Sözler - page 981

kemal-i saltanat›n› ve cemal-i sanat›n› öylece nazar-› dik-
kate gösteriyorlar.
p
án
©r
æ° s
üdG p
¿Gn
õ u
J p
G n
™n
e p
án
? r
? p
ÿr
G p
?É n
¶ p
àr
f p
G n
™n
e
: Hem, diyor ki: “Sema-
n›n yüzündeki mahlûkat›n intizam›n›, dakik mizanlar
içinde masnuat›n mevzuniyetini gör ve anla ki, onlar›n
Sânii ne kadar Kadîr ve ne kadar Hakîm oldu¤unu bil.”
Evet, muhtelif ve küçük cirimleri veyahut hayvanlar›
döndüren ve bir vazife için çeviren ve bir mizan-› mah-
sus ile her birini muayyen bir yolda sevk eden bir Zat›n
derece-i iktidar ve hikmetini; ve hareket eden cirimlerin
Ona derece-i itaat ve musahhariyetlerini gösterdikleri gi-
bi, koca semavat, o dehfletli azametiyle, hadsiz y›ld›zla-
r›yla ve o y›ld›zlar da dehfletli büyüklükleriyle ve gayet
fliddetli hareketleriyle beraber zerre miktar ve bir saniye-
cik kadar hudutlar›ndan tecavüz etmemeleri, bir aflire-i
dakika kadar vazifelerinden geri kalmamalar›, Sâni-i Zül-
celâl’lerinin ne kadar dakik bir mizan-› mahsus ile rubu-
biyetini icra etti¤ini nazar-› dikkate gösterirler.
Hem de, flu ayet gibi, Sure-i Amme’de ve sair ayetler-
de beyan olunan teshir-i flems ve kamer ve nücumla ifla-
ret etti¤i gibi,
o
øp
?r
©o
J Én
¡p
eƒo
éo
f oD
ƒ o
?r
Ä n
?n
J Én
¡p
MÉn
Ñ°r
üp
e o
?o
¡ r
?n
¡n
J Én
¡p
LGn
ôp
°S o
™o
°ûr
©n
°ûn
J
m
ABÉ n
¡ p
àr
f p
G n
BÓp
H k
án
æ n
£ r
?n
°S Én
¡ t
ædG p
?r
gn
’p
Yani, seman›n müzeyyen tavan›na, günefl gibi ›fl›k
verici, ›s›nd›r›c› bir lâmbay› takmak; gece gündüz hatla-
r›yla, k›fl yaz sahifelerinde mektubat-› Samedâniyeyi
SÖZLER | 981
O
TUZ
K‹NC‹
S
ÖZ
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
hudut:
s›n›rlar.
icra:
yürütme.
intizam:
düzgünlük, nizam.
Kadîr:
kudret sahibi olan ve her
fleye gücü yeten Allah.
kamer:
ay.
kemal-i saltanat:
saltanat›n mü-
kemmelli¤i.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl fleyler.
mektubat-i Samedâniye:
Cenab-
› Hakk›n isim ve s›fatlar›n› anla-
tan, Allah’›n birli¤ini gösteren var-
l›klar.
mevzuniyet:
mevzunluk, uygun-
luk.
mizan:
ölçü.
mizan-› mahsus:
hususî bir ölçü.
muayyen:
belirli.
muhtelif:
çeflitli.
musahhariyet:
emre boyun e¤-
me hâli.
müzeyyen:
ziynetlendirilmifl,
süslenmifl.
nazar-i dikkat:
dikkatli bak›fl.
nücum:
y›ld›zlar.
rububiyet:
rabl›k; Allah’›n her bir
varl›¤a muhtaç oldu¤u fleyleri
vermesi, onlar› terbiye edip idare
ve hâkimiyeti alt›nda bulundur-
mas›.
sahife:
sayfa.
sair:
di¤er, öteki.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak yara-
tan Allah.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz celâl sahi-
bi ve her fleyi sanatl› yaratan Al-
lah.
sema:
gökyüzü.
semavat:
semalar, gökler.
Sure-i Amme:
Amme suresi.
tecavüz:
haddini asma, afl›r› git-
me.
teshir-i flems:
güneflin emre bo-
yun e¤dirilmesi.
vazife:
görev.
Zat:
azamet ve ululuk sahibi Al-
lah.
zerre:
maddenin en küçük parça-
s›.
ziynetli:
süslü.
aflire-i dakika:
bir dakikan›n
60 üzeri 10’da biri uzunlu¤un-
da bir zaman dilimi.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümle-
si.
azamet:
büyüklük.
beyan:
anlatma, aç›k söyle-
me.
cemal-i sanat:
sanattaki gü-
zellik.
cirim:
vücut, kütle.
dakik:
ince, nazik.
dehfletli:
korkutucu, ürkütü-
cü.
derece-i iktidar:
güç yetirme
derecesi.
derece-i itaat:
emre boyun
e¤me dereceleri.
gayet:
çok, son derece.
hadsiz:
s›n›rs›z.
Hakîm:
her fleyi bir maksatla
uygun ve hikmetle yaratan
Allah.
1...,971,972,973,974,975,976,977,978,979,980 982,983,984,985,986,987,988,989,990,991,...1482
Powered by FlippingBook