Mektubat - page 501

ona alâkadar olur ve onunla saadet-i ebediyesini temin
eder.
Elhâsıl
: Biz, şair-i Mısrî’nin tarzında deriz:
Deryaoluncanefes,
Parelenincekafes
Tâkesilincebuses;
Çağırırım:yâHak,yâMevcûd,
yâHayy,yâMa’bûd,
yâHakîm,yâMaksûd,
yâRahîm,yâVedûd!
Ve bağırarak derim:
$G o
?ƒo
°Sn
Q l
ós
ªn
ëo
e o
Ú/
Ño
Ÿr
G t
?n
?r
G o
?p
?n
Ÿr
G *G s
’p
G n
¬'
dp
G n
B’
(1)
o
Ú/
en
’r
G p
ór
Yn
ƒr
dG o
¥p
OÉn
°U
Ve iman ederek ispat ederim:
n
In
OÉn
© s
°ùdG s
¿p
Gn
h w
?n
M n
QÉs
ædGn
h w
?n
M n
á s
æ`n
÷r
Gn
h w
?n
M p
är
ƒn
Ÿr
G n
ór
©n
H n
år
©n
Ñr
dG s
¿p
G
n
án
ªr
µp
?r
Gn
h n
án
ªr
Ms
ôdG s
¿p
Gn
h l
Oho
On
h l
º«
/
µ n
M l
º«
/
Mn
Q%G s
¿p
Gn
h w
?n
M n
ás
jp
ón
Hn
’r
G
(2)
Én
¡p
JÉn
fo
D
ƒo
°Tn
h p
ABÉ«n
°r
Tn
’r
G p
™«
/
ªn
ép
H l
án
£«
/
ëo
e n
ás
Ñn
ën
Ÿr
Gn
h
Én
æj'
ón
g r
¿n
G n
B’ r
ƒn
d n
…p
ón
àr
¡n
æp
d És
æo
c Én
en
h Gn
ò'
¡p
d Én
æj'
ón
g…/
òs
dG ! o
ór
ªn
?r
G Go
ƒdÉn
bn
h
(3)
p
q
?n
?r
Ép
H Én
æp
q
Hn
Q o
?o
°So
Q r
än
ABÉ n
L r
ón
?n
d *G
(4)
o
º«/
µn
?r
G o
º«/
?n
©r
dG n
âr
fn
G n
?s
fp
G =Én
æn
àr
ªs
?n
Y Én
e s
’p
G BÉ '
æn
d n
ºr
?p
Y n
’ n
?n
fÉn
ër
Ño
°S
Hakîm:
her şeyi belirli gayelere
yönelik, faydalı, anlamlı ve yerin-
de yaratan Allah
hakkıyla bilmek:
en doğrusunu
tam olarak ve eksiksiz bilmek.
hamd:
Allah’a karşı olan şükran
ve memnuniyetini onu överek
bildirme.
Hayy:
gerçek ve ebedî hayat sa-
hibi olan ve bütün canlılara hayat
veren Allah.
hidayet etme:
doğru yola, İs-
lâm’a ve imana ulaştırma.
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydalı, anlamlı, yerli yerinde
oluş.
ihata:
sarma, kuşatma.
İlâh:
kendine ibadet edilen, her
şeyin gerçek sahibi ve hâkimi
olan Allah.
iman:
Allah’a inanma.
ispat:
doğruyu delillerle göster-
me
Ma’bûd:
kendisine ibadet olunan,
tapınılan, kulluk edilen Allah.
Maksûd:
bütün varlıkların rızasını
kazanmayı ve cemalini görmeyi
arzuladıkları Allah.
Melik:
hâkimiyeti tüm kâinatı ku-
şatan ve her şeyin gerçek sahibi
olan Allah.
Mevcûd:
varlığı ezelî ve ebedî
olan Allah.
muhabbet:
sevgi.
Mübin:
gizli olmayan, saklanma-
yan, varlığından hiçbir şüphe bu-
lunmayan, ulûhiyeti açık olan,
varlığı açığa çıkaran Allah.
noksan:
eksik, kusur.
parelenme:
parçalanma.
Rab:
yaratan, besleyen, büyüten,
terbiye eden Allah.
Rahîm:
sonsuz merhamet ve şef-
kat sahibi olan Allah.
rahmet:
acıma, merhamet etme,
esirgeme, bağışlama, şefkat gös-
terme.
resul:
Allah tarafından kendisine
vahiy gelen, Allah’ın emirlerini in-
sanlara bildirmekle vazifeli olan
insan, peygamber.
saadet:
mutluluk, bahtiyarlık.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk.
şuunat:
Allah’ın yüce zatının ge-
reği olan ve zatından ayrılmayan
iş, fiil, hâl ve keyfiyetler.
tarz:
şekil; gibi.
temin etme:
sağlama.
tenzih:
Allah’ı şanına lâyık olma-
yan şeylerden, her türlü eksik ve
noksandan uzak ve yüce tutma,
münezzeh sayma.
vaadinde sadık:
verdiği sözde
duran.
Vedûd:
çok şefkatli olan ve çok
sevgi beslenen, seven ve sevilen
Allah.
alâkadar:
ilgili, alâkalı.
derya:
deniz.
ebedî saadet:
sürekli ve son-
suza kadar sürecek mutluluk.
elhâsıl:
sonuç olarak, özetle,
emin:
inanılır, güvenilir.
hak:
varlığı hak olan ve hak
olan her şeyin gerçek sahibi
olan Allah.
1.
Melik, Hak ve Mübin olan Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Vaadinde sadık ve emin olan
Muhammed Onun resulüdür.
2.
Şüphesiz, ölümden sonra diriliş haktır. Cennet haktır. Cehennem ateşi haktır. Ebedî saadet
haktır. Şüphesiz ki Allah, Rahîm, Hakîm ve Vedûd’dur. Ve şüphesiz ki Onun rahmeti, hik-
meti ve muhabbeti, bütün eşyayı bütün şuunatı ile ihata etmiştir.
3.
Derler ki: Bizi bu saadete eriştiren Allah’a hamd olsun. Yoksa Allah hidayet etmeseydi, biz
kendiliğimizden buna erişemezdik. Gerçekten Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getir-
diler. (A’raf Suresi: 43.)
4.
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgi-
miz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Suresi: 32.)
Mektubat | 501 |
Y
irmi
d
ördÜncÜ
m
ekTup
1...,491,492,493,494,495,496,497,498,499,500 502,503,504,505,506,507,508,509,510,511,...1086
Powered by FlippingBook