Emirdağ Lâhikası - page 286

başladılar. Hatta hafîdeleri dahi masum şakirtler içine
girmişler. Umuma selâm.
SaidNursî
ì®í
Œ
107
œ
(2)
o
¬o
JÉn
cn
ôn
Hn
h$G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µr
«n
?n
Y o
?n
Ós
°ùdn
G
(1)
@ o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Aziz,Sıddık,Bahtiyar,Vefakâr,Faal,SebatkârKar-
deşlerim!
Ev ve l â :
tekraren hem sizin receb-i şerifinizi ve ley-
le-i regaibinizi tebrik, hem safranbolulu kardeşlerimizin
tebriklerine mukabeleten şuhur-i selâselerini ve dört le-
yali-i mübarekelerini ve nurlarla gayet ciddî alâkalarını
tebrik ederiz. Ve oranın şakirtleri namına yazılan tebrik-
name mektubunda benim pek çok kusurlu şahsıma ver-
dikleri unvanları ve senaları, Halil İbrahim’in bazı mek-
tupları gibi, tadil ile risale-i nur’a çevirip lâhikaya gir-
mesini istedim; fakat şahsım pek sarih bir tarzda mevzu
yapıldığı için yakıştıramadım, şimdilik geri kaldı.
kardeşlerim, kat’iyen biliniz: Şan ü şeref ve hodfüruş-
luk ve kendine güvenmek ve şahsımı beğendirmekten
ürküyorum ve kaçıyorum ve şahsıma karşı medihlerden
hoşlanmıyorum. Yalnız risale-i nur’a karşı sadakat ve
kanaate bir emare olmak cihetiyle, bazı müfritane tabir-
leri, ya hatırları için veya hüsnüzanlarını kırmamak fikriy-
le, kısmen tadil ile kabul ve sükût ederim. Fakat iki
alâka:
ilgi, ilişki. bağ.
bahtiyar:
bahtlı, talihli, mutlu.
ciddî:
gerçek olarak, hakikaten.
cihet:
yan, yön, taraf.
emare:
alâmet, belirti, nişan.
evvelâ:
öncelikle.
faal:
çalışkan, gayretli.
gayet:
son derece.
hodfüruş:
kendini beğendirmeye
çalışan, övünen.
hüsnüzan:
iyi fikirde bulunup, iyi
olacağını düşünmek.
kanaat:
elindeki ile yetinmek.
kat’iyen:
katî olarak, kesin olarak,
kesinlikle.
kısmen:
kısmî olarak, bir kısım.
lâhika:
ek, ilave.
leyali-i mübareke:
mübarek ge-
celer.
Leyle-i regaip:
Regaip Gecesi, Re-
cep ayının ilk Cuma gecesi.
masum:
küçük çocuk.
medih:
övmek.
mevzu:
konu.
mukabele:
karşılık verme, karşı-
lama.
müfritâne:
müfrit bir şekilde,
aşırı derecede, aşırı olarak.
nam:
yerine, vekillik.
receb-i şerif:
Kamerî ayların
yedincisi ve mübarek kutsal
aylardan üç ayların birincisi,
Recep ayı.
sadâkat:
bağlılık, doğruluk.
sarih:
açık, meydanda, aşikâr,
bedihi, tartışılmayacak kadar
açıklık.
sebatkâr:
sebat eden, sö-
zünde ve kararında duran,
vazgeçmeyen, sebatlı.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
sena:
methetme, övme.
sükût:
susma, sessiz kalma.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şan:
yüksek makam, rütbe.
şeref:
övünülecek, iftihar edi-
lecek şey.
şuhur-i selâse:
Üç Aylar; re-
cep, şaban ve ramazan.
tabir:
yorum, yorumlama.
tadil:
doğrultma, düzeltme.
tarz:
biçim, şekil.
tebrikname:
tebrik yazısı, kut-
lama yazısı.
tekraren:
defalarca, tekrarla-
narak.
unvan:
şöhret.
vefakâr:
vefalı, vefa gösteren.
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Allah'ın selâmı, rahmeti ve berekâtı üzerinize olsun.
| 286 | Emirdağ Lâhikası – ı
1...,276,277,278,279,280,281,282,283,284,285 287,288,289,290,291,292,293,294,295,296,...1032
Powered by FlippingBook