Sözler - page 725

kemal-i ihtiramla on dört as›r bilâfas›la idame etti¤inin
binler hikmetlerinden bir hikmetini anlad›.
DÖRDÜNCÜ NOKTA:
Kur’ân öyle hakikatli bir halâ-
vet göstermifl ki, en tatl› bir fleyden dahi usand›ran çok
tekrar, Kur’ân’› tilâvet edenler için de¤il usand›rmak, bel-
ki kalbi çürümemifl ve zevki bozulmam›fl adamlara tek-
rar-› tilâveti halâvetini ziyadelefltirdi¤i, eski zamandan be-
ri herkesçe müsellem olup, darb›mesel hükmüne geç-
mifl.
Hem, öyle bir tazelik ve gençlik ve flebabet ve garabet
göstermifl ki, on dört as›r yaflad›¤› ve herkesin eline ko-
layca girdi¤i hâlde, flimdi nazil olmufl gibi tazeli¤ini mu-
hafaza ediyor. Her as›r, kendine hitap ediyor gibi bir
gençlikte görmüfl; her taife-i ilmiye ondan her vakit isti-
fade etmek için kesretle ve mebzuliyetle yanlar›nda bu-
lundurduklar› ve üslûb-u ifadesine ittiba ve iktida ettikleri
hâlde, o üslûbundaki ve tarz-› beyan›ndaki garabetini ay-
nen muhafaza ediyor.
BEfi‹NC‹ NOKTA:
Kur’ân’›n bir cenah› mazide, bir ce-
nah› müstakbelde, kökü ve bir kanad› eski peygamberle-
rin ittifakl› hakikatleri oldu¤u ve bu onlar› tasdik ve teyit
etti¤i ve onlar dahi tevafukun lisan-› hâliyle bunu tasdik
ettikleri gibi; öyle de, evliya ve asfiya gibi ondan hayat
alan semereleri, hayattar tekemmülleriyle flecere-i müba-
rekelerinin hayattar, feyizdar ve hakikatmedar oldu¤una
delâlet eden ve ikinci kanad›n›n himayesi alt›nda yetiflen
ve yaflayan velâyetin bütün hak tarikatleri ve ‹slâmiyetin
SÖZLER | 725
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
idame:
devam ettirme, sürdür-
me.
iktida:
uyma.
‹slâmiyet:
semavî dinlerin so-
nuncusu.
istifade:
faydalanma.
ittiba:
tâbi olma.
ittifak:
fikir birli¤i.
kemal-i ihtiram:
tam ve mü-
kemmel hürmet.
kesret:
çokluk.
lisan-› hâl:
bir fleyin görünüfl ve
hareketleriyle bir fleyleri ifade et-
mesi, hâl dili.
mazi:
geçmifl zaman.
mebzuliyet:
bolluk.
muhafaza:
koruma.
müsellem:
tasdik olunmufl.
müstakbel:
gelecek zaman.
nazil:
inme.
nokta:
konu ile ilgili önemli bö-
lüm.
peygamber:
Allah’›n elçisi.
semere:
meyve, netice.
flebabet:
gençlik.
flecere-i mübareke:
mübarek sil-
sile.
taife-i ilmiye:
ilim adamlar› s›n›f›.
tarikat:
manevî yol.
tarz-› beyan:
aç›klama flekli.
tasdik:
do¤rulama; do¤rulu¤unu
kabul etme.
tekemmül:
olgunlaflma.
tekrar-› tilâvet:
tekrar okumak.
tevafuk:
uygunluk, münasebet.
teyit:
sa¤lamlaflt›rma, do¤ru ç›-
karma.
tilâvet:
Kur’ân’› usulüne uygun
olarak okuma.
üslûp:
ifade tarz›.
üslûp-u ifade:
ifade tarz›.
velâyet:
velîlik, Allah dostlu¤u.
zevk:
hofla giden hâl.
ziyade:
art›rma.
asfiya:
safiyet, kemalât ve
takva sahibi olan zatlar.
as›r:
yüzy›l
bilâfas›la:
aral›ks›z.
cenah:
kanat.
darb›mesel:
ata sözü, vecize.
delâlet:
iflaret, delil olma.
evliya:
velîler, Allah dostlar›.
feyizdar:
feyizli, bereketli.
garabet:
hayret vericilik.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikatmedar:
hakikate ve-
sile.
hâl:
durum.
halâvet:
tatl›l›k.
hayat:
canl›l›k, dirilik.
hayattar:
canl›.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal›,
faydal› ve tam yerli yerinde
olmas›.
himaye:
koruma.
hitap:
nutuk.
hüküm:
de¤er.
1...,715,716,717,718,719,720,721,722,723,724 726,727,728,729,730,731,732,733,734,735,...1482
Powered by FlippingBook