Sözler - page 726

bütün hakikatli ilimleri, Kur’ân’›n ayn-› hak ve mecma-›
hakaik ve camiiyette misilsiz bir harika oldu¤una flahadet
eder.
ALTINCI NOKTA:
Kur’ân’›n alt› ciheti nuranîdir, s›dk
ve hakkaniyetini gösterir. Evet, alt›nda hüccet ve bürhan
direkleri; üstünde sikke-i i’caz lem’alar›; önünde ve hede-
finde saadet-i dâreyn hediyeleri; ve arkas›nda nokta-i is-
tinad› vahy-i semavî hakikatleri; sa¤›nda hadsiz ukul-ü
müstakimenin deliller ile tasdikleri; solunda selim kalple-
rin ve temiz vicdanlar›n ciddî itminanlar› ve samimî inci-
zaplar› ve teslimleri, Kur’ân’›n fevkalâde harika, metin,
hücum edilmez bir kal’a-i semaviye-i arziye oldu¤unu is-
pat ettikleri gibi; alt› makamdan dahi, onun ayn-› hak ve
sad›k oldu¤unu ve beflerin kelâm› olmad›¤›n›, ve yanl›fl›
bulunmad›¤›n› imza eden, baflta bu kâinatta daima güzel-
li¤i izhar, iyili¤i ve do¤rulu¤u himaye ve sahtekârlar› ve
müfterileri imha ve izale etmek âdetini bir düstur-u faali-
yet ittihaz eden bu kâinat›n Mutasarr›f›, o Kur’ân’a âlem-
de en makbul, en yüksek, en hâkimâne bir makam-› hür-
met ve bir mertebe-i muvaffak›yet vermesiyle, onu tas-
dik ve imza etti¤i gibi; ‹slâmiyetin menba› ve Kur’ân’›n
tercüman› olan Zat›n (a.s.m.) herkesten ziyade ona itikat
ve ihtiram› ve nüzulü zaman›nda uyku gibi bir vaziyet-i
nâimânede bulunmas› ve sair kelâmlar› ona yetiflememe-
si ve bir derece benzememesi ve ümmiyetiyle beraber
gitmifl ve gelecek hakikî hâdisat-› kevniyeyi gaybiyâne,
Kur’ân ile tereddütsüz ve itminan ile beyan etmesi ve
çok dikkatli gözlerin nazar› alt›nda hiçbir hile, hiçbir
âdet:
usul.
âlem:
dünya, cihan.
ayn-› hak:
gerçe¤in tâ kendisi.
befler:
insan.
beyan:
anlatma, bildirme.
bürhan:
delil, hüccet.
camiiyet:
toplay›c›.
ciddî:
gerçek, do¤ru.
cihet:
yön.
delil:
kan›t.
düstur-u faaliyet:
çal›flma pren-
sibi.
fevkalâde:
ola¤anüstü, normalin
üstünde.
gaybiyâne:
gaybî flekilde.
hâdisat-› kevniye:
yarat›l›fla ve
olufla ait hâdiseler.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hakikat:
gerçek.
hakikî:
gerçek.
hâkimâne:
hikmetli bir flekilde.
hakkaniyet:
hak ve adalete uy-
gunluk.
harika:
ola¤anüstü.
hedef:
ulafl›lmak istenen gaye.
hile:
desise.
himaye:
koruma.
hüccet:
delil.
hücum:
sald›rma.
ihtiram:
sayg› gösterme.
ilim:
bilgi, marifet.
imha:
yok etme, mahvetme.
incizap:
cezp edilme, çekicilik.
‹slâmiyet:
semavî dinlerin so-
nuncusu.
ispat:
do¤rulamak.
itikat:
inanma.
itminan:
tam inanma, kararl›l›k.
ittihaz:
edinme.
izale:
ortadan kald›rma.
izhar:
a盤a vurma, meydana ç›-
karma.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kal’a-i semaviye-i arziye:
arz›n
semaya ait kalesi.
kelâm:
söz, lâf›z.
lem’a:
par›lt›.
makam:
durak.
makam-› hürmet:
sayg› makam›.
makbul:
geçerli.
mecma-› hakaik:
gerçeklerin
topland›¤› yer.
menba:
kaynak.
mertebe-i muvaffak›yet:
baflar›
makam›.
metin:
sa¤lam ve dayan›kl›.
misilsiz:
benzersiz.
Mutasarr›f:
tasarruf eden, kullan-
ma hakk› ve salâhiyeti bulunan
Allah.
müfteri:
iftira atan.
nazar:
bak›fl.
nokta-i istinat:
dayanak noktas›.
nuranî:
nurlu.
nüzul:
inme.
saadet-i dâreyn:
dünya ve ahiret
mutlulu¤u.
sad›k:
do¤ru.
sahtekâr:
hilekâr.
sair:
di¤er, öteki.
samimî:
içtenlik.
selim:
sa¤lam, kusursuz.
s›dk:
do¤ruluk.
sikke-i i’caz:
mu’cizelik dam-
gas›.
flahadet:
flahitlik.
tasdik:
do¤rulama.
tercüman:
çeviren.
ukul-ü müstakime:
do¤ru
yolda giden ak›llar.
ümmiyet:
ümmî olufl.
vahy-i semavî:
Allah taraf›n-
dan peygambere melekle ge-
len vahiy.
vaziyet-i nâimâne:
uyur gibi
vaziyet.
vicdan:
iyiyi kötüden ay›rabi-
len manevî his.
Zat:
Hz. Peygamber.
ziyade:
fazla.
726 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,716,717,718,719,720,721,722,723,724,725 727,728,729,730,731,732,733,734,735,736,...1482
Powered by FlippingBook