Sözler - page 788

taaddüt etmifltir. E¤er beflerin ekseriyet-i mutlakas› bir
mekteb-i âlînin talebesi gibi, bir tarz-› hayat-› içtimaiyeyi
giyse, bir seviyeye girse, o vakit mezhepler tevhit edile-
bilir. Fakat, bu hâl-i âlem, o hale müsaade etmedi¤i gibi,
mezahip de bir olmaz.
E¤e r de s en
: “Hak bir olur. Nas›l böyle dört ve on
iki mezhebin muhtelif ahkâmlar› hak olabilir?”
E l c ev ap
: Bir su, befl muhtelif mizaçl› hastalara göre
nas›l befl hüküm al›r, flöyle ki: Birisine, hastal›¤›n›n miza-
c›na göre, su, ilâçt›r; t›bben vaciptir. Di¤er birisine, has-
tal›¤› için zehir gibi muz›rd›r; t›bben ona haramd›r. Di¤er
birisine, az zarar verir; t›bben ona mekruhtur. Di¤er biri-
sine, zarars›z menfaat verir; t›bben ona sünnettir. Di¤er
birisine, ne zarard›r, ne menfaattir, afiyetle içsin; t›bben
ona mübaht›r. ‹flte hak burada taaddüt etti. Befli de hak-
t›r. Sen diyebilir misin ki, “Su yaln›z ilâçt›r, yaln›z vacip-
tir, baflka hükmü yoktur”?
‹flte bunun gibi, ahkâm-› ‹lâhiye, mezheplere, hikmet-i
‹lâhiyenin sevkiyle ittiba edenlere göre de¤iflir; hem, hak
olarak de¤iflir ve her birisi de hak olur, maslahat olur.
Meselâ
, hikmet-i ‹lâhiyenin tensibiyle ‹mam-› fiafiî’ye
ittiba eden, ekseriyet itibar›yla Hanefîlere nispeten köy-
lülü¤e ve bedevîli¤e daha yak›n olup, cemaati bir tek vü-
cut hükmüne getiren hayat-› içtimaiye de nak›s oldu¤un-
dan, her biri bizzat dergâh-› Kadiü’l-Hacat’ta kendi der-
dini söylemek ve hususî matlûbunu istemek için, imam
arkas›nda Fatiha’y› birer birer okuyorlar. Hem, ayn-› hak
ahkâm:
hükümler, buyruklar.
ahkâm-› ‹lâhiye:
Allah’›n hüküm-
leri.
ayn-› hak:
hakk›n, gerçe¤in tâ
kendisi.
bedevî:
çölde yaflayan.
befler:
insanl›k.
dergâh:
ibadet veya zikir maksa-
d›yla bir araya gelinen yer.
dergâh-› Kadiü’l-Hacat:
bütün
ihtiyaçlar› karfl›layan Allah’›n yü-
ce kat›.
ekseriyet:
ço¤unluk.
ekseriyet-i mutlaka:
kesin ço-
¤unluk.
hak:
do¤ru.
hâl-i âlem:
âlemin durumu.
Hanefî:
‹mam-› Azam Ebu Hani-
fe’nin mezhebinden olan.
hayat-› içtimaiye:
toplum hayat›.
hikmet-i ‹lâhiye:
mahlûkat›n ya-
rat›l›fl›nda Allah’›n gayeleri.
hususî:
özel.
imam-› fiâfi:
bkz. fiah›s Bilgileri.
ittiba:
tâbi olma.
maslahat:
fayda, yarar.
matlûp:
istenilen, fley.
mekruh:
istenmeyen, hofl karfl›-
lanmayan.
mekteb-i âlî:
yüksek okul.
menfaat:
fayda, kâr, gelir.
mezahip:
mezhepler, tutulan
yollar.
mezhep:
dinde tutulan yol.
mizaç:
huy, tabiat, f›trat, bün-
ye.
muhtelif:
çeflitli, farkl›.
muz›r:
zararl›.
mübah:
yap›lmas›, yap›lma-
mas› da bir olan.
müsaade:
izin.
nak›s:
noksan.
sevk:
tafl›ma.
taaddüt:
ço¤alma, say›s› art-
ma.
talebe:
ö¤renci.
tarz-› hayat-› içtimaiye:
top-
lumsal hayat biçimi.
tensip:
uygun bulma.
tevhit:
birlefltirme.
vacip:
zorunlu, gerekli.
vücut:
ceset.
788 | SÖZLER
Y
‹RM‹
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
1...,778,779,780,781,782,783,784,785,786,787 789,790,791,792,793,794,795,796,797,798,...1482
Powered by FlippingBook