W
        
        
          p
        
        
          ?r
        
        
          ?o
        
        
          Ør
        
        
          dGn
        
        
          h p
        
        
          QÉn
        
        
          ¡s
        
        
          ædGn
        
        
          h p
        
        
          ?r
        
        
          «s
        
        
          dG p
        
        
          ±n
        
        
          Óp
        
        
          àr
        
        
          NGn
        
        
          h p
        
        
          ¢Vr
        
        
          Qn
        
        
          ’r
        
        
          Gn
        
        
          h p
        
        
          äGn
        
        
          ƒ'
        
        
          ªs
        
        
          °ùdG p
        
        
          ?r
        
        
          ?n
        
        
          N ?/
        
        
          a s
        
        
          ¿p
        
        
          G
        
        
          r
        
        
          øp
        
        
          e p
        
        
          ABÉn
        
        
          ªs
        
        
          °ùdG n
        
        
          øp
        
        
          e *G n
        
        
          ?n
        
        
          õr
        
        
          fn
        
        
          G BÉn
        
        
          en
        
        
          h n
        
        
          ¢SÉs
        
        
          ædG o
        
        
          ™n
        
        
          Ør
        
        
          æn
        
        
          j Én
        
        
          ªp
        
        
          H p
        
        
          ôr
        
        
          ën
        
        
          Ñr
        
        
          dG ?p
        
        
          a …/
        
        
          ôr
        
        
          én
        
        
          J »/
        
        
          às
        
        
          dG
        
        
          p
        
        
          ?j/
        
        
          ör
        
        
          ün
        
        
          Jn
        
        
          h m
        
        
          á s
        
        
          `HBGn
        
        
          O u
        
        
          ?o
        
        
          c r
        
        
          øp
        
        
          e Én
        
        
          ¡«/
        
        
          a s
        
        
          ån
        
        
          Hn
        
        
          h Én
        
        
          ¡p
        
        
          Jr
        
        
          ƒn
        
        
          e n
        
        
          ór
        
        
          ©n
        
        
          H n
        
        
          ¢Vr
        
        
          Qn
        
        
          ’r
        
        
          G p
        
        
          ¬p
        
        
          H Én
        
        
          «r
        
        
          Mn
        
        
          Én
        
        
          a m
        
        
          ABÉn
        
        
          e
        
        
          p
        
        
          ¢Vr
        
        
          Qn
        
        
          ’r
        
        
          Gn
        
        
          h p
        
        
          ABÉn
        
        
          ªs
        
        
          °ùdG n
        
        
          ør
        
        
          «n
        
        
          H p
        
        
          ôs
        
        
          în
        
        
          °ùo
        
        
          Ÿr
        
        
          G p
        
        
          ÜÉn
        
        
          ës
        
        
          °ùdGn
        
        
          h p
        
        
          ìÉn
        
        
          ju
        
        
          ôdG
        
        
          
            (1)
          
        
        
          @ n
        
        
          ¿ƒo
        
        
          ?p
        
        
          ?r
        
        
          ©n
        
        
          j m
        
        
          ?r
        
        
          ƒn
        
        
          ?p
        
        
          d m
        
        
          äÉn
        
        
          `j'
        
        
          ’n
        
        
          Yâ İlâhî ve yâ Rabbî!
        
        
          Ben imanın gözüyle ve kur’ân’ın talimiyle ve nuruyla
        
        
          ve resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın dersiyle ve
        
        
          ism-i Hakîm’in göstermesiyle görüyorum ki:
        
        
          semavatta hiçbir deveran ve hareket yoktur ki, böyle
        
        
          intizamıyla senin mevcudiyetine işaret ve delâlet etmesin.
        
        
          Ve hiçbir ecram-ı semaviye yoktur ki, sükûtuyla, gü-
        
        
          rültüsüz vazife görerek direksiz durmalarıyla senin rubu-
        
        
          biyetine ve vahdetine şahadeti ve işareti olmasın.
        
        
          Ve hiçbir yıldız yoktur ki, mevzun hilkatiyle, muntazam
        
        
          vaziyetiyle ve nuranî tebessümüyle ve bütün yıldızlara mü-
        
        
          maselet ve müşabehet sikkesiyle, senin haşmet-i ulûhiye-
        
        
          tine ve vahdaniyetine işaret ve şahadette bulunmasın.
        
        
          Ve on iki seyyareden hiçbir seyyare yıldız yoktur ki,
        
        
          hikmetli hareketiyle ve itaatli musahhariyetiyle ve intizam-
        
        
          lı vazifesiyle ve ehemmiyetli peykleriyle senin vücub-i vü-
        
        
          cuduna şahadet ve saltanat-ı ulûhiyetine işaret etmesin.
        
        
          
            AsA-yı MûsA
          
        
        
          
            s
          
        
        
          
            ekizinci
          
        
        
          
            H
          
        
        
          
            üccet
          
        
        
          
            -
          
        
        
          
            i
          
        
        
          
            i
          
        
        
          
            ManiYe
          
        
        
          
            | 317 |
          
        
        
          3. Şua / mÜnaCaT
        
        
          ilâhlığının büyüklüğü, heybeti,
        
        
          haşmeti.
        
        
          
            hikmetli:
          
        
        
          belirli gayelere yönelik,
        
        
          faydalı, anlamlı, yerli yerinde olan.
        
        
          
            hilkat:
          
        
        
          yaratılış.
        
        
          
            iman:
          
        
        
          inanç, itikat.
        
        
          
            intizam:
          
        
        
          düzen, tertip.
        
        
          
            ism-i Hakîm:
          
        
        
          her şeyi belirli gaye-
        
        
          lere yönelik, faydalı, anlamlı ve
        
        
          yerli yerinde yapan Allah’ın Hakîm
        
        
          ismi.
        
        
          
            işaret:
          
        
        
          gösterme, bildirme.
        
        
          
            itaat:
          
        
        
          söz dinleme, emre göre ha-
        
        
          reket etme.
        
        
          
            mevcudiyet:
          
        
        
          varlık, var olma.
        
        
          
            mevzun:
          
        
        
          ölçülü, düzgün.
        
        
          
            muntazam:
          
        
        
          düzenli, düzenlenmiş.
        
        
          
            musahhariyet:
          
        
        
          emre boyun eğ-
        
        
          me hâli.
        
        
          
            mümaselet:
          
        
        
          benzerlik, benzeme.
        
        
          
            münacat:
          
        
        
          dua, yakarış.
        
        
          
            müşabehet:
          
        
        
          benzeme, benzeyiş.
        
        
          
            nuranî:
          
        
        
          nurlu, aydınlık, parlak.
        
        
          
            peyk:
          
        
        
          uydu.
        
        
          
            Resul-i Ekrem:
          
        
        
          en cömert, kerîm
        
        
          olan peygamber, Hz. Muhammed
        
        
          (asm).
        
        
          
            rububiyet:
          
        
        
          Cenab-ı Hakkın her za-
        
        
          man, her yerde ve her varlığa
        
        
          muhtaç olduğu şeyleri vermesi,
        
        
          onları yetiştirmesi, uyum içinde
        
        
          sevk ve idare etmesi.
        
        
          
            saltanat-ı ulûhiyet:
          
        
        
          ortaklık kabul
        
        
          etmeyen Allah’ın saltanatı, hâki-
        
        
          miyeti.
        
        
          
            semavat:
          
        
        
          gökler.
        
        
          
            seyyare:
          
        
        
          gezegen.
        
        
          
            sikke:
          
        
        
          damga, mühür.
        
        
          
            sükût:
          
        
        
          suskunluk, sessizlik.
        
        
          
            şahadet:
          
        
        
          şahitlik, tanıklık.
        
        
          
            talim:
          
        
        
          öğretme, ders verme.
        
        
          
            tebessüm:
          
        
        
          gülümseme.
        
        
          
            vahdaniyet:
          
        
        
          Allah’ın bir oluşu.
        
        
          
            vahdet:
          
        
        
          birlik.
        
        
          
            vazife:
          
        
        
          iş, görev.
        
        
          
            vaziyet:
          
        
        
          durum, duruş.
        
        
          
            vücub-i vücut:
          
        
        
          varlığı zorunlu, ge-
        
        
          rekli ve şart olmak, olmaması im-
        
        
          kânsız olmak.
        
        
          
            yâ İlâhî:
          
        
        
          ey Allah’ım!.
        
        
          
            yâ Rabbî:
          
        
        
          ey Rabbim; ey beni bes-
        
        
          leyen, büyüten ve terbiye eden
        
        
          Allah’ım!
        
        
          
            aleyhissalâtü vesselâm:
          
        
        
          salât
        
        
          ve selâm onun üzerine olsun;
        
        
          Peygamber Efendimizin adı
        
        
          duyulduğunda veya okunun-
        
        
          ca, kendisine rahmet ve esen-
        
        
          lik olarak ona özgü söylenen
        
        
          bir duadır.
        
        
          
            delâlet etmek:
          
        
        
          delil olmak,;
        
        
          belirtmek, göstermek.
        
        
          
            deveran:
          
        
        
          dönüş, dolaşma,
        
        
          devretme.
        
        
          
            ecram-ı semaviye:
          
        
        
          gök cisim-
        
        
          leri.
        
        
          
            ehemmiyet:
          
        
        
          önem.
        
        
          
            haşmet-i ulûhiyet:
          
        
        
          Allah’ın
        
        
          
            1.
          
        
        
          Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
        
        
          Göklerin ve yerin yaratılmasında, gecenin ve gündüzün değişmesinde, insanlara faydalı şey-
        
        
          lerle denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten su indirip onunla yeryüzünü ölümün-
        
        
          den sonra diriltmesinde, her türlü canlıyı yeryüzüne yaymasında, rüzgârları sevk etmesin-
        
        
          de ve gökle yer arasında Allah’ın emrine boyun eğmiş bulutlarda, aklını kullanan bir toplu-
        
        
          luk için Allah’ın varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine işaret eden nice deliller vardır. (Ba-
        
        
          kara Suresi: 164.)