Sözler - page 374

ALTINCI REfiHA
‹flte o zat, bir saadet-i ebediyenin muhbiri, müjdecisi,
bir rahmet-i bînihayenin kâflifi ve ilânc›s› ve saltanat-› ru-
bubiyetin mehasininin dellâl›, seyircisi ve künuz-u esma-i
‹lâhiyenin keflflaf›, göstericisi oldu¤undan, böyle baksan,
yani ubudiyeti cihetiyle, onu bir misal-i muhabbet, bir
timsal-i rahmet, bir fleref-i insaniyet, en nuranî bir seme-
re-i flecere-i hilkat göreceksin; flöyle baksan, yani risale-
ti cihetiyle, bir bürhan-› Hak, bir sirac-› hakikat, bir
flems-i hidayet, bir vesile-i saadet görürsün.
‹flte, bak: Nas›l berk-i hatif gibi, onun nuru flarktan
garb› tuttu. Ve n›sf-› arz ve hums-u befler onun hediye-i
hidayetini kabul edip h›rz-› can etti. Bizim nefis ve fleyta-
n›m›za ne oluyor ki, böyle bir zat›n bütün davalar›n›n
esas› olan
1
*G s
’ p
G n
¬ '
d p
G
n
B’
›, bütün meratibiyle beraber ka-
bul etmesin?
YED‹NC‹ REfiHA
‹flte, bak: fiu cezire-i vâsiada vahflî ve âdetlerine muta-
ass›p ve inatç› muhtelif akvam›, ne çabuk âdât ve ahlâk-›
seyyie-i vahfliyânelerini def’aten kal’ ve refederek bütün
ahlâk-› hasene ile teçhiz edip bütün âleme muallim ve
medenî ümeme üstat eyledi. Bak, de¤il zahirî bir tasallut,
belki ak›llar›, ruhlar›, kalpleri, nefisleri fetih ve teshir edi-
yor. Mahbub-u kulûp, muallim-i ukul, mürebbî-i nüfus,
sultan-› ervah oldu.
âdât:
âdetler, gelenekler.
âdet:
töre, gelenek.
ahlâk-› hasene:
güzel ahlâk.
ahlâk-› seyyie-i vahfliyâne:
kaba
ve çirkin ahlâk.
âlem:
dünya.
berk-i hatif:
göz kamaflt›ran flim-
flek.
bürhan-› hak:
hakk›n, do¤runun
delili, göstericisi.
cezire-i vâsia:
genifl yar›mada.
cihet:
yön.
def’aten:
birden.
dellâl:
ilân eden.
fetih:
kazanma.
garb:
bat›.
hediye-i hidayet:
hidayete sevk
edicili¤i.
h›rz-› can:
can› gibi koruma.
hums-u befler:
insanlar›n beflte
biri.
kal’ etmek:
temelinden y›kmak.
kâflif:
keflfeden.
keflflaf:
keflfeden.
künuz-u esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n
isimlerinin hazineleri.
mahbub-u kulûp:
kalplerin sev-
gilisi.
mehasin:
güzellikler.
meratip:
mertebeler, basamak-
lar.
misal-i muhabbet:
muhabbet
misali.
muallim:
ö¤retmen.
muallim-i ukul:
ak›llar›n ö¤ret-
meni.
muhbir:
haber veren.
muhtelif akvam:
çeflitli kavimler,
milletler.
mutaass›p:
eski âdet ve gelenek-
lerine afl›r› ba¤l› olan.
mürebbî-i nüfus:
nefislerin terbi-
yecisi.
nefis:
insanda kötülü¤e sevk
eden güç, kötülü¤e sevk eden,
meyleden, ben.
n›sf-› arz:
dünyan›n yar›s›.
nur:
ayd›nl›k.
nuranî:
nurlu, ayd›nl›k.
rahmet-i bînihaye:
sonsuz rah-
met.
ref etmek:
kald›rmak.
risalet:
peygamberlik.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk.
saltanat-› rububiyet:
kâinat› ter-
biye ve idare edici olan Allah’›n
saltanat›.
semere-› flecere-i hilkat:
yarat›-
l›fl a¤ac›n›n meyvesi, neticesi.
sirac-› hakikat:
hakikat lâmbas›.
sultan-› ervah:
ruhlar›n sultan›.
flark:
do¤u.
flems-i hidayet:
hidayet gü-
nefli.
fleref-i insaniyet:
insanl›¤›n
iftihar etti¤i, flerefi, yüz ak›.
tasallut:
rahats›z etme.
teçhiz:
donatma.
teshir:
emrine itaat ettirme.
timsal-i rahmet:
rahmet
sembolü.
ubudiyet:
kulluk.
ümem:
ümmet, millet.
vesile-i saadet:
mutluluk ve-
silesi.
zahiri:
görünen.
1.
Allah’tan baflka hiçbir ilâh yoktur. (Saffat Suresi: 35; Muhammed Suresi: 19.)
374 | SÖZLER
O
N
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
1...,364,365,366,367,368,369,370,371,372,373 375,376,377,378,379,380,381,382,383,384,...1482
Powered by FlippingBook