10 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Haberler

 

Ailelerin borç yükü arttı

2007 yılında ailelerin bankalar, katılım bankaları ve tüketici finansmanı şirketlerine olan toplam borcu 104 milyar lira iken, 2008 yılı sonunda bu rakam 128,9 milyar liraya ulaştı. İSMMMO’nun raporuna göre, 2005 yılında GSYH’ya oranı yüzde 7,9 olan bu yükümlülüklerin, 2008 sonunda yüzde 13,6 oranına yükseldiği kaydedildi.

İSTANBUL Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının (İSMMMO) raporuna göre, 2007 yılında ailelerin bankalar, katılım bankaları ve tüketici finansmanı şirketlerine olan toplam borcu 104 milyar lira iken, 2008 yılı sonunda bu rakam 128,9 milyar liraya ulaştı.

İSMMMO’nun yayınladığı ‘’Çocuklar Duymasın; Aile Borçlu’’ başlıklı raporunda, ‘’hane halkı yükümlülükleri’’ne bakıldığında, 2005 yılında GSYH’ya oranı yüzde 7,9 olan bu yükümlülüklerin, 2008 sonunda yüzde 13,6 oranına yükseldiği kaydedildi. Bu dönemde tasfiye durumundaki kredi kartı ve tüketici kredilerinin oranının her geçen gün arttığı ifade edilen rapora göre, 24 Temmuz itibariyle tasfiye olunacak kredi kartı borcu 3,6 milyar liraya, bireysel krediler de 3,1 milyar liraya ulaşmış bulunuyor. Bu kapsamda, Ocak ayı başından bu yana tasfiye olunacak kredi kartlarının oranı yüzde 52 artarken, bireysel kredilerde bu artışın yüzde 68’i aştığı gözleniyor. Bireysel kredilerin hane halkı tüketim harcamaları içindeki payının yüzde 12,7’lere çıktığı kaydedilen rapora göre, bu rakam 2007 sonunda yüzde 11,2 oranındaydı.

AİLELERİN FAİZ ÖDEMELERİ

19,6 MİLYAR LİRA

2008 yılı sonu itibariyle toplam 128,9 milyar lira borcu olan ailelerin faiz ödemeleri ise 19,6 milyar liraya ulaştı. Rapora göre, aynı dönemde ailelerin harcanabilir gelir tutarı 543,3 milyar lira düzeyinde bulunurken, gelirlerinin yüzde 3,6’sını faize veren aileler, toplam gelirlerinin yüzde 23,6’sı kadar bir borç yükü ile karşı karşıya bulunuyorlar. Borçlu aileler için önemli bir endişe kaynağının işsizlik olduğu ifade edilen raporda, TÜİK’in 2009 yılı nisan ayı verilerine göre işsizlik oranının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,9’dan yüzde 14,9 düzeyine, işsiz sayısının da 2,3 milyondan 3,6 milyona çıktığı hatırlatıldı.

İSMMMO’nun raporunda, Merkez Bankası verilerine göre mevduat bankalarında tüketici kredileri ve kredi kartı borç tutarının 24 Temmuz itibarıyla 116 milyar 978 milyon lira düzeyinde olduğu belirtilerek, bunun 83 milyar 155,4 milyon lirasının tüketici kredilerinden, yaklaşık 33 milyar 823 milyon lirasının da bireysel kredi kartlarından oluştuğu belirtildi. Batık kredi kartı oranının toplam borca oranı yüzde 10,47. Rapora göre, tasfiye olunacak kredi kartı borçları 24 Temmuz itibariyle 3 milyar 615 milyon lira düzeyinde bulunuyor. 2009 yılı başında tasfiye olunacak bireysel kredi kartı borçlarının 2 milyar 349 milyon lira olduğu kaydedilen raporda, batık miktarının 7 ayda yaklaşık yüzde 53,6 oranında yükseldiği vurgulanıyor. Tasfiye edilecek tüketici kredilerine bakıldığında ise, 2009 başında 1 milyar 872 milyon lira olan bu rakamın, 24 Temmuz itibariyle yüzde 68 oranında artarak, 3 milyar 154 milyon liraya ulaştığı gözleniyor.

1,6 MİLYON KİŞİ FERDİ KREDİ

VE KART BORCUNU ÖDEYEMEDİ

Ferdi kredi borcunu ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısının 2008 yılı itibariyle büyük artış gösterdiği kaydedilen raporda yer alan verilere göre, 2007 yılı toplamında 192 bin 266 kişi olan bu sayı, 2008 sonunda yüzde 213 artışla 602 bin 648 kişiye ulaştı. 2009 yılının ilk 5 ayında da devam eden bu artış sonucunda, her ay yaklaşık 120-130 bin kişi borcunu ödeyemez duruma düşerken, toplam rakam 1,6 milyon kişiye çıktı. İstanbul / aa

10.08.2009


 

İşsizlik fonuna gözünüzü dikmeyin

Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, ‘’kamu kesiminde oluşturulmuş iftihar edilebilecek tek fonun İşsizlik Sigortası Fonu olduğunu’’ ifade ederek, ‘’Fondaki para büyüdükçe işverenler ve hükümet fona göz diker hale gelmiştir’’ dedi.

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Mustafa Kumlu, ‘’kamu kesiminde oluşturulmuş iftihar edilebilecek tek fonun İşsizlik Sigortası Fonu olduğunu’’ ifade ederek, ‘’Fondaki para büyüdükçe işverenler ve hükümet fona göz diker hale gelmiştir’’ dedi. İşsizlik sigortasının amacının, bir iş yerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek ve yeterliliğinde olmasına rağmen herhangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın işini kaybeden sigortalılara işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını belli süre ve ölçüde karşılamak olduğunu ifade eden Kumlu, bunun için fona işsiz kalacak işçiler için işçi-iş veren ve devletçe prim yatırıldığına dikkati çekti. Fonun gelirleriyle 41 milyar TL’yi aştığını anlatan Kumlu, şöyle konuştu: ‘’Fondaki para büyüdükçe işverenler ve hükümet fona göz diker hale gelmiştir. 2008 yılında 5763 sayılı Kanun ile Hükümet, fondan 1 milyar 300 milyon TL’yi hazineye aktarmış, ayrıca 2009-2012 yıllarında fon tarafından tahsil edilecek nema gelirlerinin dörtte birini de bütçeye gelir olarak aktarmıştır.

Bugün ise 5920 sayılı Kanun ile 2009 ve 2010 yıllarında fonun nema gelirlerinin dörtte üçünü bütçeye aktarmak istemektedir. Ayrıca işverenlerin yeni istihdam edeceği işçilerin prim yükünü de fona yüklemektedir. Fondan alınan bu paralar, hükümetçe uygun görülürse, uygun görüldüğü tarih ve miktarlarda fondan alınan miktarı aşmamak koşuluyla geri ödenecektir.’’ Fondaki paranın işçinin parası olduğunu belirten Kumlu, TBMM’den beklentilerinin, sahibi işçi olan İşsizlik Sigortası Fonu’nun amacı dışında kullanılmasını izin vermemesi olduğunu kaydetti. Ankara / aa

10.08.2009


 

“İhtiyacın kadar fındık sat”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hükümetin açıklamış olduğu fındık stratejisinden önce kilosu 4,2 lira olan fındığın fiyatının 3 liraya gerilediğine dikkat çekerek, üreticiye, ihtiyacı kadar ürün satması uyarısında bulundu.

TÜRKİYE Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hükümetin açıklamış olduğu fındık stratejisinden önce kilosu 4,2 lira olan fındığın fiyatının 3 liraya gerilediğine dikkati çekerek, üreticiye, ihtiyacı kadar ürün satması uyarısında bulundu. Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, fındık piyasasında tam rekabet şartları bulunmadığını ve az sayıda alıcıya rağmen çok sayıda üretici olduğu için, serbest piyasa şartları oluşmadığını vurguladı. Üreticin alıcı karşısında güçlendirilmeden ve özellikle lisanslı depoculuk sistemi devreye girmeden, fındığın serbest piyasa şartlarına bırakılmasının son derece yanlış olduğunu belirten Bayraktar, üreticiyi korumak için ilkini 2004 yılında uyguladıkları ‘’ihtiyacın kadar ürününü sat’’ kampanyasının bu yıl da uygulanmasını tavsiye ettiklerini bildirdi. Bu uygulamanın, 2004 yılında fındığın iç piyasa ve ihraç fiyatlarında büyük oranda etkili olduğunu hatırlatan Bayraktar, açıklamasında şöyle devam etti: ‘’TZOB olarak geçtiğimiz yıllarda başlatmış olduğumuz ve bu yıl da fındıkta yapacağımız ‘’ihtiyacın kadar ürününü sat’ kampanyası ile ürününü bir an önce pazarda satmak isteyen fındık üreticilerini, tekelleşme eğiliminde bulunan alıcılar karşısında ezilmekten kurtaracağız. Bu yıl fındık rekoltesi düşüktür. Üretici dikkatli olursa, fiyatlar dış alıcıların istediği gibi değil, üreticimizin arzu ettiği gibi oluşur. Üretici kendi göbeğini kendisi kesmek zorunda kalmıştır.” Ankara / Yeni Asya

10.08.2009


 

20 bin işçi yurt dışına gitti

TÜRKİYE'DEN, bu yılın Ocak - Temmuz döneminde ekmek parası için 20 bin 226 işçi daha yurt dışına gitti.

Bu işçilerin 13 bin 567’ü genellikle müteahhitlik işlerinin alındığı komşu ülkelere yöneldi. Geçmişte başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine giden Türk iş gücü, son dönemde Türk müteahhitlerinin büyük projelere imza attığı Rusya ve Türk Cumhuriyetleri ile savaş sonrası yeniden yapılandırılan Irak’ı hedef seçti. Türkiye, bu yıl Ocak - Temmuz döneminde en çok işçiyi Rusya’ya gönderdi. 4 bin 480 işçi ile ilk sırada yer alan Rusya’yı, 4 bin 504 işçiyle Libya, bin 581 işçiyle Suudi Arabistan, bin 509 işçiyle Irak ve bin 493 işçiyle de Türkmenistan takip etti. Türkiye, aynı dönemde ABD’ye ise sadece 20 işçi gönderebildi. Türkiye İş Kurumu (İş-Kur) verilerine göre, kurum kanalıyla Türkiye’den geçen yılın ilk 7 ayında 39 bin 667 işçi yurt dışına çalışmak için giderken, bu yıl rakam yaklaşık yarı yarıya düşerek, 20 bin 226 olarak gerçekleşti. Yurt dışına gönderilen işçilerin sayısının düşmesinin temel nedeni olarak, küresel ekonomik krizden dolayı yurt dışı müteahhitlik firmalarının yeterince iş alamaması ya da bulundukları ülkeden işçi temin etme yoluna gitmeleri gösteriliyor.

10.08.2009


 

Makamlar gelip geçicidir

Türkiye Büyük Millet Meclisindeki Başkanlık makamında gerçekleşen devir teslim töreninde konuşan Köksal Toptan, “Makamlar gelip geçicidir” dedi. Yeni TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin de, “TBMM Başkanlığını yapacak olan kim olursa olsun, ilk Meclis Başkanının bakış açısı ve heyecanıyla bu görevi yaparak Meclise lâyık olmalıdır’’ dedi.

MECLİS Başkanlığı’na seçilen Mehmet Ali Şahin, Eski Başkan Köksal Toptan’dan görevi devraldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki Başkanlık makamında gerçekleşen devir teslim töreninde konuşan Köksal Toptan, “Makamlar gelip geçicidir. Sayın Şahin 24. Başkan olarak Meclis’i daha iyi yerlere taşıyacaktır” dedi. Toptan daha sonra, Şahin’in Meclis Başkanı seçildiğine dair kararı imzlayarak kendisine teslim etti.

Şahin de yaptığı konuşmada, Türkiye’de ortaya çıkan ve gelecekte ortaya çıkacak her sorunun çözüm zeminin Meclis olduğunu vurgulayarak, ‘’TBMM Başkanlığını yapacak olan kim olursa olsun, ilk Meclis Başkanının bakış açısı ve heyecanıyla bu görevi yaparak Meclise layık olmalıdır’’ dedi. Şahin, TBMM’de gerçekleştirilen devir teslim töreninin ardından gazetecilerin, ‘’ilk yapacağı işin ne olacağı’’ sorusuna, ‘’Öncelikle genel sekreter ve ilgili arkadaşlardan bilgi alacağım. Önce duruma bir vaziyet edelim. Ondan sonra, devam etmekte olan hizmetleri devam ettireceğiz, yenileriyle ilgili de arkadaşlarımızla bir değerlendirme yapacağız. Ben ileriki günlerde bu çalışmaları yaptıktan sonra sizlerle oturacağım, bütün bunları konuşacağım’’ karşılığını verdi. ‘’Muhafız alayının Meclisten taşınmasıyla ilgili bir çalışma vardı. Sizin başkanlığınız döneminde bu gündeme gelecek mi?’’ sorusuna karşılık Şahin, ‘’Taşınmasıyla ilgili değil de yerinin değiştirilmesiyle ilgili... Genelkurmayımızın olumlu yaklaşımının olduğunu Köksal Bey bana ifade etmişti. İhtiyaç olursa tabiî... İhtiyaç olup olmadığını bu çalışmalar esnasında göreceğiz’’ diye konuştu.

ANAYASA

DEĞİŞİKLİĞİNDE GÖREV DÜŞERSE YAPARIM

ŞAHİN ‘’Geçen dönem Anayasa değişikliği tartışıldı ama hayata geçmedi. Sizin öncelikleriniz arasında yer alacak mı?’’ sorusu üzerine şunları söyledi: ‘’Anayasa değişikliğini ben yapacak değilim, Genel Kurulumuz (Meclis) yapacak. Ama Anayasa değişikliği, gerçekten Türkiye’de konuyla ilgili kafa yoran herkesin ‘mutlaka yapalım’ dediği bir konudur. Ama sanıyorum ki siyasî partilerimiz arasında bir mutabakatın sağlanması da önem arz ediyor. Bu konuda Meclis Başkanı olarak bana bir görev düşerse, ki düşeceğine inanıyorum, bu konuda elimden geleni yaparım.’’ Ankara / aa

10.08.2009


 

Özkök’e darbe planı

Ergenekon zanlısı emekli Org. Hurşit Tolon’dan ele geçirilen dijital veriler içerisinde yer alan ‘opera-son’ isimli word belgesinde dikkat çekici bilgiler var. Belgeye göre çok sayıda general Genelkurmay Başkanı Org.

Hilmi Özkök’ü istifa ettirip yerine Aytaç Yalman'ı getirmek amacıyla uygulanacak bir strateji belirleyip uygulamaya koymuş.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen Ergenekon soruşturmasıyla ilgili 3. iddianamede, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün istifa ettirilip yerine Orgeneral Aytaç Yalman’ın getirilmek istendiği ortaya çıktı. Bunu ise darbe planları çerçevesinde Başkanlığını Orgeneral Şener Eruygur’un yaptığı Cumhuriyet Çalışma Grubu’nun gerçekleştireceği belirtiliyor.

Ergenekon zanlısı Orgeneral Ahmet Hurşit Tolon’dan ele geçirilen dijital veriler içerisinde yer alan ‘opera-son’ isimli word belgesinde dikkat çekici bilgiler yer alıyor. Aralarında Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, Deniz Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Özden Örnek, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına, Orgeneral Hurşit Tolon, Orgeneral Fevzi Türkeri, Orgeneral Oktar Ataman ile emekli Orgeneral Çetin Doğan ile bazı Korgeneral, Tümgeneral ve Tuğgenerallerin bulunduğu çok sayıda generalin önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ü istifa ettirmek; daha sonra da AKP iktidarını düşürmek amacıyla uygulanacak bir strateji belirlediği ve uygulamaya koyduğu tespit edildi. Strateji, esas olarak Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman’ın istifa etmemesi üzerine belirlenip; Yüksek Askeri Şura’nın Ağustos toplantısından önce söz konusu kişilerin Ankara’da yaptığı toplantıda kararlaştırılmış. Ergenekon iddianamesine göre halen özel kuryelerle söz konusu planın geliştirilmesine ve uygulanmasına çalışılıyor. Planın yürürlüğe konulması için Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün istifa ettirilip yerine Orgeneral Yalman’ın getirilmesi esas alınıyor. Söz konusu istifanın sağlanamaması durumunda belirlenen stratejinin de uygulanmasının mümkün olmadığı, söz konusu grup tarafından kabul edilmekte ve istifanın sağlanması için tüm çabanın gösterilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Cumhuriyet Çalışma Grubu’nun hazırladığı ve uygulamaya koyduğu darbe planları çerçevesinde, Hilmi Özkök’ün istifası talebini içeren kendileri tarafından kaleme alınmış mektupları, muvazzaf askerler tarafından hazırlanmış görüntüsü verilerek Hilmi Özkök’e gönderilmek suretiyle onu baskı altına almaya çalıştıkları Darbe hazırlıklarına destek sağlamak amacıyla emekli generallere mektup gönderdikleri; Ulusal yayın yapan gazete ve televizyon sahiplerinin çağrılarak, iktidardaki hükümet aleyhine ve özellikle askerin hükümete bakış açısını sert mesajlarla topluma duyurulması amacıyla yayın yapılması için baskı yapıldığı ve bu yapılan baskılar sonucunda amaçlanan yayınların yapılmasının sağlandığı; Örgüt yöneticisi İlhan Selçuk’un ve örgüt üyesi Mustafa Balbay’ın talimatları ile Cumhuriyet gazetesinin örgütün amacı doğrultusunda bu yöndeki haberleri manşetten vermek suretiyle darbe hazırlıklarına katkıda bulunmaya çalıştıkları; Ülkede kargaşa meydana gelmesini sağlamak amacıyla öğrencileri gösterilerle sokağa dökmeye çalıştıkları, bu amaçla bazı Rektörlerle görüştükleri, ayrıca Rektörlerden hükümete sert tepki göstermelerini istedikleri, bunun üzerine harekete geçen bazı rektörlerin Hükümet aleyhine sert açıklamalar yaptıkları; Dönem iktidarda bulunan hükümeti parçalayıp ülkeyi yönetmeyecek hale getirmek ve bunun sonucunda ülkede çıkacak kaosla darbeye zemin oluşmasını sağlamak amacıyla örgüt üyesi İsmail Yıldız’a milletvekilleri hakkında araştırma yaptırdıkları ve bu yolla iktidar partisinden ayrılabilecek nitelikteki milletvekillerini tespit ettikleri, bu doğrultuda örgüt üyeleri Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur ve İsmail Yıldız’ın mecliste yer almayan bazı siyasî parti liderleri ile görüştükleri ve yapılan bu görüşmeyi kayda aldıkları; Bu amaçla bakanlar, milletvekilleri, üst düzey bürokratların siyasî görüşleri ve yaşam tarzları ilgili kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydettikleri belirlendi.

ERUYGUR, KIBRIS BÜYÜKELÇİSİNE

TALİMATLARI KENDİSİNDEN

ALACAĞINI SÖYLEMİŞ

Ergenekon yapılanmasının stratejileri arasında “Kıbrıs sorununu çözümsüzlüğe götürmek” de yer alıyor. Bu amaçla sivil toplum kuruluşlarını yönlendirmeye çalıştıkları ve böylece ülkenin dış politikasının olumsuz yönde etkileyerek siyasi istikrarsızlığı sağlamaya çalıştıkları ortaya çıktı.

Ergenekon zanlılarından eski Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur’un, strateji doğrultusunda Kıbrıs Büyükelçisi’ni makamına çağırdığı da belirlendi. Ele geçirilen ses ve görüntülerde Eruygur’un, büyükelçiye bundan sonraki süreçte her talimatı kendisinden alacağını; Genelkurmay Başkanı çağırdığında kendisine basit bilgileri vereceğini, önemli husustaki bilgileri bizzat kendisine vermesi gerektiği şeklinde talimat verdiği tespit edildi. Ayrıca bu dönemde “Ulusal Birlik Hareketi”ni kurdurarak kendilerine yakın sivil toplum kuruluşlarını tek merkezden yönetmeye çalışmışlar. Cumhuriyet Çalışma Grubu’nun planları arasında yer alan “sendikaların manipüle edilmesi” stratejisine uygun olarak özellikle Ergenekon zanlısı Mustafa Özbek’in başkanı olduğu Metal-İş sendikası ile kendileriyle birlikte hareket edecekleri yönünde tesbitler yaptıkları, bazı sendikaları amaçlarına uygun olarak yönlendirdikleri anlaşıldı. İstanbul / cihan

10.08.2009


 

Üzüm ye, şifa bul

Üzüm ve üzüm suyu tüketiminin vücudun immün sistemini güçlendirdiği, bu mevsimde bol tüketilmesinde fayda olduğu bildirildi.

Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbî Biyokimya Klinik Şefi Prof. Dr. Necat Yılmaz, yaptığı açıklamada, mevsiminin geldiği bu günlerde özellikle üzümü ve şırasını sık sık tüketmek gerektiğini belirtti. Düzenli olarak üzüm suyu tüketen insanların kanında vücudu hastalıklara karşı koruyan gammadelta T hücrelerinin bulunduğunu ifade eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’İspanyol araştırmacılar üzüm tüketiminin NADPH oksidaz enzimini azaltarak damarların oksidasyonunu azalttığını gösterdiler. Bu çalışma Br. J. Nutrition dergisinde yayımlandı. Özellikle kırmızı üzüm içerisinde yer alan polifenoller çok faydalı bileşikler olup kronik hastalıkların oluşumu engellemektedir. Ülkemizin başına belâ olan kalp damar hastalıklarının oluşumunu engeller. Böylece milyonlarca doları ilâçlara harcamayız.’’ Havaların sıcak olduğu yaz mevsiminde bize düşenin hem bizim hem de çocukların sağlığını korumak olduğunu ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu: ‘’Zararlı gazlı içecekler yerine taze meyve sularını, şırasını, şerbetini tercih etmemiz gereklidir. Mümkün olduğunca tabiî beslenmeliyiz. Ülkemize bahşedilen eşsiz lezzet ve güzellikteki üzümlerini mümkün olduğunca tüketmeye çalışalım.’’ Gaziantep / aa

10.08.2009


 

Türkiye, kanseri silecek

Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, 12 kalıcı organik kirleticinin yeryüzünden silinmesini öngören Stockholm Sözleşmesi’ni yürürlüğe sokan Türkiye’nin bu kapsamdaki yükümlülüklerini üstlenmesi için geri sayım başladı.

Türkiye’de 30 Temmuzda yürürlüğe giren Stockholm Sözleşmesi çerçevesinde Dışişleri Bakanlığı’nca gerekli belgelerin sözleşme sekretaryasına iletilmesini izleyen 90. günde Türkiye sözleşmeye taraf olarak yükümlülüklerini üstlenecek.

Sözleşme, 12 kalıcı organik kirletici kimyasalın üretiminin yasaklanması, emisyonlarının ve atıklarının çevresel açıdan en iyi teknikler kullanılarak azaltılması ve bertarafı yolu ile üye ülkelerde 2025 yılı sonuna kadar yeryüzünden yok edilmesini öngörüyor.

Türkiye, hazırlanan taslak Ulusal Uygulama Planı ile söz konusu kimyasalların kullanımına son verecek, bu kapsamda gerçekleştireceği projeler için Küresel Çevre Fonu kaynaklarından yararlanacak. Sözleşme tarafı diğer 165 ülkeyle birlikte Türkiye’nin de tabiatından yok edeceği söz konusu kimyasallar tarım ve sanayi alanlarında kullanılarak tabiata karışıyor. Besin zinciriyle insanlara geçen ve nesiller boyunca etki gösteren bu kimyasallar, genetik bozukluk, kanser ve ölüme sebep oluyor.

Kalıcı organik kirleticilerin yan etkileri arasında doğuştan sakatlık, bağışıklık sistemi işlevsizlikleri, kısırlık, zekâ düzeyinde düşüş de bulunuyor.

Sözleşme kapsamına giren kalıcı organik kirleticiler şöyle:

“l Ortadan kaldırılması söz konusu olan maddeler: Aldrin, chlordane, dieldrin, endrin, heptaklor, heksaklorbenzen, mireks ve toxaphene ile PCB’ler.

l Kullanımı yasaklanan madde: DDT,

l İstenmeksizin üretilen maddeler - Dioksin ve furan.’’

Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü yetkilileri, Türkiye’nin taslak Uygulama Planı’nın bazı üye ülkelerce de örnek alındığını da bildirdi. Ankara / aa

10.08.2009


 

Sigarayı bırakan diyete başlamalı

SağlIk Bakanlığı, sigarayı bırakanların bir kısmının kilo almaya başlayabileceğine dikkat çekerek, bu durumdaki vatandaşlara bazı beslenme tavsiyelerinde bulundu. Bakanlığın, tavsiyeleri şöyle: “Dört besin grubunda bulunan çeşitli besinler en az 3 ana ve 3 ara öğünde yeterli miktarlarda alınmalı. Geçiş döneminde kilo kontrolünü sağlamak amacıyla; acıkıldığında ya da yeme ihtiyacı duyulduğunda tüketilecek besinlere dikkat edilmeli. Örneğin sıcak çikolata yerine süt içilmesi, tatlı yerine meyve yenilmesi, kalorisi yüksek kuruyemişler yerine kuru meyvelerin tüketilmesi tercih edilmeli. Evde ya da işyerinizdeki çekmecede enerji yoğunluğu yüksek besinlerin bulundurulmaması, taze sıkılmış meyve suyu ya da meyve özlü çayların tüketilmesi tercih edilmeli. Besinler yavaş yavaş tüketilmeli, lokmalar çok çiğnenmeli.” Ankara / cihan

10.08.2009


 

Kim demiş baykuş uğursuz diye!

BaykuşlarIn insanlar için zararlı değil, kemirici canlılara karşı paratoner hayvanlar olduğunu belirtildi. Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Erdoğan, baykuşların gözünün gece görüşünün çok güçlü olmasında ötürü iyi bir fare, kene, yılan, akrep, çekirge ve zehirli örümcek avcısı olduğunu ifade etti. Baykuşların gündüz dinlenen gece avlanan hayvanlar olduğuna dikkat çeken Erdoğan, gece avcılarının sese karşı aşırı duyarlı olduğunu gündüz avlanan kartal, şahin, akbaba ve doğan gibi avını sesli değil, sessiz yakaladığını dile getirdi. Erdoğan, uğursuz ve ölüm getirir diye avcılar tarafından baykuş ailesinin öldürülmesiyle birlikte o bölgede fare, kene, yılan ve zehirli böcek artışında yüzde 500 oranında artış olacağını ileri sürdü. Erdoğan, insanlar baykuşlardan korkma yerine, kemirici hayvanlardan korunmak için evlerinin çatı katında bacasında yaşaması için dâvet etmesini, yaşayanları da rahatsız etmeden uzun süre kalmasını sağlaması gerektiğine işaret etti. Kırsal alanda ve köylerde ‘baykuş yaşayan evden cenaze çıkar’ sözü geçerliliğini koruyor. Köylerde yaygın olan bu inanışın baykuşların ışıklı, ıssız, harabe, bacalar, ev çatısı, ev tavanında yaşaması ve çıkardığı korkutucu sesinden kaynaklandığı belirtiliyor. Baykuşlar genelde erkek, dişi ve 2 veya 3 yavrusuyla ailece yaşıyor. Yıllık bulundukları bölgede ortalama 6 bin fare yakalıyorlar. Baykuşlar, avlarını sese karşı duyarlı oldukları için sessizce avlıyor. Bir baykuş toprağın ve karın altındaki farenin sesini 100 metreden çok rahat duyuyor. Antalya / aa

10.08.2009


 

Adalet gecikti, ömrü hapiste geçti

ABD’de 23 yıl önce tecavüzden ömür boyu hapse mahkûm edilen bir kişi, DNA testi sayesinde aklandı. Ernest Sonnier (46) adlı siyah mahkûmun avukatı, DNA testinin ardından müvekkilinin Teksas’taki Harris bölgesi mahkemesi tarafından şartlı tahliye edildiğini söyledi. Müvekkilinin tamamen serbest kalması için bir karara daha ihtiyaçları olduğunu belirten avukat, “Ernest Sonnier, işlemediği bir suç yüzünden Teksas cezaevlerinde 20 yıldan fazla geçirdikten sonra bugün özgür” dedi. Sonnier’nin annesi de cezaevinin çıkışında yaptığı açıklamada, “Çok uzun zaman oldu. Hem mutluyum, hem üzgünüm” diye konuştu. Ernest Sonnier, 1985’te Noel gecesi bir kadına saldırdığı ve tecavüz ettiği gerekçesiyle ömür boyu hapse mahkûm edilmişti. “Innocence Project” adlı yasal hakları koruma örgütü, DNA testlerinin kararın yanlış olduğunu gösterdiği dâvâların en çok Teksas eyaletinde görüldüğüne dikkati çekiyor. ABD’de, 1989’dan beri DNA testlerinden sonra mahkûmların masum olduklarının anlaşıldığı 241 dâvâdan 38’i Teksas’ta görüldü. Teksas / aa

10.08.2009


 

Yörük kahvaltısı kazanç kapısı oldu

Dağ çileğinden reçel, yayık tereyağı, turunç reçeli, özel peynir türleri, sıkma, yayık ayranı, dalından yeni kopmuş organik domates, biber, salatalık ve daha onlarca kahvaltı çeşidiyle Mersin’de turistlere ‘’Yörük Kahvaltısı’’ adı altında hizmet veren ailelerin sayısı hızla artıyor. Son yıllarda turizmcilerin, 5 yıldızlı otellerin bahçesine bile sıkma börek ve ayran ikramının yapıldığı Yörük çadırlarını kurmaları, bu işin gerçek sahibi Yörüklere yeni bir sektörün kapılarını araladı. Turizmcilerin Yörük kahvaltısını keşfettiğini gören Yörükler, Doğu Akdeniz’in tatil şehri Mersin’de, turizm çeşitliliğine bir yenisini daha ekledi. Yörede, tamamına yakın bölümünü Yörüklerin oluşturduğu işletme sahipleri, sahil boyunca Yörük çadırında onlarca kahvaltı çeşidiyle yerli ve yabancı turistlere hizmet sunuyor. Yörük kahvaltısını geçim kapısı yapan Yörükler, daha çok Silifke ilçesine bağlı Narlıkuyu beldesinin, Cennet-Cehennem Mağazası girişinde yoğunlaşıyor. Kişi başına 8 TL olan tabiî kahvaltı köylülere kazanç kapısı olurken şehirde turizmin çeşitlenmesini de sağlıyor. Mersin / aa

10.08.2009


 

En son gelen birinci oldu

ÇANAKKALE’DE düzenlenen ‘’En Yavaş Bisiklet Sürme Yarışı’’nda, bitiş çizgisine en son ulaşan yarışmacı birinci seçildi. Kordon boyunda düzenlenen yarışmada ilginç görüntüler yaşandı. Çok sayıda sporcunun mücadele ettiği yarışmada, katılımcılar bitiş çizgisine en son ulaşan sporcu olabilmek için, bisikletlerinin üzerinde uzun süre dengede kalmaya çalıştı. Yarışmayı düzenleyen Pınar Uçman Düzenli, yaptığı açıklamada, Türkiye’de her geçen gün artan trafik kazalarına dikkati çekmek, kazaları en aza indirmek amacıyla yarışmayı düzenlediklerini söyledi. Yarışmada standartların aksine en yavaş giden sporcunun birinci seçildiğini aktaran Düzenli, ‘’Yarışmada komik manzaralar da oluşuyor. Yarışmacılar yavaş gitmek isterken, dengede durmaya çalışıyorlar. Bu yüzden eğlenceli bir organizasyon olduğunu düşünüyorum’’ dedi. Çanakkale / aa

10.08.2009


 

Terör olmasaydı, durum farklı olurdu

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ‘’Eğer Türkiye 20-25 yıl kaynaklarını teröre sarfetmeseydi ve nice acıları yüreğine gömmek sıkıntısıyla karşı karşıya kalmasaydı, bu bölgelerde durum farklı olurdu’’ dedi. Bitlis’in kurtuluş yıl dönümü kutlamalarına gelen Günay, şunları kaydetti: ‘’Sayın cumhurbaşkanımızın ziyaretiyle, Türkiye’de bütün kamuoyunun dikkatinin Bitlis’e yoğunlaşmasının, önümüzdeki süreçte Bitlis’e ve bu coğrafyaya çok yararlı sonuçlar getireceğini umut ediyorum. Bütün bunları yapmamızın temel şartı, ülkede barışın, esenliğin ve güvenliğin devam etmesi, sürekli olmasıdır. Bir yandan da bunu yapmaya çalışıyoruz. Yani geçmiş yıllarda eğer Türkiye 20-25 yıl kaynaklarını teröre sarfetmeseydi ve nice acıları yüreğine gömmek sıkıntısıyla karşı karşıya kalmasaydı, bu bölgelerde durum farklı olurdu. Şu anda İstanbul’un havayolu trafiğine havaalanı yetiştiremiyoruz. Yine Antalya’ya havaalanı yetiştiremiyoruz. İstanbul ve Antalya’ya gidenler Bitlis’e, Van’a, Kars’a ve Diyarbakır’a akın akın geleceklerdi. Ama biz yeniden bu gecikmeyi telafi etmeye ve bu turizm bereketinden insanlarımızın yararlanmasını sağlamak için dil dökmeye çalışıyoruz. Bunun için önce barış, önce barış, önce barış.’’

10.08.2009


 

Şırnak’ta bir PKK’lı teslim oldu

ŞIrnak’ta terör örgütü PKK üyesi bir kişi, örgüt içindeki baskılara dayanamayarak güvenlik güçlerine teslim oldu. Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde yer alan bilgiye göre, önceki gün Şırnak’ın Silopi ilçesinde terör örgütünden kaçan 1 militan güvenlik güçlerine teslim oldu. Genelkurmay sitesinde son bir hafta 3’ü ölü 8’i sağ 11 teröristin etkisiz hale getirildiği bildirildi. Bu yıl Ocak-Temmuz ayları arasında ise, 134’ü sağ, ve 37’si ölü olmak üzere 171 PKK’lı ele geçirildi. Öte yandan, Şırnak’ın Uludere ilçesi dağlık kesiminde, bölücü terör örgütü mensupları tarafından 250 gram A-4 ve 2 adet el bombası kullanılarak tuzaklanmış el yapımı mayın bulunduğu kaydedildi. Diyarbakır / cihan

10.08.2009


 

DP’den harç zammına tepki

Demokrat Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray, yanlış eğitim politikaları izlendiğini savundu. Çıray, yaptığı yazılı açıklamada, hükümetin eğitim politikalarını ve öğrenci harçlarına yapılan zamları eleştirdi. Hükümetin uygulamalarının ‘’tüm zamanların en acımasız paralı eğitim modelini hayata geçirdiğini’’ iddia eden Çıray, ‘’milletin içinde bulunduğu ekonomik güçlükler dikkate alınmaksızın yapılan zamların öğrenci harçlarını öğrenci haraçlarına dönüştürdüğünü’’ öne sürdü. Aytun Çıray, şunları kaydetti: ‘’Öğrenci harçlarına yapılan bu acımasız zamlardan sonra öğrencilerin en demokratik hakkı olan protesto haklarını kullanmalarına izin verilmemesi, öğrencilerin hırpalanmaları ve tutuklanmaları ise AKP hükümetinin demokrasiye ve gençlere bakış açısının açık delilidir. Gençlerin hayallerini bu topraklarda gerçekleştirmelerinin önlerini kesmektedir. ’’ Ankara / aa

10.08.2009


 

15,8 milyar dolarlık sermaye yurt dışına gitti

Türk firmaları da ‘’yabancı yatırımcı’’ oldu. Bu yılın Ocak - Haziran döneminde 59 firma 652,6 milyon dolarlık sermaye ihracı gerçekleştirirken, Türkiye’den toplam sermaye ihracı 9,5 yılda 15,8 milyar dolara ulaştı. Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, bu yılın Ocak - Haziran döneminde, 59 firma, 652 milyon 665,9 bin dolarlık sermaye ihraç etti. Bu dönemde, sermaye ihracının yaklaşık yüzde 77’sinin, 499,2 milyon dolarının Lüksemburg’a yapılması dikkat çekti. Söz konusu yaklaşık 500 milyon dolarlık sermaye ihracını, bir firma tek başına gerçekleştirdi. Yılın ilk 6 ayında, 3 firma, Hollanda’ya 84,2 milyon dolar, 7 firma Almanya’ya 14,1 milyon dolar, 4 firma ABD’ye 12,7 milyon dolar, 1 firma Bosna-Hersek’e 7 milyon dolar sermaye ihraç etti. Bu dönemde, Marshall Adaları’na 9,8 milyon dolar, Sudan’a 9 milyon dolar, Mısır’a 8 milyon dolar, Özbekistan’a 5 milyon dolar, Rusya Federasyonu’na 5,4 milyon dolar, Romanya’ya 5,3 milyon dolar, Türkmenistan’a 4,2 milyon dolarlık sermaye ihracı gerçekleştirildi. Haziran sonu itibariyle Türkiye’den toplam sermaye ihracı 15,8 milyar dolara ulaştı. Ankara / aa

10.08.2009


 

PKK’lılar cep doldurma peşinde

Terör örgütünün elebaşılarından Murat Karayılan’ın, örgüt sorumlularına gönderdiği ‘’talimat’’ta zorla para toplanmasına yasak getirmesine rağmen ‘’haraç’’ toplama faaliyetlerinin devam ettiği bildirildi. Terör örgütü elebaşılarından Murat Karayılan’ın Türkiye, İran, Suriye ve Avrupa’da örgüt sorumlularına yönelik gönderdiği ‘’talimat yazısı’’ güvenlik birimlerince ele geçirildi. Karayılan, örgüt sorumlularına hitaben geçen ay gönderdiği ‘’talimatta’’, ‘’1 Eylül’e kadar uzatılan eylemsizlik kararına uymayanların, süreçten şahsi çıkar sağlamaya çalışanların ve süreci sabote etmeye yönelik eylemlerde bulunanların derhal görevden alınacağı’’nı tekrarlayarak, ‘’PKK’nın adını kullanarak köylere, kasabalara, şehirlere giderek zorla para toplanması kabul edilemez. Bu türden ‘çeteleşme’ faaliyetleri en ağır şekilde cezalandırılacaktır’’ uyarısında bulunuyor. Fransa ve Almanya’da zorla para toplanması, iş yeri baskınları ardından gelen operasyonlar, İran ve Suriye’de ‘’haraç’’ toplama faaliyetleri ardından güvenlik güçleriyle girilen silâhlı çatışmalar sırasında örgütün verdiği kayıplar Kandil’deki terör örgütü sorumlularını zora soktuğu bildirildi. Terör uzmanları, örgütte ortaya çıkan yolsuzlukların, ‘’Kürt meselesinin çözümü sonrasında artık örgüte ihtiyaç kalmayacak. Henüz vakit varken biz de cebimizi dolduralım’’ anlayışıyla sürecin iyice hızlandığını, bunun da terör örgütünü zora soktuğunu ifade ettiler. Ankara / aa

10.08.2009


 

Demokrasiyi sindiremeyenlerle uğraşıyoruz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin yönetimini demokrasiye, TBMM’ye bırakmayı içine sindirmeyenlerin değişim sürecini kesintiye uğratmak istediklerini belirtti. Başbakan Erdoğan, AKP’nin iki ayda bir yayınlanan yayın organı ‘Türkiye Bülteni’ dergisinde güncel konulara ilişkin değerlendirmelerdu bulundu. Erdoğan, dergiye verdiği röportajda, 2002’den bu yana zorluk derecesi yüksek bir değişim seyri izledikerini ifade etti. Erdoğan, şöyle dedi: “Maalesef siyasetin yıllardır yaşattığı karalama geleneği henüz tam olarak ortadan kalkmadı. Buna paralel olarak ülkenin yönetimini demokrasiye, TBMM’ne bırakmayı içine sindirmeyenler de zaman zaman bu değişim sürecini kesintiye uğratmak istedi. İnsanlarımızın birlik ve beraberliğine, ülkemizin huzuruna yönelik pek çok kirli girişimle de bu dönemde mücadele etmek durumunda kaldık.” Dünyanın her yerinde değişimin bir maliyetinin olduğunu ifade eden Erdoğan, “Bazı sıkıntılar yaşayacağız. ‘Denizler durulmaz dalgalanmadan’ diyoruz ya işte tam olarak yaşadığımız budur. Bu günler geçecek dalgalar durulacak, İnşallah Türkiye çok daha güzel, çok daha mutlu günlere ulaşacak." değerlendimesinde bulundu. Seçimlerde belli bir oranda oy kaybettiklerin ifade eden Erdoğan, gereken dersleri çıkardıklarını da dile getirdi. Ankara / cihan

n

10.08.2009


 

KAMU-SEN: Yoksulluk sınırı bin 400 TL

TÜRKİYE KAMU-SEN, ‘’çalışan tek kişinin yoksulluk sınırının Temmuz’da bin 400 TL’’ olarak hesaplandığını bildirdi. Türkiye KAMU-SEN’den yapılan yazılı açıklamada, ‘’konfederasyonun yoksulluk sınırı araştırmasında’’, Temmuz ayında bir ailenin gıda ve giyim harcamalarının azaldığı, haberleşme, kira ve ulaşım harcamalarının ise arttığı kaydedildi. Araştırmaya göre, ‘’bir ailenin açlık sınırı bin 69 TL 5 Kr, yoksulluk sınırı ise 2 bin 803 TL. Buna göre, çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı bin 400 TL’’ olarak hesaplandı. Temmuz ayında, 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcamasının 608 TL, ortalama kira giderlerinin 466 TL olduğu belirlenen araştırmada, ailenin kira ve gıda harcamalarının bin 74 TL’ye ulaştığı, bin 321 TL olan ortalama memur maaşından bu harcamalar düşüldüğünde geriye yalnızca 246 TL kaldığı belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘’Memurlar, maaşlarından arta kalan 246 TL ile sağlık, eğitim, haberleşme, giyim, ulaşım gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. En düşük dereceli sendika üyesi bir memurun maaşının bin 23 TL olduğu düşünüldüğünde, kamu hizmetini yürüten memurun açlık sınırının altında kaldığı, gıda ve kira harcamalarını dahi karşılayamadığı görülüyor.’’ Ankara / aa

10.08.2009


 

Bodrum’da hayatın gerçek yüzü

Türkİye’nİn önemli turizm merkezlerinden Bodrum’da tatilciler için düzenlenen dans, müzik ve gösteri ağırlıklı eğlenceler sabahın ilk ışıklarına kadar sürüyor. İlçede tatil yapan yerli ve yabancı turistler gün boyunca denize giriyor ve sahilde güneşleniyor. Aralarında sanat, spor ve iş dünyasından çok sayıda ünlünün de bulunduğu kişiler, yazı eğlenerek geçiriyor. Eğlence hayatının sabahın ilk ışıklarına kadar sürdüğü Bodrum’un birkaç kilometre dışındaki çöplüklerde hurda toplayarak hayatını sürdüren insanlar ise Bodrum’da hayatın farklı ve gerçek yüzünü oluşturuyor. Güneşin doğuşuyla çöp kamyonlarının getirdiği çöplerin arasında ‘’hurda demir, plastik, cam ve plastik şişe’’ arayan işçiler, ayrıştırdıkları malzemeleri satarak hayatlarını sürdürüyor.

12 yıldır Bodrum’un Yalıkavak beldesindeki çöplükte yaşayan 8 aile, çöplükte 3 gün önce çıkan ve kısmen kontrol altına alınan yangın yüzünden evsiz kaldı. Çöplüğün yanında bulunan barakaları güvenlik gerekçesiyle boşaltılan, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yaklaşık 50 kişi, çöplüğün yanındaki arazide kurdukları naylon çadırlarda yaşama savaşı veriyor. Yanan çöplükten hurda toplamaya çalışan çocuklar ise yoğun dumana aldırış etmeksizin aile bütçelerine katkıda bulunmaya çalışıyor. Çocuklar, çalıştıkları için okullarındaki derslerini ihmal ettiklerini belirterek, ‘’Oyun oynamaya vaktimiz olmuyor. Okuldan gelince çöplükte çalışmaya başlıyoruz. Yaşıtlarımız gibi oyuncaklarımız yok. Yaşadığımız çöplük çok sağlıksız ama başka yaşayacak yer yok. Sık sık hasta oluyoruz’’ dedi.

Çöplükte 12 yıldır yaşama savaşı veren ailelerin göçmen olarak Selanik’ten geldiğini ifade eden 70 yaşındaki Fikri Cankır, çöplükte bir süre önce çıkan yangında her şeylerini kaybettiklerini hatırlatarak, ‘’O yangından sonra kaymakam bize maddî yardımda bulundu. 24 torunum var buradaki durumumu görüyorsunuz. 12 yıldır boğaz tokluğuna çalışıyoruz. Burada ailemle gün boyu demir ve plâstik topluyorum. Aylık elime 300 TL geçiyor’’ diye konuştu.

Cankır, hiçbir sosyal güvencesi olmadığına işaret ederek, şunları söyledi: ‘’Eski bir kamyonum vardı o da geçen yıl çıkan yangında yandı. Bu çöplükte 8 baraka var. Mum ışığında yemek yiyoruz, devlet büyüklerimiz bize jeneratör alsa biz mazotunu alırız. 8 aileden 1’er TL toplayıp mazot alsak yemeğimizi karanlık odada yemek zorunda kalmayız. Burada günde 10 TL kazanıyoruz.’’

Eşiyle birlikte çöplükte çalışan Güler Cankır ise çöplükte zor şartlarda yaşadıklarını ifade ederek, ‘’Burada yaşamak çok zor, sık sık hasta oluyoruz. Geçen hastaneye gittim, param olmadığı için senet yaptılar. Bende sinir hastalığı ve kalp rahatsızlığı var çok sık hastaneye gidiyorum. Yeşil kartım olsa çok iyi olur’’ dedi. Bodrum / aa

10.08.2009


 

Sözleşmeli öğretmen atamalarına itiraz

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, ‘’atanacak sözleşmeli öğretmen sayısının, kadrolu öğretmen sayısından fazla olmasının mevzuata aykırı bir durum olduğunu’’ iddia etti. Koncuk, yaptığı yazılı açıklamada, ‘’bu ay içerisinde 15 bin öğretmen alınacağı, bu öğretmenlerin 10 bininin sözleşmeli, 5 bininin ise kadrolu öğretmen olarak istihdam edileceği yönünde bilgiler edindiklerini’’ ifade etti. Bir atama döneminde atanacak sözleşmeli öğretmenlerin kadroludan fazla olmasının hukuka uygun olmadığı iddiasında bulunan Koncuk, şunları kaydetti: ‘’Öğretmen atamalarında sözleşmeli öğretmen sayısının kadrolu öğretmen sayısından fazla olması kabul edilemez ve mevzuata tamamen aykırıdır. Sözleşmeli öğretmenlik asal atama biçimi değildir, kadrolu öğretmen ataması yapılamaması durumunda başvurulacak bir yöntem olduğu 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4B maddesinde ifade edilmektedir. Bu durumda, hükümetin ve Millî Eğitim Bakanlığının 10 bin sözleşmeli, 5 bin kadrolu öğretmen ataması yapması ilgili kanunla çelişmektedir.’’ Ankara / aa

10.08.2009


 

Turist sayısında artış bekleniyor

Global ekonomik krizin Türk turizm sektörünü beklenen ölçüde olumsuz etkilemediği belirtildi. Ağustos ayının ilk haftası itibariyle gelen turist sayısında sezon başı tahminlerine göre yüzde 7’lik bir düşüş olduğu, ancak bunun 15 Ağustos’ta son bulacağı tahmin ediliyor. Side-Manavgat Turizm İşletmecileri Derneği Başkanı Cengiz Haydar Barut, dünyada etkili olan global ekonomik krizden ötürü sezonda başında yüzde 5-8 arasında düşüşün olacağını, bu kayıpların Türk turizmine rakip ülkelerde daha büyük oranlarda olduğunu söyledi. Bu düşüşte en önemli faktörün Rus turistler olduğunu belirten Barut, küresel krizde Rus parasının değer kaybetmesiyle birlikte Rusya Federasyonu, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Baltık ülke vatandaşlarının tatil yapmada ekonomik kısıtlamaya gitmek zorunda kaldığını kaydetti. Antalya / aa

10.08.2009


 

Engelliler hayata akülü arabayla tutunuyor

ÇankIrI’da bedensel engelliler, akülü arabalar sayesinde hem sosyal hayatlarını yaşıyor hem de ekmek parası kazanıyor. Bolu’nun Karatekin Parkı’na gelen bedensel engelli İbrahim Çağlar, eskiden duvar ustası olarak çalıştığını ancak geçirdiği kaza sonucunda, ayaklarını kullanamaz duruma geldiğini belirterek, akülü arabaya sahip olana kadar dışarı çıkamadığını anlattı. İbrahim Çağlar, akülü arabası sayesinde her gün Karatekin Parkı’na geldiğini burada hem arkadaşlarıyla sohbet ettiği hem de kurduğu boya tezgâhında para kazanma imkânı bulduğunu ifade etti. Çağlar, ‘’Teknoloji bizim tekrar sokağa çıkmamızı sağlayarak, bizi hayata bağladı. Dışardaki hayatı tekrar görme şansını akülü arabalar sayesinde yeniden elde ettik’’ dedi. 1998 yılında geçirdiği bel fıtığı rahatsızlığı sebebiyle yattığı hastanede geçirdiği ameliyatlar sonucunda yatağa bağımlı hâle gelen Recep Can (73) da 2002 yılından beri kullandığı akülü araba sayesinde her gün parka gelerek burada arkadaşlarıyla uzun uzun sohbet etme imkânı bulduğunu ifade etti. Çankırı / aa

10.08.2009


 

Ramazan fırsatçılarına dikkat

Dİyanet İşleri Başkan Yardımcısı İzzet Er, Ramazan spekülatörlerini uyararak, “İnsanların en fazla ihtiyaç duyduğu bir anı fırsat bilip, fiyatları yükseltmek hoş karşılanan bir davranış değil. Hele hele Ramazan gibi bir ay münasebetiyle böyle bir tavır içine girmenin tasvip edilecek bir yönü yok.” dedi. Er, yaşanması muhtemel spekülatif fiyat hareketlerine karşı, yetkililerden gerekli tedbirlerin alınmasını istedi. İzzet Er, yaptığı açıklamada, “İnsanların Ramazan gibi mukaddes bir ayda bazı harcamalarının artacağını düşünerek stok yapmak, bu maksatla insanların en fazla ihtiyaç duyduğu bir anı fırsat bilip fiyatları yükseltmek, hoş karşılanan bir davranış değil.” diye konuştu. Konuyla ilgili çok sayıda hadisi bulunduğuna dikkat çeken Er, “Hele hele, Ramazan gibi bir ay münasebeti ile böyle bir tavır içine girmenin tasvip edilecek bir yönü yok. Ama başka sebeplerle fiyatlar artıyorsa ona bizim söyleyeceğimiz bir şey yok. Ekonominin kendine has kuralları olabilir.” şeklinde konuştu. Bu sene özellikle sebze ve meyvede fiyat artışı beklenmediği, ancak kırmızı ve beyaz et gibi bazı ihtiyaç maddelerin fiyatlarında artış olabileceği yönünde açıklamalar yapıldığını hatırlatan Er, “Böyle bir şey olursa, yetkililerimizin gerekli tedbiri alacağını düşünüyoruz ve bekliyoruz.” ifadesini kullandı. Ankara / cihan

10.08.2009


 

Bilgi edinme kanunuyla adalet şeffaflaşıyor

Adalet Bakanlığı’na 2008 yılında ‘Bilgi Edinme Kanunu’ kapsamında 8 bin 441 başvuru oldu. Başvuruların bin 282’si çeşitli sebeplerden dolayı reddedildi. 24 Nisan 2004’te yürürlüğe giren Bilgi Edinme Hakkı Yasası, vatandaşların kamu kurum ve kuruluşlarından talep ettiği pek çok bilgiye ulaşmasını sağlıyor. Devletin şeffaflığını sağlamayı amaçlayan yasayla, kendi hayatımızı ilgilendiren kararlar konusunda bilgi edinme hakkına kavuşurken, yasa hükümleri çerçevesinde diğer konularda da bilgi sahibi olunabiliyor. Ancak bu konuların devlet sırrı, özel hayatın gizliliği ve ülkenin ekonomik çıkarlarını olumsuz yönde etkileyecek konular olmaması gerekiyor. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre 2008 yılında bilgi edinme başvurusu toplam 8 bin 441 olarak gerçekleşti. Bu başvurulardan olumlu cevaplanarak bilgi veya belgelere erişim sağlanan başvurular ise 5 bin 327 oldu. Kısmen olumlu cevaplanarak kısmen de reddedilerek bilgi ve belgelere erişim sağlanan başvurular da 189. Reddedilen başvurular bin 282 iken; gizli ya da sır niteliğindeki bilgiler çıkarılarak veya ayrılarak bilgi ve belgelere erişim sağlanan başvurular 66 oldu. Diğer kurum ve kuruluşlara yönlendirilen başvurular ise bin 577. Başvuranlardan 21’i de başvurusu reddedildiği için yargıya giderek itiraz etti. Ankara / aa

10.08.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.