Risale-i Nur
        
        
          ’un erkân-ı mühimmesinden ve resail için-
        
        
          de sualleriyle ehemmiyetli bir mevki tutan ve onunla be-
        
        
          raber manen yaşayan kardeşimiz re’fet Beyin mektubuy-
        
        
          la ve gül Fabrikasının gül-i Muhammedî
        
        
          (
        
        
          AsM
        
        
          )
        
        
          bahçesini
        
        
          yetiştiren Hüsrev’in mektubuna ayrı birer mektupla cevap
        
        
          yazmak isterdim; fakat şimdilik vakit müsaade etmedi.
        
        
          ì@í
        
        
          ‡
        
        
          47
        
        
          ·
        
        
          Aziz, SıddıkKardeşlerim!
        
        
          sizin mektuplarınızdan o kadar mesrur oldum ki, tarif
        
        
          edemem. Hususan Hüsrev’in çok kıymettar iki mektu-
        
        
          bunda, Hacı Hafız’ın köyünde
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’un pek fevka-
        
        
          lâde bir surette tevessüü, o iki mektubu nüsha gibi ve bir
        
        
          hüccet-i katıa gibi saklayıp, bu havalideki talebelere bir
        
        
          tâziyane-i teşvik olarak gösteriliyor.
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          , kur’ân’ın bir mu’cize-i manevîsi olduğu
        
        
          gibi; Hüsrev’in kalemi de,
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’un pek kuvvetli
        
        
          bir kerameti olduğunu buraca her gün tasdik ediyoruz.
        
        
          Hüsrev’in mektubuna karşı uzun mektup yazmak istiyor-
        
        
          duk, arzumuza muvaffak olamadık.
        
        
          Mübarekler kahramanlarından küçük Ali’nin mektubu
        
        
          da bana büyük bir ümit verdi. Merhum Abdurrahman’ın
        
        
          elhak tam bir halefi olan kıymettar ve mübarek büyük
        
        
          kardeşi olan Mustafa Hulûsî’nin, Hafız Ahmed isminde
        
        
          mübarek bir mahdumu, peder ve amcaları sisteminde
        
        
          
            K
          
        
        
          
            astamonu
          
        
        
          
            L
          
        
        
          
            âhiKası
          
        
        
          
            | 107 |
          
        
        
          suretlerin her biri.
        
        
          
            peder:
          
        
        
          baba.
        
        
          
            resail:
          
        
        
          risaleler.
        
        
          
            Risale-i nur:
          
        
        
          Nur Risalesi, Bediüz-
        
        
          zaman Said Nursî’nin eserlerinin
        
        
          adı.
        
        
          
            sıddık:
          
        
        
          çok doğru, dürüst, hakkı
        
        
          ve hakikati tereddütsüz kabulle-
        
        
          nen.
        
        
          
            sual:
          
        
        
          soru.
        
        
          
            suret:
          
        
        
          biçim, şekil, tarz.
        
        
          
            talebe:
          
        
        
          öğrenci.
        
        
          
            tasdik:
          
        
        
          doğrulama, onaylama.
        
        
          
            taziyane-i teşvik:
          
        
        
          teşvik kamçısı.
        
        
          
            tevessü:
          
        
        
          genişleme, yayılma.
        
        
          
            amuca:
          
        
        
          amca.
        
        
          
            aziz:
          
        
        
          izzetli, muhterem, say-
        
        
          gın.
        
        
          
            ehemmiyetli:
          
        
        
          önemli.
        
        
          
            elhak:
          
        
        
          hakkın tâ kendisi, tam
        
        
          doğrusu; doğrusu ya.
        
        
          
            erkân-ı mühimme:
          
        
        
          önemli
        
        
          esaslar.
        
        
          
            fevkalâde:
          
        
        
          olağanüstü.
        
        
          
            gül-i muhammedî:
          
        
        
          kırmızı
        
        
          renkli bir gül çeşidi.
        
        
          
            halef:
          
        
        
          birinin yerine geçen,
        
        
          birinin yerini tutan.
        
        
          
            havali:
          
        
        
          bölge, etraf, çevre, ci-
        
        
          var.
        
        
          
            hususan:
          
        
        
          bilhassa, özellikle.
        
        
          
            hüccet-i katıa:
          
        
        
          kat’i ve kesin
        
        
          delil, hiç bir şüpheye mahal
        
        
          bırakmayan delil.
        
        
          
            keramet:
          
        
        
          ermişçesine yapı-
        
        
          lan iş, hareket veya söylenen
        
        
          söz, fikir.
        
        
          
            kıymettar:
          
        
        
          kıymetli, değerli.
        
        
          
            Kur’ân:
          
        
        
          Allah tarafından va-
        
        
          hiy yoluyla Hz. Muhammed’e
        
        
          indirilmiş, semavî kitapların
        
        
          sonuncusu.
        
        
          
            mahdum:
          
        
        
          oğul, evlât.
        
        
          
            manen:
          
        
        
          mana bakımından,
        
        
          manaca.
        
        
          
            merhum:
          
        
        
          rahmete kavuş-
        
        
          muş, ölmüş, ölü.
        
        
          
            mesrur:
          
        
        
          sevinçli, memnun.
        
        
          
            mevki:
          
        
        
          yer, makam.
        
        
          
            mu’cize-i manevî:
          
        
        
          manevî
        
        
          mu’cize.
        
        
          
            muvaffak:
          
        
        
          başarmış, başarılı.
        
        
          
            mübarek:
          
        
        
          feyizli, bereketli,
        
        
          kutlu.
        
        
          
            müsaade:
          
        
        
          izin; elverişli, uy-
        
        
          gun olma durumu.
        
        
          
            nüsha:
          
        
        
          birbirinin aynı olan