(2)
          
        
        
          /
        
        
          ?p
        
        
          ór
        
        
          ªn
        
        
          ëp
        
        
          H o
        
        
          ípq
        
        
          Ѱn
        
        
          ùo
        
        
          j s
        
        
          ’p
        
        
          G m
        
        
          Ar
        
        
          ?n
        
        
          T r
        
        
          øp
        
        
          e r
        
        
          ¿p
        
        
          Gn
        
        
          h
        
        
          
            (1)
          
        
        
          @ o
        
        
          ¬n
        
        
          fÉn
        
        
          ër
        
        
          Ѱo
        
        
          S /
        
        
          ¬p
        
        
          ª°r
        
        
          SÉp
        
        
          H
        
        
          W
        
        
          o
        
        
          â«/
        
        
          ªo
        
        
          jn
        
        
          h»/
        
        
          «r
        
        
          ë
        
        
          o
        
        
          j
        
        
          o
        
        
          ór
        
        
          ªn
        
        
          ?r
        
        
          G o
        
        
          ¬n
        
        
          dn
        
        
          h o
        
        
          ?r
        
        
          ?o
        
        
          Ÿr
        
        
          G o
        
        
          ¬n
        
        
          d o
        
        
          ¬n
        
        
          d n
        
        
          ?j/
        
        
          ôn
        
        
          °T n
        
        
          ’ o
        
        
          ?n
        
        
          ór
        
        
          Mn
        
        
          h *G s
        
        
          ’p
        
        
          G n
        
        
          ¬'
        
        
          dp
        
        
          G n
        
        
          B’
        
        
          
            (3)
          
        
        
          o
        
        
          Ò°/
        
        
          ün
        
        
          Ÿr
        
        
          G p
        
        
          ¬r
        
        
          «n
        
        
          dp
        
        
          Gn
        
        
          h l
        
        
          ôj/
        
        
          ón
        
        
          b m
        
        
          Ar
        
        
          ?n
        
        
          T p
        
        
          q
        
        
          ?o
        
        
          c '
        
        
          ¤n
        
        
          Y n
        
        
          ƒo
        
        
          gn
        
        
          h o
        
        
          ôr
        
        
          «n
        
        
          ÿr
        
        
          G p
        
        
          ?p
        
        
          ón
        
        
          «p
        
        
          H o
        
        
          äƒo
        
        
          ªn
        
        
          j n
        
        
          ’ w
        
        
          ?n
        
        
          Mn
        
        
          ƒo
        
        
          gn
        
        
          h
        
        
          S
        
        
          ABAH VE AKŞAM
        
        
          namazından sonra tekrarı pek çok
        
        
          fazileti bulunan
        
        
          
            (4)
          
        
        
          ve bir rivayet-i sahihada İsm-i Azam
        
        
          mertebesini taşıyan
        
        
          
            (5)
          
        
        
          şu cümle-i tevhidiyenin on bir
        
        
          kelimesi var. Her kelimesinde, hem birer müjde ve
        
        
          beşaret, hem birer mertebe-i tevhid-i rububiyet, hem bir
        
        
          İsm-i Azam noktasında bir kibriya-i vahdet ve bir kemal-i
        
        
          vahdaniyet vardır. Bu büyük ve ulvî hakikatlerin izahını
        
        
          sair Sözlere havale edip, bir vaade binaen, şimdilik
        
        
          mücmel bir hulâsa suretinde iki Makam, bir Mukaddime
        
        
          ile ona bir fihriste yapacağız.
        
        
          Mukaddime
        
        
          Kat’iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en
        
        
          yüce neticesi
        
        
          iman-ı billâh
        
        
          ’tır. Ve insaniyetin en âlî mer-
        
        
          tebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billâh
        
        
          içindeki
        
        
          marifetullah
        
        
          ’tır. Cin ve insin en parlak saadeti ve
        
        
          
            AsA-yı MûsA
          
        
        
          
            o
          
        
        
          
            nuncu
          
        
        
          
            H
          
        
        
          
            üccet
          
        
        
          
            -
          
        
        
          
            i
          
        
        
          
            i
          
        
        
          
            ManiYe
          
        
        
          
            | 367 |
          
        
        
          yirminCi mekTup
        
        
          
            âlî mertebe:
          
        
        
          yüce mertebe, yük-
        
        
          sek derece.
        
        
          
            bâkî âlem:
          
        
        
          ebedî, sonsuz, sürekli
        
        
          ve kalıcı olan âlem.
        
        
          
            beşaret:
          
        
        
          müjde, sevindirici haber.
        
        
          
            beşeriyet:
          
        
        
          insanlık.
        
        
          
            cümle-i tevhidiye:
          
        
        
          Allah’ın birli-
        
        
          ğiyle ilgili cümle.
        
        
          
            ebed:
          
        
        
          sonu olmayan gelecek za-
        
        
          man, sonsuzluk, daîmilik.
        
        
          
            ebedî:
          
        
        
          varlığının sonu olmayan.
        
        
          
            ezel:
          
        
        
          başlangıcı olmayan geçmiş
        
        
          zaman, öncesizlik.
        
        
          
            ezelî:
          
        
        
          varlığının başlangıcı olma-
        
        
          yan.
        
        
          
            fihriste:
          
        
        
          liste.
        
        
          
            fıtrat:
          
        
        
          yaratılış.
        
        
          
            gaye:
          
        
        
          maksat, hedef; netice.
        
        
          
            hamd:
          
        
        
          methetme, övme.
        
        
          
            havale etme:
          
        
        
          bırakma, bir işi veya
        
        
          bir şeyi başka birine bırakma.
        
        
          
            hilkat:
          
        
        
          yaratılış.
        
        
          
            hulâsa:
          
        
        
          özet olarak.
        
        
          
            iman-ı billâh:
          
        
        
          Allah’a iman.
        
        
          
            ins:
          
        
        
          insan.
        
        
          
            İsm-i Azam:
          
        
        
          Cenab-ı Hakkın bin
        
        
          bir isminden en büyük ve manaca
        
        
          diğer isimleri kuşatmış olanı.
        
        
          
            kemal-i vahdaniyet:
          
        
        
          Allah’ın birli-
        
        
          ğinin mükemmelliği.
        
        
          
            kibriya-i vahdet:
          
        
        
          Cenab-ı Allah’ın
        
        
          birliğinin büyüklük ve azameti.
        
        
          
            marifetullah:
          
        
        
          Allah’ı bilme, isim ve
        
        
          sıfatlarıyla tanıma.
        
        
          
            mertebe-i tevhid-i rububiyet:
          
        
        
          bütün varlıkları terbiye ve idare
        
        
          edici olan Allah’ın birliğine inan-
        
        
          manın mertebesi, derecesi.
        
        
          
            minnet:
          
        
        
          iyiliğe karşı duyulan şü-
        
        
          kür hissi.
        
        
          
            mukaddime:
          
        
        
          başlangıç, giriş.
        
        
          
            mücmel:
          
        
        
          kısa ve özet hâlinde.
        
        
          
            mülk:
          
        
        
          sahip olunan üzerinde ta-
        
        
          sarruf hakkı bulunan şey; varlık.
        
        
          
            Rahîm:
          
        
        
          çok merhametli olan, esir-
        
        
          geyen, koruyan, acıyan Allah.
        
        
          
            rivayet-i sahiha:
          
        
        
          Peygamberimiz-
        
        
          den doğru olarak, sahih olarak
        
        
          nakledilmiş hadisler.
        
        
          
            saadet:
          
        
        
          mutluluk.
        
        
          
            suret:
          
        
        
          biçim.
        
        
          
            tenzih:
          
        
        
          Allah’ı şanına lâyık olma-
        
        
          yan şeylerden, her türlü eksik ve
        
        
          noksandan uzak ve yüce tutma,
        
        
          münezzeh sayma.
        
        
          
            tesbih:
          
        
        
          Allah’ı bütün kusur ve
        
        
          noksanlardan uzak tutma, Cenab-ı
        
        
          Hakkı şanına lâyık ifadelerle an-
        
        
          ma.
        
        
          
            ulvî:
          
        
        
          yüksek, yüce.
        
        
          
            vaat:
          
        
        
          söz verme.
        
        
          
            1.
          
        
        
          Allah’ın adıyla. Onu her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz.
        
        
          
            2.
          
        
        
          Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
        
        
          
            3.
          
        
        
          Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. • Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur.
        
        
          O birdir. Allah bir olur, ortağı yoktur. Mülk Onundur. Ezelden ebede her türlü hamd ve öv-
        
        
          gü, şükür ve minnet Ona mahsustur ve Ona lâyıktır. Hayatı veren ve devam ettiren yine
        
        
          Odur. Ölümü de yaratan ve bâkî âleme alan da Odur. O ezelî ve ebedî hayat sahibidir. Her
        
        
          hayır Onun elindedir; yapılan her hayrı da kaydeder ve karşılığını verir. Onun her şeye gü-
        
        
          cü yeter ve hiçbir şey Ona ağır gelmez. Dönüş yalnız Onadır. (Buharî, Ezan: 155, Teheccüt:
        
        
          21, Cihad: 133; Müslim, Zikir: 28, 30, 74, 75, 76, Vitir: 24, Cihad: 158; Tirmizî, Mevakit: 108,
        
        
          Hac: 104; İbniMâce, Menasik: 34, Edep: 58, Dua: 10, 14, 16; EbuDavud, Menasik: 56; Darimî,
        
        
          Salât: 88, 90; Müsned, 1:47, 2:5, 3:320.)
        
        
          
            4.
          
        
        
          Müsned, 4:50, 5:415; Mecmaü’z-Zevaid, 10:107.
        
        
          
            5.
          
        
        
          İbniMâce, Dua: 9.