Sözler - page 583

DÖRDÜNCÜ MEYVE:
Ey nefis! Ehl-i dünyaya, hususan
ehl-i sefahate, hususan ehl-i küfre bak›p, sûrî ziynet ve
aldat›c› gayr-i meflru lezzetlerine aldan›p, taklit etme.
Çünkü, sen onlar› taklit etsen, onlar gibi olamazs›n; pek
çok sukut edeceksin. Hayvan dahi olamazs›n; çünkü, se-
nin bafl›ndaki ak›l, mefl’um bir alet olur, senin bafl›n› da-
ima dövecektir.
Meselâ, nas›l ki bir saray bulunsa, büyük bir dairesin-
de büyük bir elektrik lâmbas› bulunur. O elektrikten tefla-
ub etmifl ve onunla ba¤l› küçük küçük elektrikler, küçük
menzillere taksim edilmifl. fiimdi birisi o büyük elektrik
lâmbas›n›n dü¤mesini çevirip ziyay› kapatsa, bütün men-
ziller derin bir karanl›k içine ve bir vahflete düfler.
Ve baflka sarayda, büyük elektrik lâmbas›yla merbut
olmayan küçük elektrik lâmbalar› her menzilde bulunu-
yor. O saray sahibi büyük elektrik lâmbas›n›n dü¤mesini
çevirerek kapatsa, sair menzillerde ›fl›klar bulunabilir,
onunla iflini görebilir. H›rs›zlar istifade edemezler.
‹flte ey nefsim! Birinci saray bir Müslümand›r; Haz-
ret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, onun kalbinde,
o büyük elektrik lâmbas›d›r. E¤er onu unutsa, eliyazübil-
lâh, kalbinden onu ç›karsa, hiçbir peygamberi daha ka-
bul edemez; belki hiçbir kemalât›n yeri, ruhunda kala-
maz, hatta Rabbini de tan›maz. Mahiyetindeki bütün
menziller ve lâtifeler karanl›¤a düfler ve kalbinde müthifl
bir tahribat ve vahflet oluyor. Acaba bu tahribat ve vah-
flete mukabil hangi fleyi kazan›p ünsiyet edebilirsin?
SÖZLER | 583
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
mek.
sûrî:
görünüflte olan.
tahribat:
y›k›mlar, bozulmalar.
taklit:
birine benzemeye çal›flma.
taksim edilme:
k›s›mlara ayr›l-
ma, paylaflt›r›lma.
teflaub etme:
flubelere, bölümle-
re ayr›lma.
ünsiyet:
yak›nl›k, dostluk.
vahflet:
korku, ürküntü.
ziya:
›fl›k, nur.
ziynet:
süs.
ehl-i dünya:
dünyaya ba¤l›,
s›rf dünya için çabalayan.
ehl-i küfür:
küfür ehli, kâfir-
ler.
ehl-i sefahat:
sefihler, nefsin
zevk ve lezzeti için çok israf
yapanlar.
eliyazübillâh:
Allah korusun.
gayr-i meflru:
dinen yasak-
lanm›fl, helâl olmayan.
hususan:
bilhassa, özellikle.
istifade:
faydalanma.
kemalât:
olgunluklar, mü-
kemmellikler.
lâtife:
duygu, his.
mahiyet:
iç yüz, nitelik.
menzil:
k›s›m, yer, ev.
merbut:
ba¤l›.
mefl’um:
u¤ursuz.
mukabil:
karfl›l›k.
müthifl:
dehflet veren, korku-
tan.
nefis:
insan› sürekli kötülü¤e
sevk eden flehvet ve gadap
duygular›n›n kayna¤›.
ruh:
insan ve hayvanlardaki
dirilik kayna¤›, hayat›n teme-
li ve sebebi olan gayrimaddî
cevher, manevî varl›k.
sair:
di¤er, baflka.
saray:
hükümdarlar›n otur-
du¤u büyük yap›.
sukut:
düflmek, de¤er yitir-
1...,573,574,575,576,577,578,579,580,581,582 584,585,586,587,588,589,590,591,592,593,...1482
Powered by FlippingBook