Sözler - page 595

E¤e r de s en
: “Nas›l biliyoruz ki, kimse muarazaya
teflebbüs etmedi? Kimse kendine güvenemedi mi ki,
meydana ç›ks›n? Birbirinin yard›m› da m› fayda etmedi?”
E l cevap
: E¤er muaraza mümkün olsayd›, alâküllihâl
kat’î teflebbüs edilecekti. Çünkü, izzet ve namus mesele-
si, can ve mal tehlikesi vard›. E¤er teflebbüs edilseydi,
alâküllihâl kat’î taraftar pek çok bulunacakt›. Çünkü,
hakka muar›z ve muannit daima kesretli idi. E¤er taraf-
tar bulsayd›, alâküllihâl ifltihar bulacakt›. Çünkü, küçük
bir mücadele, beflerin nazar-› isti¤rab›n› celp edip des-
tanlarda ifltihar eder. fiöyle acip bir mücadele ve vukuat
ise gizli kalamaz. ‹slâmiyet aleyhinde tâ en çirkin ve en
flenî fleylere kadar nakledilir, meflhur olur. Hâlbuki mu-
arazaya dair Müseylime-i Kezzab’›n bir iki f›kras›ndan
baflka nakledilmemifl. O Müseylime’de, çendan belâgat
varm›fl; fakat hadsiz bir hüsnücemale malik olan beyan-›
Kur’ân’a nispet edildi¤i için onun sözleri hezeyan sure-
tinde tarihlere geçmifltir. ‹flte Kur’ân’›n belâgatindeki
i’caz, kat’iyen iki kere iki dört eder gibi mevcuttur ki, ifl
böyle oluyor.
‹K‹NC‹ SURET
Belâgatindeki i’caz-› Kur’ânînin hikmetini
Befl Nokta-
da beyan edece¤iz.
•
Birinci Nokta:
Kur’ân’›n nazm›nda bir cezalet-i ha-
rika var.
O naz›mdaki cezalet ve metaneti,
‹flaratü’l-‹’caz
bafltan afla¤›ya kadar bu cezalet-i nazmiyeyi beyan eder.
Saatin saniye, dakika, saati sayan ve birbirinin nizam›n›
SÖZLER | 595
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
ayetlerinin ve kelimelerinin dizili-
flindeki güzellik.
çendan:
gerçi, her ne kadar.
daima:
sürekli, her zaman.
destan:
kahramanl›k hikâyeleri.
elcevap:
sorulan fleye verilen ce-
vap.
f›kra:
paragraf, fliir.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hak:
do¤ruluk; Kur’ân ve ‹slâm.
hezeyan:
saçma sapan konuflma.
hikmet:
sebep.
hüsnücemal:
güzellik.
i’caz:
mu’cizelik, ola¤anüstülük,
âciz b›rakma.
i’caz-› Kur’ânî:
Kur’ân’›n mu’cize-
li¤i, âciz b›rakmas›.
‹flaratü’l-‹’caz:
Bediüzzaman Said
Nursî’nin, Risale-i Nur Külliyat›nda
yer alan bir eseri.
ifltihar:
flöhret kazanma, tan›n-
ma.
izzet:
itibar, fleref.
kat’î:
vazgeçilmez, kesin, kesin-
likle, flüphesiz.
kesret:
çokluk.
mal:
varl›k, servet
malik:
sahip.
meflhur:
herkesin bildi¤i, yayg›n-
l›k kazanm›fl.
metanet:
sa¤laml›k.
mevcut:
var olan, bulunan.
muannit:
inatç›.
muaraza:
sözle karfl›l›kl› mücade-
le.
muar›z:
karfl› ç›kan.
mücadele:
münakafla, çekiflme,
at›flma.
Müseylime-i Kezzab:
peygam-
berlik iddias›nda bulunan yalanc›
bir flah›s (bkz. fiah›s Bilgileri).
nakil:
anlatma, aktarma.
namus:
fleref, haysiyet.
nazar-› isti¤rap:
hayret bak›fl›.
naz›m:
Kur’ân’›n ayetlerinin ve
kelimelerinin dizilifli, düzenlenifli.
nispet:
karfl›laflt›rma.
nizam:
düzen, uyum.
nokta:
bölüm.
suret:
flekil, biçim.
flenî:
fenâ, kötü.
tâ:
kadar, dek, de¤in.
taraftar:
bir taraf› destekleyen.
teflebbüs:
giriflme, bafllama.
vukuat:
olaylar.
acip:
hayret veren.
alâküllihâl:
kesinlikle, eninde
sonunda, ister istemez.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
belâgat:
sözün söylenilen ki-
fliye ve duruma uygun, güzel,
düzgün, kusursuz söylenme-
si.
befler:
insan.
beyan:
anlatma, aç›klama.
beyan-› Kur’ân:
Kur’ân’›n
aç›klamas›, anlat›m›.
can:
hayat.
celp:
kendine çekme.
cezalet:
güzellik; kelimeleri
ince veya sert söylenifllerine
göre yerli yerinde kullan›lma-
s›ndan do¤an güzellik.
cezalet-i harika:
harika gü-
zellik; kelimeleri ince veya
sert söylenifllerine göre yerli
yerinde kullan›lmas›ndan do-
¤an harika güzellik.
cezalet-i nazmiye:
Kur’ân’›n
1...,585,586,587,588,589,590,591,592,593,594 596,597,598,599,600,601,602,603,604,605,...1482
Powered by FlippingBook