Mektubat - page 492

İşte, ekser sözlerdeki ekser temsilât, böyle kanunların
uçlarını birer cüz’î misal ile göstermekle, müddeada aynı
kanunun vücuduna işaret eder. Madem temsil ile kanu-
nun tahakkuku gösteriliyor; bürhan-ı mantıkî gibi yakînî
bir surette müddeayı ispat eder. demek, sözlerdeki ek-
ser temsiller birer bürhan-ı yakînî, birer hüccet-i kàtıa
hükmündedir.
İkinci Mebhas:
onuncu sözün onuncu Hakikatinde
denildiği gibi, bir ağacın ne kadar meyveleri ve çiçekleri
vardır; her bir meyvenin, her bir çiçeğin o kadar gayele-
ri, hikmetleri vardır. Ve o hikmetler üç kısımdır:
Bir kısmı sânia bakar, esmasının nakışlarını gösterir.
Bir kısmı zîşuurlara bakar ki, onların nazarlarında kıy-
mettar mektubat ve manidar kelimattır.
Bir kısmı kendi nefsine ve hayatına ve bekasına bakar;
ve insana faydalı ise, insanın menfaatine göre hikmetle-
ri vardır.
İşte, her bir mevcudun böyle kesretli gayeleri bulundu-
ğunu bir vakit düşünürken, hatırıma Arabî tarzda ve ge-
lecek Beş İşaretin esasatına nota hükmünde olarak, kül-
lî gayelere işaret eden şu fıkralar gelmiştir:
p
Ot
ón
én
àp
d l
án
dGs
ƒn
L Én
jGn
ôn
en
h l
án
dÉs
«°n
S o
ôp
gÉn
¶n
e o
án
?«/
?n
÷r
G o
äGn
Oƒo
Lr
ƒn
Ÿr
G p
?p
ò'
gn
h
@ p
ás
jp
QÉn
Ñp
àr
Yp
’r
G p
äÉn
æt
«n
©s
àdG p
?t
ón
Ñn
àp
H o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
?p
OÉn
éj/
G p
QGn
ƒr
fn
G p
äÉn
«u
?n
én
J
:Ék
«p
fÉn
Kn
h @ p
ás
«p
dÉn
ãp
Ÿr
G p
äÉs
jp
ƒo
¡r
dGn
h p
án
?«/
ªn
÷r
G p
ÊÉn
©n
Ÿr
G p
®Én
Ør
ëp
àr
°Sp
G n
™n
e :k
’s
hn
G
arabî:
Arapça.
beka:
kalıcılık, devamlılık.
bürhan-ı mantıkî:
mantık kural-
larına uygun delil.
bürhan-ı yakînî:
kesin, inandırıcı
ve şüpheden uzak delil.
cüz’î:
küçük.
ekser:
pek çok.
esasat:
esaslar, temeller.
esma:
adlar, isimler.
faide:
fayda, menfaat, yarar.
fıkra:
bölüm.
gaye:
maksat, amaç, netice, so-
nuç.
hakikat:
gerçek, bir şeyin aslı ve
esası.
hatır:
zihin, fikir, kalp.
hikmet:
amaç, sebep; belirli
gayelere yönelik, faydalı, ma-
nalı ve yerli yerinde oluş.
hüccet-i kàtıa:
kesin ve hiç-
bir şüpheye yer bırakmayan
delil.
hükmünde:
yerinde, değerin-
de.
ispat:
doğruyu delillerle gös-
terme, kanıtlama.
kelimat:
kelimeler, sözler.
kesret:
çokluk, fazlalık.
küllî:
büyük, geniş.
kıymettar:
değerli, kıymetli.
manidar:
anlamlı.
mebhas:
bahis, konu, bölüm.
mektubat:
mektuplar, bir
mana ve mesaj içeren yazılı
şeyler.
menfaat:
fayda, yarar.
mevcut:
varlık, yaratılmış
şey.
misal:
örnek, numune.
müddea:
iddia edilen şey.
nakış:
işleme, süs.
nazar:
bakış, göz; fikir, düşün-
ce.
nefis:
kendisi.
nota:
özlü düşünce, bildiri.
Sânia:
sanatkâra, her şeyi sa-
natlı bir şekilde yaratan Al-
lah’a.
suret:
biçim, şekil, tarz.
tahakkuk:
gerçekleşme.
tarz:
şekil, biçim.
temsil:
benzetme, içinde kar-
şılaştırmalar ve benzetmeler
bulunan örnek.
temsilât:
temsiller, örneklen-
dirmeler.
vücut:
varlık.
yakînî:
şüphe edilmeyecek
kesinlikte.
zîşuur:
akıl, şuur sahibi.
Y
irmi
d
ördÜncÜ
m
ekTup
| 492 | Mektubat
1...,482,483,484,485,486,487,488,489,490,491 493,494,495,496,497,498,499,500,501,502,...1086
Powered by FlippingBook