Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Asker gitsin (mi)!

Herkes Türk askerinin Lübnan’a gönderilmesini tartışıyor. Hükümet savaşmak için gitmeyiz diyor, CHP lideri Baykal ve kamuoyunun geniş kesimi bunun tuzak olduğunu söylüyor.

Ben ise Lübnan saldırısının daha ilk günlerinde İsrail’in yenileceğini, ABD ve müttefiklerinin BM’yi kullanarak Hizbullah’ı ortadan kaldırma görevinin NATO ya da uluslararası güce verileceğini söylemiştim.

Şimdi gelin birlikte bazı tespitlerde bulunalım.

33 gün süre ile İsrail katliamlarına seyirci kalan BM Güvenlik Konseyi, 1701 sayılı kararı ile İsrail ve savaş yanlısı olduğunu kanıtladı. Merak edenler karardaki kelime oyunlarına baksın.

1947’de BM tarafından kurulan İsrail devleti, bu tarihten sonra aleyhinde yine BM tarafından çıkarılan hiçbir kararı uygulamadı. İsrail kendi amaçlarına hizmet etmediği sürece 1701’e uymayacaktır.

BM Güvenlik Konseyi’ne aday olan Türkiye uluslararası hukuka saygılı olduğunu kanıtlamak amacıyla 1701’e sıcak yaklaşabilir ya da öyle gözükebilir. Ancak uluslararası hukukun çoğu zaman ‘güçlüler için’ geçerli olduğunu da unutmamak gerekir. Nitekim BM Güvenlik Konseyi birçok kararında Türkiye’yi Kıbrıs’ta işgalci kabul ediyor, 542 ile 550 sayılı kararlar ise KKTC’ye siyasi ve ekonomik ambargo uyguluyor.

Bir de şu PKK konusu var. Bazıları Lübnan’a gitme karşılığında ABD’nin PKK konusunda Türkiye’ye yardım edeceğini söylüyor. Son bir hafta içinde medyaya yansıyan haber ve analizlere bakılırsa Washington’ın bu konuda da ne denli tehlikeli oyun peşinde olduğu görülür.

Gelelim tezkerecilere. Onlara göre 1 Mart tezkeresi çıkmış olsaydı şimdi Tükiye bölgede ve dolaysıyla Lübnan’da söz sahibi olurdu. Yani ABD ile Irak’ı işgal etmiş bir Türkiye, hızını almışken bir de Lübnan’ı işgal edecekti!

Ama Lübnan’da PKK yok ve Kürt devleti riski de söz konusu değil.

Şekil ve içerik ne olursa olsun Sayın Baykal’ın da dediği gibi 1701’in amacı Hizbullah’ı ne pahasına olursa olsun silahsızlandırmaktır. Bunu başaramayacak olan uluslararası güç daha farklı güçlere davetiye çıkaracaktır. Bir sonraki adım ne pahasına olursa olsun Lübnan’da iç savaş çıkartmak ve sonra da bu ülkenin İsrail, ABD ve İngiltere tarafından işgal edilmesidir.

Başından beri ABD ile birlikte hareket eden Fransa bu riskleri görerek bu pis oyunun içinde olmayacağını açıkladı.

Lübnan her türlü provokasyona açık bir ortam. Savaş sırasında 4 BM görevlisini bilerek öldüren İsrail acaba Türk askerine bomba atarsa ne olur?

4 yıl önce Filistin El-Halil’deTürk subaylarını hedef alan saldırıda olduğu gibi Hizbullah kıyafeti ile Türk askerlerine bir saldırı düzenlenirse Ankara ne yapar? Unutmamak gerekir ki; Lübnan’da PKK yanlısı Kürtler, ASALA yanlısı Ermeniler ve KAİDE yanlısı gruplar var. Üstelik Lübnan başta MOSSAD olmak üzere tüm yabancı istihbarat örgütlerinin ajanları ile kaynıyor.

İsrail ise her an ateşkes anlaşmasını bozabilir ve yeniden Lübnan’a saldırabilir. Diyelim bu saldırı Türk askerlerinin bulunduğu bölgeden başladı o zaman Türk hükümeti ne yapacak?

Peki bu durumda Türkiye ne yapmalı?

Yukarda bir kısmını belirttiğim risklere rağmen Ankara ille de asker göndermeyi düşünüyorsa o zaman;

1- Mutlaka başta Hizbullah olmak üzere Lübnan’daki tüm tarafların onayını almalıdır.

2- Türkiye başta BM Güvenlik Konseyi üyeleri olmak üzere tüm taraflara ve öncelikle İsrail’e, Hizbullah ile asla çatışmayacağını bildirmelidir.

3- Türkiye, İsrail’e de ‘askerlerime karşı bir saldırı olursa karşılığını veririm’ gibilerinden açık ve net bir uyarıda bulunmalı.

Böyle bir Türkiye’den İsrail asla hoşlanmayacaktır!

4- Herhangi bir nedenle ille de Lübnan’a gitmek isteyen Türkiye muharip bir güç yerine çoğunluğu doktor, hemşire, sosyal hizmet uzmanı, istihkamcı göndererek yalnız Lübnan halkını değil tüm bölge halklarının gönlünü kazanır ve kendi bölgesel misyonunu güçlendirir.

Unutmamalıdır ki; devletlerin ve ulusların misyon ve imajı savaşla değil insani davranışlarla daha da güçlenir ve onurlanır.

Aksi olsaydı şimdi tüm dünya halkları İsrail ve ABD’den nefret etmezdi!

Bana kalırsa Türkiye hiçbir şekilde ve koşulda Lübnan gibi pis bir bataklığa bulaşmamalı.

Nedenini merak edenler Osmanlı’nın Lübnan tarihine ve bu ülkenin son 60 yıllık gelişmelerine baksın!

Akşam, 22.8.2006

Hüsnü MAHALLİ

23.08.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Yapmayın çocuklar!

  1701 numaralı kararı okumak

  Asker gitsin (mi)!

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004