17 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Yurt Haber

 

Dönüşümde rant uyarısı

Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilân etme yetkisini elinde bulunduran Büyükşehir Belediyesinin, TOKİ ya da KİPTAŞ aracılığıyla birçok ilçede yürüttüğü projelerle gecekondu, depreme dayanıklı olmayan ve zaman içinde eskiyen yapılar, yerini sosyal donatılı modern binalara bırakacak.

İstanbul’da, Büyükşehir Belediyesi, Belediye Kanunu’nda, Haziran ayında yapılan değişiklikle verilen yetkiye dayanarak, konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen şehir kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, şehrin tarihî ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla hummalı bir şekilde kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uyguluyor.

Projeler, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin TOKİ ya da KİPTAŞ ile yaptığı protokoller aracılığıyla yürütülüyor.

Büyükşehir belediyesi ve mücavir alan sınırları içinde kentsel dönüşüm ve gelişim projesi alanı ilan etmeye yetkili kılınan Büyükşehir Belediyesi, Belediye Meclisince uygun görülmesi halinde ilçe belediyelerinde de kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabiliyor. Kanun uyarınca, kentsel dönüşüm alanlarında, yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında mülk sahipleriyle anlaşma yoluna gidiliyor. Anlaşamayan mülk sahiplerinin mahkemelere itiraz hakkı da bulunuyor.

HANGİ UZMAN NE DEDİ?

İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Handan Türkoğlu, kentsel dönüşümün vahşi bir şekilde yapılmaması gerektiğini belirterek, ‘’(Kanun bize bu yetkiyi veriyor, illa bu şekilde uygulanacak) şeklinde yaklaşılırsa büyük memnuniyetsizlik ortaya çıkıyor. Halkın projeye ortak olması önemli’’ dedi. Türkoğlu, Kentsel dönüşüm, yenileme, koruma veya yeniden düzenlemenin mevcut bir dokunun yeniden düzenlenmesi anlamına geldiğini belirtti. Bu işin sosyal bir süreç olduğu halk tarafından benimsenmezse sorunun çözülemeyeceğini dile getiren Türkoğlu, ‘’Bu iş sadece mimarlık, mühendislik konularıyla çözülecek bir konu değil, daha geniş kapsamlı ele almak lâzım’’ dedi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Hayati Tüfekçioğlu da İstanbul’da kentsel dönüşüm projelerini gerekli olduğunu ancak dönüşümün beraberinde “rant” da getireceğini belirterek, şunları kaydetti: ‘’Bu bakımdan belediyelerin yenileşme projelerinde bölge halkı ve sivil toplum kuruluşlarının katılımını da sağlaması gerekmektedir. Onların istek ve beklentilerini dikkate almalı, karar alma süreçlerinde yer almalarını sağlamalıdır. Halk sürece katılmadığı takdirde soylulaşma ile ortaya çıkacak yüksek rant bölgede ciddî gerilimlere yol açabilir.’’ Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Asuman Türkün de kentlerin, rant değerine göre bölümlere ayrılmış fiziksel mekânlar olmadığını, toplumsal olarak kurulduklarını ve biçimlendiklerini belirterek, günümüzde kentsel dönüşümün fazlasıyla ranta odaklanmış biçimde yürütüldüğünü savundu.

17.10.2010


 

Günde 30 ton et, kebap oluyor

Adana ile özdeşleyen, ziyarete gelenlerin önemli bir bölümünün tatmadan gitmediği kebap için kentteki 400 kebap salonunda günlük ortalama 30 ton et tüketildiği bildirildi.

Adana Lokantacılar ve Kebapçılar Odası Başkanı Şefik Aslan, yaptığı açıklamada, şehirde her gün yaklaşık 3 bin hayvan kesiminin yapılmasına rağmen zaman zaman Adana kebabının olmazsa olmazları arasında yer alan erkek koyun eti temininde sıkıntı yaşadıklarını belitti. Aslan, şehirdeki bin 500 lokantanın 400’ünün kebapçılardan oluştuğunu belirterek, ‘’Bunun yanı sıra menüsünde kebap bulunan çok sayıda lokanta da var. Ancak, kebapçıların etteki tek tercihini erkek koyun eti oluşturduğundan, zaman zaman temininde güçlük çekiyoruz‘’ dedi.

17.10.2010


 

Traktör römorkuyla taşımalı eğitim

Nİğde’nİn Çiftlik ilçesine bağlı köy ve beldelerdeki öğrenciler, eğitim için ilçe merkezine traktör römorkuyla taşınıyor.

Çiftlik’e bağlı köy ve beldelerde ikamet edip ilçe merkezinde eğitim gören bazı öğrenciler, okullarına traktörlerle gidip geliyor. Yük almak için ilçeye giden traktörün römorkuna binen öğrenciler, yüklerin üzerinde tehlikeli bir yolculuğa çıkıyor. Römorkta yer bulamayan bazı öğrenciler de traktörde şoförün yanındaki boş bölmelere oturuyor. Bu durum tehlikeyi daha da arttırıyor. Tehlikeye aldırış etmeyen öğrenciler, köylerine çoğu zaman yürüyerek gittiklerini ancak bu şekilde traktör veya kamyon rast geldiğinde kasalarına binip köylerine gittiklerini söyledi. Öğrencilerin traktör ya da kamyon kasalarında okula gidip gelmeleri karşısında hiçbir yetkilinin önlem almaması da olası bir faciaya davetiye çıkarıyor.

17.10.2010


 

Beş dakika süren yağmur Ankara’da hayatı felç etti

Ankara’da aniden bastıran ve beş dakika süren yağmur dolayısıyla yollar göle döndü, ağaçlar devrildi.

Sokaktaki vatandaşlar iş yerlerine sığınmak zorunda kaldı. Caddelerde ilerlemekte güçlük çeken araçlardan bazıları çamura saplandı. Belediye ve emniyet güçleri, yağmura teslim olan şehirde seferber oldu. Yoğun yağmur ve fırtına dolayısıyla Mevlânâ Bulvarı’ndaki ağaçlardan bazıları yola devrildi. Emniyet güçleri, yola devrilen ağaçlar sebebiyle tıkanma noktasına gelen trafiği kontrol altına almak için yoğun çaba sarf etti. Belediye ekipleri, zarar gören bölgelerde temizleme çalışması yaptı. Vatandaşlar, evlerini basan suları kendi imkânlarıyla temizlemekte güçlük çekti. Kanalizasyon ve rögar kapakları da sulara teslim oldu. Kapaklardan taşan sular ilginç görüntüler oluşturdu.

17.10.2010


 

Annenin zor seçimi

İKİ kızı da böbrek hastası olan Ispartalı bir anne, yaptığı zor seçimden sonra böbreğini, rahatsızlığı çok ilerleyen büyük kızına naklettirdi.

Ancak, küçük kızının da hastalığının ilerlemesi üzerine diyalize bağlanmayı göze alarak diğer böbreğini ona vermek isteyen annenin isteği doktorlar tarafından kabul edilmedi. Sadece bir kızının hayatını kurtarmanın mutluluğunu yaşayabilin anne, diğer kızının sağlığına kavuşacağı günü bekliyor. Alınan bilgiye göre, üç çocuk annesi Gülay Altundal’ın (37), rahatsızlanması üzerine hastaneye götürdükleri büyük kızı Melek’e (20) 10 yaşındayken böbrek yetmezliği teşhisi konuldu. Bir süre sonra böbrekleri tamamen fonksiyonunu kaybeden Melek, haftada 3 gün 4’er saat diyaliz makinesine bağlanmaya başladı. Kızının rahatsızlığıyla uğraşan Gülay Altundal’ın birkaç yıl sonra küçük kızı Arife’nin de (15) böbrek hastası olduğu ortaya çıktı. Bir anne için en zor anı yaşayan Altundal, böbreğiyle kızlarının ikisini de yaşatmak istiyordu ancak bunu yapması imkansızdı. Bu yüzden Altundal, hastalığı ilerlediği için artık ayakları bile tutmayan kızı Melek’e böbreğini vermeye karar verdi.

17.10.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.