Sözler - page 522

gördüm. Teessüf ve hayretimden, “Eyvah!” dedim. Bir-
den, o han kap›s›nda bana nasihat eden zat›n sesini iflit-
tim. Dedi:
“Akl›n bafl›na geldi mi?”
Dedim: “Evet geldi. Fakat kuvvet kalmad›, çare yok.”
Dedi: “Tevbe et, tevekkül et.”
Dedim: “Ettim.”
Ay›ld›m. Eski Said kaybolmufl; Yeni Said olarak kendi-
mi gördüm.
‹flte, o vak›a-i hayaliyeyi, Allah hay›r etsin, bir iki k›s-
m›n› ben tabir edece¤im; sair cihetleri sen kendin tabir
et.
O yolculuk ise, âlem-i ervahtan, rahm-› maderden,
gençlikten, ihtiyarl›ktan, kabirden, berzahtan, haflirden,
köprüden geçen ebedülâbâd taraf›na bir yolculuktur.
O altm›fl alt›n ise, altm›fl sene ömürdür ki, bu vak›ay›
gördü¤üm vakit, kendimi k›rk befl yafl›nda tahmin edi-
yordum. Senedim yok, fakat bâkî kalan on beflinden ya-
r›s›n› ahirete sarf etmek için, Kur’ân-› Hakîm’in halis bir
tilmizi beni irflat etti.
O han ise, benim için ‹stanbul imifl.
O flimendifer ise, zamand›r. Her bir y›l bir vagondur.
O tünel ise, hayat-› dünyeviyedir.
O dikenli çiçekler ve meyveler ise, lezaiz-i nâmeflru-
ad›r ve lehviyat-› muharremedir ki, mülâkat esnas›nda,
ahiret:
öbür dünya.
âlem-i ervah:
ruhlar âlemi.
bâkî:
geride kalan.
berzah:
ruhlar›n k›yamete kadar
bekleyece¤i, dünya ile ahiret ara-
s›ndaki yer.
cihet:
yön.
ebedülâbâd:
sonsuzluk; Cennet.
esnas›nda:
an›nda, s›ras›nda.
halis:
her amelini, yaln›z Allah r›-
zas› için iflleyen.
han:
yolcular›n misafir oldu¤u bi-
na.
haflir:
k›yametten sonra bütün
insanlar›n diriltilip topland›klar›
yer.
hayat-› dünyeviye:
dünya haya-
t›.
irflat:
do¤ru yolu gösterme.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
lehviyat-› muharreme:
haram
k›l›nm›fl olan e¤lenceler.
lezaiz-i nameflrua:
helâl olma-
yan lezzetler.
mukabil:
karfl›, karfl›l›k.
mülâkat:
görüflme, kavuflma, bir-
leflme.
nasihat:
ö¤üt.
rahm-› mader:
ana rahmi.
sair:
di¤er.
sarf:
harcama.
senet:
dayan›lacak güvenilecek
fley.
flimendifer:
tren.
tabir:
yorum.
teessüf:
üzülme, üzüntü.
tevbe:
af dileme.
tevekkül:
Allah’a dayanma
ve güvenme.
tilmiz:
ö¤renci, talebe.
vakit:
zaman.
vak›a:
mevcut olay.
vak›a-i hayaliye:
hayalî olay.
zat:
kifli.
522 | SÖZLER
Y
‹RM‹
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
1...,512,513,514,515,516,517,518,519,520,521 523,524,525,526,527,528,529,530,531,532,...1482
Powered by FlippingBook