24 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Basından Seçmeler

Temizöz’ü görevde tutan, askerî irade

Kayserİ İl Jandarma Komutanı iken tutuklanan ve Güneydoğu’da onlarca cinayetten sorumlu olarak yargılanan Albay Cemal Temizöz’ün askeri irade tarafından halen görevinde tutulduğu anlaşıldı. Albay Temizöz mahkemeye getirilirken ona yüksek rütbeli subayların eşlik ettiği ortaya çıktı.

Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral, Hıfzı Çubuklu, 18 Eylül tarihi itibarıyla dokuz kez ağırlaştırılmış müebbet cezasıyla yargılanan Temizöz’ün görevi başında bulunduğunu ifade etti.

Ortada bir iddianame var. Bu iddianame uyarınca mahkeme Albay Temizöz’ü en ağır cezalık bir suçtan tutukluyor ve yargılıyor. Gelin görün ki, disipliniyle ünlü, en küçük bir iddiada bile mensuplarını görevden el çektirmesiyle tanınan Türk Silahlı Kuvvetleri böylesine ağır bir iddiayla yargılanan subayına karşı bu kez ‘sahip çıkan’ bir tutum sergiliyor.

***

Genelkurmay’ın bu konudaki tutumu sizde nasıl bir duygu yaratıyor? Yakınları, faili meçhul cinayetlere kurban giden ve bu davanın açılmasıyla umuda kapılan yöre insanlarının ‘Kürt açılımı’ konusunda nasıl bir değerlendirmede bulunmalarını bekliyorsunuz?

Askerin, bu tür ‘işler’ yaptığı iddia edilen personelini sonuna kadar korumaya niyetli olduğunu çok net bir şekilde görüyoruz. Askerin bu davaya olan yaklaşımı, ‘Kürt açılımı’nın ne kadar büyük engellerle karşı karşıya olduğunu da bize bir kez daha göstermiş oluyor.

Herhalde Albay Temizöz bu işleri kendi başına ve kendi kararıyla yapmadı. Onu bir irade yönlendirdi, ona birileri bu tür uygulamaları yapması için destek verdi. Bu düşünceyi destekleyen en önemli kanıt ise, Temizöz’ün Güneydoğu’da birçok faili meçhul cinayetin sorumlusu olarak suçlandığı koşullarda, yıllar içinde terfi ederek Kayseri Jandarma Alay Komutanlığı’na kadar yükselmiş olması.

Temizöz davası, Temizöz’ün kişisel olarak işlediği veya işlettiği iddia edilen insanlık dışı suçların çok ötesinde bir anlam taşıyor.

Bu davaya karşı ortaya konan tutumdan; bütün bu fiillerin aslında bazı çevrelerce hala yerine getirilmesi gereken görevler olarak anlaşıldığını; ‘faili meçhul’un, ‘yargısız infaz’ı bir devlet politikası olarak gören anlayışın hâlâ devletin bazı kurumlarında egemenliğini sürdürdüğünü görüyoruz.

***

Kürt açılımının önündeki ilk hedef PKK’nın dağdan indirilmesi ve silahsızlandırılması. Hükümetin bu amaçla yaptığı planların neler getireceğini hep birlikte göreceğiz. PKK’nın dağdan indirilebilmesi için, PKK’lıların silahlarını bırakmaya ikna edilmeleri gerekiyor. Şu anda sürdürülen siyasetin hedefi bu ikna faaliyetini inandırıcı hale getirmek ve hem Kürtlerin hem de Türkiye’nin bütününün bu sürece katkıda bulunmasını sağlamaya yönelik olarak kamuoyu yaratabilmek.

Bu adımların inandırıcı, ikna edici olmaları için devlet kurumları arasında bir uyum olması da gerekiyor. Hükümetiyle, meclisiyle, askeriyle, yargısıyla, bürokrasisiyle tüm devlet kurumlarının bu sürece dahil olması, böyle ağır bir sorunun çözümünün zorunlu koşulu.

Albay Temizöz, o bölgede bir dönem gerçekleşmiş olan hukuk dışı uygulamaların simgelerinden birisi olarak algılanıyor. Albay Temizöz’lerin yargılanabilmeleri, bir irade değişikliğinin, bir çözüm umudunun sinyalini verecek. Çünkü, bu gibi isimlerin yargılanması devlet içinde bu tür ‘işlere’ kalkışanlara, bu yöntemlerle bu sorunu çözebileceklerini iddia edenlere, ‘hukuk devleti’nin varlığını hatırlatmış oluyor.

Temizöz’ün halen Kayseri Jandarma Komutanlığı görevinde bulundurulması, ‘Kürt açılımı’na bir cevap ya da ‘Son terörist tepelenene kadar operasyonlar sürecek’ diyen yaklaşımın bir direnme gösterisi olarak değerlendirilebilir.

Bu tabloya baktığımızda, ‘Kürtler açılımdan ne kadar umutlanabilirler?’, ‘PKK’nın dağdan indirilmesi için bu tutum ne kadar ne kadar inandırıcıdır?’ gibi sorular farklı bir görünüme bürünüyorlar.

Oral Çalışlar Radikal, 23.9.2009

24.09.2009


Tarih, sıradan bir mezardır!

NE güzel söylemiş!

Başbakan Erdoğan’ın ABD’de kabul ettiği Yahudi kuruluşlarından ADL’nin yöneticisi Abraham Fox-man, şöyle demiş:

“Davos’taki one minute olayı artık tarihe gömüldü.”

«

Ne devlet adamlığında, ne diplomaside... hatta ne de olağan hayatlarımızda kin, nefret, sürekli düşmanlık iyi bir şey olabilir.

O yüzden...

“Yumuşatma”, yeni bir dil bulma iyidir.

Ama “unutmak” başka bir şey.

“Unutmak” için, ya özeleştiri yaparsınız veya özeleştiri beklersiniz ya da tepki verdiğiniz olaylarda ciddi bir gelişmeyi, nasıl deniyor, “müşahede” edersiniz!

«

“One minute”; Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın, sadece sözünü nezaketsizce kesmeye çalışan bir oturum yöneticisine tepkisi değil; belki dünyada da, herhalde Ortadoğu’da da, ama en azından Türkiye’de büyük bir çoğunluğun, Filistinliler adına bir çığlığı idi.

Yani öyle anladık, öyle anlaşıldı.

O yüzden göz yaşarttı!

«

Nasıl ki İsrail devleti ve dünyanın her köşesinde Yahudiler, tarih boyunca, başta Nazi soykırımı, yaşadıkları büyük felaketleri öyle kolayca tarihe gömemezler...

Ezilmiş, sürülmüş, sürüklenmiş, kırılmış, yalnız kalmış, parçalanmış, orantısız bir güçle sindirilmiş, istendiği gibi sopalanmış ve kovalanmış, canı da tarihi şahsiyeti ve haysiyeti de katledilmiş Filistin halkı adına verilmiş hiçbir tepki de öyle kolayca tarihe gömülemez.

Siz esip üfürüp sonra başkasının ilanıyla kolayca tarihe gömerseniz tepkinizi...

Tarih de bir gün zihniyetinizi bu hatırayla birlikte gömer.

«

Türkiye (ve Filistinliler en azından) “tarihe gömme”nin ilanını ve üslubunu keşke, “one minute” tepkisinde yanında, arkasında saf tutup “o akşam tarihe yazdığı” Başbakan’ın ağzından duysaydı.

Öyle mazur görülmüş, affedilmiş, hoşgörüyle karşılanmış, lütfedilmiş bir konuma sokulmasaydı.

Keşke...

One minute...

Rüzgâr gibi geçmese...

“Seninle bir dakika”dan ibaret kalmasaydı!

Sevimli ama unutulmuş bir şarkı gibi uçmasaydı!

«

Bilmiyorum, nasıl karşıladınız ama...

Bir akşam, dünyanın gözleri önünde tarihe yazılmış bir devlet, insan ve vicdan tepkisi...

ABD’de, lobiler nezaretinde böyle kolayca tarihe gömülüyorsa...

O tarih ne kadar sıradan bir yazıdır...

O tarih ne kadar sıradan bir mezardır!

«

Filistin’in kaderi değişti de biz mi duymadık!

Umur Talu, Haber Türk, 23.9.2009

24.09.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.