Emirdağ Lâhikası - page 236

Œ
81
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerimveHizmet-iİmaniyedeAzim-
kârKardeşlerim!
Ev ve l â :
Birinci vazife-i nuriye, inşaallah matbaanın
pek çok fevkinde iş görecek. Şimdi de şakirtlerine büyük
sevaplar ve kuvvetli iman hizmetleri veriyor. Acaba bu
vazife ileri gidiyor mu, yoksa bu kışın ağır şeraitiyle geri
mi kalıyor?
İkinci vazife de, onuncu söz, zeyilleriyle beraber, iki
Mucizat risaleleri ve zeyillerinin ahirinde bulunmak lâ-
zımdır. Birinci vazifesini bitirenler, yine mevcudu varsa,
bir cilt içine almaya çalışsınlar; yoksa, tedarik etsinler.
Çünkü âlem-i İslâm, şimdiki intibahı, vahdet-i İslâm’a ça-
lışması, herhalde risale-i nur gibi eserleri arayacak ve
büyük dairelerin geniş nazarlarına elbette büyük mecmu-
alar lâzımdır.
Sa ni yen:
sizin bana yardımınız iki cihetle pek zahir
ve pek büyüktür.
Birincisi:
sizin fütursuz hizmet-i nuriyede çalışmanız
benim bütün musibetlerimi ve sıkıntılarımı hiçe indiriyor,
bilâkis sürurlara kalbediyor.
İkincicihet:
kat’iyen biliniz ki, duanız, onların ağır ve
işkenceli zulümlerini, benim hakkımda inayetkâr, mas-
lahattar merhametlere çevirmesine sebep olduğuna kat’-
iyen şüphem kalmadı.
ahir:
son.
âlem-i islâm:
İslâm âlemi, İslâm
dünyası.
azimkâr:
azimli, gayretli.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
bilâkis:
aksine, tersine.
cihet:
yön.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
evvelâ:
öncelikle.
fevkinde:
üstünde.
fütur:
zayıflık, gevşeklik, usanç.
hizmet:
görev, vazife.
hizmet-i imaniye:
iman ve Kur’an
hakikatlerinin ikna edici ve ilmî
delillerle anlaşılmasına hizmet
etme.
hizmet-i Nuriye:
Nur hizmeti, Ri-
sâle-i Nur için çalışma.
iman:
inanç, itikat.
inayetkâr:
yardım ve iyilik eden,
| 236 | Emirdağ Lâhikası – ı
lütuf ve inayette bulunan.
inşaallah:
Allah izin verirse.
intibah:
uyanış.
kat’iyen:
hiç bir zaman, asla.
maslahattar:
maslahatlı, sulha
uygun.
mecmua:
tertip ve tanzim
edilmiş şeylerin hepsi, kolek-
siyon.
merhamet:
acımak, şefkat
göstermek, korumak, esirge-
mek.
mu’cizat:
mu’cizeler, Allah ta-
rafından verilip, yalnız pey-
gamberlerin gösterebilecekleri
büyük harika işler.
musibet:
felaket, bela.
nazar:
bakış, dikkat.
risale:
Risâle-i Nur Külliyatını
meydana getiren kitaplardaki
her bir bağımsız bölüm.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
saniyen:
ikinci olarak.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
sürur:
sevinç, mutluluk.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şerait:
şartlar.
tedarik:
sağlama, temin etme,
karşılama.
vahdet-i islâmiye:
İslâm’a ait
birlik, İslâmî birlik.
vazife:
görev.
vazife-i Nuriye:
Risale-i Nur
vazifesi, hizmeti.
zahir:
açık, aşikâr.
zeyil:
ek, bir eserin devamı
olarak yazılan kısım.
zulüm:
haksızlık, eziyet, iş-
kence.
1...,226,227,228,229,230,231,232,233,234,235 237,238,239,240,241,242,243,244,245,246,...1032
Powered by FlippingBook