gerekmez mi? ‘Koalisyon ortakları’ Afganistan’a adım atarken dünyayı ne diyerek kandırmışlardı? Onlara göre bu ‘savaş’ çok kısa sürecekti. Ama çoğu zaman olduğu gibi evdeki hesap çarşıya uymadı ve bundan sonrası için yarım asırlık tarih veriyorlar.

Dünyanın bu hadise karşısında sessiz kalması mümkün değil ve sessiz de kalmamalıdır. Nasıl ki ABD, bugün yaptığı değerlendirmelerde Irak’ı işgal etmiş olmaktan dolayı pişman olmuş. Uzun dönemde aynı itiraflar, Afganistan için de dile getirilmeye aday. Çünkü hiçbir ülke dışarıdan ve bu kadar açık bir müdahale ile ‘normal’e döndürülemez. Başta ABD olmak üzere ‘koalisyon ortakları’ Afganistan’da gerçekten huzur ve barış istiyorlarsa bunun yolu İslâm dünyasını harekete geçirmektir. Kimse “İslâm parça parça olmuş, kim bu işi yapar?” demesin. İstenir ve arzu edilirse, belki bir yılda değil ama 5 ya da 10 yılda bu problemler ortadan kalkabilir. Yoksa İngiltere ya da benzer ülkelerin askerleriyle Afganistan’da kalıcı barışı sağlamak kolay değildir.

Kendilerini ‘dünya lideri’ olarak tanıtan ülkeler, maddî imkânlarıyla Afganistan’ın dağlarını ve bağlarını bombalamayı bir kenara bırakıp, bir an önce işgal ettikleri toprakları terk etsinler. “İslâm Konferansı Teşkilâtı” gibi kuruluşlara imkân ve fırsat verilirse; İngiltere ve Amerika metodlarından daha kalıcı çareler bulunabilir.

“Hak, hukuk ve adalet sadece bizim vatandaşlarımıza lâzım. Afganistan’da yaşayanlar ‘esir’ olarak kalsın” deniliyorsa bu yolla barışa ulaşmak mümkün değil. İşgaller sona ermeden değil 40 yıl, 400 yıl da kalınsa çözüm mümkün görülmüyor vesselâm.

Faruk ÇAKIR

09.08.2009


 

Yanlışların bitmesi gerekir

CumhurbaşkanI Abdullah Gül, herkesin hür düşünce içerisinde düşüncelerini söyleyebileceğini, farklı farklı fikirleri ileri sürebileceğini, ülkeyi daha ileri götürmek için fikirlerini yarıştırabileceğini belirterek, ‘’Demokratik, özgür bir ülkede bunlar rahatlıkla konuşulabilir. Ama bunlar asla ayrılık, tefrika, çatışma gibi olmamalıdır’’ dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, törenin düzenlendiği Cumhuriyet Alanı’na gelişinde çocuklar tarafından çiçeklerle karşılandı ve kendisini alkışlayan vatandaşları selâmladı.

Cumhurbaşkanı Gül, törende yaptığı konuşma için kürsüye yürürken, vatandaşların ‘’Bitlis seninle gurur duyuyor’’ sloganları atması üzerine, sözlerine, ‘’Ben de sizlerle gurur duyuyorum. Hepimiz birbirimizin başarısı, güzellikleriyle gurur duyuyoruz’’ diye başladı.

‘’Anadolu’nun kapısı’’ sayılan Bitlis’te bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Gül, en son geldiği 2002 yılından bu yana yaşanan olumlu değişim nedeniyle Bitlis’i tanımakta güçlük çektiğini ifade etti.

Bitlis’in gelişmesinde emeği geçenleri tebrik eden Gül, her şeyin daha da iyi olacağına dair inancını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Gül, kurtuluşun üzerinden 93 yıl geçmiş olmasına rağmen, memleketin değeri ve kıymetini bilmek, aynı zamanda kardeşlik, dostluk, hemşehrilik ilişkilerini pekiştirmek için bugünlerin vesile olduğunu söyledi.

Yüz yıl önce bu topraklarda çok olaylar yaşandığını, buradaki halkın çok zulüm çektiğini anlatan Gül, ‘’Bunu en iyi şekilde ‘5 minare’ türküsü anlatıyor’’ dedi.

‘’YANLIŞLARDAN KURTULMALIYIZ’’

Tarih ve kültür dolu Bitlis gibi şehirlere sahip çıkılması gereğinin önemine işaret eden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Nasıl sahip çıkacağız? Kardeşliğimizi, birliğimizi, beraberliğimizi pekiştirerek... Tabiî ki herkes hür düşünce içerisinde düşüncelerini söyleyebilir. Farklı farklı fikirleri ileri sürebilir, ülkemizi, memleketimizi daha ileri götürmek için fikirlerini yarıştırabilir. Demokratik, özgür bir ülkede bunlar rahatlıkla konuşulabilir. Ama bunlar asla ayrılık, tefrika, çatışma gibi olmamalıdır. Zaman zaman maalesef sıkıntılar, yanlışlar olmuştur ama bütün bunların bitmesi gerekir. Birbirimizden farkımız yok. Herkes birbirine saygı gösterecek, saygı gösterince sevgi gösterecek, herkes birbirini şefkatle kucaklayacak. O zaman göreceksiniz ki varsa ayrılık, farklılık, bunların hepsi zenginliktir. Onun için inşallah hep beraber yeni bir dönemi, yeni bir anlayışı atalarımız nasıl hakim kıldıysa bizler de tekrar hakim kılacağız ve enerjimizi gücümüzü, memleketimizin, şehirlerimizin, kazalarımızın, köylerimizin daha da gelişmesine harcayacağız. Küçük çocuklarımıza daha güzel gelecek inşa etmek için çalışacağız. Onun için hepimizin şöyle bir kendimize gelmemiz, varsa yanlışlardan kurtulmamız ve tekrar birlik, beraberlik ve vatan sevgisi için çocuklarımızın sevgisi için, milletimizin geleceği için el birliği içerisinde çok daha fazla çalışmamız gerekir.’’

Gül, askerî birlikler ve öğrencilerin yaptığı geçit törenini ayakta selamladı. Bitlis / aa

09.08.2009


 

Vergi tahsilini arttırmak için her yol denenecek

AkaryakIt istasyonlarında bütün pompaların ödeme kaydedici cihaza bağlanması temin edilinceye kadar yaygın ve yoğun vergi denetimleri devam edecek. Borç takip sistemi kapsamında da mevcut borç stokunun artmaması amacıyla cari döneme ait borçların, vergi türleri itibariyle takibi sağlanacak. Gelir İdaresi Başkanlığının ‘’2009 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporuna’’ göre bu yılın ikinci yarısında bütçe gelir performansının artırılmasına amacıyla çalışmalar devam edecek. Bu kapsamda vergiye gönüllü uyumu artırmak için ‘’uygulamaların basitleştirilmesine, işlem sürelerinin kısaltılmasına, yazılı dokümanlarda anlaşılabilirliğin sağlanmasına, vergi dairesine gitmeksizin işlemlerin tamamlanabilmesine, mükellef beklentilerine daha kaliteli bir şekilde cevap verilebilmesine’’ yönelik faaliyetler sürdürülecek. Daha etkin bir tahsilat yönetimi kapsamında da mükelleflerin motorlu taşıtlar vergisinin ve trafik para cezalarının kredi kartı ile ödenmesine yönelik sistem altyapısı geliştirilecek. Ankara / aa

09.08.2009


 

'Demokratik çözüm'e herkes destek olsun

AKP Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, son zamanlarda ‘’Kürt açılımı’’ olarak dillendirilen konunun adının doğru konulması gerektiğini belirterek, ‘’Bu açılım Kürt açılım değil, demokratik bir açılımdır’’ dedi.

Son dönemde ‘’açılım’’ adı verilen gelişmelerin herkesi kucaklaması, belirli bir kesime değil herkese yönelik olması gerektiğini ifade eden Kapusuz, şöyle konuştu:

‘’Öncelikle, ortaya konulan bu durumun ‘demokratik açılım’ olarak adlandırılmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bu açılımı yaparken de toplumun bir kesiminde aşırı beklenti meydana getirmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Bu gibi olaylarda, ne aşırı beklenti meydana getirilmeli ne de korku pompalanmalıdır. Ortada bir Kürt sorunu olduğunu herkes kabul etmektedir. Bu sorun (Kürt sorunu), sadece AKP’nin değil, Türkiye’nin sorunudur. Bu sorunu çözmek de yalnızca AKP’nin omuzlarına yüklenmemelidir. Çözüme herkesin katılması ve katkı vermesi gerekmektedir. Bütün siyasî partiler çözümsüzlüğü çözüm olarak ortaya koymamalı, CHP’si, MHP’si ve diğer partiler, çözüm noktasında önerilerini net bir şekilde açıklamalıdır.

Bu konu üzerindeki görüş ve teklifler de dikkatli bir üslûpla ifade edilmelidir. Kullanılan isim, söylem ve öneriler çözüme katkı sağlamalı, kolaylaştırıcı ve kuşatıcı olmalıdır. Vatandaşlarımız, ‘Bu sorun hemen çözülecek’ şeklinde bir beklenti içerisine sokulmamalıdır. Sorunun çözümü için sabırlı, sakin ve kararlılıkla çalışılmalıdır.’’

Salih Kapusuz, ‘’çözümsüzlüğün asla çözüm olmadığını’’ vurgulayarak, sözlerini, ‘’(Bekle gör) politikasından da bir sonuç alınamamıştır. Bu nedenle bu sorunu zaman geçirmeden çözüme kavuşturmalıyız. Bunu çözerken de bütün milletin hassasiyetlerine dikkat edilmeli, çözüm konusunda kararlılıkla adım atılmalıdır. Bu sorunu çözme şerefi, AKP ile beraber herkese ait olmalıdır’’ diyerek tamamladı. Ankara / aa

09.08.2009


 

5 yıldızlı öğrenci yurdu yaptı

SAKARYA - Dünyaca ünlü Cambridge Üniversitesi’ni gezerken, öğrencilere yapılan hizmetin kalitesini gören işadamı Özdemir İçin, 5 ortakla birlikte, Türkiye’nin ilk 5 yıldızlı öğrenci yurdu Kampüsaray’ı hizmete açtı.

Kampüsaray Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir İçin, lüks yurt zincirinin ilkini 5 milyon dolar yatırımla Sakarya Üniversitesi’nin yanı başında inşa etti. İstanbul, Kocaeli ve Yalova’ya da şube açmayı planladıklarını, Sakarya’da da kız yurdu için fizibilite çalışmaları yaptıklarını belirten İçin, 2010 yılına kadar toplam 10 milyon dolarlık yatırım öngördüklerini kaydetti.

ÜNİVERSİTE YURDUNDAN UCUZ

Üniversitenin öğrenci yurdunda yıllık 4 bin TL alınırken, 300 yatak kapasiteli Kampüsaray’daki yıllık ücretinin ortalama 3 bin TL civarında olduğunu aktaran İçin, yurtta 4 kişilik odalarda aylık 275, 2 kişilik odalarda 300, tek kişilik odalarda da 525 TL ücret alındığını bildirdi.

FİKİR İNGİLTERE’DE DOĞDU

5 yıldızlı yurt fikrinin İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’ne yaptığı bir gezi sırasında ortaya çıktığını anlatan İçin, “Oradaki garsonların üst düzey bir performans gösterdiklerini gördüm. ‘Buraya ünlü birileri mi gelecek’ diye sordum. Rehberimiz dedi ki, ‘Hayır, öğrenciler için. Buradan yetişecek insanlar dünyayı yönetecek ona göre hizmet edilmesi gerekiyor’ cevabını verdi. İşte o zaman, bunu Türk öğrenciler için niye yapmayalım diye düşündüm ve projeye başladık” diye konuştu. Ümit Kızıltepe

09.08.2009


 

Kundaklanan camiler yenilendi

TUZLA’DA geçtiğimiz Mayıs ayında kundaklanan 5 caminin onarımı Tuzla Belediyesi tarafından tamamlandı. Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, kundaklanan camileri onararak Ramazan’a yetiştirdiklerini belirtti. Çalışmaları yerinde görmek isteyen Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı, kundaklanan camilerde çalışmaların tamamlanmasının ardından incelemelerde bulundu. Yazıcı, “Tamirat çalışmaları sonradan çıkan ek masraflar sebebiyle öngörülen 70 bin TL’nin iki katına çıktı ancak el birliği ile bunların üstesinden geliyoruz. Mübarek Ramazan ayının bereketini hep birlikte görmeyi diliyorum.” dedi. İstanbul / cihan

09.08.2009


 

Çaldığı Picasso’yla yakalandı

ABD’DE çaldığı Picasso gravürünü satmaya çalışan bir kişi gözaltına alındı. Delaware eyaleti federal savcılığı, Miami’de yaşayan 38 yaşındaki Marcus Patmon’ın, Picasso’nun “Yoksulun Yemeği” adlı gravürünü satmaya çalışırken gözaltına alındığını bildirdi. Patmon’ın bir süredir Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından takip edildiği ve bir FBI ajanının kendini alıcı olarak tanıtarak Patmon ile irtibata geçtiği belirtildi. Patmon, FBI ajanıyla yaptığı görüşmelerde gravürün sahibinin kendisi olduğunu iddia etmişti. Picasso’nun 1904’te 23 yaşındayken yaptığı gravür, 2008’in Mayıs ayında Florida eyaletindeki West Palm Beach’deki bir galeriden çalınmıştı. Washington / aa

09.08.2009


 

Kolesterol değerini birden düşürmemeli

AMERİKALI bilim adamları, kolesterol değerlerini hızla düşürmenin kanser riskini arttırabileceğini bildirdi. İtalyan La Stampa gazetesinde yayımlanan habere göre, Tufts Üniversitesi Tıp Fakültesinde görev yapan araştırmacılar, kolesterol düşürücü ilâç kullananlarda kanser oranının yüksek olduğunu tesbit etti. Araştırmacılar, ilâçlar ve kanser arasındaki ilişkinin net olmamasına karşın kolesterolü sert bir şekilde düşürmenin kanser riskini arttırdığı konusunda şüphe olmadığını belirtti. Bazı ilâç üreticilerinin, kalp hastalıklarına karşı mücadele etmenin en iyi yolunun kötü kolesterol olarak bilinen LDL’nin seviyesinin düşürülmesi olduğunu savunduklarını hatırlatan araştırmacılar, bununla birlikte kalp krizi geçirenlerin yüzde 75’inin kolesterol seviyesinin normal olduğunu ifade etti. Ankara / aa

09.08.2009


 

Zayıflama tabletlerine dikkat

FARMAKOGNOZİ ve Fitoterapi Derneği üyesi Dr. Özgür Göknel, vitamin, mineral ya da vücut geliştirici ürünler haricinde, şişmanlık gibi herhangi bir sorunun giderilmesi için kullanılacak bitkisel ürünlerde de Sağlık Bakanlığının izninin aranması gerektiğini söyledi. Göknel, Türkiye’de bitkisel ürünlere, vitamin ve mineral içeren tablet, kapsül ya da toz karışımlara Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının ruhsat, izin ya da satış izni verdiğini hatırlattı. Göknel, zayıflama tabletlerinin günümüzde çok fazla suistimal edildiğini belirtti. İthalat yapan pek çok firmanın, birtakım bitkisel gıda takviyelerini, ‘’zayıflatır’’ sloganı ile ya da bunu net bir şekilde ifade edemese de ‘’kilo kaybı sağlar’’ gibi cümlelerle pazarladığına dikkati çeken Göknel, ‘’Vitamin mineral ya da vücut geliştirici ürünler haricinde, şişmanlık gibi herhangi bir sorunun giderilmesi için kullanılacak bitkisel ürünlerde Sağlık Bakanlığının izni aranmalıdır’’ dedi. Göknel, şu bilgileri verdi: ‘’Zayıflama, vücuttaki doku kaybıdır. Herhangi bir metotla vücuttan 4–6 kiloluk bir kitlenin uzaklaştırılması, cerrahi operasyon kadar önemlidir. Eğer böyle bir kayıp sağlıyorlarsa, o zaman o kayıp böbreklerden, karaciğerden ya da diğer önemli organlardan da olabilir. Bunun olmayacağını kimse garanti edemez.’’ İstanbul / aa

09.08.2009


 

Suçluların beyin yapıları farklı

CİNAYET ve benzeri gibi ağır suçları işleyen psikopatların beyin yapılarının biyolojik olarak, diğer insanlarınkinden farklı olduğu belirlendi. Britanyalı bilimcilerin çalışmaları sonucunda, bu kişilerin beyinlerinin duygularla ilgili bölümüyle (amygdala), dürtüleri ve karar almayı yöneten bölümü (orbitofrontal cortex) arasındaki “bağlantıların” hatalı olduğu belirlendi. Bu iki bölümün suçlularda farklı olduğu biliniyordu ancak aralarındaki bağlantının “hasarlı olduğu” ilk kez ortaya kondu. Bu da, (DT-MRI) adı verilen yeni bir tarama yöntemi sayesinde mümkün oldu. Cinayet, tecavüz, boğma gibi ağır suçları işleyen kişiler üzerinde yapılan araştırmalar, iki önemli beyin bölümünü birbirine bağlayan yollarda “çukurlar olduğunu,” psikopat olmayanlarda ise “bu yolların” iyi durumda olduğunu ortaya koydu. Ankara / aa

09.08.2009


 

Domuz gribi aşısında kanser riski

ALMAN milletvekili Dr. Wolfgang Wodarg, “domuz gribi pandemisi korkusunun bir mizansen olduğunu” savunarak, deneme aşamasındaki domuz gribi aşısının muhtemel yan etkilerinden endişeli olduğunu belirtti. Alman Bild gazetesinin haberine göre, Avrupa Konseyi Sağlık Komitesi Başkanı ve Alman Meclisi Sağlık Komisyonu üyesi, dahiliye uzmanı Dr. Wodarg, Almanya’da deneme aşamasında olan domuz gribi aşısının tehlikeli olabileceğine işaret ederek, aşıda hayvansal kanserli hücrelerin kullanıldığını kaydetti. Alerji riskinin olup olmadığının bilinmediğini ifade eden Wodarg, bundan daha da önemli olarak, bu kanserli hücrelerin kullanımındaki en ufak bir hatada, aşılanan kişinin kanser olma ihtimali bulunabileceğini belirtti. Pandemi korkusunun bir mizansen olduğu görüşünü savunan Wodarg, “Bu, ilâç endüstrisinin dev bir işi” ifadesini kullandı. Domuz gribinin diğer grip salgınlarından farklı olmadığını öne süren Wodarg, aksine domuz gribindeki vak’a sayısı diğer grip dalgalarındaki vak’a sayısıyla kıyaslanırsa bunun “devede kulak” kalacağı görüşünü dile getirdi. Berlin / aa

09.08.2009


 

Dağcılar, Ağrı Dağı’ndan 300 çuval çöp topladı

TÜRKİYE’NİN dağcılık turizmi açısından en önemli dağı olan ve her yıl yüzlerce yerli-yabancı turisti ağırlayan Ağrı Dağı’nda, dağcıların Pazartesi günü başlattığı çöp toplama faaliyeti sona erdi. Dağcılık turizminde önemli bir yere sahip olan Ağrı Dağı’nda, her geçen yıl hızla artan atık kirliliğine seyirci kalmayan dağcıların başlattığı ve 70 kişinin katıldığı çöp toplama faaliyetinde, dağdan 300 çuval çöp indirildi. Pazartesi günü sabah saatlerinde tırmanışa başlayan Zirve Dağcılık Klübü’nün çeşitli illerdeki şubelerinden 70 dağcı, ilk gün 3200 metrede bulunan kamp alanına ulaştı. Kamp alanında 2 gün kalan dağcılar, çevreye yayılmış çöpleri çuvallara koyup katırlarla aşağı yolladı. Daha sonra 4200 metre yükseklikteki ikinci kamp noktasına tırmanan dağcılar burada da 2 gün konaklayarak çevre temizliği yaptı. Ağustos ayında olunmasına rağmen hava sıcaklığının 5 dereceye kadar düştüğü, bulutların üzerinde kalan kamp alanından toplanan çöpler yine katırlara yüklenerek dağdan indirildi. Dağcılardan bir bölümü, temizliğine katıldığı Ağrı Dağı’nın zirve keyfini yaşamak için, Perşembe günü saat 01.00’de hareket ederek tırmanışa geçti. İzmir / cihan

09.08.2009


 

Pancar suyu, dayanıklılığı arttırıyor

nPANCARIN dayanıklılığı arttırdığı, pancar suyu içenlerin daha uzun süre spor yapabildiği bildirildi. Pancar suyunun etkisinin düzenli antrenmandan daha fazla olduğu da kaydedildi. Britanya’daki Exeter Üniversitesinden bir grup bilim adamı, pancardaki nitratın, oksijen emiliminde azalma sağlayarak sporu daha az yorucu hale getirdiğini belirlediler. Jones, “Gerek amatör gerekse profesyonel atletlerin bu araştırmadan çıkan sonuçla ilgileneceklerini umuyorum” diye konuştu. Ankara / aa

09.08.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.