Sözler - page 293

bir meydan-› müsabaka açar, vezirine emreder, ahaliyi
temaflaya davet eder, bir istikbal-i siyasî yapt›r›r, muhte-
flem bir imtihan-› ulvî neticesinde bir mecma-› âlîde onu
taltif eder, liyakatini ilân eder. Daha baflka cihetleri bun-
lara k›yas et.
‹flte,
1
'
¤r
Yn
’r
G o
?n
ãn
Ÿr
G !n
h
, Ezel ve Ebed Sultan›n›n pek çok
Esma-i Hüsnas› vard›r. Tecelliyat-› celâliye ve tezahürat-›
cemaliye ile pek çok fluunat› ve ünvanlar› vard›r. Nur ve
zulmet, yaz ve k›fl, Cennet ve Cehennemin vücudunu ik-
tiza eden isim ve ünvan ve fle’ni ise, kanun-u tenasül, ka-
nun-u müsabaka, kanun-u teavün gibi pek çok umumî
kanunlar misillü, kanun-u mübarezenin dahi bir derece
tamimini isterler. Kalp etraf›ndaki ilhamat ve vesvesele-
rin mübarezelerinden tut, tâ sema afak›nda melâike ve
fleytanlar›n mübarezesine
2
kadar, o kanunun flümulünü
iktiza eder.
BEfi‹NC‹ BASAMAK
Madem arzdan semaya gidip gelmek var, semadan ar-
za inip ç›kmak oluyor; ehemmiyetli levaz›mat-› arziye
oradan gönderiliyor. Ve madem ervah-› tayyibeler sema-
ya gidiyorlar. Elbette, ervah-› habise dahi, ahyar› takli-
den semavat memleketine gitmeye teflebbüs edecekler.
Çünkü, vücutça, letafet ve hiffetleri var. Hem, flüphesiz
tart ve reddedilecekler. Çünkü, mahiyetçe fleraret ve nü-
husetleri vard›r.
SÖZLER | 293
O
N
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
iktiza:
gerektirme, lâz›m gelme.
ilân:
duyuru, bildiri.
ilhamat:
ilhamlar, Allah taraf›n-
dan insan›n kalbine veya zihnine
indirilen manalar.
imtihan-› ulvî:
yüksek imtihan.
kanun:
usul, esas, yasa.
kanun-u mübareze:
çekiflme, re-
kabet kanunu.
kanun-u müsabaka:
yar›fl kanu-
nu.
kanun-u teavün:
yard›mlaflma
kanunu.
kanun-u tenasül:
üreme kanu-
nu.
k›yas:
karfl›laflt›rma.
letafet:
maddî a¤›rl›k ve s›n›rla-
malarla kay›tl› olmama.
levaz›mat-› arziye:
yeryüzünün
ihtiyaçlar›.
liyakat:
uygunluk, lây›k olma.
madem:
öyle ise, flu hâlde, de¤il
mi ki.
mahiyet:
esas, nitelik.
mecma-› âlî:
yüce meclis, toplu-
luk.
melâike:
melekler.
memleket:
ülke, yurt.
meydan-› müsabaka:
yar›flma
meydan›.
misillü:
benzeri, gibi.
muhteflem:
görkemli, gösteriflli.
mübareze:
mücadele, çat›flma,
çekiflme.
netice:
sonuç.
nühuset:
u¤ursuzluk.
ref:
hükümsüz b›rakma.
sema:
gökyüzü, gökler.
semavat:
semalar, gökler.
s›fat:
nitelik, vas›f, özellik.
fle’n:
özellik, hâl, fiil.
fleraret:
kötülük, fenal›k.
fleytan:
iblis, sapk›n varl›k.
fluunat:
hâller, fiiller.
flümul:
içine alma, kapsama.
flüphe:
kuflku.
takliden:
taklit ederek.
taltif:
iltifat etme.
tamim:
yayg›nlaflt›rma, genellefl-
tirme.
tecelliyat-› celâliye:
Allah’›n lütfu
ile büyüklü¤ünün tecellileri, gö-
rüntüleri.
temafla:
dikkatle bakma.
teflebbüs:
bafllama.
tezahürat-› cemaliye:
Allah’›n
Cemal s›fat›n›n görünmesi.
umumî:
herkese ait.
ünvan:
isim, ad, san.
vesvese:
flüphe, kuflku.
vezir:
vekil, yard›mc›.
vücut:
var olma.
zulmet:
karanl›k.
afak:
ufuklar, yükseklikler.
ahali:
halk.
ahyar:
hay›rl›.
arz:
yeryüzü.
Cehennem:
hapis, ceza yeri.
Cennet:
çok ferah, rahat ve
ebedî hayat yeri.
cihet:
taraf, yön.
davet:
ça¤r›, duyuru.
ehemmiyetli:
pek önemli,
de¤erli.
ervah-› habise:
kötü ruhlar.
ervah-› tayyibe:
iyi, temiz
ruhlar.
Esma-i Hüsna:
Allah’›n güzel
isimleri.
Ezel ve Ebed Sultan›:
geçmifl
ve gelece¤in idaresi, düzeni
ve tedbirini ilmiyle kudret
elinde tutan Allah.
hiffet:
hafiflik. .
1.
En yüce s›fatlar Allah’›nd›r. (Nahl Suresi: 60.)
2.
Bkz.
Tirmizî
, 2:36;
Neseî
, 6:305;
‹bni Hibban
, 3:278.
1...,283,284,285,286,287,288,289,290,291,292 294,295,296,297,298,299,300,301,302,303,...1482
Powered by FlippingBook