Sözler - page 159

s
º o
K n
? r
?n
î r
dG GoD
hn
ór
Ñn
j …/
òs
dG n
ƒo
gn
h @ n
¿ƒo
àp
fÉn
b o
¬n
d w
?o
c¢p
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ'
ªs
°ùdG
¢p
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ'
ªs
°ùdG p
‘ '
¤r
Yn
’r
G o
?n
ãn
ª r
dG o
¬ n
dn
h p
¬r
«n
?n
Y o
¿n
ƒr
gn
G n
ƒo
gn
h o
?o
ó«/
©o
j
1
@ o
º«/
µ
n
ër
dG o
õj /
õn
©r
dG n
ƒo
gn
h
‹man›n bir kutbunu gösteren bu semavî ayat-› kübra-
n›n ve haflri ispat eden flu kudsî berahin-i uzman›n bir
nükte-i ekberi ve bir hüccet-i azam›, bu Dokuzuncu fiu-
ada beyan edilecek.
Lâtif bir inayet-i Rabbaniyedir ki, bundan otuz sene
evvel, Eski Said, yazd›¤› tefsir mukaddimesi Muhakemat
nam›ndaki eserin ahirinde, “‹kinci Maksat: Kur’ân’da
haflre iflaret eden iki ayet tefsir ve beyan edilecek.
2
p
º«/
Ms
ôdG p
ø'
ªr
Ms
ôdG $G p
ºr
°ùp
H ƒo
în
f
deyip durmufl, daha yaza-
mam›fl. Hâl›k-› Rahîm’ime delâil ve emarat-› haflriye ade-
dince flükür ve hamd olsun ki, otuz sene sonra tevfik ih-
san eyledi.
Evet, bundan dokuz on sene evvel o iki ayetten birin-
ci ayet olan
BÉ n
¡p
Jr
ƒn
e n
ór
©n
H ¢n
Vr
Qn
’r
G »p
« r
ëo
j
n
? r
« n
c
$G p
ân
ªr
Mn
Q p
QÉ n
K'
G = '
‹ p
G r
ôo
¶r
fÉn
a
1
l
ôj/
ón
b m
Ar
?n
T u
? o
c
'
¤n
Yn
ƒo
gn
h '
?Jr
ƒ n
Ÿr
G »p
«r
ëo
ª n
d n
?p
d '
P s
¿
p
G
ferman-› ‹lâhînin iki parlak ve çok kuvvetli hüccetleri ve
tefsirleri bulunan “Onuncu Söz” ile Yirmi Dokuzuncu
Sözü in'am etti; münkirleri susturdu.
SÖZLER | 159
O
NUNCU
S
ÖZ
ahir:
son.
ayat-› kübra:
yüce ayetler.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
berahin-i uzma:
büyük deliller.
beyan:
bildirme, anlatma, aç›kla-
ma.
delâil:
deliller.
emarat-› haflriye:
dirilme iflaret-
leri.
ferman-› ‹lâhî:
Cenab-› Hakk›n
emir ve buyru¤u.
Hâl›k-› Rahîm:
sonsuz merhamet
ve flefkat sahibi yarat›c›, Allah.
hamd:
övme, yüceltme.
haflir:
öldükten sonra dirilmek.
hüccet:
delil.
hüccet-i azam:
büyük delil.
ihsan:
ba¤›fllama.
in’am:
nimet verme.
inayet-i Rabbaniye:
Allah’›n yar-
d›m›.
kudret:
güç, kuvvet.
kudsî:
mukaddes.
kutup:
en uç noktas›.
lâtif:
hofl, flirin.
lütuf:
ikram ve yard›m.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar.
Muhakemat:
Risale-i Nur Külliya-
t›ndan bir eser.
mukaddime:
bafllangݍ.
münkir:
inkâr eden.
nükte-i ekber:
en büyük nükte.
Rahîm:
Rahîm s›fat›.
Rahman:
Rahman s›fat›.
rahmet:
ac›ma.
semavî:
‹lâhî.
sena:
övme.
sima:
yüz.
flükür:
minnettarl›k ifade etme,
teflekkür.
tecelli:
yans›ma, ortaya ç›kma.
tefsir:
aç›klama, izah.
tesbih:
Cenab-› Hakk› flan›na lâ-
y›k ifadelerle anma; takdis.
tevfik:
yard›m.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’›n ad›yla. • Akflama erdi¤inizde ve sabaha kavufltu¤unuzda
Allah’› tesbih edin. • Göklerde ve yerde olanlar›n hamd ve senas› Ona mahsustur. Gündüzün
sonuna do¤ru ve ö¤le vaktine eriflince de Allah’› tesbih edip namaz k›l›n. • Ölüden diriyi, di-
riden ölüyü O ç›kar›r. Ölümünden sonra yeryüzünü O diriltir. Siz de kabirlerinizden böyle ç›-
kar›lacaks›n›z. • Yine Onun ayetlerindendir ki, sizi topraktan yaratm›flt›r; sonra siz birer insan
olarak yeryüzüne yay›l›rs›n›z. • Yine Onun ayetlerindendir ki, size hemcinslerinizden kendi-
lerine ›s›naca¤›n›z efller yaratm›fl, aran›za muhabbet ve merhamet vermifltir. Düflünen bir top-
luluk için elbette bunda Allah’›n varl›k ve birli¤ine, kudret ve rahmetine deliller vard›r. • Gök-
lerin ve yerin yarat›l›fl› ile dillerinizin ve renklerinizin, seslerinizin ve simalar›n›z›n farkl›l›¤› da
yine Onun ayetlerindendir. ‹lim sahipleri için elbette bunda deliller vard›r. • Gece ve gündüz-
de uyuman›z ve Onun lütfundan r›z›k araman›z da yine Onun ayetlerindendir. Kulak veren bir
topluluk için bunda elbette deliller vard›r. • Yine Onun ayetlerindendir ki, size korku ve ümit
vermek için flimfle¤i gösterir, gökten bir su indirir ve ölümünden sonra yeryüzünü onunla di-
riltir. Ak›l sahibi bir topluluk için elbette bunda deliller vard›r. • Yine Onun ayetlerindendir ki,
gök ve yer Onun emriyle ayakta
durur. Sonra O sizi bir emirle ça-
¤›rd›¤›nda derhal kabirlerinizden
ç›kars›n›z. • Göklerde ve yerde
ne varsa Onundur; hepsi de Ona
boyun e¤er. • Mahlûkat› önce
yaratan, sonra tekrar diriltecek
olan Odur; bu ise Onun için daha
kolayd›r. Göklerde ve yerde te-
celli eden en yüce s›fatlar Onun-
dur. Onun kudreti her fleye galip-
tir; O her fleyi hikmetle yapar.
(Rum Suresi: 17-27.)
2.
Haydi öyle ise, Rahman ve Ra-
hîm olan Allah’›n ad›yla...
3.
fiimdi bak Allah’›n rahmet
eserlerine: Yeryüzünü ölümünün
ard›ndan nas›l diriltiyor. Bunu ya-
pan, elbette ölüleri de öylece di-
riltecektir; O her fleye hakk›yla
kadirdir. (Rum Suresi: 50.)
1...,149,150,151,152,153,154,155,156,157,158 160,161,162,163,164,165,166,167,168,169,...1482
Powered by FlippingBook