01 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

MESLEKî EĞİTİM DÜNYANIN GÖZDESİ

Tüm dünyada meslekî ve teknik eğitimin revaçta olduğunu hatırlatanan Türk Eğitim-Sen Kayseri Şubesi Başkanı Ali İhsan Öztürk, “Ancak ülkemizde katsayı uygulaması nedeniyle meslekî ve teknik eğitime büyük bir darbe vurulmuştur. Öğrencilerimizin meslekî ve teknik eğitime ilgisi azalmış, eğitim kalitesi düşmüş, vasıflı iş gücü bulmak imkânsız hale gelmiştir” dedi.

EĞİTİM SİSTEMİMİZ FELÇ OLACAK

Danıştay’ın böyle bir karar almasıyla eğitim sisteminin felç olacağını dile getiren Öztürk, “Bu karar, Türkiye’yi teknoloji yarışında dünyadan uzaklaştıracak, meslekî ve teknik eğitimin istenilen düzeye ulaşmasına engel olacaktır” diye konuştu. Öztürk, Danıştay’ın son kararının, önceden aynı daire tarafından verilmiş kararlara da aykırı olduğunu savundu.

TÜRK Eğitim-Sen Kayseri 2 Nolu Şube Başkanı Ali İhsan Öztürk,, Danıştay 8. Dairesi’nin katsayı ile ilgili aldığı karara karşı olduklarını belirterek, katsayı uygulamasıının mesleki eğitim ve teknik eğitime büyük darbe vurduğunu kaydetti.

Öztürk, Danıştay 8. Dairesi, YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini oy birliği ile durdurduğunu hatırlatarak, Türk Eğitim-Sen olarak bu kararı yanlış bulduklarını söyledi. Öztürk, “Bilindiği üzere tüm dünyada mesleki ve teknik eğitim oldukça revaçtadır. Ancak ülkemizde katsayı uygulaması nedeniyle mesleki ve teknik eğitime büyük bir darbe vurulmuştur. Öğrencilerimizin meslekî ve teknik eğitime ilgisi azalmış, eğitim kalitesi düşmüş, vasıflı iş gücü bulmak imkânsız hale gelmiştir” dedi. YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldırması mesleki ve teknik eğitimi canlandırdığını hatırlatan Öztürk, şöyle konuştu: “Meslekî ve teknik eğitim öğrencilerine üniversite umudu doğmuş, öğrenciler bu yarışta şansını denemek için oldukça heveslenmiştir. Üniversite sınavına aylar kala, Danıştay’ın böyle bir karar alması, tüm mesleki ve teknik eğitim öğrencilerini mağdur edecek ve eğitim sistemi felç olacaktır. Üniversite sınavı için çalışan, özel ders alan, dershanelere giden mesleki ve teknik eğitim öğrencileri bulunmaktadır. Tüm bu öğrencilerin maddi ve manevi zararını kim telafi edecektir? Üstelik bu karar, Türkiye’yi teknoloji yarışında dünyadan uzaklaştıracak, mesleki ve teknik eğitimin istenilen düzeye ulaşmasına engel olacaktır.”

“MAHKEME KENDİ KARARIYLA ÇELİŞTİ”

ALİ İhsan Öztürk, meslek ve teknik eğitim öğrencileri şu anda ne yapacaklarını bilemez durumda olduklarını anlatarak, şunları kaydetti: “Yüz binlerce öğrencinin üniversite okuma hakkının gasp edilmesi ve eğitimde fırsat eşitsizliğine yol açılması hak ve hukukla bağdaşmamaktadır. Ayrıca Danıştay’ın bu kararı Anayasa’nın temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen maddelerine aykırı olduğu gibi, önceden aynı daire tarafından verilmiş kararlara da aykırıdır. Hukuk gereği ve mahkeme kararlarındaki bağlayıcılık Danıştay’ın bu kararı ile çiğnenmiştir. Meslek lisesi öğrencilerine yıllardır ciddî bir haksızlık yapılmaktadır. Bu haksızlıktan ne yazık ki siyasî partiler nemalanmaktadır. Katsayı probleminin devam etmesi bundan nemalanan siyasî partilerin iştahını kabartacaktır.”

“EĞİTİM-ÖĞRETİMİ KAOSA SÜRÜKLEMEYİN”

TÜM bunlar göz önüne alındığında katsayı konusunun pedagoji ilmi çerçevesinde ele alınmasını isteyen Öztürk, siyasi tartışmaların bu konuya malzeme yapılmamasını da istedi. Aksi takdirde bundan gençlerin zarar göreceğini ileri sürdü. YÖK’ün itirazı üzerine esastan görüşülmeye devam edileceğini aktaran Öztürk, “Türk Eğitim-Sen olarak, katsayı ile ilgili esas karar verilirken, yukarıda anlattığımız gerekçelerin göz önüne alınacağına inanıyoruz. Ülkemizde eğitim-öğretimi kaosa sürükleyecek kararlar alınmamalıdır” çağrısında bulundu. Kayseri / cihan

01.12.2009


 

Ezberci eğitim köleleştiriyor

DİYANET İşleri Başkan Yardımcısı Şevki Aydın, ezberci eğitimin, bireyi özgürleştirmek yerine esir aldığını, köleleştirdiğini, robotlaştırdığını ifade ederek, ‘’Ahlâken özgürleşemeyen birey, kumandası kimin elindeyse ona göre davranır’’ dedi.

Aydın, aylık Diyanet Dergisi’nde yayımlanan ‘’Ezberci Din Eğitimi’’ başlıklı makalede, eğitimde ezbere yer vermekle ezberci eğitimin zaman zaman karıştırıldığına dikkati çekerek, ezberletmeyi nihai amaç sayan eğitimin ‘’Ezberci’’ olarak niteleneceğini belirtti. Aydın, ezberin ancak ‘’Zaruret miktarıyla sınırlı tutularak’’ ve ‘’Diğer anlamlı öğrenmeler için bir atlama taşı olarak’’ kullanılabileceğini ifade etti. Ezberci eğitim anlayışında, sunulan hazır bilgilerin mutlak değişmez doğrular olarak kabul edildiğini, sorgulanıp, irdelenmediğini ve bu bilgiler kullanılarak yeni bilgiler üretilmediğini vurgulayan Aydın, ‘’Ezberci eğitimin bilgileri empoze edici üslubu, bireyin zihnini baskı altına alıp, kalıplaştırmaktadır’’ değerlendirmesinde bulundu. Şevki Aydın, ezberci din eğitiminde de öğretme-öğrenme sürecine öğrencinin aktif katılımının sağlanamadığını belirterek, şunları kaydetti: ‘’Böyle bir din eğitiminden geçen kişi, kendini öğrenme eyleminin öznesi olarak görmediği için öğrenmeyi bilmez, beceremez. Kendisine yüklenen dinî bilgileri istendiğinde hatırlayıp tekrarlaması beklenen öğrenci, dinin öğretilerini ezberler, ama onları anlamlandırarak içselleştiremez. Öğrencinin dinî bilgileri hiç sorgulamadan, anlamlandırmadan kabullenmesi, dinî doğruların tam anlaşılmasını, onların zenginliklerinin ve işlevlerinin kavranmasını engellemektedir. Haliyle öğrenci bu bilgileri hayatında kullanabileceği somutluğa dönüştürememekte, sonuçta özellikle ahlâkî değerler işlevsizleşmektedir. Ezberci eğitim, bireyi özgürleştirmek yerine esir alır, köleleştirir, robotlaştırır. Çünkü onun kendi değerlerini oluşturarak, dürtülerinin ve çevrenin esaretinden kurtulmasının önünü tıkamaktadır. Ahlaken özgürleşemeyen birey, kumandası kimin elindeyse ona göre davranır.’’ Bu tür bir eğitimde dini bilgilerin kullanılabilirlik niteliğinin azaldığına işaret eden Aydın, ezberci din eğitimdeki bu dinî bilgi algısının, öğrencide vahyin farklı yorumlarına karşı, ‘’Acımasız biçimde dışlayıcı, ötekileştirici, aforoz edici’’ tutum oluşmasına yol açtığını ifade etti. Ankara / aa

“ÇEKİCİ DEĞİL İTİCİ,

RAHATLATICI DEĞİL SIKICI’’

HEM insan ve eğitim gerçeği hem de hayat ve varlık gerçeğiyle örtüşmeyen ezberci din eğitiminin, öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamadığını belirten Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Aydın, ‘’İhtiyaçları karşılama düzeyi çok düşük olduğundan muhataplarınca sevilmemekte ve talep edilmemektedir. Haliyle din eğitimiyle sempati beklenirken ilgili tarafların antipatisiyle karşılaşılabilmektedir’’ görüşüne yer verdi. Aydın, öğrencinin hazır bulunuşluk düzeyi, beklenti, sorun ve ihtiyaçlarına cevap vermeyen eğitimin ‘’Haz verici değil bıktırıcı, çekici değil itici, rahatlatıcı değil sıkıcı’’ olduğunu ifade etti. Ezberci eğitim yerine anlamlı öğrenmenin gerçekleştirilmesini mümkün kılan bir anlayışın benimsenmesi ve düşünüp sorgulamanın önünün açılması gerektiğini kaydeden Aydın, böyle bir din eğitiminin bireyin kendi dindarlığını oluşturarak ona sahip çıkmasını sağlayacağını kaydetti.

01.12.2009


 

Domuz gribi gençleri tehdit ediyor

Dünyada ve Türkiye’de pandemik gripten en çok etkilenen hasta grubunun 6 ay üzeri çocuklar ve 24 yaşındaki kişiler olduğunu belirten Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Gaye Usluer, bu grupta ölenlerin yüzde 56'sında kronik hastalıkların, diğerlerinde ise hiçbir risk faktörünün görülmediğini söyledi.

SAĞLIK Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi ve Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Gaye Usluer, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünyada bugüne kadar 7 bin kişinin domuz gribinden öldüğünü söyledi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Ana Bilim Dalı Başkanı da olan Prof. Dr. Usluer, tüm dünyada domuz gribi vakası sayısı ile yoğun bakım ünitesinde tedavi gören hasta sayısının dikkat çekici boyutlara ulaştığını belirtti. Türkiye’de domuz gribi nedeniyle ölen hasta sayısının 100’ü geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Usluer, bu ay sonunda hasta sayısında büyük artış yaşandığını kaydetti. Prof. Dr. Usluer,’’Ölen hastaların yüzde 46’sının 6 ayın üzerindeki çocuklarla 24 yaş arasındaki genç popülasyon olduğunu görüyoruz. Dünyada da pandemik gripten en çok etkilenen hasta grubu 6 ay üzeri çocuklar ve 24 yaşındaki kişiler. Bütün bunları bir arada değerlendirdiğimizde bütün dünyada genç popülasyon risk altında görülüyor’’ dedi. Prof. Dr. Usluer, ’’ Bu henüz pandemik grip için pik denilecek bir dönem değil. Şubat ayında hastalığın pik yapacağını düşünüyoruz. Şubat ayında en yüksek sayıya ulaşan vak'a sayısının Nisan ayı sonuna kadar en az seviyeye ineceğini tahmin ediyoruz’’ diye konuştu. Eskişehir / aa

01.12.2009


 

YouTube yasağı AİHM’e taşındı

İnternet Teknolojileri Derneği YouTube internet sitesinin erişiminin engellenmesi sebebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dâvâ açtı. INETD Başkanı Mustafa Akgül, “Ülkemizde itiraz edebileceğimiz başka makam kalmadığı için geçen hafta AİHM’ne başvurmak zorunda kaldık’’ dedi.

İNTERNET Teknolojileri Derneği (INETD), Youtube internet sitesinin erişiminin engellenmesi sebebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açtı. INETD Başkanı Mustafa Akgül, yaptığı açıklamada, Youtube internet sitesine erişimin 5 Mayıs 2008’de engellendiğini, INETD olarak, zarar gören üyeler ve bütün ülke adına, Youtube yasağının hukuka ve kamu yararına aykırı olduğunu gerekçesiyle yaptıkları itirazın ilgili mahkemece “İtirazın kararın ilk haftasında yapılması gerektiği” gerekçesiyle reddedildiğini anlattı. Akgül, “Bir üst mahkeme ise gerekçelerimizle yaptığımız itirazı hiçbir gerekçe ve görüş belirtmeden reddetti. Ülkemizde itiraz edebileceğimiz başka makam kalmadığı için geçen hafta AİHM’ne başvurmak zorunda kaldık” dedi. Youtube yasağının, Anayasa’ya, hukukun evrensel ilkelerine ve Avrupa İnsan Haklarına Sözleşmesi’nin çeşitli maddelerine aykırı olduğunu belirten Akgül, “Türkiye’nin adeta internetle savaştığını” öne sürdü. Akgül, şunları kaydetti: “AİHM’e başvurumuzun ana noktası, yasaklamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi olan ifade özgürlüğünü ihlal etmesidir. Yasaklama, sözleşmenin 6. maddesine aykırı olarak sakıncalı videolarla hiçbir bağlantısı olmayan kişilere kısıtlama getirilmekte, hiçbir yargılama yapılmadan bir tedbir kararı kesin bir karar gibi uygulanmakta, bundan zarar gören kişilerin hakkını arama hakkına sınırlama getirmektedir. Verilen tedbir kararı kısa bir süre için geçerli olması gerekirken, tedbir kararı yinelenmeden geçen yılın mayıs ayından beri uygulanmaktadır. Tedbir kararı öncesinde de ne bir savunma alma çabası olmuş, ne de bilirkişiye başvurulmuştur. Bir başka deyişle, bu yasaklama kararının bir hukuk faciası olduğu kanısındayız.” Ankara / aa

01.12.2009


 

Her yer kapsama alanına girecek

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer, Ulaştırma Bakanlığı tarafından yürütülecek bir çalışma ile 2010 sonunda Türkiye’de kapsanamayan yol ve yerleşim yerinin kalmayacağını söyledi.

BİLGİ Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, Ulaştırma Bakanlığı tarafından yürütülecek bir çalışma ile nüfusu 500’ün altında olan yerleşim yerlerinin, 2010 sonunda kapsama alanına alınacağını belirterek, ‘’2010 sonunda Türkiye’de kapsanamayan yol ve yerleşim yeri kalmayacak’’ dedi. BTK Başkanı Acarer, İkinci Nesil (2N) imtiyaz sözleşmesinde, nüfusu 10 binin üzerinde olan yerlerin kapsama alanında olmasına dair hüküm bulunduğunu hatırlattı. İmtiyaz sözleşmesinde olmamasına rağmen, sorumlu olmadıkları halde operatörlerin kapsama için yatırım yapmaya devam ettiklerini dile getiren Acarer, nüfusu 500 ile 1000 arasındaki yerleşim yerlerinin sadece 172’sinin kapsama alanında olmadığına işaret etti. Acarer, GSM işletmecilerinin söz konusu 172 yerleşim yerinin kapsama alanına alınmasına yönelik çalışmaların yıl sonuna kadar tamamlayacağını vurguladı. Eylül sonu itibariyle Türkiye'nin yüzde 84,7’sinin kapsama alanında olduğunu ifade eden Acarer, ‘’Türkiye nüfusunun yüzde 99’u kapsama alanında’’ dedi. Ankara / aa

01.12.2009


 

Adlî Tıp: Kafes’teki imza gerçek

Kamuoyunda büyük infiale sebep olan ‘Kafes Eylem Planı’yla ilgili olarak Adlî Tıp, emekli Binbaşı Levent Bektaş’ın bilgisayarında bulunan belgenin altındaki imzanın, emekli Yarbay Ercan Kireçtepe’ye ait olduğunu belirledi.

Kamuoyunda büyük infiale sebep olan “Kafes Eylem Planı”yla ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Adli Tıp, emekli Binbaşı Levent Bektaş’ın bilgisayarında bulunan belgenin altındaki imzanın, emekli Yarbay Ercan Kireçtepe’ye ait olduğunu belirledi. Kafes Eylem Planı’nda Türkiye’yi dünyadan kopartacak kimi eylemlere ilişkin hazırlıklar olduğu öne sürülüyordu. Kafes Eylem Planı son birkaç haftadır Türkiye’nin en çok konuştuğu konuların başında geliyor. Bunun sebebi de plan ekseninde devam ettirilen soruşturmada gündeme gelen “şok” iddialar. İşte gün be gün kafese giden yol;

12 Ocak 2009: Avukat Hüseyin Buzoğlu ve emekli Albay Mustafa Levent Göktaş gözaltına alındı. Buzoğlu serbest bırakıldı, Göktaş ise tutuklandı.

3 Şubat 2009: Köylülerin ihbarı üzerine Beykoz’da ormanlık alanda yapılan kazıda her biri 500 gram ağırlığında 27 adet TNT kalıbı ve 100 gr C4 patlayıcı bulundu.

29 Şubat 2009: Ergenekon savcılarına bir mektup geldi. İhbar mektubunda, bulunan mühimmatın Emekli Albay Levent Göktaş’a bağlı bir hücreye ait olduğu ileri sürüldü.

14 Nisan 2009 : Savcılığa konuyla ilgili ikinci ihbar mektubu ulaştı. Bu mektupta ise Levent Göktaş’ın serbest bırakılmaması halinde, bazı emekli ve muvazzaf subayların, Ergenekon savcılarına yönelik suikast planı yaptıkları iddia edildi.

21 Nisan 2009: Ergenekon soruşturması kapsamında, Bedrettin Dalan’a ait Poyrazköy mevkiindeki ormanlık arazide kazı çalışması başlatıldı. Yapılan kazılarda 15 dolu - 7 boş lav silâhı, 450 gr. C4 patlayıcı, 14 el bombası, 45 sis bombası, 7 hakem bombası, 23 işaret fişeği, 5 bombalı bubi tuzağı, 38 saniyeli fitil, 30 metre infilak fitili, 24 fünye, 3 gösteri bombası, yaklaşık 3000 adet fişek bulundu.

24 Nisan 2009: Mahkemede ifadeleri alınan Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe, Deniz Binbaşı Emre Onat ve emekli Binbaşı Levent Bektaş tutuklandı. Yarbay Mustafa Turhan Ecevit ise görevde olduğu için gözaltına alınamadığından 3 gün sonra tutuklandı.

CD’de Kriptolamayla Gizlenmiş Kafes Eylem Planı: Güvenlik güçleri Emekli Binbaşı Mustafa Levent Bektaş’ın ofisini bastı. Ofiste çok sayıda CD ele geçirildi. CD’lerden biri olayı soruşturan güvenlik birimlerinin dikkatini çekti. Görünürde bir film içeriyordu, fakat inceleme derinleşince CD’de kriptolama programıyla gizlenmiş “Kafes Eylem Planı” isimli dokümana ulaşıldı.

20 Kasım 2009: Bu tarihe kadar toplam 29 askeri personelin ifadesi alındı.

27 Kasım 2009: İstanbul Adliyesi’ne getirilen Deniz Piyade Kurmay Albay Mücahit Erakyol, Deniz Kıdemli Albay Levent Gülmen ve Yarbay Halit Özsaran, tutuklanarak cezaevine kondu. 3 subayla birlikte operasyon kapsamında tutuklanan muvazzaf ya da emekli subay sayısı 10’a ulaşmış oldu.

29 Kasım 2009: Adli Tıp Kafes Eylem Planı adlı belgedeki imzanın emekli Yarbay Ercan Kireçtepe’ye ait olduğu tesbit etti.

01.12.2009


 

Minare yasağı protesto edildi

İsviçre’de yapılan minare yapımına yasak getirilip getirilmemesi yönündeki referandumun, İsviçre halkının yüzde 59 oranında minare yasağına, ‘evet’ demesi Zürih’in ünlü Helvetiaplatz Meydanı’nda ve Başkent Bern’de protesto edildi.

İSVİÇRE'DE yeni minare yapımına yasak getirilip getirilmeyeceğine karar vermek amacıyla düzenlenen referandumda, seçmenin yüzde 59’unun yasağa destek verdiği ortaya çıktı. Referandum sonucu Helvetiaplatz Meydanı’nda protesto edildi.

Referandumun kesin sonuçlarına göre, konfederasyonu oluşturan 26 kantondan sadece 4’ü bu yasağa karşı çıktı. İsviçre’de yapılan minare yapımına yasak getirilip getirilmemesi yönündeki referandumun, İsviçre halkının yüzde 59 oranında minare yasağına, ‘evet’ demesi Zürih’in ünlü Helvetiaplatz Meydanı’nda protesto edildi. Meydanda toplanan yaklaşık 200 kişi, yeni minare yapımına yasak getiren referandum sonuçlarını meydana karton minareler yaparak ve mum yakarak protesto etti. Türk vatandaşları, referandum sonuçlarının inanç özgürlüğüne ve insan haklarına aykırı bulduklarını belirtip sonucu kınadıklarını söylediler. İsviçreliler ise referandum sonuçlarının dini özgürlüklere ve ülkenin hoşgörü geleneğine aykırı olduğunu dile getirdiler. Ayrıca Başkent Bern’de toplanan yaklaşık 150 kişi yürüyüş düzenledi ve sloganlar atarak referandum sonuçlarını protesto etti. Nüfusu 7 milyonu geçen İsviçre’de 300 binden fazla Müslüman yaşıyor. Müslümanların çoğunu Bosna, Kosova ve Türkiye’den gelenler oluşturuyor. İsviçre’de içlerinde Cenevre ve Zürih’in bulunduğu kentlerde minareleri olan 4 cami bulunuyor.

BU KARAR HOŞGÖRÜSÜZLÜK

Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, İsviçre’de yeni minare yapımına yasak getirilip getirilmeyeceğine karar vermek amacıyla düzenlenen referandumda, seçmenin yasağa destek verme yönündeki kararının “bir hoşgörüsüzlük ifadesi” olduğunu belirtti. Bernard Kouchner, RTL radyosuna yaptığı açıklamada, “bu karardan ötürü biraz kızgın olduğunu, çünkü minare yapılamamasının bir dine baskı yapma anlamına geldiğini” söyledi. İsviçrelilerin en kısa zamanda bu karardan geri döneceğini ümit ettiğini belirten bakan, “bunun bir hoşgörüsüzlük ifadesi olduğunu ve kendisinin de hoşgörüsüzlükten nefret ettiğini” kaydetti. Referandumda, seçmenin yüzde 57,5’i yasağa destek vermişti. Zürih-Paris / iha-aa

01.12.2009


 

Avrupa’nın içinde, Avrupa’yı içselleştirememiş ülke

Minare yasağına tepki gösteren Bakan Ertuğrul Günay, İsviçre’yi, “Avrupa’nın içinde, ama Avrupa’yı içselleştirememiş bir ülke” ülke olarak nitelendirdi.

KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, camilerde minare yapımını referanduma getiren İsviçre’yi sert bir dille eleştirerek “İsviçre, Avrupa içinde ama Avrupa’yı içselleştirememiş bir ülke olduğunu gösterdi” dedi. Günay, bazı kamu taşınmazlarının turizm yatırımlarına tahsisiyle ilgili Opera’daki bakanlık binasında basın toplantısı düzenledi. Bakan Günay, ‘’İsviçre’deki minare referandumu’’ ile ilgili soru üzerine şunları kaydetti: ‘’Çok talihsiz. Böyle bir referandum olamaz bence 2000’li yıllarda. İsviçre, AB dışında... AB dışında kalınca böyle oluyor galiba. Bir Avrupa ülkesi bile temel insan haklarıyla, inanç özgürlükleriyle ilgili olmaması gereken çağ dışı halk oylamaları yapılabiliyor ve böyle sonuçlar çıkabiliyor. Bu bile çok öğretici. İsviçre, Avrupa içinde ama Avrupa’yı içselleştirememiş bir ülke olduğunu gösterdi. Her inanç yapılanmasının simgesel bazı unsurları vardır. Minare, çan kulesi ve bunun gibi düzenlemeler o yapının ayrılmaz parçasıdır. Böyle bir tartışmayı üzüntü verici, çağ dışı bulduğumu ifade etmek istiyorum. Bu çağda böyle bir referandum olamaz. İnsanları, inanç özgürlüğünü rencide eden bir davranıştır. Kimsenin kaba, sert bir davranışta bulunacağını temenni etmem, ummam. Ekonomik siyasî bazı karşı duruşlar olabilir elbette. Dünyada düşünce ve inanç özgürlüğü olsun herkesin diye düşünüyoruz. Böyle bir şeyi yapmak politik nedenle midir bilmiyorum. İsviçre’ye, konumuna, tarihsel birikimine daha hoşgörülü bir davranış yakışırdı.’’ Ankara / aa İSVİÇRE'DE yeni minare yapımına yasak getirilip getirilmemesine ilişkin referandumda seçmenlerin yüzde 57,5’inin yasağa destek vermesi, İtalya ve Vatikan’da da kaygıya sebep oldu. İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, dün Roma’da yaptığı açıklamada, Avrupa Birliğinin “tüm dinlere özgürlük” ilkesini benimsediğini hatırlatarak, İsviçre’deki referandum sonucunu endişeyle karşıladıklarını belirtti. Frattini, “İtalya, okullarda çarmıha gerilmiş İsa figürünün asılabilmesinden yana olan bir ülkedir. Bu görüşün savunucusu bir ülke olarak, bir başka dine yönelik güvensizlik ve yasakçılık göstergelerini kaygıyla karşılıyoruz” dedi. Vatikan’a bağlı kurumlardan Papalık Göçmenlik Kurulu Başkanı Antonio Maria Veglio da İtalyan haber ajansı Ansa’ya yaptığı açıklamada, İsviçre’de yeni minare yapımının yasaklanmasını, “din özgürlüğüne ve göçmenlerin bütünleşme sürecine ciddi bir darbe” olarak niteledi. Kardinal Veglio, “Vatikan da, İsviçre’deki Katolik piskoposlarla aynı doğrultuda bu gelişmeyi kaygıyla karşılamaktadır” ifadesini kullandı. İtalya ve Vatikan’daki yetkililer, İsviçre’de referandumla getirilen yasağın, Avrupa’daki başka ülkelere de sıçramasından, bu tür gelişmelerin İslam ülkelerindeki Hristiyan azınlıkların dini hak ve özgürlüklerinde de benzer kısıtlamalara yol açmasından endişe ediyor. Roma / aa

İKT: Talihsiz bir gelişme

İKT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, İsviçre’de yeni minare yapımına yasak getirilip getirilmemesi konusunda yapılan referandumda seçmenin yüzde 57,5’inin yasağa destek vermesini “talihsiz bir gelişme” olarak nitelendirdi. İhsanoğlu, yaptığı açıklamada, bu gelişmenin İsviçre’nin imajını zedeleyeceğini belirterek, minare yasaklamanın din özgürlüğü ve insan haklarına aykırı olduğunu kaydetti. BM İnsan Hakları Komitesini de bu konuda görüş bildirmeye çağıran İhsanoğlu, bu gelişmenin, İslam dünyasının radikal gruplara karşı mücadele ettiği bir döneme rastlaması açısından son derece üzücü olduğunu vurguladı. Genel Sekreter İhsanoğlu, İsviçre’de bu konuda duyarsız kalmayan politikacılara ve dini liderlere de teşekkür etti. İhsanoğlu, İsviçre Dışişleri Bakanı Micheline Calmy ile yaptığı telefon görüşmesinde de, İsviçre halkının her türlü demokratik haklarına ve özgürlüklerine saygı duyduğunu ifade etti ve son gelişmenin İsviçre’nin imajına zarar vereceğini hatırlattı. İslam dünyasına da gelişmeleri barışçı ve demokratik yollardan izleme ve görüşlerini bildirme çağrısında bulunan İhsanoğlu, kendisinin de konuyu yakından takip etmeye devam edeceğini bildirdi. AB: Bu konuları referanduma götürmek garip AB Dönem Başkanı İsveç, İsviçre’nin yeni minare yapımına yasak getirilip getirilmemesi konusunda referandum düzenlemesine tepki gösterdi. AB adalet ve içişleri bakanları toplantısına katılan İsveç Göçmen Bakanı Tobias Billstrom, “İsviçre’nin referandumuna epey şaşırdım. Bence bu tür konuları referanduma götürmek biraz garip” dedi. Billstrom, “İsveç’te biz bu tür konuları şehir planlaması kapsamında ele alıyoruz. Yapıların ne kadar yüksek olabileceğine ve inşa edilip edilemeyeceğine bizde şehir planlamacıları karar veriyor” diye konuştu. Bakan Billstrom, dini özgürlükler nedeniyle İsveç’te benzer bir referandum düzenlenmesinin çok zor olduğunu vurguladı.

01.12.2009


 

14 bin kişi çipli TC kimlik kartı kullanıyo

İÇİŞLERİ Bakanlığı tarafından başlatılan proje kapsamında şu ana kadar 14 bin kişiye dijital çipli TC kimlik kartı verildi. Pilot uygulama yıl sonunda tamamlanıyor.

Vatandaşların hayatını kolaylaştıracak, kurum ve kuruluşlarda daha hızlı hizmet alınmasını sağlayacak, kolay taşınabilir, taklit edilemez, uluslararası standartlara uygun Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı hızla yayılıyor. İçişleri Bakanlığı, Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı’na göre yürütülen projeyle sağlık, sosyal güvenlik ve pek çok kamu hizmetinde kullanılmak üzere güvenilir ve taklit edilemez bir kimlik kartı oluşturmayı hedefliyor. İçişleri Bakanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilâtı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü ve TÜBİTAK tarafından ortak yürütülen projenin pilot uygulaması Bolu Valiliği Merkez İlçe Nüfus Müdürlüğü’nde devam ediyor. Ankara / cihan

01.12.2009


 

Özgür-Der’den Danıştay’a protesto

ÖZGÜR Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür-Der) Antalya Temsilciliği, Danıştay’ın, YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini durdurmasını protesto etti. Kışlahan Meydanı’nda toplanan Özgür-Der üyeleri adına basın açıklaması yapan dernek sözcüsü Burhan Uçak, Danıştay’ın YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini durdurmasıyla ilgili olarak, ‘’Yargı aldığı tüm karar ve tutumları ile bu ülkede hep cunta düzeninin en büyük destekçisi oldu. Toplumsal sorunlarda hep baskıcı ve yasakçı cephenin hamiliğini yapan yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından söz etmek anlamını tamamen yitirdi’’ dedi. Hükümete çağrıda bulunan Uçak, ‘’Artık başörtüsü zulmü ve tüm haksızlıklar bitsin, insanlar dinî inançları yüzünden okuldan uzaklaştırılmasın, eğitim ve çalışma hakkı engellenmesin’’ diye konuştu. ‘’Danıştay zulmüne hayır’’, sloganları atan grup, olaysız dağıldı. Antalya / aa

01.12.2009


 

Engelliye evde bilgisayar dersi

TÜRKİYE'DE ilk kez Bedensel Engelliler Derneği Diyarbakır Şubesi tarafından hayata geçirilen proje sayesinde, evden çıkamayan engellilere bilgisayar eğitim verilmeye başlandı. Bedensel Engelliler Derneği Diyarbakır Şubesince hazırlanan, İŞKUR tarafından desteklenen ve Türkiye’de ilk olan çalışma ile dezavantajlı olan gruplar arasında yer alan engelliler, evlerinden çıkmadan bilgisayar eğitimi almaya başladı.

Proje ile dernek binasında oluşturulan sınıfta, bilgisayar öğretmeni Cahit Karabeng, online sistemiyle evden çıkamayan veya çıkmakta zorlanan bedensel engellilere sesli ve görüntülü olarak bilgisayar dersi veriyor. Engelliler, bu sistemle evden çıkmadan dizüstü bilgisayarla sınıf ortamındaymış gibi bilgisayar eğitimi alıyor. Şube Başkanı Kadri Topdemir, yaptığı açıklamada, dernek olarak evden çıkmakta zorlanan, ulaşabilirlilik durumu kısıtlı ağır derecede bedensel engelli olanlara yönelik temel bilgisayar eğitimi almaları için proje geliştirdiklerini, projeyi İŞKUR iş birliğiyle yürüttüklerini söyledi.

Bedensel engellilerin evden çıkmadan canlı bir şekilde eğitim aldığını, projede temel hedeflerinin şehir içerisinde yaşayan yüzde 60 ve üzerinde engellilik durumu olanların eğitim imkânından yararlamalarını sağlamak olduğunu anlatan Topdemir, bugüne kadar yaşadıkları eğitim mahrumiyetini dernek olarak bir nebze de olsa gidermek istediklerini aktardı.

Projenin, örnek bir proje olduğunu ve Türkiye’de ilk kez uygulandığını kaydeden Topdemir, şöyle dedi: ’’Örnek bir proje olduğu için öncelikle 5 kişilik engelli grubuna yönelik çalışmayı başlattık. Buradan alacağımız olumlu sonuçlara göre bunun ilerletilmesi ve büyütülmesi konusunda çalışmalarımız sürecek. Kişinin kendi öz hakkı olan eğitim boyutunda yaşamış olduğu sıkıntıyı gidermeyi amaçlıyoruz. Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen proje ile engellileri sosyal hayata katmayı amaçlıyoruz. Kentteki engellilerin yaklaşık yüzde 50’si ortopedik engellilerden oluşuyor. 41 bin TL maliyeti olan projeden yararlanan engelliler, yüzde 60 ve üzeri özürlülüğe sahip engelli bireylerden oluşuyor. Bilgisayar eğitimi 3 ay boyunca verilecek. Bu çalışmayla toplumdan dışlandıklarını düşünen engellileri hayata bağlamak istiyoruz.’’

Derslerden, öğretmen de öğrenciler de memnun

BİLGİSAYAR öğretmeni Cahit Karabeng de engellilere 160 saatlik temel bilgisayar eğitimi verdiğini, bunun bedensel engelli özellikle de evinden çıkamayanlara yönelik bir eğitim çalışması olduğunu anlatarak, online sistemi ile öğrencileriyle hem görüntülü hem de sesli iletişim kurduğunu bildirdi. Ana bilgisayarda yaptığı bütün işlemlerin evdeki öğrencileri tarafından da görüldüğünü dile getiren Karabeng, ‘’Kendi bilgisayarlarında uygulama yapıyorlar. Bu şekilde ilk kez bir eğitim veriyorum. Derslerimiz çok verimli ve güzel geçiyor’’ şeklinde konuştu. Bilgisayar dersi alan öğrencilerden 30 yaşındaki Birgül Bayrı ise 6 yaşında geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkûm olduğunu, anne ve babasının vefat etmesi dolayısıyla 2 kardeşiyle yaşadığını söyledi. Bayrı, dernek sayesinde evden çıkmadan bilgisayar eğitimi aldığını belirtti. Bayrı,’’Bilgisayar dersi beni çok mutlu etti. Sanki bir sınıfta ders alıyorum. Evde oturduğum yerde hem ders görüyorum hem de ücret alıyorum. Bilgisayar dersinin yanı sıra ayda bize 150 TL veriliyor. Bilgisayar sayesinde evde interneti de kullanıyorum. Dünya ile bağımız sağlandı. Çok güzel bir çalışma. Öğrenmek çok güzel. Evden çıkmadan bütün dünyadan haberdar oluyorum” diye konuştu. Diyarbakır / aa

01.12.2009


 

Zihinsel engelliler, üretimle sosyalleşiyor

BURSA'DA Millî Eğitim Bakanlığına bağlı bir merkezde eğitim gören zihinsel engelliler, kendi ürettikleri galoş, anahtarlık ve buzdolabı süslerinin satışından elde edilen gelirle lokanta, pastane veya semt pazarlarına giderek, toplumla iç içe hayat sürmeyi öğrenebiliyor. İpek Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Bahri Gülten, yaptığı açıklamada, okullarının iki ayrı bölümden oluştuğunu söyledi. Eğitim ve uygulama bölümünde 6-14 yaşlarındaki ağır zihinsel engelli çocuklara eğitim verildiğini dile getiren Gülten, şu anda 136 çocuğun eğitim gördüğünü bildirdi. İş eğitim merkezi bölümünde ise 14 yaşın üzerinde ağır zihinsel engellilere, el becerilerini geliştirmelerine yönelik eğitim verildiğini dile getiren Gülten, şöyle konuştu: ’’Bu merkezde ise 76 kişi eğitim görüyor. Burada zihinsel engelliler galoş, anahtarlık ve buzdolabı süsleri üretiyor. Ürettiğimiz bu ürünlerden sağladığımız geliri yine zihinsel engellilerin eğitimi için kullanıyoruz. Onları lokanta, pastane, pazar gibi yerlere götürüp, alış veriş yapmayı, insanlarla iletişim kurmayı kısacası toplumla iç içe olmayı öğretiyoruz. Bazı ailelerin çocuğunu gizlemeye, evinden çıkarmamaya çalıştığı bir dönemde zihinsel engelliler burada ve toplumun içinde olmaktan son derece mutlular. Galoş ya da bir anahtarlık yapmak onları inanılmaz mutlu ediyor.’’ Bursa/ aa

01.12.2009


 

Yangınlar, en çok izmaritten çıkıyor

TRABZON'DA 10 ayda çıkan 431 yangının 166’sına sigara izmariti ve kibritin yol açtığı bildirildi. Trabzon Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü yetkililerinden aldınan bilgiye göre, yılın 10 aylık döneminde 431 yangın çıktı. Yangınlardan 93’ü elektrik kontağından, 17’si LPG’den, 27’si ocak, kalorifer ve sobadan, 75’i baca tutuşmasından, 166’sı sigara izmariti ve çocukların kibritle oynamasından, 3’ü patlayıcı maddelerden, 3’ü sabotajdan, 47’si diğer sebeplerden meydana geldi. Trabzon’da en fazla ocak, şubat ve Mart aylarında yangın çıktığı bildirildi. Trabzon Belediyesi İtfaiye Müdürü Fahri Kaplan, yangınların çoğunun ihmalden kaynaklandığını ifade etti. Kaplan, ‘’Trabzon’da bu yılın 10 aylık döneminde çıkan yangınların en önemli nedenini sigara izmariti ve kibritle oynayan çocuklar oluşturuyor. Bazı vatandaşlar sigara ellerindeyken uykuya dalıyor ve sigara izmariti bulunduğu alanda yangına neden oluyor. Evde bırakılmış kibrit veya diğer yanıcı maddelere ulaşan çocuklar, bilinçsizce yangına neden olabiliyor’’ dedi. Bu tür yangınlara karşı ailelerin çok dikkatli olması gerektiğini söyleyen Kaplan, ‘’Vatandaşların bu konuda tedbirsiz ve dikkatsiz davranmaması gerekiyor.Evlerde sigara içilmemesi bu açıdan da çok önemli’’ diye konuştu. Trabzon / aa

01.12.2009


 

Devlet, Hazine dâvâlarında elini güçlendirecek

DEVLET bir yandan Hazine, bir yandan uluslar arası dâvâlarda lehte çözüme dönük çalışmalarını sürdürürken, yeniden yapılanma ile de Hazine dâvâlarının sayısının azaltılması, dâvâ kazanma oranının da arttırılması hedefliyor. Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün verilerinden derlenen bilgilere göre, geçen yıl Hazine avukatları tarafından derdest (devam eden) 540 bin 638 dâvâ takip edildi. Bu dâvâlardan 373 bin 385’i Hazine, 167 bin 253’ü ise vatandaşlar tarafından açıldı. 2008’de Hazine’nin taraf olduğu dâvâlardan 78 bin 668’i karara bağlanırken, bu dâvâlardan 47 bin 495’i Hazine lehine, 31 bin 173’ü Hazine aleyhine sonuçlandı. Geçen yıl Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de (AİHM) 924 başvuru yapıldı. AİHM’e 2007 yılında 808 başvuru yapıldığı dikkate alındığında, devletin uluslararası anlamda karşı karşıya kaldığı dâvâ sayısının arttığı görüldü. Devlet dâvâlarını takip usûlleri hakkında yapılacak düzenleme ile, hazine dâvâlarında, doğacak ihtilâfların daha başlangıçta yargıya intikal etmeden çözülmesi amaçlanıyor. Devlet Dâvâlarının Takip Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının yasalaşmasıyla birlikte dâvâ sayısının azaltılması, dâvâ kazanma oranının ise arttırılması hedefleniyor. İstanbul / aa

01.12.2009


 

Pakdil: Kimse Türkiye’nin büyüklüğünü tartışamaz

TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkan Vekili Nevzat Pakdil, ‘’Hiç kimse Türkiye’nin büyüklüğünü tartışamaz, hiç kimse bizim vatanseverliğimizi tartışamaz’’ dedi. Göksun ilçesinde vatandaşlar ve partililerle bayramlaşan Pakdil, ‘’Hiç kimse bizim vatanseverliğimizi tartışamaz’’ diyerek, Türkiye’nin büyüklüğüne dünyanın her yerinde saygı olduğunu söyledi. Türkiye’nin, dünyadaki bütün sorunlarla yakından ilgilenen ve çözümü noktasında girişimlerde bulunan büyük bir ülke olduğunu kaydeden Pakdil, şöyle konuştu: ‘’Değerli kardeşlerim, kimse bizim vatanseverliğimizi tartışamaz. Hiç kimse Türkiye’nin büyüklüğünü tartışamaz. Türkiye’nin büyüklüğüne dünyanın her yerinde saygı var. Nerede bir sorun varsa Türkiye’yi ara bulucu olarak kabul ediyorlar. Böyle bir durumda bizim kendi sorunlarımıza çözüm aramamamız söz konusu dahi olamaz. Bizim kendi sorunlarımızı çözmemiz bizi küçültmez, aksine bizi daha da büyütür. Bizi bu yoldan kimse döndüremez.’’ Kahramanmaraş / aa

01.12.2009


 

Yüksekova’da gerginlik

HAKKÂRİ’NİN Yüksekova ilçesinde terör örgütü PKK’nın kuruluş yıl dönümünü bahane ederek yürüyüş yapmak isteyen gruba polis müdahale etti. Terör örgütü PKK’nın kuruluş yıl dönümünü bahane eden bir grup, şehir merkezinde bir araya geldi. Slogan atıp barikat kurarak yolu trafiğe kapatan gruba polis biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etti. Müdahaleye taş ve molotofkokteyliyle karşılık veren göstericiler, Türk Telekom Yüksekova işletme binasının camlarını kırdıktan sonra ara sokaklara kaçarak dağıldı. Yüksekova / aa

01.12.2009


 

2023’TE AB'DEYİZ

DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmed Davutoğlu, “2023’e kadar AB üyesi olmuş bir Türkiye görüyorum” dedi. X Bakan Davutoğlu, Amerikan dergisi Newsweek’in, Türkiye’nin bölgede son dönemde izlediği dış politika, bölge ülkeleriyle ilişkileri, Türkiye’nin geleceği ve Türk-Amerikan ilişkilerine dair sorularını cevapladı. Davutoğlu, “Başbakan Erdoğan’ın İran ziyaretinden sonra Türkiye’nin bir çok müttefiki merak ediyor. Türkiye kimin tarafında?” sorusuna şu cevabı verdi:

“Bu soruya cevap verebilmek için, coğrafyayı ve Türkiye’nin tarihini anlamanız lazım. Biz bir Avrupa ülkesi ve Asya ülkesiyiz. Balkanlara, Kafkaslara ve Orta Doğu’ya doğrudan erişimimiz var. Dolayısıyla Türk dış politikası, çok bölgeyi içine almalı ve çok boyutlu olmalı. Aynı zamanda Avrupa tarihinin de bir parçasıyız. Orta Doğu ve Balkanlar’daki 20’den fazla ülkenin tarihi, sadece Türk arşivleri kullanılarak yazılabilir. Bosna’da olandan daha fazla Boşnak nüfusa, Arnavutluk’ta olandan daha fazla Arnavut nüfusa sahibiz. Kürtler ve Araplar da var. Bu tarihi bağlardan dolayı, tüm bu ülkelerin bizden belli beklentileri bulunuyor”

Soğuk Savaş’ın statik bir uluslararası ortama sahip olduğunu dile getiren Davutoğlu, “(O dönemde) iki seçeneğiniz vardı. Ya NATO’nun ya da Varşova Paktı’nın üyesi olacaktınız, üçüncü bir alternatif yoktu” dedi.

“AVRUPA İLE ENTEGRASYON ANA HEDEF”

Aynı zamanda, Türkiye’nin en kurumsallaşmış ilişkisinin NATO üyeliği olmaya devam ettiğini, bunun Türkiye’nin en güçlü bağını oluşturduğunu ifade eden Davutoğlu, aynı doğrultuda, Türk dış politikasının ana hedefinin de Avrupa ile entegrasyon olduğunu kaydetti. Davutoğlu, “Tarihimiz ve kültürümüz, Avrupa’nınkilerin bir parçası ve modernleşme sürecimiz Avrupa’daki gelişmelerle paralel. NATO üyeliğimiz ve AB ile müzakere süreci, Türkiye’nin stratejik önceliği. Ancak bu güçlü ilişkiler, Orta Doğu’yu, Asya, Orta Asya’yı, Kuzey Afrika’yı ya da Afrika’yı ihmal edebileceğimiz anlamına gelmiyor” diye konuştu.

“SIFIR SORUN POLİTİKASINI

HERKESE UYGULUYORUZ”

İran ile ilişkilerinin yeni bir şey olmadığını belirten Davutoğlu, Türk-İran sınırının 370 yıldır değişmediğine dikkati çekti. Davutoğlu, “komşularla sıfır sorun” politikasını sadece İran’a değil, Irak, Suriye ve Müslüman olmayan Gürcistan. Bulgaristan, Yunanistan, Rusya, Romanya ve diğer tüm komşulara uyguladıklarını vurguladı.

“IRAK SAVAŞI OLMASAYDI DA

DIŞ SİYASETİMİZ AYNI OLURDU”

Davutoğlu, “Türkiye’nin bölgedeki etkisi ve bunun Irak savaşıyla bağlantısına” dair bir soru üzerine, Irak’ta savaş olmasaydı da Türkiye’nin Orta Doğu’ya yönelik dış siyasetinin aynı olacağını” kaydetti. “Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanlar’a yönelik siyasetimiz fırsatçılık değil, katı ilkeleri temel alıyor” diyen Davutoğlu, zengin, istikrarlı ve güvenli bir Orta Doğu’nun yaratılması için proaktif bir barış diplomasisi yürüttüklerini söyledi.

“KISA DÖNEMLİ ÇIKARLAR İÇİN

POLİTİKAMIZI DEĞİŞTİRMEDİK”

Davutoğlu, Türkiye’nin tutarlı bir dış politika izlediğini, dolayısıyla bölgede mükemmel ilişkilerinin bulunduğunu ifade ederek, “Ama bu, bizim dış politikamız nedeniyle böyle oldu, Irak’taki savaş yüzünden değil” dedi. Davutoğlu, samimi ve aktif olduklarını, kısa süreli konjonktürel çıkarlar yüzünden politikalarını değiştirmediklerini vurguladı.

“İLİŞKİLER BUSH DÖNEMİNE

GÖRE ÇOK DAHA İYİ”

Davutoğlu, “Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin, eski başkan George Bush dönemine göre daha mı iyi olduğu” sorusunu da, “Çok daha iyi. (ABD Başkanı Barack) Obama, müttefiklerine danışmadan siyaset oluşturmak ve bunu hayata geçirmek yerine, çok taraflılığı, müttefikleriyle daha fazla istişare ve etkileşimi öngören bir tarz izliyor” şeklinde cevapladı.

“10 YIL SONRAKİ TÜRKİYE”

Davutoğlu, “10 yıl sonra Türkiye’yi ve kendinizi nerede görüyorsunuz?” sorusunu da şöyle cevapladı: “Tüm komşularıyla ekonomik entegrasyonunu hayata geçirmiş ve sağlam ilişkiler kurmuş bir ülke görüyorum. Ayrıca, AB’nin bir üyesi olmuş, NATO’daki etkin rolünü muhafaza eden, sadece güvenlikle alâkalı alanlarda değil, G20 gibi ekonomik örgütlerde de kilit konumda olan bir ülke görüyorum. Bu hedeflerin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yıl dönümü olan 2023’e kadar ulaşılamaz hedefler olduğunu düşünmüyorum.” Washington / aa

01.12.2009


 

Cumhurbaşkanı Gül Ürdün'e gidecek

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Ürdün Kralı Abdullah’ın dâvetine icabetle, 1-3 Aralık 2009 tarihlerinde Ürdün’e resmî ziyarette bulunacak. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, söz konusu ziyaret sırasında iki ülke arasındaki ilişkiler ile bölgesel ve uluslar arası konulardaki gelişmelerin ele alınması, ayrıca ekonomik ve ticarî ilişkilerin geliştirilmesi üzerinde durulması öngörülüyor. Açıklamada, Ürdün Kralı Abdullah’ın 11 Aralık 2007 tarihinde gerçekleşen Türkiye ziyaretine cevabi nitelik taşıyan bu ziyaretin, iki ülke arasındaki köklü dostluk ve kardeşlik temelindeki ilişkilerin ve işbirliğinin daha da güçlendirilmesine katkıda bulunacağı bildirildi. Ankara / aa

01.12.2009


 

Turizmciler, İzmir'de buluşacak

İZMİR'DE 10-13 Aralık 2009 tarihleri arasında düzenlenecek Travel Turkey İzmir Fuarı, yerli ve yabancı turizm profesyonellerini bir araya getirecek. İZFAŞ’tan yapılan yazılı açıklamaya göre, İZFAŞ, Hannover Messe İnternational ve TÜRSAB’ın birlikte gerçekleştirdiği ve Türkiye’nin tek ‘’İncoming fuarı’’ Travel Turkey İzmir, 2010 turizm sezonunun başladığı yer olacak. Uluslararası İzmir Fuar Alanı’nın tüm hollerinde birden gerçekleşecek olan fuarda, 2010 sezonuna ilişkin bağlantılar kurulacak. Fuara 15 ülke, 50 ilden 360 firma katılacak. Bu yılki fuara Türkiye’den Denizli, Bosna Hersek Cumhuriyeti’nden Saraybosna fuar partneri statüsüyle katılacak. 10-13 Aralık 2009 tarihleri arasında gerçekleşecek fuarı, Türkiye’ye yurt dışından turist getiren turizm acentelerinin temsilcileri de özel davetli olarak ziyaret edecek. İzmir / aa

01.12.2009


 

Belediye otobüsünü yaktılar

İSTANBUL Sultanbeyli’de izinsiz gösteri yapan bir grup, belediye otobüsünü yaktı. Alınan bilgiye göre, Hamidiye Mahallesi Antalya Caddesi üzerinde toplanan grup, durağa yolcu almak için yanaşan İETT otobüsünü durdurarak içindeki yolcuları indirdi. Göstericiler daha sonra yanlarındaki molotofkokteyllerini ateşleyerek otobüse attı. Saldırı sonucu alev alan otobüs, itfaiye ekipleri tarafından söndürülürken, saldırganlar olay yerinden yaya olarak kaçtı. Polis, belediye otobüsünün tamamen kullanılamaz hale geldiği saldırıyla ilgili soruşturma başlattı. Görgü tanıkları, yüzlerini kapatan yaklaşık 15 kişilik bir grubun, durağa yanaşan otobüsü durdurduktan sonra yolcularını indirdiğini ve sonrasında ateşe verdiklerini anlattılar. Başakşehir’deki PTT şubesine düzenlenen molotof kokteylli saldırıda ise maddi hasar meydana geldi. Okmeydanı Kuzey Sokak’ta toplanan bir grup, Şark Kahvesi’ne kadar yürüdü. İzinsiz yürüyüş yapan grup, burada önlem alan polise ekibine molotofkokteylleri ve havai fişeklerle saldırdı. Polisin, gruba tazyikli su ile müdahale etmesi sonucu eylemciler ara sokaklara dağıldı. Atılan molotofkokteyllerinden bazı dükkanlar ve bir polis aracı zarar gördü. İstanbul / aa

01.12.2009


 

Türkiye’de 83 bin 167 dernek var

TÜRKİYE'DE 83 bin 167 dernek faaliyet gösteriyor. Derneklerin 422’si kamu yararına hizmet verirken, merkezleri yurtdışında olan 29 dernek ile 8 vakıf faaliyetlerini Türkiye’de sürdürüyor. İçişleri Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre, Türkiye genelinde çeşitli alanlar hizmet veren 83 bin 167 dernek bulunuyor. İllere göre dağılımda ilk sırayı 17 bin 600 dernekle İstanbul alırken, ikinci sırada 8 bin 237 dernekle Ankara, üçüncü sırada ise 4 bin 508 dernekle İzmir yer alıyor. En az derneğin bulunduğu Ardahan’da 80, Şırnak’ta 92 Tunceli’de de 97 dernek faaliyet gösteriyor. Çeşitli adlarla kurulanlar dernekler arasında en çok üye Türkiye İşçi Emeklileri Derneğine kayıtlı. Bu dernekte 1 milyon 238 bin 156 üye kayıtlı İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, geçen yıl 4 bin 858 dernek çeşitli sebeplerle fesih olurken, 7 bin 613 dernek ise faaliyete başladı. Kamu yararına çalışan dernek sayısının 422 olduğu belirtilen verilere göre, merkezleri yurtdışında olan 29 dernek ile 8 vakıf faaliyetlerini Türkiye’de yürütüyor Ankara / aa

01.12.2009


 

New York’ta 1 $’lık cami

ABD’nİn New York şehrinin Utica şehrindeki Bosnian Islamic Association of Utica Camii, sadece New York’un değil, Amerika Birleşik Devletleri’nin de en büyük camilerinden. Boşnakların 1 ABD doları karşılığında satın alıp hizmete açtığı cami, 1869 yapımı. Daha önce kilise olarak hizmet veren binanın ek inşaatı bile 1912’de yapılmış. Yaklaşık 5 bin Bosnalının yaşadığı Utica’da camiye bir ihtiyaç olunca, nüfusun yaklaşık yüzde 12’sine tekabül eden Boşnakların bu isteğine belediye kayıtsız kalamaz. Kendilerine iki alternatif sunulan Boşnak topluluğu, gösterilen büyük bir araziyi kabul edip üzerine cami inşa etmektense, 2006’dan beri cemaatsiz kalan kiliseyi alıp, restorasyondan geçirmeyi daha hesaplı bulur. Belediyenin de işine gelir bu pazarlık, aksi takdirde kilisenin yıkımı bile yüklü bir meblâğ tutacaktır. Sembolik olarak 1 ABD dolarına anlaşılır ve el sıkışılır. 6 Haziran 2008’de yapılan bu anlaşmadan sonra Boşnak topluluğu dört elle sarılır yeni camilerine ve ulaşabildikleri her yerden ve kişiden yardım toplarlar. Utica / cihan

HEM DİNLERİNİ, HEM DİLLERİNİ KORUYORLAR

Ramazan’da iftarlar verilen cami bünyesinde, hafta sonları imam Ahmedin Mehmedoviç tarafından 5 ile 16 yaş grubu arası yaklaşık 160 öğrenciye, Kur'ân ve ilmihal dersi verilen sınıflar mevcut. İmam Mehmedoviç, öğrencilerin kendi dillerini unutmaması için dersi Boşnakça veriyor. Avlim Tricic, bütün çabalarının yeni neslin kendi özlerinden, geleneklerinden kopuk yetişmemesini; dinlerini bilmesini ve dillerini yaşatmasını sağlamak için olduğunu vurguladı.

MİHRABIN ÇİNİLERİ

KÜTAHYA’DAN

Camİlerİne sahip çıkan Boşnaklardan 400 aile caminin dernek üyesi olur ve her ay düzenli aidatlarını öder. Çalışan Bosnalılar hem kendileri yardımda bulunur, hem de işverenlerine de teklif ederler. Bu şekilde iki bankadan, bir oto galericiden hatırı sayılır bir bağış alınır. Chicago’dan Boşnak topluluğuna yönelik yayın yapan Bostel TV’yi Kanada’dan seyreden bir Boşnak ise, televizyon kanalının aracılığıyla yardımlarını ulaştırır. Bosnian Islamic Association of Utica’nın Başkanı Avlim Tricic, cami mihrabının çinilerinin Türkiye’nin Kütahya şehrinden getirtildiğini ve bunun New York City’de yaşayan Ago Kolenoviç adlı Sancaklı hemşerileri tarafından bağışlandığını ifade ediyor. Kiliseyi satın aldıklarında eski faturalar, tapu ve evrak masrafı olarak 4 bin dolar harcadıklarını kaydeden Avlim Tricic, restorasyon için bugüne kadar yaklaşık 180 bin dolar sarf edildiğini hatırlatıyor. Ne Bosna’dan, ne de Utica Belediyesi’nden herhangi bir yardım aldıklarını ifade eden Başkan Tricic, Müslüman olan veya olmayan halkın yardımlarıyla faaliyetlerini sürdürdüklerini belirtiyor. Yeterli bağış toplanması durumunda caminin dış cephesinin beyaza boyatılacağını sözlerine ekliyor dernek başkanı. Camiye yardımda bulunanlar arasında Müslüman Hintliler’in yanı sıra Hıristiyan Amerikalılar da var.

01.12.2009


 

2 milyon 521 bin Müslüman hacı oldu

Mekke Bölgesi Emiri Halit El Faysal, bu yılki hacıların sayısının 2 milyon 521 bin olduğunu açıkladı. Faysal, bunlardan resmî hacı sayısının 1 milyon 766 bin, gayriresmî gelenlerin sayısının ise 753 bin olduğunu kaydetti. Mina’daki Emirlik binasında basın toplantısı düzenleyen Faysal, bu yıl hac döneminde yaptıkları yenilikler ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Faysal, hac döneminde Müslümanların bir araya geldiğini belirterek, böyle bir ortamda terör ve şiddet olaylarının yaşanmamasına dikkat çekti. Faysal, “Biz insanlığa Müslüman’ın nasıl olduğunu gösteriyoruz. Müslümanların hepsi bir araya geliyor, terör ve şiddet olmuyor. Bu da Müslümanlığın güzelliğini, iyiliğini ispat ediyor. Bütün İslâm âleminin bu muhteşem görüntülerden dolayı tebrik ediyorum.” dedi. Bu yılki hacıların sayısının 2 milyon 521 bin olduğunu açıklayan Faysal, bunlardan resmî hacı sayısının 1 milyon 766 bin, gayriresmî gelenlerin sayısının ise 753 bin olduğunu kaydetti. Domuz gribi vak'aları ile ilgili soru üzerine Faysal, “Çok şükür vak'a sayıları çok normal. Hatta bazı ülkelerden daha düşük olduğunu söyleyebilirim. Vak'a sayısı 86, ölenlerin sayısı da 5” açıklamasını yaptı. Faysal, Mekke’yi dünyanın en güzel şehri yapacaklarını da kaydetti. Cidde / cihan

01.12.2009


 

Karadeniz’de zehirli gaz tehlikesi

YapIlan araştırmalara göre Karadeniz’in derinliklerinde biriken zehirli gazlar tehlikeli boyutlara ulaştı. Karadeniz’in derinliklerinde zehirli gazların giderek artması sonucu, deniz canlıları, su yüzeyi ile 100 metre derinliğe kadar olan bir alanda hayatlarını sürdürmek zorunda kaldı. Bilim insanları uyarıyor... “Zehirli gazların yüzeye çıkması veya yaklaşması halinde, hidrojen sülfür içeren çok zehirli gazların, kuvvetli dalgaların da etkisiyle Karadeniz çevresine yayılma tehlikesi var. Bu durumda deniz içindeki ve çevresindeki yerleşim birimlerinde yaşayan insanlar da dahil bütün canlılar zehirlenebilirler.” Karadeniz’de, zehirli gazın yükselip yükselmediğini anlamak için ise bir araştırma başlatıldı. Türk, Alman, Ukraynalı ve Rumen bilim adamları, 11 Kasım’dan bu yana, Karadeniz’de, İstanbul Üniversitesi’nin Arar araştırma gemisiyle incelemeler yapıyor. Bilim adamları, belirli derinliklerden çamur ve su örnekleri alarak zehir seviyesini ölçüyor. Araştırma ekibi üyeleri, “Biz 150 metre olarak biliyorduk ama, zehirli gazlar 50 metre daha yükselerek, yaşama alanını su seviyesinden 100 metreye kadar düşürmüş” diyorlar. Bu arada 150 metre derinlikte ölü salyangozlara rastlanırken, alınan çamur örneklerindeki metan gazı da fokurdayarak tüplerin kapaklarını patlattı.

01.12.2009


 

Üniversiteden ‘canlı yayınla’ ders

Karabük Üniversitesi’nde (KBÜ) Uzaktan Eğitim Merkezi’nde, internet üzerinden 50 lisans ve 10 yüksek lisans öğrencisine, sanal sınıflarda, ses ve görüntüyle iletişim kurularak dersler veriliyor. Üniversitede, Uzaktan Eğitim Bilgisayar Mühendisliği Lisans Programı ve Uzaktan Eğitim Bilgisayar Mühendisliği Tezli Yüksek Lisans Programı dersleri veriliyor. Öğrenciler, öğretim üyelerince stüdyoda verilen dersleri canlı yayında internetten takip edebilmelerinin yanı sıra kamera ve mikrofon bağlantılı bilgisayarları aracılığıyla soru sorabiliyor, sanal sınıftaki diğer arkadaşlarını da görebiliyorlar. Karabük / aa

01.12.2009


 

Hayatı kolaylaştıracak iki buluş

Akdenİz Üniversitesi (AÜ) bünyesindeki Antalya Teknokenti, 21. yüzyılın endüstriyel devrimi olarak nitelendirilen nanoteknolojiyi kullanarak, hayatı kolaylaştıracak iki buluşa imza attı. Prof. Dr. Ertuğrul Arpaç öncülüğündeki ekip, nanoteknolojisi ile ‘’antibakteriyel su itici kolay temizlenen kaplama’’ ile ‘’çizilmeye dayanıklı nano cam kaplama’’ üretti. Şimdiye kadar yurt dışından getirilen su itici kaplamayı, yeni bir sistemle Türkiye’de ürettiklerini belirten Prof. Dr. Arpaç, bütün cam, ahşap, kâğıt, karton yüzeylerde kullanılabilecek bu kaplamanın, bakteriye sebep olan flor maddesi içermeyen özellikte üretildiğini açıkladı. Antalya Teknokenti bünyesinde ‘’ Çizilmeye Dayanıklı Nano Cam Kaplama’’yı da ürettiklerini açıklayan Arpaç, ütü, tost makineleri gibi sert teflon yüzeylere uygulanacak kaplamanın cam olmasına rağmen çatlama yapmadığını, kireçlenmeye de engel olacağını bildirdi. Antalya / aa

01.12.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl