06 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Lahika

Hadis-i Şerif Meâli

Sizden biri içiyle dışıyla Müslüman olursa, yaptığı herbir hayır en az on mislinden, yedi yüz misline kadar sevabıyla yazılır. İşlediği her bir günah da sâdece misliyle yazılır. Bu hâl, Allah'a kavuşuncaya kadar böyle devam eder.

Buharî, İman: 31

06.05.2010


Bahar bayramı

Rûy-i zemin, hususan bahar ve yaz zamanında masnuât-ı sağîrenin tâifelerine öyle şâşaalı ve birbiri arkasında bayramlardır ki, tabakàt-ı âliyede olan ruhâniyâtı ve melâikeleri ve sekene-i semâvâtı seyre celb edecek bir câzibedarlık görünüyor.

Hâlık-ı Rahîm ve Rezzâk-ı Kerîm ve Sâni-i Hakîm şu dünyayı âlem-i ervâh ve ruhâniyât için bir bayram, bir şehrâyin sûretinde yapıp, bütün esmâsının garâib-i nukuşuyla süslendirip, küçük büyük, ulvî süflî herbir ruha ona münâsip ve o bayramdaki ayrı ayrı hesabsız mehâsin ve in’âmâttan istifade etmeye muvâfık ve havâs ile mücehhez bir cesed giydirir, bir vücud-u cismânî verir, bir defa o temâşâgâha gönderir.

Hem, zaman ve mekân cihetiyle pek geniş olan o bayramı asırlara, senelere, mevsimlere hattâ günlere, kıtalara taksim ederek, herbir asrı, herbir seneyi, herbir mevsimi, hattâ bir cihette herbir günü, herbir kıt'ayı, birer tâife, ruhlu mahlûkatına ve nebâtî masnuâtına birer resm-i geçit tarzında bir ulvî bayram yapmıştır. Ve bilhassa rûy-i zemin, hususan bahar ve yaz zamanında masnuât-ı sağîrenin tâifelerine öyle şâşaalı ve birbiri arkasında bayramlardır ki, tabakàt-ı âliyede olan ruhâniyâtı ve melâikeleri ve sekene-i semâvâtı seyre celb edecek bir câzibedarlık görünüyor; ve ehl-i tefekkür için öyle şirin bir mütâlâagâh oluyor ki, akıl tarifinden âcizdir.

Sözler, 17. Söz, s. 328

***

Arabî fıkranın tercümesi:

Güyâ çiçek açmış herbir ağaç, güzel yazılmış manzum bir kasîdedir ki, o kasîde Fâtır-ı Zülcelâlin medâyih-i bâhiresini inşâd edip, şâirâne lisân-ı hal ile söylüyor.

Veyahut o çiçek açmış herbir ağaç, binler bakar ve baktırır gözlerini açmış; tâ Sâni-i Zülcelâlin neşir ve teşhir olunan acâib-i san’atını bir iki gözle değil, belki binler gözlerle baksın, tâ ehl-i dikkati öyle baktırsın.

Veyahut o çiçek açan herbir ağaç, umumî bayram olan baharın içindeki hususî bayramında ve resm-i geçit-misâl bir anda yeşillenmiş âzâlarını en süslü müzeyyenâtla süslemiş. Tâ ki, onun Sultan-ı Zülcelâli, ona ihsan ettiği hedâyâyı ve letâifi ve âsâr-ı nurâniyesini müşâhede etsin. Hem meşher-i san’at-ı İlâhiye olan zeminin yüzünde ve bahar mevsiminde, murassaât-ı rahmetini enzâr-ı halka teşhir etsin. Ve şecerin hikmet-i hilkatini beşere ilân etsin. İncecik dallarında ne kadar mühim hazîneler bulunduğunu ve ihsanât-ı Rahmâniyenin meyvelerinde ne derece mühim defîneler var olduğunu göstermekle, kemâl-i kudret-i İlâhiyeyi göstersin.

Sözler, 32. Söz, 1. Mevkıf, s. 978

LÜGATÇE:

Hâlık-ı Rahîm: Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi yaratıcı, Allah.

Rezzâk-ı Kerîm: İkram sahibi olan rızık verici; Cenâb-ı Hakk.

Sâni-i Hakîm: Hikmet sahibi olan, her şeyi san’atla ve hikmetle yaratan Allah.

âlem-i ervâh: Ruhlar âlemi.

ruhâniyât: Ruhanî varlıklar.

şehrâyin: Donanma, şenlik.

esmâ: İsimler.

garâib-i nukûş: Nakışların şaşırtıcılığı, hayret vericiliği.

mehâsin: Güzellikler, hüsünler, iyilikler.

in’âmât: 1- Yardımlar, inayetler. 2- Nimetler, nimet vermeler.

havâss: Hasseler, duyular, duygular.

mücehhez: Teçhiz edilmiş.

vücûd-i cismânî: Cisim halindeki vücut.

temâşâgâh: Temaşa yeri, seyir ve gezinti yeri.

rûy-i zemîn: Yeryüzü.

masnûât-ı sağîre: Cenâb-ı Hakk’ın küçükçe fakat san’atça büyük eserleri.

tabakât-ı âliye: Yüksek tabakalar, katlar.

sekene-i semâvât: Gökyüzünün sâkinleri, melekler, ruhanîler.

mütâlâa-gâh: Mütalâa yeri, etraflıca düşünme, okuma ve inceleme yeri.

medâyih-i bâhire: Sonsuz medih ve senâ.

inşâd: Bir şiiri kaidesine uygun olarak okumak.

06.05.2010


En büyük bir kuvvet: İhlâs

İhlâsın lügat mânâsı; kalbini sâfî etmek. İçten, samimî, riyasız sevgi. İçten gelen sevgi ile doğruluk ve bağlılık. Sırf Allah emretmiş olduğu için ibadet etmek. Yapılan ibadet ve işlerde hiçbir karşılık ve menfaati, hakikî ve esas gaye etmeyerek yalnız ve yalnız Allah rızasını esas maksat ve gaye edinmek, insanlara riyakârlıktan, gösterişten uzak olmak.1 Samimiyet, bir işi, bir ameli, başka bir karşılık beklemeksizin sırf Allah rızası için yapmaktır.2

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, “en büyük kuvvetimiz ihlâs” olduğundan3 ve Cenâb-ı Hakkın rızası ihlâs ile kazanıldığından “bizler imkân dairesinde bütün kuvvetimizle Lem’a-i İhlâsın düsturlarını ve hakikî ihlâsın sırrını mabeynimizde (aramızda) ve birbirimize karşı istimal etmek, vücub derecesine gelmiş. Sizler, ara sıra, İhlâs ve İktisat Lem’alarını ve bazen Hücumat-ı Sitte Risâlesini mabeyninizde beraber okumalısınız. İhlâs Risâlesinin düsturlarını her vakit göz önünde bulundurunuz”4 talimatını çok ciddî ve samimî bir şekilde nazara almak gerekmektedir.

İslâmiyet’te çok büyük bir esas olan ihlâsın her şeye yerleşmesi ve ruh olması lâzımdır. Yoksa ameller, ibadetler makbul olmaz. Çünkü “medar-ı necat ve halâs (kurtuluş vesilesi), yalnız ihlâstır. İhlâsı kazanmak çok mühimdir. Bir zerre ihlâslı amel, batmanlarla halis olmayana müreccahtır.”5

Bu itibarla, Nur’un bir mensubu olarak, “herkesten ziyade, bütün kuvvetimizle ihlâsı kazanmaya mecbur ve mükellefiz. Ve ihlâsın sırrını kendimizde yerleştirmek için gayet derecede muhtacız.”6 Çünkü “bu müthiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid’alar, dalâletler içerisinde bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’âniye omuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş.”7 Bu yüzden, omuzumuza konulan bu kudsî vazifeyi ve hizmeti yapabilmek için imanda, ibadette, niyette, amelde, hizmette, muhabbette, kısaca, herşeyde ihlâsı esas almak ve o büyük kuvvete dayanmak gerekmektedir.

Meselâ, “niyette öyle bir hasiyet vardır ki, seyyiâtı hasenâta ve hasenatı seyyiâta tahvil eder. Demek, niyet bir ruhtur. O ruhun ruhu da ihlâstır. Öyleyse necat ve halâs ancak ihlâstadır.”8

Niyette olduğu gibi, ibadetin de makbuliyeti ihlâsa bağlıdır. Çünkü ”ibadetin ruhu, ihlâstır. İhlâs ise, yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir fayda ibadete illet gösterilse, o ibadet batıldır.” 9

İbadet ancak ihlâs ile ibadet olduğu gibi, imanın da ihlâslı bir iman olması gereklidir. “Yoksa ihlâsı olmayan imanın, imandan addedilmeyeceği“ bilinmelidir.10

Az bir zamanda çok sevab kazanmak ve sözün tesirli olması için de, yine ihlâs kuvvetine dayanmak gerekiyor; ”tâ ki ağızdan çıkan mübarek kelimelerin havadaki efratları, ihlâs ile hayatlansın, canlansın, hadsiz zîşuurun kulaklarına gidip onları nurlandırsın.” 11

İnsan için en mühim âlî maksat olan Cenâb-ı Hakk’ın rızası da ihlâs ile kazanılır. Çok taraftar toplamakla veya çok başarılar elde etmekle kazanılmaz. Evet, ihlâs ve rıza-i İlâhî yolunda zerre, yıldız gibi olur. Vesilenin mahiyetine bakılmaz, neticesine bakılır. Madem neticesi rıza-i İlâhîdir ve mayası ihlâstır; o küçük değildir, büyüktür.12

Bir mü’min İslâmiyet dairesi içinde hangi meşrepte olursa olsun yine ihlâsı esas tutmak mecburiyetindedir. “Velâyet yollarının ve tarikat şubelerinin de en mühim esası, ihlâstır. Çünkü ihlâs ile hafî şirklerden halâs olur. İhlâsı kazanamayan, o yollarda gezemez” 13

Bu kudsî nur hizmetinde bulunanların da ihlâsı esas almaları şarttır. Çünkü ”hâlis bir hadim olarak, hakikat-ı ihlâs ile her şeyin fevkinde hakaik-ı imaniyeyi on adama ders vermek, büyük bir kutbiyyetle binler adamı irşad etmekten daha ehemmiyetli görüyorum” 14 diyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri; “Kuvvet haktadır ve ihlâstadır. Bazen bir adamın ihlâsı, yirmi adam kadar fayda verir. Çünkü yirmi seneden fazla kendi memleketimde ve İstanbul’da ettiğimiz hizmet-i ilmiye ve diniyeye mukabil, burada, sizinle yedi sekiz senede yüz derece fazla edildi, bu mânevî kuvvet, sizlerdeki ihlâstan geldiğine kat’iyyen şüphem kalmadı.” 15

Amellerimizin salih ve ubudiyetimizin sahih ve duâlarımızın makbuliyetine vesile olan ihlâsı kazanmak için ise, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin sunduğu ölçüleri nazara alıp, uygulamaya koymamız gerekmektedir.

Birinci adım olarak; “ihlâsı kazandıran, harekâtındaki sebebi sırf bir emr-i İlâhî ve neticesi rıza-i İlâhî olduğunu düşünmeli ve vazife-i İlâhiyeye karışmamalıdır.” 16

İkinci adım ise; “kardeşlerimizin nefislerini nefsimize şerefte, makamda, teveccühte, hatta menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih etmektir.” 17

Üçüncü adım olarak da; “Cadde-i Kübra-i Kur’âniye olan mesleğimizden ayrılmamak. Dinsizlik kuvvetine yardım etmemek ve Risâle-i Nur yoluyla Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın daire-i kudsiyesine girmektir.” 18

Dördüncü adım: ”rabıta-i mevttir. Yani, ölümünü düşünüp, dünyanın fani olduğunu mülâhaza edip, nefsin desiselerinden kurtulmaktır.” 19

Beşinci adım: “İman-ı tahkikinin kuvvetiyle marifet-i Sanii netice veren masnuattaki tefekkür-i imânâden gelen lemaat ile bir nevî huzur kazanıp, Halık-ı Rahim’in hazır, nazır olduğunu düşünüp, Ondan başkasının teveccühünü aramayarak, huzurunda başkalarına bakmak, medet aramak o huzurun edebine muhalif olduğunu düşünmekle o riyadan kurtulup ihlâsı kazanır.” 20

Altıncı adım: “Kevser-i Kur’ânî’den süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için, bir buz parçası nev’îndeki şahsiyetini ve enaniyetini o havuz içine atıp eritmektir.” 21 Yedinci adım: “Risâle-i Nurları ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okumaktır.” 22

Bütün bu adımları ihlâsı kazanmak ve muhafaza etmek adına, ömür yolunda atmak gereklidir.

Cenâb-ı Erhamürrahimin’den bütün Esma-i Hüsnasını şefaatçi yapıp niyaz ediyoruz ki, bizleri ihlâs-ı tamme muvaffak eylesin. Âmin.23

Dipnotlar:

1- Yeni Lügat 432, 2- Lem’alar 391, 3- Emirdağ Lâhikası 510, 4- Kastamonu Lâhikası 319, 5- Lem’alar 323, 6- age. 390, 7- age. 390, 8-Mesnevî-i Nuriye 113, 9- İşaratü’l-İ’caz 230, 10- age. 163 11- Lem’alar 377, 12- age. 383 13- Mektubat 762 14- Emirdağ Lâhikası 143, 15- Lem’alar 394, 16- age. 323, 17- age. 394, 18- age 396, 19- age. 396, 20- age. 396, 21- age. 401, 22- age. 404, 23- age. 402

AHMET DEMİRDÖĞMEZ

[email protected]

06.05.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Yeni Asya Gazetesi - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat-Promosyon - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım