Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

İstanbul’da açılan çığır



Joannes XXIII sıfatıyla papalığa seçilen Angelo Giuseppe Roncalli ile birlikte kökleri yedi tepeli İstanbul’da atılan ve yine yedi tepeli Roma’da açılan kutlu bir çığır vardı. Şimdi o çığır 16’ncı Benedict olarak anılan Ratzinger sayesinde neredeyse kapanan bir paranteze dönüşüyor. Bu parantez 1962-65 yıllarında açılmış ve 17 ay önce Ratzinger’in 16’ncı Benedict olarak seçilmesiyle birlikte 2005 yılında kapanmaya başlamıştı.

1965 yılında açılan çığır veya parantez 2005 yılına kadar 40 yıl yaşamış ve faydalı olmuştur. 1965’te resmen açılan bu sancılı süreç 16’ncı Benedict’in Regensburg’daki konuşmasıyla birlikte resmen kapanmıştır. Zaten seçildiği sırada Ratzinger Yahudileri hatırladığı halde (Bir zamanların God’s killers’i olan) Müslümanları selâmlamayı unutarak aslında bu parantezi gayrı resmi olarak kapatmıştı. Regensburg’daki konuşması ise sürecin sonuna geldiğimizin fiilî duyurusuydu.

Hans Küng de süreci böyle yorumluyor. Bu süreci baltalayan Müslümanlar olmadığı için yine kazanan onlar olacaktır. 11 Eylül süreci nasıl 5 yıl sonra geri teptiyse aynı şekilde Regensburg süreci de geriye tepecektir. Aslında II’nci Vatikan Konsili toplantılarının temelini Angelo Giuseppe Roncalli 1935 ile 1944 yılları arasında yaklaşık on yıl bulunduğu İstanbul’da atmıştır. Çiçek açması ise Paris’te Vatikan büyükelçiliği yapmasının ardından Papa seçilmesinden sonra Roma-Vatikan’da açtı. Kardinal Roncalli, Papa XII. Pius’un 28 Ekim 1958 tarihinde ölümünden sonra papa seçildi ve XXIII. Jean (Yuhanna) adını aldı. 11 Ekim 1962’de açılan II. Vatikan Konsili yeni bir dönemin, yeni bir ruhun başlangıcı oldu. Bu Konsil dünyaya açılışın, ökümenik, litürjik yenilenmenin başlangıcı, birliğe, dinler arası diyaloga giden kesin aşama ve evre oldu. XXIII. Jean tam da II. Vatikan Konsili toplantılarının yapıldığı bir ortamda yani sürecin ortasında 3 Haziran 1963’te vefat etti. Hans Küng’ün dediği gibi, bu Türk dostu ve İstanbul aşığı Papa, Vatikan’ı doğru yola ve sürece soktu. İstanbullu Papa Roncalli ilk defa Kiliseyi topyekün olarak doğru yola; açıklık, dini aydınlanma ve tecdit yoluna sokmuştur (Hişam Salih, eş Şarku’l Avsat gazetesi, 23/4/2005). Ratzinger ise kırıklarla ilerleyen bu çizgiyi veya çığırı kapatmış ve Vatikan’ı, girdiği doğru çığırdan çıkarmış ve yol kazasına neden olmuştur. Süreci yıkan süreci başlatmıştır.

***

XXIII. Jean ile 16’ncı Benedict tamamen zıt kutupları, zıt eğilimleri ve zıt şahsiyetleri temsil ediyorlar. Öncelikli olarak birisi hem Türkleri, hem de Müslümanları seviyor. İstanbul aşkıyla yaşıyor ve İstanbul aşkıyla ölüyor. Hayatı iki İstanbul arasında (İstanbul-Vatikan) geçiyor. Bundan dolayı olsa gerek General Refik Tulga bu sevginin karşılıklı olduğunu göstermek istercesine şöyle demiştir: “Papa Roncalli tarihteki ilk Türk papadır...” Buna mukabil kimilerine göre, Ratzinger’in Münih’te bulunduğu sırada başı örtülü Türk kadınlarını gördüğünde istikrah etmiş ve burun kıvırmıştır. Dolayısıyla Roncalli devrimci iken Ratzinger karşı devrimcidir. İlk defa onun sırasında Türkiye’deki Katolik kiliselerinde Türkçe dualar tertil edilmiş ve okunmuştur. Türkiye’den sonra gittiği Paris’te de Türkiye’nin fahri bir elçisi gibi davranmıştır. Bundan dolayıdır ki bu dostluğa yakından vakıf olanlar, Paris’te Türkiye’nin iki büyükelçisi olduğunu söylüyordu: Biri Numan Menemencioğlu, diğeri de Mgr. Roncalli. Fatin Rüşdü Zorlu da onun için şöyle demekten kendisini alamıyordu: “Papalık makamında bir Türk dostunun bulunması benim için çok sevindirici...” Bu dostluğun bir nişanesi olarak dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 11 Haziran 1959 Perşembe günü yeni Papa XXIII. Jean’ı ziyaret etmekte gecikmemiştir. Bu ziyaretten sonra TC ile Vatikan resmen diplomatik ilişki kurmaya karar vermişlerdir.

***

Roncalli gani gönüllüdür ve Mesih’in de istediği gibi mazlumların yanındadır. En zor ve kritik dönemlerde bile bu vasfını hiç kaybetmez. İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudi çocuklarını taşıyan gemi Köstence’den yola Mgr. Roncalli sayesinde çıktıktan sonra Çanakkale Boğazı’ndan geçmiştir. Bu savaş döneminde binlerce Yahudi, Macar sınırını geçip Bulgaristan’a sığınmıştı. Hitler, Kral Boris’e bu Yahudileri, Türkiye üzerinden Filistin’e gitmelerine engel olmak amacıyla geri göndermesini ister. Ne var ki onları geri göndermek, onları açıkça toplama kamplarına göndermek anlamına gelmektedir. Mgr. Roncalli, bu olaydan haberdar olur kaygı içinde Kral Boris’e bir mektup yazar. Kral Boris, Hitler’in tehditlerine meydan okuma cesaretini göstererek, sürgünlerin Türkiye’ye geceleyin geçmesine müsaade eder. Nuremberg dâvâsında Von Papen Mgr. Roncalli’nin tanıklığı sayesinde beraat etmiştir. Roncalli ifadesinde Almanya’nın eski Türkiye Büyükelçisi Von Papen’in yardımıyla 24.000 Yahudi’yi kurtardıklarını belirtmiştir. Roncalli’nin bu tavrı, 150 yıl önce Türkiye’ye sığınmak isteyen Rus mezaliminden kaçan Polonyalılar veya İskandinavyalılar konusunda Mecelle’nin babası Ahmet Cevdet Paşa’nın tavrına benzer. Cevdet Paşa dayanak olarak şu ayeti gösterir: “Eğer müşriklerden biri sana sığınırsa, onu himaye et; ta ki Allah’ın kelamını işitsin; sonra da onu emin olacağı yere ulaştır...(Tevbe: 6).”

Roncalli’nin köklerini İstanbul’da attığı bu çığırı 16’ncı Benedict sıfatıyla papa olan Ratzinger yine İstanbul referansı (Bizans İmparatoru Paleologos) ile fiilen kapatmıştır. Ama selefinin açtığı bu çığırı kapatma Kilise içinde çok geçmeden daha büyük bir infilaka ve tasfiye ve tesaffiye yol açacaktır.

04.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.10.2006) - Papa: Yanılmaz, yanıltır

  (29.09.2006) - Hangi mütekabiliyet?

  (28.09.2006) - Kılıcı aforoz etmek

  (27.09.2006) - Pasifizm dersleri

  (26.09.2006) - İslâm ve kılıç

  (25.09.2006) - Regensburg miladı

  (24.09.2006) - Diyalog, birlikte yaşam ve uzlaşma

  (22.09.2006) - Diyalog ve monolog

  (21.09.2006) - Sukunetin bedeli

  (20.09.2006) - Papa, İslâm ve Türkiye

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004