Mektubat - page 819

Mektubat | 819 |
f
iHriSTe
-
i
m
ekTuBaT
Fihriste-i Mektubat
Birinci Mektup
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
15-26
dört sualin cevabıdır.
Birinci Sual
Hazret-i Hızır’ın hayatı hakkında
ve o münasebetle hayatın beş mertebesini gayet gü-
zel ve mukni bir tarzda beyan eder.
İkinci Sual
(1)
n
Iƒ'
«n
?r
Gn
h n
är
ƒn
Ÿr
G n
?n
?n
N …/
ò s
dn
G
ayetin-
deki mevti, nimet suretinde ve mahlûk olduğunun
sırrını gayet güzel bir surette ispat eder ki, mevt da-
hi hayat gibi bir nimet ve hayat gibi mahlûktur.
Üçüncü Sual
“Cehennem nerededir?” Ceva-
bında, gayet makul bir surette yerini beyan eder ve
gösterir. Cehennem-i suğra ve kübrayı tefrik edip,
fennî bir tarzda ve mantıkî bir surette ispat etmekle
beraber, ahirette gayet muhteşem ve parlak bir su-
rette azamet ve rububiyet-i İlâhiyenin bir sırr-ı azî-
mini ve Cehennem-i kübranın bir hikmet-i hilkatini
gösterdiği gibi; Cennet ve Cehennem, şecere-i hil-
katin iki meyvesi ve silsile-i kâinatın iki neticesi ve
seyl-i şuunatın ve mahsulât-ı maneviye-i arziyenin
iki mahzeni, lütuf ve kahrın iki tecelligâhı olduğunu
gösterir.
terme.
ispat etmek:
doğruyu delillerle
göstermek.
kahır:
üstün gelerek helâk etme,
batırma, ezme.
lütuf:
iyilik, ihsan.
mahlûk:
yaratılmış, yaratık.
mahsulât-ı maneviye-i arziye:
yer yüzünün manevî mahsulleri,
ürünleri.
mahzen:
içinde eşya saklanacak
yer, depo.
makul:
akla uygun, mantıklı.
mantıkî:
akla uygun.
mertebe:
derece, tabaka.
mevt:
ölüm, vefat.
muhteşem:
görkemli, ihtişamlı.
mukni:
ikna eden, inandıran.
münasebet:
ilgi, alâka.
nimet:
iyilik, lütuf, bağış.
rububiyet-i İlâhiye:
Allah’ın ter-
biye ediciliği.
seyl-i şuunat:
Allah’ın icraatının
daima görünmesi ve hakikî mü-
essir olan Allah’ın iradesiyle de-
vamlı olan, cereyan eden her çe-
şit hâdiseler.
silsile-i kâinat:
kâinatın bir zinci-
rin halkaları gibi kademe kademe
yaratılışı.
sual:
soru.
suret:
biçim, şekil.
sır:
gizli, bilinmeyen İlâhî hikmet.
sırr-ı azîm:
büyük sır.
şecere-i hilkat:
yaratılış ağacı.
tecelligâh:
görünme ve yansıma
yeri.
tefrik:
ayırma, ayırdetme.
ahiret:
öbür dünya, öteki
âlem.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümle-
si.
azamet:
büyüklük.
beyan etmek:
açıklamak,
izah etmek.
Cehennem-i kübra:
büyük
Cehennem.
Cehennem-i Suğra ve kübra:
büyük ve küçük Cehennem.
fennî:
fenle ilgili olan.
fihriste-i Mektubat:
Mektu-
bat’ın içindekileri.
gayet:
son derece.
hikmet-i hilkat:
yaratılış hik-
meti, ve sebebi.
ispat:
doğruyu delillerle gös-
1.
O ki, ölümü de hayatı da yaratmıştır. (Mülk Suresi: 2.)
1...,809,810,811,812,813,814,815,816,817,818 820,821,822,823,824,825,826,827,828,829,...1086
Powered by FlippingBook