Sözler - page 590

•
Hem, bütün evliya ve s›dd›kîn ve urefa ve muhakki-
kînin muhtelif meflreplerine ve ayr› ayr› mesleklerine,
her birindeki meflrebin mezak›na lây›k ve o meflrebi ten-
vir edecek ve her bir mesle¤in mesak›na muvaf›k ve onu
tasvir edecek birer risale ibraz eden mukaddes bir kütüp-
hane hükmünde bir kitab-› semavîdir.
‹K‹NC‹ CÜZ VE TET‹MME-‹ TAR‹F
Kur’ân Arfl-› Azamdan, ‹sm-i Azamdan, her ismin
mertebe-i azam›ndan geldi¤i için, On ‹kinci Sözde beyan
ve ispat edildi¤i gibi,
Kur’ân,
•
bütün âlemlerin Rabbi itibar›yla, Allah’›n kelâm›d›r;
•
hem, bütün mevcudat›n ‹lâh› ünvan›yla, Allah’›n
ferman›d›r;
•
hem, bütün semavat ve arz›n Hâl›k’› nam›na bir hi-
tapt›r;
•
hem, rububiyet-i mutlaka cihetinde bir mükâleme-
dir;
•
hem, saltanat-› amme-i Sübhaniye hesab›na bir hut-
be-i ezeliyedir;
•
hem, rahmet-i vâsia-i muhita nokta-i nazar›nda, bir
defter-i iltifatat-› Rahmaniyedir;
•
hem, ulûhiyetin azamet-i haflmeti haysiyetiyle, bafl-
lar›nda bazen flifre bulunan bir muhabere mecmuas›d›r;
•
hem, ‹sm-i Azam›n muhitinden nüzul ile, Arfl-› Aza-
m›n bütün muhat›na bakan ve teftifl eden hikmetfeflan
bir kitab-› mukaddestir.
âlem:
bütün yarat›lm›fllar.
Arfl-› Azam:
Allah’›n kudretinin
ve hâkimiyetinin bilindi¤i, görün-
dü¤ü en büyük daire.
arz:
yer, dünya.
azamet-i haflmet:
ihtiflam›n bü-
yüklü¤ü.
beyan:
anlatma, aç›klama.
cihet:
yön, taraf.
cüz:
k›s›m.
defter-i iltifatat-› Rahmaniye:
sonsuz merhamet sahibi olan Al-
lah’›n güzel sözlerini içine alan
defter; Kur’ân.
evliya:
velîler, Allah’›n dostlu¤u-
nu kazanm›fl kullar.
ferman:
emir, buyruk.
Hâl›k:
yarat›c›, Allah.
haysiyetiyle:
bak›m›ndan.
hesab›na:
ad›na.
hikmetfeflan:
faydal› bilgi yayan.
hitap:
konuflma.
hutbe-i ezeliye:
varl›¤›n›n bafl-
lang›c› olmayan Allah’›n insanlara
ve cinlere konuflmas›.
hükmünde:
yerinde, yerine, gibi
kabul edilen.
ibraz:
ortaya koyup gösterme.
‹lâh:
yarat›c›, kendisine ibadet
edilen; Allah.
‹sm-i Azam:
Allah’›n isimlerinden
kâinatta en kapsaml› olarak gö-
rülenleri ve bilinenleri.
ispat:
kan›tlama, do¤rulu¤unu or-
taya koyma.
itibar›yla:
olmas› dolay›s›yla.
kelâm:
söz, konuflma.
kitab-› mukaddes:
kutsal kitap.
kitab-› semavî:
Cenab-› Hakk›n
gönderdi¤i ‹lâhî kitap.
Kur’ân:
Allah taraf›ndan vahiy
yoluyla Hz. Muhammed’e indiril-
mifl kitap.
kütüphane:
kitapl›k.
lây›k:
yak›flan, uygun.
mecmua:
toplan›p biriktirilmifl ve
düzenlenmifl evraklar›n tamam›;
kitap.
mertebe-i azam:
en büyük mer-
tebe.
mesak:
ileri sürdü¤ü, sevk etti¤i
hedef.
meslek:
gidilen, tutulan yol
meflrep:
kiflinin gitti¤i manevî
yolda kendi mizac›na göre takip
etti¤i, usul, tarz.
mevcudat:
var olan her fley.
mezak:
zevk.
muhabere:
haberleflme.
muhakkikîn:
gerçekleri araflt›r›p
bulanlar.
muhat:
kuflat›lm›fl, etraf› çevril-
mifl.
muhit:
etraf, çevre.
muhtelif:
çeflitli, farkl›.
mukaddes:
kutsal, yüce, kusur
ve noksanlardan uzak.
muvaf›k:
uygun.
mükâleme:
konuflma.
nam:
ad, isim.
nokta-i nazar:
bak›fl aç›s›, gö-
rüfl.
nüzul:
inmek, inifl.
Rab:
bütün varl›klar› yaratan,
ihtiyaçlar›n› gideren ve büyü-
tüp yetifltiren Allah.
rahmet-i vâsia-i muhita:
her
fleyi kuflatan genifl rahmet.
risale:
yaln›zca bir konuyla il-
gili küçük kitap.
rububiyet-i mutlaka:
Allah’›n
kay›ts›z, flarts›z bütün varl›k-
lar› yaratmas›, ihtiyaçlar›n› gi-
dermesi ve onlar› uyum için-
de idare etmesi.
saltanat-› amme-i Sübhani-
ye:
bütün kusur ve noksan-
lardan uzak olan Allah’›n her
fleyi kuflatan, hâkimiyeti.
semavat:
gökler.
s›dd›kîn:
Allah yolunda do¤-
rulukta ve ba¤l›l›kta en ileri
olanlar.
flifre:
gizli ve iflaretle olan ya-
z› tarz›.
tasvir:
bir fleyi söz veya yaz›
ile ifade etme, anlatma.
teftifl:
kontrol etme.
tenvir:
ayd›nlatma.
tetimme-i tarif:
tarifin ta-
mamlay›c›s›.
ulûhiyet:
Allah’›n hâkimiyeti
ile kâinattaki her fleyi Kendi-
sine ibadet ve itaat ettirmesi.
urefa:
arifler, Allah’› tan›ma
ve bilmede en ileride olanlar.
ünvan:
ad, s›fat.
590 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,580,581,582,583,584,585,586,587,588,589 591,592,593,594,595,596,597,598,599,600,...1482
Powered by FlippingBook