Sözler - page 518

lezzetinde binler elem izi vard›r. Geçmifl zaman›n elem-
leri ve gelecek zaman›n korkular› ve her bir lezzetin da-
hi elem-i zevali, onun zevklerini bozuyor ve lezzetinde bir
iz b›rak›yor. Fakat hayvan öyle de¤il; elemsiz bir lezzet
al›r, kedersiz bir zevk eder. Ne geçmifl zaman›n elemleri
onu incitir, ne gelecek zaman›n korkular› onu ürkütür;
rahatla yaflar, yatar, Hâl›k’›na flükreder.
Demek, ahsen-i takvim suretinde yarat›lan insan, ha-
yat-› dünyeviyeye hasr-› fikir etse, yüz derece, sermaye-
ce hayvandan yüksek oldu¤u hâlde, yüz derece, serçe
kuflu gibi bir hayvandan afla¤› düfler. Baflka bir yerde bir
temsil ile bu hakikati beyan etmifltim. Münasebet geldi,
yine o temsili tekrar ediyorum. fiöyle ki:
Bir adam, bir hizmetkâr›na on alt›n verip “Mahsus bir
kumafltan bir kat elbise yapt›r” emreder. ‹kincisine bin al-
t›n verir, bir pusula içinde baz› fleyler yaz›l› o hizmetkâ-
r›n cebine koyar, bir pazara gönderir.
Evvelki hizmetkâr, on alt›n ile, âlâ kumafltan mükem-
mel bir elbise al›r. ‹kinci hizmetkâr, divanelik edip evvel-
ki hizmetkâra bak›p, cebine konulan hesap pusulas›n›
okumayarak, bir dükkânc›ya bin alt›n vererek, bir kat el-
bise istedi. ‹nsafs›z dükkânc› da kumafl›n en çürü¤ünden
bir kat elbise verdi. O bedbaht hizmetkâr, seyyidinin hu-
zuruna geldi. Ve fliddetli bir tedip gördü ve dehfletli bir
azap çekti.
ahsen-i takvim:
insan›n en mü-
kemmel ve en güzel biçimde ya-
rat›lmas›.
âlâ:
kaliteli, de¤erli.
azap:
büyük s›k›nt›, fliddetli ac›.
bedbaht:
zavall›, talihsiz.
beyan:
anlatma, izah etme.
dehflet:
büyük korku hâli.
divane:
deli, mant›ks›zca davra-
nan.
elem:
ac›, üzüntü.
elem-i zeval:
sona erme elemi
ve ac›s›.
elemsiz:
ac›s›z, üzüntüsüz.
Hâl›k:
yoktan yaratan, her
fleyi yoktan var eden, yarat›-
c›; Allah.
hasr-› fikir:
bir fleye bütün
fikrini verme.
hayat-› dünyeviye:
dünya
hayat›.
hesap pusulas›:
ne alaca¤›n›
gösteren yaz›.
hizmetkâr:
hizmet eden.
kat:
tak›m.
keder:
tasa, kayg›.
lezzet:
zevk, haz keyif.
mahsus:
kaliteli, de¤erli.
münasebet:
ilgi, alâka; yeri
gelme.
pusula:
bir iflin nas›l yap›laca-
¤›n› gösteren k›sa not, mek-
tup.
sermaye:
ana para.
seyyid:
efendi.
suret:
biçim, görünüfl.
flükür:
hamd, teflekkür.
temsil:
misal, örnek.
518 | SÖZLER
Y
‹RM‹
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
1...,508,509,510,511,512,513,514,515,516,517 519,520,521,522,523,524,525,526,527,528,...1482
Powered by FlippingBook