13 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Dursun Çiçek, örgüt üyeliğinden tutuklandı

“İrticayla Mücadele Eylem Planı’’ başlıklı belgede ıslak imzası bulunduğu öne sürülen Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek’in avukatı Mustafa Çevik, müvekkilinin ‘’terör örgütüne üye olmak’’ suçundan tutuklandığını ifade etti. Çiçek, Hasdal Askeri Cezaevine konuldu.

“Terör örgütüne üyelik”ten tutuklandı

“İRTİCAYLA Mücadele Eylem Planı” başlıklı belgede ıslak imzası bulunduğu öne sürülen Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, ‘’terör örgütüne üye olmak’’ suçundan tutuklandı.

Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde, Cumhuriyet savcıları tarafından, ‘’İrticayla Mücadele Eylem Planı’’na ilişkin ifadesi alınan Çiçek, tutuklanması istemiyle sevk edildiği İstanbul Nöbetçi 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Mahkeme, Çiçek’in tutuklanmasına karar verdi. Albay Çiçek, tutuklama kararının ardından sivil plakalı bir minibüsle Beşiktaş’taki İnzibat Merkez Komutanlığı’na götürüldü. Burada yaklaşık 45 dakika kalan Çiçek, daha sonra götürüldüğü Hasdal Askeri Cezaevine konuldu. Tutuklama kararının ardından Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde açıklama yapan Çiçek’in avukatı Mustafa Çevik, çağrı üzerine müvekkiliyle birlikte Beşiktaş’taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na geldiklerini söyledi. ‘’Müvekkili hakkında yargısız infaz yapıldığının emareleri olduğunu’’ öne süren Avukat Çevik, Çiçek’in ‘’terör örgütüne üye olmak’’ suçundan tutuklandığını ifade etti. Savcılık ve mahkemedeki sorguda müvekkiline, belgedeki imzanın kendisine ait olup olmadığının sorulduğunu kaydeden Çevik, Dursun Çiçek’in de imzanın kendisine ait olmadığını ve belgenin TÜBİTAK ve ODTÜ ile yurt dışı referans laboratuvarlarında incelenmesini talep ettiğini aktardı. Bugüne kadar 16 hukuk davası açtıklarını, 3 de suç duyurusunda bulunduklarını anlatan Çevik, bundan sonra da yasal haklarını kullanmaya devam edeceklerini ve itirazlarını itibariyle yaptıklarını söyledi.

13.11.2009


 

GÜNCELLENDİ, AMA ÖZÜ DEĞİŞMEDİ

“Gizli anayasa” olarak da isimlendiren Millî Güvenlik Siyaset Belgesi 2005’te güncellendi. Hükümetin “onayı” ile uygulamaya konulan ve halen de yürürlükte olan belgede “Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden temel unsurlar, irtica, bölücülük ve aşırı sol akımlardır” denilirken, irticaî faaliyetlerin içte ve dışta devam ettiği ifadesine de yer veriliyor.

İLKELERLE ÖRTÜŞEN STK'LAR

Türkiye’nin bütünlüğünü korumanın temel yolunun Atatürk milliyetçiliği olarak gösterildiği belgede, “Anayasadaki inkılâp kanunlarının ödün vermeden uygulanması gereklidir. Türkiye’nin temel kuruluş ilkeleriyle hedefleri örtüşen sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler önem taşımaktadır” gibi cümleler de yer alıyor.

Asıl belge bu

Albay Dursun Çiçek’in imzasını taşıyan belgenin ortaya çıkmasıyla başlayan gelişmeler, çorap söküğü gibi devam ediyor.

Yaz aylarındaki hararetli tartışmalardan sonra konunun tavsadığının düşünüldüğü bir noktada bir “ihbarcı” subayın, Adlî Tıp teyidinden geçen ıslak imzalı orijinal belgeye ilâveten, internet andıcını ve 22 Temmuz sonrası hazırlanan bilgi destek notunu gündeme getirmesini müteakip, sayısı 100’e varan yeni belgelerden söz ediliyor.

Hepsi de Genelkurmay karargâhının ürünü.

Bunlar, internet andıcının Genelkurmay tarafından doğrulanmasını takiben gündeme geldi.

Bu andıcın önce Başbakanlık talimatıyla yapıldığından söz edildi. “Böyle birşey yok” denilince, 2000 yılına gidildi. O döneme ilişkin kayıtlarda da öyle bir talimatın olmadığı ortaya çıkınca bu defa yeni referans, 28 Şubat hedeflerini takip etmek için hazırlandığı belirtilen 100 sayfalık “irticayla mücadele strateji belgesi” olarak gösterildi.

Hükümet kaynaklarının verdiği bilgiye göre, 28 Şubat’ta BÇG tarafından hazırlanan bu belge 2006’da Bakanlar Kurulunun gündemine gelmiş ve bazı maddeleri rötuşlanarak devam ettirilmiş.

Şimdi ise, 28 Şubat hükümetlerince “irtica ve bölücülükle mücadele” için çıkarılan tüm yönetmelik, plan ve belgelerin iptali gündemdeymiş.

Bunların ne ölçüde doğru olduğunu da, doğruysa ne derece uygulanabileceğini de bilmiyoruz. Başbakanın, “Genelkurmay Başkanının azliyle ilgili çalışma” yaptırdığına dair haberler için AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in yaptığı tekzip, onlarda da söz konusu olabilir...

Bu, işin bir boyutu. Diğer boyutunda ise, on yıl öncesine uzanmadan önce, AKP iktidarında, dört yıl önce yaşanmış ilginç bir olaya bakalım.

“Gizli anayasa” olarak da nam salmış olan Millî Güvenlik Siyaset Belgesi 2005’te güncellendi.

Belgenin yenilenmiş halinden bazı cümleler:

* Türkiye’nin bütünlüğünü korumanın temel yolu Atatürk milliyetçiliğidir. * Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden temel unsurlar, irtica, bölücülük ve aşırı sol akımlardır. * Türkiye’nin temel kuruluş ilkeleriyle hedefleri örtüşen sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler önem taşımaktadır. * Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözü temel bir ilkedir. Atatürk’ün ‘Millet; dil, kültür ve ülkü birliğiyle birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasî ve sosyal bir birliktir’ sözü bugün de geçerli olan, çağımızın gereklerine yanıt veren bir yaklaşımdır. * İrticaî faaliyetler içte ve dışta sürmektedir. * Anayasadaki inkılâp kanunlarının ödün vermeden uygulanması gereklidir. * Eğitimde Tevhid-i Tedrisat Kanunu temel dayanaktır.

Belgeden bu cümleleri aktardığımız “Teslimiyet belgesi” başlıklı yazımızda şöyle demiştik:

“Hükümet tehdit belirleme yetkisini askere devrederken, aynı zamanda Atatürk milliyetçiliğini ve Atatürk’ün dini dışlayan millet tariflerini yegâne doğru imiş gibi dayatan, inkılâp kanunlarının tavizsiz uygulanmasını isteyen, Tevhid-i Tedrisatı kendi bildiği şekilde uygulamaktan vazgeçmeyen, sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkileri ‘ilkeler’ şartına bağlayan ve tehdit sıralamasında irticayı ilk sıraya koyan bir anlayışa da boyun eğmiş oluyor.” (Yeni Asya, 21 Aralık 2005)

Böyle bir belgeye “evet” diyen hükümetin, bu belgeye esas teşkil eden zihniyetçe üretilen kronik sorunları çözüp “derde deva, sadra şifa” olacak bir açılım yapabilmesi ya da benzer içerikteki andıçların hesabını sorabilmesi mümkün mü?

Ve AKP iktidarının son dört yılında uygulamada olan bu belge ortadayken, başka belge aramaya hacet var mı? Hükümet, diğerleriyle beraber, hattâ onlardan da önce bu belgeyi iptal etsin ki, her yerden fışkıran andıçların en temel referans ve dayanaklarından biri ortadan kalksın.

Yürürlükteki ihtilâl anayasası bunu yapmasına imkân vermiyorsa—ki vermiyor—o zaman sivil, demokratik anayasa projesini askıdan indirsin.

Çünkü rötuşlarla, makyajlarla bu iş çözülmez.

Kâzım Güleçyüz

13.11.2009


 

Tutuklu Albay, disiplin subayı oldu

İSTANBUL'DA ‘’suç örgütü operasyonu’’ kapsamında tutuklanan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askerî Savcısı Hava Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok’un bu görevinden alınarak disiplin subaylığına atanmasına ilişkin karar Resmî Gazete’de yayımlandı.

Resmî Gazete’de yayımlanan üçlü kararnameye göre, askerî yargının çeşitli kademelerine atamalar yapıldı. Buna göre, İstanbul’daki bir ‘’suç örgütü operasyonu’’ soruşturması kapsamında tutuklanan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcısı Hava Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Etimesgut’taki Hava Lojistik Komutanlığı Disiplin Mahkemesi Disiplin Subaylığına atandı. Hava Hakim Albay Üçok, İstanbul Nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla, ‘’sahte çürük raporu’’ iddialı ‘’suç örgütü’’ operasyonu kapsamında 26 Eylülde tutuklanmıştı. Hakim Albay Üçok’un tutukluluğuna 2 Ekimde yapılan itiraz 9 Ekimde yapılan itiraz reddedilmişti. Üçok, Askerî Savcılık görevinde bulunduğu dönemde ‘’Karargâh evleri soruşturmasını’’ yürütmüştü. Atama kararları kapsamında, Askerî Yargıtay 2. Başkanlığından Hakim Kıdemli Albay Tamer Korkmaz, Askeri Yargıtay Başsavcılığına, Askeri Yargıtay 2. Daire Başkanlığından Hakim Kıdemli Albay Ertuğrul Ozan Odabaş Askerî Yargıtay 2. Başkanlığına getirildi. Askerî Yargıtay 3. Daire üyeliğinden Hakim Kıdemli Albay Kemal Bal da Askerî Yargıtay 2. Daire Başkanlığına atandı.

13.11.2009


 

Yargıda dinleme krizi

Yargıtay Başkanlar Kurulu, Yargıtay telefonlarının dinlendiğine ilişkin Sincan Başsavcılığından gelen belge üzerine ön inceleme kararı aldı. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker “Yargıtay ile ilgili bir dinleme varsa biz onun takipçisi olacağız” derken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, gerekirse yasal haklarını arayacağını söyledi. HSYK Başkanvekili Kadir Özbek ise ‘’Yargı şu anda savunma konumunda. Bu son derece sıkıntı verici’’ dedi.

Yargıda dinleme krizi

YargItay Başkanlar Kurulu, Yargıtay telefonlarının dinlenildiğine ilişkin Sincan Cumhuriyet Başsavcılığından gelen belge üzerine ön inceleme kararı aldı.

Yargıtay Birinci Başkanlığı, Sincan Birinci Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda yapılan inceleme sonunda hazırlanan raporu Sincan Cumhuriyet Başsavcılığından istemişti. Alınan bilgiye göre, istenen belgelerin Yargıtay’a ulaşmasının ardından, dün saat 13.30’da başlayacağı bildirilen Yargıtay Başkanlar Kurulu toplantısı erken saate alındı. Toplantıda, konuyla ilgili ön inceleme yapılmasına karar verildi. Kurul, ön inceleme raporunun tamamlanmasının ardından önümüzdeki günlerde yeniden toplanacak.

GERÇEKER TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker de Yargıtay’a gelişinde gazetecilerin soruları üzerine ‘’Yargıtay ile ilgili bir dinleme varsa biz onun takipçisi olacağız. Yargıtay’ın telefonlarının dinlenebilmesi için Birinci Başkanlık Kurulu’nun izni olması lâzım, karar olması lazım. Onun dışında Yargıtay’ın telefonlarının dinlenmesi mümkün değil’’ diye konuştu.

ÖZBEK: YARGI ŞU ANDA

SAVUNMA KONUMUNDADIR

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, kurulun seçilmiş üyeleriyle yapılan toplantının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Seçilmiş üyelerle son günlerde gündeme gelen telefonların dinlenilmesi iddialarını görüştüklerini belirten Özbek, konuya ilişkin yazılı bir açıklama da yapılacağını belirtti. Özbek, ''Yargı şu anda savunma konumundadır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi, kuvvetler ayrılığı sistemini değerlendirdiğimizde yargının savunma konumuna düşürülmüş olması son derece sıkıntı vericidir. Bunu, tüm yargı mensupları olarak hep beraber yaşıyoruz. Umarım ki bundan sonra yargıyla ilgili konularda son derece duyarlı ve dikkatli davranılır. Çünkü bu Türkiye'nin, sistemin geleceğiyle doğrudan bağlantılı bir durumdur'' diye konuştu.

Engin: Yasal haklarımı arayacağım

İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, telefonunun dinlenildiği iddialarına ilişkin ‘’Gerekirse yasal haklarımı arayacağım’’ dedi. Başsavcı Engin, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nden ayrılırken basın mensuplarının, ‘’telefonlarının dinlenildiği’’ iddialarına ilişkin soruları üzerine, ‘’Başsavcı vekillerinden bilgi aldım. Adalet Bakanlığından da bilgi isteyeceğim. Gerekirse yasal haklarımı arayacağım’’ diye konuştu.

TİB’E YENİDEN İNCELEME TALEBİ

Sincan 1. Ağır Mahkemesi yeniden geniş inceleme talep etti. Sincan 1. Ağır Mahkemesi Hakim Osman Kaçmaz, Telekominükasyon İletişim Başkanlığı’ndaki (TİB) bilgisayarlara el konulmasını istedi. Yeni incelemeye de güvenlik güçleri ile gidileceği bildirildi.

13.11.2009


 

Açılım seçim malzemesi olmasın

SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, ‘demokratik açılım’la ilgili, ‘’Kim herhangi bir basit siyasî polemikle bu konuyu seçim malzemesi, siyasî istismar vesilesi kılmaya çalışırsa önce kendisi kaybeder, ama sonunda da bu millete yazık etmiş olur’’ dedi.

‘Açılımı seçim malzemesi yapan kaybeder’

SAADET Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, ‘’Demokratik Açılım’’la ilgili, ‘’Kim herhangi bir basit siyasî polemikle bu konuyu seçim malzemesi, siyasî istismar vesilesi kılmaya çalışırsa önce kendisi kaybeder, ama sonunda da bu millete yazık etmiş olur’’ dedi.

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezince (ESAM) Kocatepe Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘’Millî Siyasetin Dünü ve Geleceği’’ konulu konferansta konuşan Kurtulmuş, Türkiye’de birçok sistemin temel çıkmazlarının olduğunu söyledi. Bu çıkmazlardan birinin ‘’siyasetin bilgi temelli yapılmaması’’ olduğunu ifade eden Kurtulmuş, ‘’Son 7 yıldır Türkiye’yi görüyorsunuz. Kamplaştıran, kutuplaştıran, hiçbir söz söylemeyen, hiçbir çözüm ortaya koymayan bir siyaset var’’ dedi.

Kurtulmuş, Haziran ayının başından beri bütün Türkiye kamuoyunun ‘’Demokratik Açılıma kitlendiğini’’ belirterek, şunları kaydetti: ‘’İktidar Partisi bu konuyla ilgili üç cümle arka arkaya kurmadı. CHP başından beri ‘siz hainlik yapıyorsunuz’ dedi. Öteki, ‘madem öyle ben de dağa çıkıyorum’ dedi. En sonunda öteki de ‘Apoyu siz ciddiye almazsanız bu sorunu çözemezsiniz’ dedi. Dördünün de yaptığı bu sorunu çözmek isteyen bir tavır değildir. Söyledikleri hiçbir şey yok. Tamamen kutuplaşma. Türkiye’nin bu meselesi, Cumhuriyet tarihi boyunca karşımıza çıkan en önemli meseleyi halledecek bir tek cümle, bir tek söz işitmiyoruz, ama ne yazık ki gelinen bu noktada İktidar, Ana Muhalefet Partisi ve muhalefet partileri bu meseleyi Parlamento

içinde görüşme imkanı bulmamışlardır. Ve maalesef Meclis’te yaşanan olağanüstü yüz kızartıcı manzaralar bu memleketin bu insanların hak ettiği işler değildir. Burada, İktidar Partisi’ni, MHP’yi, CHP’yi ve DTP’yi millet adına uyarmayı bir vazife olarak kabul ediyorum. ‘Bu konudan nasıl olur da 3 puan, 5 puan pay alırız’ diye kim herhangi bir basit siyasi polemikle bu konuyu seçim malzemesi, siyasi istismar vesilesi kılmaya çalışırsa önce kendisi kaybeder, ama sonunda da bu millete yazık etmiş olur.’’

“SİYASETİ YENİDEN FORMATLAMALIYIZ’’

TÜRKİYE siyasetinin çıkmazlarından birinin de ‘’bürokratik oligarşi’’ olduğunu ifade eden kurtulmuş, şunları kaydetti: ‘’Bir demokratik sistem içerisinde, milletle devlet kaynaşmasını sağlamış olan bir demokratik sistem içerisinde kurumların hepsi bir vücudun organları gibidir. Türkiye’deki siyasî tartışmaların esas temelinde yatan husus şu; ordu mu hakim olsun, parlamento mu hakim olsun, siyaset mi hakim olsun, yargı mı hakim olsun... Yanlış ve eksik bir tartışmadır. Hiç birisi hakim olmayacak. Her birisi vücutta hangi organsa o görevi yapacak.”

13.11.2009


 

Kan dâvâsı değil, rant kavgası

ATATÜRK Üniversitesi (AÜ) Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Yıldız Akpolat, ‘’Bilge Köyünde yaşananlar kan davası değil rant kavgasının sonucudur’’ dedi.

Yrd. Doç. Dr. Akpolat, Polis Meslek Yüksekokulu konferans salonunda, 4 Mayıs 2009 tarihinde 7’si çocuk 44 kişinin ölümü, 4’ü çocuk 10 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının gerçekleştiği Bilge Köyü ile Mardin’de diğer husumetli köylerin de aralarında bulunduğu 17 köyde 9 öğrencisiyle 636 kişiyle yüz yüze görüşerek hazırladığı ‘’Mardin Saha Araştırması’’yla ilgili bilgi verdi. Bilge Köyünde yaşanan olayı köydeki yaşlı bir kadının ‘’Dengeme oturtamıyorum’’ sözüyle özetlediğine dikkati çeken Akpolat, yapılan yorumun çok güzel olduğunu, olayın ciddi soykırım boyutunun bulunduğunu, insanların dengelerine oturamayacak bir nitelik taşıdığını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Akpolat, köyde yaptıkları ilk incelemede kapalı bir toplumla karşılaştıklarını belirterek, şöyle konuştu: ‘’Köy tamamen kapalı toplum özelliğinde. 15 gün süreli çalışmamızda yapısal metodolojiyle aile, akraba ve evlilik yöntemlerini inceledim. Köydeki söz konusu katliamı gerçekleştiren ailenin 25-30 yıl öncesine kadar yerleşik hayatı yaşamadığını ve Mazı Dağı’nda çobanlık yaptığını öğrendik. Bilge köyünde yaşanan olay basit bir kan davası olarak algılanmamalıdır. Bilge köyünde yaşananlar kan davası değil rant kavgasının sonucudur.’’

13.11.2009


 

Halis: Öymen, Dersim olaylarını meşrû gösterdi

DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in, Dersim olaylarıyla ilgili sözlerini eleştirdi.

Halis, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin önemli süreçten geçtiğini, ancak bu süreçte, yenilenme, açılma, gelişme gibi girişimlerin önünün tıkanmak istendiğini söyledi. Öymen’in, Salı gün Genel Kuruldaki konuşmasında, ‘’Dersim olaylarını meşru gösterdiğini’’ belirten Halis, bu zihniyetin yalnızca Öymen’in şahsında değil, CHP’nin merkezi anlayışı olarak kabul ettiklerini söyledi. Halis, ‘’Öymen, bu konuşmasıyla Kürt sorunun çözümü için de öldürmenin bir yöntem olacağına işaret ediyor’’ dedi. O dönem çıkan olaylarda ailesinden 19 kişinin öldüğünü ifade eden, kendilerinin ise kin ve düşmanlık gütmediğini anlatan Halis, ‘’Biz kardeşçe, barış içinde yaşamak isterken birilerinin bu şekilde ifadeler kullanmasını anlamıyoruz’’ dedi. Halis, CHP’li milletvekillerinin de Öymen’in sözlerini siyasi bir konu olarak değil, vicdan ve namus konusu olarak değerlendirmeleri gerektiğini söyledi.

13.11.2009


 

Musa’nın katil zanlısı aileden

ERZURUM’DA kaçırıldıktan sonra cesedi bulunan Musa Kanğ’ın öldürülmesiyle ilgili gözaltına alındıktan sonra tutuklanan kişinin 17 yaşında aileden biri olduğu bildirildi.

Edinilen bilgiye göre, olayla ilgili gece gözaltına alınan kişi, çıkarıldığı çocuk savcılığındaki sorgusunun ardından sevk edildiği nöbetçi mahkemece tutuklandı. Konu ile ilgili açıllama yapan Erzurum Valisi Sabahattin Öztürk, Musa’nın katil zanlısı S.K’nın 17 yaşında aileden biri olduğunu söyledi. Öztürk, düzenlediği basın toplantısında, çocuk şube müdürlüğünde psikolog huzurunda alınan ifadesinin ardından sevk edildiği nöbetçi mahkemece tutuklanan 17 yaşındaki zanlının babasıyla birlikte demirci atölyesinde çalıştığını bildirdi. ’’Cinayette Musa’nın başının ezildiği olayı doğru değil’’ diyen Öztürk, internet ve oyun olayı üzerinde ayrıca durulduğunu belirtti.

13.11.2009


 

Kutan’ın eşi vefat etti

SAADET Partisi eski genel başkanlarından Recai Kutan’ın eşi Mebrure Kutan vefat etti.

Kanser hastalığı sebebiyle Güven Hastanesi’nde bir süredir tedavi gören 74 yaşındaki Mebrure Kutan, dün öğle saatlerinde hayatını kaybetti.

13.11.2009


 

2 buçuk milyon memur iş bırakacak

TÜRK Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi, Türkiye genelinde yaklaşık 2 milyon 500 bin memurun iş bırakma eyleminde bulunacağını söyledi.

Tatvan Kamu-Sen binasında gazetecilere açıklama yapan Sergi, hükümetin sorunlarına ilgisiz kalmasından dolayı yurt genelinde 25 Kasımda bir günlük iş bırakma eyleminde bulunacaklarını hatırlattı. Türkiye genelinde yaklaşık 2 milyon 500 bin memurun iş bırakma eyleminde bulunacağını ifade eden Sergi, Kamu-Sen’e bağlı 11 farklı kolda görev yapan tüm sendikalarına bağlı üyelerin eyleme katılacağını bildirildi.

13.11.2009


 

Arınç’tan Atatürk yorumu

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “İslâm güzeldir, ama İslâmcı doğru değildir. Din güzeldir, ama dinci olmak doğru değildir. Atatürk güzeldir, ama ‘Atatürkçüyüm’ diyerek onu istismar etmek de çok çirkindir; Çok yanlıştır ” dedi.

Şucu bucu olmayacağız

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir şeyin sonuna ‘’cı, cu’’ gelmesinden korkulması gerektiğini dile getirerek, “Şucu bucu olmayacağız” dedi. Bülent Arınç, Dicle Üniversitesinin 2009-2010 Akademik Yılı açılışı amacıyla Kongre Merkezi’nde düzenlenen törendeki konuşmasında, bir şeyin sonuna ‘’cı, cu’’ gelmesinden korkulması gerektiğini söyledi. Arınç, şöyle devam etti: ‘’Güzel bir tarif var; ‘İdeolojiler insanların üzerine giydirilmiş bir deli gömleğidir’ derler. İdeolojiler insanları bağnaz eder, insanı otoriter yapar. Sadece benim düşündüğüm haklıdır. Buna karşı gelirsen seni yok ederim, seni kabul etmem, seni ret ederim düşüncesi böyle bir düşüncedir. İslam güzeldir, ama İslâmcı doğru değildir. Din güzeldir, ama dinci olmak doğru değildir. Atatürk güzeldir, ama ‘Atatürkçüyüm’ diyerek onu istismar etmek te çok çirkindir; Çok yanlıştır. Şucu bucu olmayacağız. Bu memleketin insanları farklı düşünebilirler, farklı etnik kökenden gelmiş olabilir, inançları, mezhepleri, dünya görüşleri farklı olabilir. Temel noktalarda farklı düşünebiliriz, ama o noktada, onun bağnazı olmak onun ideolojik yönlerini giymek ülkeye hiçbir yarar sağlamaz.’’

“ALLAH, AKIL FİKİR VERSİN”

Damal’da dağın yamacında senenin belli bir gününde güneşin ışıklarının dağa vurduğunu ve dağın yamacında belli, belirsiz bir Atatürk siluetinin meydana geldiğini anlatan Arınç, şöyle devam etti: ‘’Allah Allah inanılacak gibi değil. Birileri bundan, yani memnun da olmuş olabilir. Ben biliyorum ki karpuzu yararsanız içinde Allah yazıyor derler, adam inanıyor. Bunun bilimle, akılla, mantıkla ne kadar ilgisi var onu da düşün kardeşim. Şimdi güneş ışınları vurdu orada Atatürk’ün silueti meydana geldi. Orada şimdi resmî törenler yapılıyor. Herkes tam o saatte selâmlıyor. Şimdi iş bu kadarla kalsa iyi. Ülkenin hatırı sayılır siyasetçilerinden birisi kulağı çınlasın ismini vermeyim, bu sene oraya gitti. Sırf onu görmeye. Ya başka bir şey için Diyarbakır’a gelmeyen adam Damal’a gidiyor. Güneş ışınları dağa vuracak da orada Atatürk silueti çıkacak da onu selâmlayacak da Allah sana akıl fikir versin. Dünkü görüşmelere engel olanların büyük kısmının zihniyeti buydu.’’

13.11.2009


 

HİKMET ŞAHİN SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

Uğradığı silâhlı saldırı sonucu tedavi gördüğü hastanede vefat eden Bursa Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Hikmet Şahin İnegöl’de toprağa verildi.

Alınan bilgiye göre, 4 Kasım Çarşamba günü, ortağı olduğu mobilya mağazasında Hüseyin Ş’nin silâhlı saldırısına uğrayan Hikmet Şahin, iki bacağından yaralanarak hastaneye kaldırılmıştı. Acıbadem Bursa Hastanesi yoğun bakım ünitesinde tedavi altında bulunan Şahin önceki gün vefat etti. 1994-2002 yılları arasında iki dönem İnegöl Belediye Başkanlığı da yapan Hikmet Şahin için İnegöl Belediyesi önünde bir tören düzenlendi. İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Hikmet Şahin’in İnegöl ve Bursa’ya kazandırdığı eserlerle sürekli anılacağını söyledi. Buradaki törenin ardından Şahin’in naaşı sevenlerinin omuzlarında İshakpaşa Camii avlusuna getirildi. Şahin, burada öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Hastane Mezarlığı’ndaki aile kabristanlığında toprağa verildi. 1950 yılında doğan Hikmet Şahin, 28 Mart 2004 seçimlerinde AKP’den Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilmişti. Şahin, Bursapor Kulübü başkanlığı görevinde de bulunmuştu. Şahin, son yerel seçimlerde aynı görev için DP’den aday olmuştu.

13.11.2009


 

Demokrat Parti Meclis’te

Rİze Milletvekili Mesut Yılmaz’ın Demokrat Parti’ye (DP) katılmasıyla birlikte, TBMM’de temsil edilen parti sayısı, 6’dan 7’ye yükseldi.

Bağımsız Rize Milletvekili Yılmaz’ın, DP’ye katıldığına ilişkin başvurusu, TBMM Başkanlığına ulaştı. Yılmaz’ın DP’ye katılmasıyla birlikte, Meclisteki milletvekili dağılımı şöyle oldu: AKP: 338, CHP: 97, MHP: 69, DTP: 21 Bağımsız: 9, DSP: 8, DP: 1, Türkiye Partisi: 1, Boş: 6 Toplam: 550.

13.11.2009


 

9 RTÜK üyesi hakkında dâvâ

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Davut Dursun ve eski Başkanı Zahid Akman'ın da arasında bulunduğu 3'ü eski 9 RTÜK üyesinin ''yoğun kasıt altında ve birden fazla görevi kötüye kullanmak'' suçundan 1 yıl 3'er aydan 5 yıl 3'er aya kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.

Savcı, Akman hakkında ''resmi evrakta sahtecilik suçundan'' Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasını da istedi. Bu arada, RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, 9 Kasım Pazartesi günü İstanbul Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde apandist ameliyatı geçirdi. RTÜK Başkanı Dursun’un ameliyatın başarılı geçtiği ve sağlık durumunun iyi olduğu kaydedilirken, Dursun’un istirahat ettiği öğrenildi.

13.11.2009


 

İsviçre'nin Türkiye ile ilişkileri iyi gidiyor

İsvİçre’nİn İstanbul Başkonsolosu Ernst Balzli, Çanakkale Valisi Abdülkadir Atalık’ı ziyaret etti.

Vali Atalık, Balzli’nin ziyaretinden dolayı memnun olduklarını belirterek, başkonsolosa teşekkür etti. Ernst Balzli ise “İsviçre’nin Türkiye ile ilişkilerinin oldukça iyi gittiğini” söyledi. Balzli, “Bu ilişkileri pekiştirmek için buradayım. Geçen hafta İsviçre’den Enerji Bakanımız geldi ve Avrupa’ya gaz transferini kolaylaştırmak üzere Türkiye’nin Enerji Bakanı ile bir anlaşma imzaladı” dedi. Ziyaretin sonunda, Atalık ve Balzli birbirlerine çeşitli hediyeler verdi.

13.11.2009


 

Hesap numaraları 26 karakter olacak

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Mehmet Yörükoğlu, Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin ile birlikte, Merkez Bankası'nda düzenlediği basın toplantısında, 1 Ocak 2010 tarihinde yürürlüğe girecek olan Uluslararası Standartlar Teşkilatı'nın (ISO) çıkarmış olduğu standarda göre oluşturulan yeni banka hesap numaraları (IBAN) uygulaması hakkında bilgi verdi.

Yörükoğlu, 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren para transferine konu olan hesap numaralarının değişeceğini ve uluslararası standartlara göre oluşturulan (IBAN), 26 karakterli hesap numaralarının kullanılacağını söyledi.

13.11.2009


 

Bilgi kirliliği önlensin

SAĞLIK Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi ve Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlığı Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. Gaye Usluer, domuz gribi konusunda, “Medyadaki bilgi kirliliğinin önüne geçilip en etkili korunma yöntemi olan aşı yapılmasının yaygınlaştırılması gerekiyor” dedi.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Ana Bilim Dalı Başkanı da olan Prof. Dr. Usluer, Türkiye’de domuz gribi olan hasta sayısının ne kadar olduğunun şu anda tam olarak bilinmediğini belirtti.

Domuz gribine bağlı olarak ölen kişilerin sayısının 40 olduğunu ifade eden Prof. Dr. Usluer, şunları kaydetti: ‘’Bir hafta önce olgu sayısı çok arttığı için Sağlık Bakanlığı artık tek tek olgu bildiriminde bulunulmasının doğru olmadığı kanaatine vardı. Ancak geçen hafta ortalarında toplam olgu sayısı arttı. Domuz gribinde ülkedeki toplam olgu sayısının 3 bin civarında olduğu söyleniyor. Bizim tahminimize göre gerçek rakam bunun en az 10 katı. Buradaki hızlı artışa dikkat etmek gerekir. 8 Ekimde Sağlık Bakanlığının internet sayfasında bu hastalıktan dolayı yaşamını yitiren kişi sayısı bir olarak görülüyordu. Yaklaşık bir ayda bu rakam 40’a çıktı. Hızlı bir artış var.’’

Prof. Dr. Usluer, şöyle devam etti: ‘’Türkiye’de yaşamını kaybeden hasta sayısı kadar çok kişi yoğun bakım desteği alıyor. Yaşanan salgın sadece bizim ülkemizi değil, tüm dünyayı ilgilendiriyor. Salgının olduğunu kabul etmeliyiz, ancak panik yapmak yerine doğru yöntemlerle bunu kontrol altına almak gerekiyor. Doğru yöntemlerin başında korunmak geliyor. Burada esas korunma yöntemi aşılamadır. Sağlık Bakanlığı tarafından risk grupları için aşı alındı. Sağlık personelinin aşılanması bir haftadır devam ediyor. Medyadaki bilgi kirliliğinin önüne geçilip en etkili korunma yöntemi olan aşı yapılmasının yaygınlaştırılması gerekiyor. Aşılamanın yapılması özellikle risk grupları için önemli. Bunun yanı sıra kalabalık ve kapalı alanlarda fazla bulunmamak, hastalanınca bir hafta toplum içine çıkmamak gibi önlemler de önemli. El yıkamak çok önemli. Elimizi yıkayamadığımızda korunma jellerini kullanabiliriz.’’ Usluer, hastalık nedeniyle yüzde 12 oranında iş gücü kaybı olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:’’Hasta kişiler hastaneye yatmayabilir, evde geçirmek isteyebilir. Yoğun bakım gerekmeyebilir. Her hasta ölmüyor, bu bir gerçek. Ölmesin de ancak yüzde 12 oranında bir iş gücü kaybı var. Salgın ne kadar büyürse o kadar kişi okula, işe gidemeyecek. Bu da ülke ekonomisini olumsuz etkiler. Olumlu ya da olumsuz çıkacak her söz toplumu o söz doğrultusunda etkiler. Bu nedenle çok dikkatli konuşmak gerekiyor. (Aşılanacağım) derken de (aşılanmayacağım) derken de... Ben bu olaya siyasi ya da politik açıdan değil bilimsel açıdan bakılması gerektiğini düşünüyorum.’’

13.11.2009


 

Tarihî gerçekler yanlış öğretiliyor

YAŞAYAN ünlü Osmanlı tarihçisi Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Halil İnalcık, Osmanlı tarihini, yeni metotlara göre yeniden yazdığını belirterek, ‘’Birçok tarihi gerçekleri vesikalarıyla ortaya koydum.

Bunları bütün dünya okuyor fakat bizim mektep kitaplarını hazırlayan arkadaşlar nedense tenezzül etmiyorlar’’ dedi. Prof. Dr. Halil İnalcık, tören öncesinde 70 yıllık akademik hayatı ve özel hayatına ilişkin soruları cevapladı. Prof. Dr. Halil İnalcık, genç Osmanlı tarihçilerine de şu önerilerde bulundu:’’Kaynak dillerine hakim olmadan Osmanlı tarihi yazılamaz. Arşivlere gitmek lazım. Arşivler, tarihin en önemli kaynağıdır. Bir de modern, Avrupa ve ABD’de yerleşen tarih metodolojisini benimsemek lazım. O metodolojiyi ve bu arşivi kullanınca insan bütün dünyada hürmet gören, kullanılan ilmi eserler verebilir.’’

Prof. Dr. İnalcık, şöyle konuştu:’’Bir misal vereyim. Bir gün bir lise kitabını bana gösterdiler. Sırpsındığı Savaşı’nı, Macar Kralı Lajos yapmış. Halbuki hiç ilgisi yok. Bunu iki Sırp prensi Çirmen’e kadar geldiler. Tarihi de yanlıştır. Bunun tarihi 1371’tir. Sırpsındığı denilen savaş, Çirmen Savaşı’dır, 1371’de Sırplar’a karşı verilmiştir. Macarlarla hiçbir ilgisi yoktur. Lise kitaplarında tarih yanlış. Buraya gelen Hristiyan ordusunun komutanının Macar kralı olduğu yazılmış. Bütün bunlar çocuklarımıza öğretiliyor.”

13.11.2009


 

10 bin avroyu sahibine teslim etti

MERSİN’İN Silifke ilçesine bağlı Taşucu beldesinde bir kafe işletmecisi, müşterisinin unuttuğu, 10 bin avro bulunan el çantasını muhafaza ederek bir gün sonra sahibine teslim etti.

Kafe işletmecisi Ömer Yıldırım, önceki akşam, masalardan birinin yanında, 10 bin avro, çek, kredi kartları ve pasaport bulunan el çantası buldu ve çantayı kontrol etti. Çantanın sahibinin müşterileri arasında olmadığını tespit eden Yıldırım, el çantasını iş yerindeki kasaya koydu. Yıldırım, dün sabah iş yerine arkadaşlarıyla gelen ve çantasını kaybettiğini belirten Fatih Durmuş’a çantasını teslim etti. Fatih Durmuş, Almanya’dan yakınlarını ziyarete geldiğini ve arkadaşlarıyla iş görüşmesi yapmak üzere Kıbrıs üzerinden Lübnan’a gitmeyi planladıklarını belirterek, şöyle konuştu: ‘’Kafe işletmecisinin duyarlı yaklaşımı bizi sevindirdi. Bu dönemde böyle insanlar pek bulunmaz. İçten teşekkür ediyorum.’’

13.11.2009


 

Ankara’da taksiciler zam hazırlığında

ANKARA Umum Otomobilciler ve Şoförler Odası Başkanı Mehmet Yiğiner, esnafın talebi doğrultusunda en kısa zamanda yeni bir taksimetre tarifesi hazırlanarak yürürlüğe konulacağını söyledi.

Yiğiner, yaptığı açıklamada, Ankara Büyükşehir Belediyesi Ulaştırma Koordinasyon Kurulunun (UKOME) da görüşünü alarak belirleyecekleri yeni tarifenin, yüzde 10-15 civarında artış getireceğini bildirdi. Başkentte yedi binin üzerinde taksinin hizmet verdiğini ve bu rakamın ihtiyacın çok üstünde olduğunu savunan Yiğiner, ‘’Son iki yıldır taksimetreye hiç zam yapılmadı. Esnaf ekonomik anlamda sıkıntı içinde. Esnafın talebi doğrultusunda en kısa zamanda yeni bir taksimetre tarifesi hazırlanarak yürürlüğe konulacak’’

13.11.2009


 

Otistik çocuklara eğitim merkezi

OTİSTİK çocukların eğitim gördüğü tek resmi ve bağımsız otistik çocuk eğitim merkezi bulunan İzmir’e ikinci bir merkez açılacak.

Alınan bilgiye göre ‘’Konak Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi’’ adı verilecek merkez, Ziya Gökalp İlköğretim Okulu’nun B blokunda hizmet verecek. Kullanılacak binada fiziki çalışmanın başlatıldığı, çalışmaların eğitim-öğretim yılının birinci yarı yılı sonunda tamamlanarak, ikinci yarı yılda öğrenci kaydına başlanacağı öğrenildi. Merkezde en az 40 öğrenciye hizmet verileceği, tam kapasitesinin fiziki çalışmalar sonucu ortaya çıkacağı belirtildi. Menemen’deki Sabahat Akşıray Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi’nin ardından ikinci bağımsız resmi otistik çocuk eğitim kurumu olacak yeni merkezin kontenjan yetersizliği nedeniyle eğitim için sırada bekleyen otistik çocuklar için alternatif olacağı kaydedildi.

13.11.2009


 

Midesi hurdalık gibiymiş

Peru’da bir kişinin midesinden yaklaşık bir kilo anahtar, bozuk para ve demir parçaları çıktı.

Cajamarca hastanesinden yapılan açıklamada, karın ağrısı çeken 34 yaşındaki Requelme Abanto Alvarado’nun acilen ameliyata edildiği belirtildi. Dr Carlos Delgado, akıl sağlığı yerinde olmayan Alvarado’nun 2 saat süren ameliyatından sonra, midesinden 900 gramdan fazla anahtar, çeşitli boyutlarda bozuk para, demir parçaları ve bir küçük bıçak çıkarıldığını söyledi.

13.11.2009


 

Domuz gribine karşı üzüm ve elma sirkesi

Gülsan Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Güldüoğlu, her gün içilecek sirkeli suyun domuz gribinden korunmada uygulanacak yöntemlerden biri olduğunu iddia etti.

Gülsan Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Güldüoğlu, grip ve soğuk algınlığının en sık görüldüğü kış aylarında, özellikle son zamanlarda “Domuz Gribi” tehlikesi için yararları saymakla bitmeyen bir gıda maddesi olan üzüm ve elma sirkesini öneriyor. Sirkenin yararları saymakla bitmeyen bir gıda maddesi olduğunu dile getiren Güldüoğlu; “ Özellikle gündemde olan domuz gribine karşı iyi gelen elma ve üzüm sirkesi, metabolizmanın gelişip daha sağlıklı olmasında sindirimin kolaylaşmasında, öksürük ve soğuk algınlıklarının giderilmesinde, idrar problemi yaşayanların rahatlamasında, yüksek tansiyonla savaşta iyi gelir. Sebze ve meyveler; mikroplarından arındırılmak için sirkeli su ile yıkanmalı ayrıca gripten kurtulmak için de önlem olarak boğaz ağrılarında sirkeyle gargara yapılmalıdır”diye konuştu. Yorgunluk için yatmadan önce sirkeli su içilmesinin eskiden beri uygulanan belli başlı yöntemlerden olduğunu da ekleyen Güldüoğlu, Gülsan Gıda’nın bünyesinde bulunan Nevbağ Sirke fabrikasıyla da bu konunun önemini ürünleriyle ön plana çıkarttıklarını dile getirdi.

13.11.2009


 

Babasını Google’da aradı ve buldu

BoşandIktan sonra yeni doğan kızının izini kaybeden baba, kızına internet sayesinde kavuştu. Google’a “Scott Robert Becker, April’i arıyor” yazan 30 yaşındaki April Antoniou’nun karşısına 7 yıl önce babasının kurduğu ww.aprilbecker.com” sitesi çıktı.

April, Becker’ın siteye yazdığı, “Sevgili April, bu mesajı okursan, [email protected] adresine e-posta gönder. Ben senin babanım, seninle konuşmayı çok isterim” yazısını okudu. Bu sayede kızıyla 30 yıl sonra bir araya gelen Becker, Antoniou, “Onu bulamıyordum. Annesini bulamıyordum... Belki bir gün kızımın adımı Google’da arayacağını düşündüm, belki bu şekilde beni bulabilirdi” dedi.

13.11.2009


 

Dünyanın en güçlü ismi Obama

ABD’de yayımlanan Forbes dergisi ‘’dünyanın en güçlü insanları’’ listesini açıkladı.Derginin ilk kez yayınladığı listeye göre dünyanın en güçlü insanı ABD Başkanı Barack Obama oldu.

Obama’yı ikinci sırada Çin Devlet Başkanı Hu Jintao ve üçüncü sırada Rusya Başbakanı Vladimir Putin izledi. Listede, toplam 67 kişi yer aldı. Forbes dergisi yetkilileri listeyi hazırlarken 4 kriteri gözönünde bulundurduklarını, bunların listede yer alan kişilerin ‘’etkiledikleri insanların sayısı, kendi etki alanlarının ötesinde de güç yayabilmeleri, önemli malî kaynakların kontrolü ellerinde tutmaları ya da bu kaynaklara erişebilir olmaları ve son olarak da güçlerini ne derece etkili kullanabildikleri’’ olduğu bildirildi.

Listenin ilk 10 ismi şu şekilde sıralanıyor:

1- ABD Başkanı Barack Obama

2- Çin Devlet Başkanı Hu Jintao

3- Rusya Başbakanı Vladimir Putin

4- ABD Merkez Bankası Başkanı Ben S. Bernanke

5- Google’un kurucuları Amerikalı Sergey Brin ve Larry Page

6- Telmex Mexico’nun başkanı Meksikalı zengin Carlos Slim Helu

7- Amerikalı medya devi Rupert Murdoch

8- Wal-Mart marketlerinin üst yöneticisi Michael T. Duke

9- Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Adbul Aziz el Suud

10- Microsoft’un kurucusu Bill Gates

Listede yeralan diğer isimler arasında göze çarpanları da şöyle sıralanıyor: 11. sırada Papa 16. Benediktus, 12. sırada İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, 24. sırada Kuzey Kore lideri Kim Jong-il, 29. sırada İngiltere Başbakanı Gordon Brown, 37. sırada terör örgütü El Kaide’nin kurucusu Osama Bin Ladin, 40. sırada İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, 43. sırada Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medyedev, 45. sırada Amerikalı televizyon yapımcısı ve sunucusu Oprah Winfrey, 56. sırada Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve 67. sırada ise Venezüela Devlet Başkanı Hugo Chavez.

13.11.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.