Sözler - page 376

bir ciddiyetle, has›mlar›n›n damarlar›na dokunduracak
fledit, ulvî bir surette söyledi¤i sözlerinde hiç hilâf bulu-
nabilir mi? Hiç hile kar›flmas› mümkün müdür? Kellâ!
1
?'
Mƒ o
j l
»r
Mn
h s
’p
G n
ƒo
g r
¿p
G .
Evet, hak aldatmaz, hakikatbin aldanmaz. Hak olan
mesle¤i hileden müsta¤nidir; hakikatbinin gözüne haya-
lin ne haddi var ki hakikat görünsün, aldats›n.
ONUNCU REfiHA
‹flte bak: Ne kadar merakaver, ne kadar cazibedar, ne
kadar lüzumlu, ne kadar dehfletli hakaik› gösterir ve me-
saili ispat eder. Bilirsin ki, en ziyade insan› tahrik eden
merakt›r. Hatta, e¤er sana denilse, “Yar› ömrünü, yar›
mal›n› versen, kamerden ve müflteriden biri gelir, kamer-
de ve müflteride ne var, ne yok, ahvalini sana haber ve-
recek. Hem do¤ru olarak senin istikbalini ve bafl›na ne
gelece¤ini do¤ru olarak haber verecek”; merak›n varsa,
vereceksin.
Hâlbuki, flu zat öyle bir Sultan›n ahbar›n› söylüyor ki,
memleketinde Kamer, bir sinek gibi, bir pervane etraf›n-
da döner. O Arz olan o pervane ise, bir lâmba etraf›nda
pervaz eder; ve o günefl olan lâmba ise, o Sultan›n bin-
ler menzillerinden bir misafirhanesinde binler misbahlar
içinde bir lâmbas›d›r.
Hem öyle acayip bir âlemden hakikî olarak bahsedi-
yor ve öyle bir ink›lâptan haber veriyor ki, binler küre-i
arz bomba olsa, patlasalar, o kadar acip olmaz. Bak,
onun lisan›nda,
acayip:
ilginç, hayret veren, garip.
acip:
ilginç, hayret veren.
ahbar:
haberler.
ahval:
hâller.
arz:
yer, yeryüzü.
cazibedar:
çekici.
dehflet:
korkma.
hak:
gerçek, hakikat.
hakaik:
gerçekler.
hakikat:
gerçek.
hakikatbin:
hakikati gören.
has›m:
düflman.
hilâf:
z›tl›k, ayk›r›l›k.
hile:
aldatma, kand›rma.
ink›lâp:
de¤iflime, baflkalaflma.
istikbal:
gelecek.
kamer:
ay.
kellâ:
asla.
lisan: dil.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
menzil:
yer.
merakaver:
merak uyand›ran.
mesail:
meseleler.
misbah:
lâmba.
müsta¤ni:
tenezzül etmeyen, ih-
tiyaç duymayan ihtiyaç duyma-
ma.
Müflteri:
Jüpiter.
pervane:
çark edip dönen.
pervaz:
uçan.
reflha:
s›z›nt›, damla.
saffet:
duru, temiz, berrak.
Sultan:
yüce yaratan, bütün
varl›klar emir ve idaresi alt›n-
da olan, Allah.
suret:
flekil, biçim.
fledit:
fliddetli.
tahrik:
harekete geçirme,
teflvik.
ulvî:
yüksek, yüce.
ziyade:
fazla.
1.
O ancak kendisine vahyolunan› söyler. (Necm Suresi: 4.)
376 | SÖZLER
O
N
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
1...,366,367,368,369,370,371,372,373,374,375 377,378,379,380,381,382,383,384,385,386,...1482
Powered by FlippingBook