06 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

Sağlığınız için merdiveni kullanın

RUTİN çalışma düzeni olanlar için en iyi egzersiz yolunun asansöre binmek yerine merdiven çıkmak olduğu bildirildi. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Önder Akkaya, “Dizinizde herhangi bir problem olmadığı takdirde asansörün bozuk olduğunu farz edin ve asansör yerine merdiven kullanın.

Eğer bir gökdelende oturuyor veya çalışıyorsanız, asansörden birkaç kat önce inmeyi alışkanlık haline getirin” dedi.

Uzmanlar, özellikle ofis ya da benzeri iş yerlerinde çalışanlarda çok sık görülen eklem ve sırt ağrılarından kurtulmanın en etkili yolunun ofis içerisinde yapılacak küçük egzersiz hareketleri olduğuna dikkat çekiyor. Fiziksel açıdan aktif olmanın sağlıklı hayatın anahtarı olduğunu kaydeden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Önder Akkaya, hareketsizliğin hastalıkların oluşmasında sağlıksız beslenmeden daha baskın rol oynadığının altını çizdi. Dr. Akkaya, “Ofis çalışanları için bedensel aktiviteler ruh ve beden sağlığı yönünden büyük önem taşıyor. Kemiklerin sağlam kalması, kalp-dolaşım sisteminin güçlenmesi ve doğal yaşlanmanın geciktirilmesi için bedensel aktiviteyi; uyku ve yeme içme gibi hayat biçimine sokmak gerekir. Günün büyük bölümünü işyerinde bilgisayar karşısında oturarak geçiren kişiler, fiziksel aktivitelere zaman ayıramadıkları için hastalıklara dâvetiye çıkartmaktadırlar. Ofis dışında fiziksel faaliyetlere zaman ayıramayan kişiler, ofis içinde bir takım egzersizler yaparak formunu koruyup daha sağlıklı hale gelebilir” diye konuştu. Asansöre binmek yerine merdiven kullanmayı tercih eden kişilerde, ani ölüm riskinin yüzde 15 azaldığını belirten Dr. Önder Akkaya, “Merdivenlerden inip çıkmak baldır kaslarımızı çalıştırır, kalorilerimizi daha kolay yakmamızı sağlar. Basamakları birer birer çıkmak yerine ikişer ikişer çıkarsak yüzde 55 oranında daha fazla yağ yakmamız mümkündür” değerlendirmesinde bulundu.

06.12.2009


Asırlık aktar ‘önce doktor’ diyor

DÜNYA genelinde son alarak etkisini gösteren ‘’domuz gribi’’ gibi salgın hastalıkların Türkiye’de de yayılım göstermesi üzerine, korunmak ve olası durumda şifa bulmak isteyenlerin bitkilere yöneldikleri ve bunun da aktarın satışlarını önemli düzeyde arttırdığı belirtildi.

Hatay’da dört kuşaktır baharat ve güzel kokular satan Kumru ailesinin en son aktar işletmecisi Cihat Kumru, mesleğini severek yaptığını, insanların sağlıklı hayatına katkıda bulunmanın mutluluğunu duyduğunu ve bunu sürdürmekte kararlı olduğunu söyledi. Cihat Kumru, babasını 4 yıl önce kız kardeşiyle geçirdiği trafik kazasında kaybetmesinin ardından, küçüklüğünden bu yana çalıştığı dükkânın işletmeciliğini üstlenmek durumunda kaldığını anlattı. Baharatçılar Çarşısı’ndaki dükkânın 100 yıldır Hataylılara hizmet verdiğini belirten Kumru, şöyle devam etti: ‘’Burası babamın dedesi Hacı Hakkı Kumru’dan bizlere kadar geliyor. Geçmişte doktor sayısı az olduğundan insanlar her türlü hastalıkta şifa bulmak için aktarlara koşarlardı. Tıp da bu kadar ilerlememişti. Bitki ve baharatlar derde deva oluyordu. Ardından dükkânı dedem, ondan da babam devraldı, işleri iyice büyüdü, çeşit arttı. Ben de zaman zaman okuldan kaçar, dükkâna yardıma gelirdim. Baharat ve bitki kokularını sever, nelere çare olduğunu araştırırdım. Babam vefat ettikten sonra annemle dede mesleğimizi sürdürmeye karar verdik. Vatandaşların bizlere güvenerek hastalıklarına bitkilerle çare aramalarından gurur duyuyoruz. Ancak bunu asla istismar etmedik. Bilmediğimiz bitkiler hakkında yorum getirmedik. Birçok sağlık sorunun şifası bitkidir, ancak bize güvenip çare arayanlara yine de doktora gitmelerini öneriyoruz.’’ Yöreye özgü ürünlerin yanında tescilli ve markalı ürünlere ağırlık vererek müşterilere sunduklarını, gelecekte ihracata da yönelmeyi hedeflediklerini anlatan Kumru, toplum sağlığını ilgilendiren ve yayılım gösteren hastalıklar döneminde işlerinin yoğunlaştığını söyledi.

06.12.2009


Alt ıslatmak çocuğu çekingen yapıyor

Çocuk psikiyatrisindeki adı ‘enüresis’ olan alt ıslatma problemi, oldukça sık rastlanılan bir problemdir.

Çocukluk yıllarında başlamasına rağmen, bazen ileriki yaşlara kadar devam edebilmektedir. Erkek çocuklarda kızlara oranla daha fazla görülmektedir. Hem anneyi, hem de çocuğu yıpratan bir süreç olması dolayısıyla, anne-çocuk arasındaki ilişkiyi de olumsuz yönde etkilemektedir.

Çocuklarda idrarını tutmaya yarayan kasların gelişimi farklılık göstermekle beraber, yaklaşık olarak iki yaş civarında olgunluk kazanır. Gündüz kontrolü daha önce gelişir. Bazı çocuklarda gündüz ve gece kontrolü aynı anda kazanılır. Gündüz tuvalet alışkanlığı kazanan çocukların geceleri bezlenmeye devam edilmesi, bu problemin ileriki yaşlara kadar ilerlemesine yol açabilmektedir.

Alt ıslatma problemi psikolojik kökenli olabildiği gibi, genetik ve fiziksel sebeplere de bağlı olabilir. Aile bireylerinde ya da birinci derecedeki akrabalarda varsa, kalıtsal olarak çocuğa da aktarılabilir. Bazen de çocuk gece gündüz kontrolünü kazandıktan sonra psikolojik bir sebebe bağlı olarak tekrar altını ıslatmaya başlayabilir. Kardeşin doğumu, boşanma, aile içi problemler gibi sebeplerle süreç başa dönebilir. Bu nedenle, öncelikle sebep olan faktörün bulunması önemlidir. Fiziksel bir problem olup olmadığı tıbbî bir muayeneden sonra anlaşılabilir. Eğer tıbbî bir soruna rastlanmamışsa, psikolojik sebepler araştırılmalıdır. Çocuğun o dönemde içinde bulunduğu ruhsal durum, son dönemde aile içinde yaşanılan süreçler gözden geçirilmelidir. Anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkinin niteliği de önemlidir. Bu süreçte bizim psikolojimiz nasıldı, ona karşı davranışlarımızda sağlıklı tepkiler verebildik mi? Bu soruların cevaplanması da bizi doğruya ulaştırabilir.

Tuvalet eğitimi verilirken yapılan baskılar, vurmak, bağırmak gibi olumsuz tepkiler de çocuklarda duygusal travmaya sebep olmakta ve alt ıslatmanın inatlaşmaya dönüşmesine yol açmaktadır.

Bu süreç çocuğun özgüvenine de ciddî zararlar vermektedir. Büyümesine rağmen, hâlâ altını ıslatan çocuk, bebek gibi görülmekten korkar. Bu durumu kimsenin görmesini istemez, utanır, sıkılır. Daha çekingen davranır, yeteneklerini ortaya koymakta zorluk çeker. İletişimde ifade güçlüğü yaşayabilir. Altını ıslattığı için şiddet gören çocuklarda ise daha ciddî özgüven problemleri görülmektedir.

Bu sebeple, eğer çocuğumuzun alt ıslatma problemi varsa, bu konuda daha gerçekçi çözümler bulmamız gerekli... Öncelikle alt ıslatma problemi beş yaşından sonra hâlâ devam ediyorsa, ilk aşama olarak, fiziksel bir sorunu olup olmadığı konusunda çocuk doktorundan yardım almamız gerekli... Sonraki aşamada fiziksel bir sebep bulunamadığı durumlarda, psikolojik danışmanlık hizmetlerinden faydalanılarak, bu yönde araştırma yapılmalıdır. Aynı zamanda gece ıslatmaları çok yoğun değilse, bez bağlamak yerine uyuduktan iki saat sonra kaldırarak tuvalete götürmek işe yarayabilir. Burada önemli olan kucakta değil, yürüyerek tuvalete gitmesidir. Çünkü bu şekilde öğrenme daha kalıcı olmaktadır.

Çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması için, alt ıslatma probleminin ihmal edilmeden tedavi edilmesi önemlidir. Küçük yaşlarda üstünde durulması, sebeplerin araştırılıp bulunması ve tedavisi, sağlıklı bir kişilik ve kimlik duygusu için önemlidir.

BANU YAŞAR / Psikolog&Psikoterapist

[email protected]

06.12.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl