Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Çoğunluk hâlâ AB’yi istiyor

Uluslararası Stratejik Araştırma Eğitim ve Danışma Merkezi tarafından yapılan bir çalışmada, 2002 yılından bu yana vatandaşların AB’ye bakışı araştırıldı. Araştırma Merkezinin Koordinatörü Prof. Dr. İbrahim Armağan, 2002 yılında yüzde 76.35 olan AB üyeliğine desteğin, 2004 yılında 64.82’ye düştüğünü, 2006 yılında yapılan araştırmada ise vatandaşın bu konudaki görüşlerinde önemli değişiklikler olduğunun ortaya çıktığını, yüzdenin 57.41’e düştüğünü söyledi.

“AB Kıskacında Türkiye’nin Sosyo-Politik Profili’’ adlı çalışmada, 2002 yılından bu yana vatandaşların AB’ye bakışı araştırıldı. Merkezi İzmir’de bulunan Uluslararası Stratejik Araştırma Eğitim ve Danışma Merkezi (USADEM) Genel oordinatörü Prof. Dr. İbrahim Armağan, 2002 ve 2004 yılları ile son olarak 2006 yılında 15 ilde 2 bin 100 kişiyle, yurt dışında ise çeşitli Avrupa kentlerindeki 740 Türk vatandaşıyla yüz yüze ve anket yoluyla yaptığı araştırmayı kitap haline getirdi.

Prof. Dr. Armağan, bu yıl içinde ‘’AB Kıskacında Türkiye’nin Sosyo-Politik Profili’’ adıyla yayınlanacak kitabının içeriğiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada, Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Bursa, Balıkesir, Aydın, Antalya, Kayseri, Malatya, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Trabzon ve Kars’ta yapılan görüşmelerde, AB’ye olan güven ve desteğin azaldığını, kuşkuların arttığını gözlemlediklerini bildirdi.

2002 yılında yüzde 76.35 olan AB üyeliğine desteğin, 2004 yılında 64.82’ye düştüğünü ifade eden Prof. Dr. Armağan, 2006 yılında ülke genelinde örnekleme yöntemiyle yapılan araştırmada ise vatandaşın bu konudaki görüşlerinde önemli değişiklikler olduğunun ortaya çıktığını, yüzdenin 57.41’e düştüğünü gözlemlediklerini söyledi.

“YİNE DE ÇOĞUNLUK

AB’Yİ İSTİYOR’’

Prof. Dr. Armağan, ‘’Yine de halkımızın yüzde 60’a yakın bir çoğunluğu, AB’ye üyeliğimizden yana. Oysa AB ülkelerinde yaşayan Türklerin yüzde 90 gibi çok yüksek kısmı üyeliği istiyor’’ dedi.

Vatandaşlara göre, AB’nin bir uygarlık projesi olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Armağan, ancak üyelik konusundaki karamsarlığın dayandığı önemli sosyolojik gerekçeler olduğunu savunarak, şöyle devam etti:

‘’Vatandaşımızın önemli bir kesimi, küreselleşme ve AB hakkında sağlıklı bilgiye sahip değildir. AB’ye olumsuz bakanların bir kısmına göre, birlik, bir Hristiyan topluluğudur. Ayrıca biz istesek bile AB hiçbir zaman bizi üye olarak kabul etmeyecektir. Gerçekleşmeyecek bir projenin peşinden koşmak, bize zaman kaybettirir. AB de hiçbir zaman büyük ve güçlü bir Türkiye istemez. AB süreci ile Türkiye’ye gelişi hızlanacak olan küresel sermaye, Türkiye ekonomisini denetimi altına alır.’’

Prof. Dr. Armağan, araştırmasının yurt dışındaki Türklerle ilgili bölümünde ise Londra, Paris, Bordo, Frankfurt, Berlin ve Hamburg kentlerinde 120’şer olmak üzere toplam 740 Türk ile görüşüldüğünü bildirdi. Prof. Dr. Armağan, buna göre, AB ülkelerinde yaşayan Türklerin yüzde 90’ına yakın bir kesimi, Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istiyor, ancak birliğin Türkiye’ye yaklaşımından kuşku duyuyor. Batı basınından izlediği kadarıyla batılı insanların yüzde 60’a yakın bir kesiminin Türkiye’nin bugünkü yapısıyla AB’ye üyeliğine karşı olduğunu bildiren Prof. Dr. Armağan, Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan kesimin büyük bölümünün Türkiye’yi yeterince tanımadığına dikkati çekti.

/ İZMİR

09.01.2007


 

Irak'ın tamamı tedirgin ve...

Irak’ın tümünde bir tedirginlik olduğunu ve Türkmenler olarak kendilerinin de bundan pay aldıklarını belirten Ergeç, “Biz silâhsız bir toplumuz. Kerkük’te peşmergeler silâhlandırıldı. Kerkük barut fıçısıdır. Fitillerinin kimin elinde olduğu belli. Tüm insanlığa, tüm dünya ülkelerine Kerkük’teki tehlikeyi görmeleri çağrısında bulunuyoruz. Meselenin ciddiye alınması gerekir. Bir toplum tehlike ile karşı karşıyadır. Bize yapılan haksızlıkları görmezden gelmesinler’’ diye konuştu.

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Dr. Sadettin Ergeç, tüm ülkelere Kerkük’teki tehlikeyi görmeleri çağrısında bulundu. Ergeç, ‘’Kerkük’te peşmergeler silahlandırıldı. Kerkük barut fıçısıdır. Fitillerinin kimin elinde olduğu belli’’ dedi.

Ergeç, yaptığı açıklamada, Türkmenlerin sorunlarını yerinde tespit etmek, ilgili komisyon ve kişilerle görüşmek için 2 günden bu yana toplantılar yaptığını ve son durumu değerlendirdiklerini belirtti. Bugün elindeki bilgilerle Bağdat’a gideceğini belirten Ergeç, ABD siyasetinin önemli isimlerinden Cumhuriyetçi Senatör John McCain’in katıldığı Irak konulu paneldeki konuşmasına değindi. Ergeç, John Mccain’in dikkat çeken sözlerini yıllardır, defalarca dile getirdiklerini ancak seslerini yeterince duyuramadıklarını söyledi. Ergeç, ‘’ABD’li senatörün sözlerine aynen katılıyorum’’ dedi.

Türkmenlerin 1920’lerden bu yana yaklaşık 16 kez soykırımla karşı karşıya kaldığını, oysa Türkmenlerin demokrasi kültürünü benimseyen bir toplum olduğunu belirten Ergeç, şöyle dedi:

‘’Biz yıllardır aynı şeyleri söylüyoruz. Çok defalar bize karşı yanlış adımlar oldu. Bizim toplumumuz demokrasi kültürünü en iyi benimseyen ve yönlendiren bir toplumdur. Biz silahsız bir toplumuz. Kerkük’te Peşmergeler silahlandırıldı. Kerkük barut fıçısıdır. Fitillerinin kimin elinde olduğu belli. Tüm insanlığa, tüm dünya ülkelerini Kerkük’teki

tehlikeyi görmeleri çağrısında bulunuyoruz. Meselenin ciddiye alınması gerekir. Bir toplum tehlike ile karşı karşıyadır. Bize yapılan haksızlıkları görmezden gelmesinler.’’

Ergeç, Irak’ın tümünde bir tedirginlik olduğunu ve Türkmenler olarak kendilerinin de bundan pay aldıklarını bildirdi. 2007 sonunda yapılacağı belirtilen referandum öncesi çok tehlikeli adımlar atıldığını söyleyen Ergeç, ‘’Fırsattan istifade edip haksızlıklar, hak gibi gösterilmeye çalışılıyor’’ dedi.

KERKÜK’TEN GÖÇ ETTİRİLEN

TÜRKMEN VE ARAPLAR

Kerkük’te meydana gelecek istikrarsızlıktan herkesin zarar göreceğini anlatan Ergeç, şunları söyledi: ‘’Irak Anayasası’na geçici Anayasa’dan getirilen 140. Madde konuldu. Biz zamanında bunun çok tehlikeli olduğunu söyledik. Bu madde bizi çok rahatsız etmektedir. Bu maddenin üç aşamalı olarak uygulanması gerekir. Bunun birinci adımı normalleştirmedir. Buna göre, Saddam Hüseyin zamanında Kerkük’ten göç ettirilenlerin geri getirilmesi, gelenlerin gönderilmesi ve o dönemde istimlak edilen arazilerin geri verilmesidir. Bu süreçten sonra sayım süreci başlayacak ve referandum yapılacaktır. Normalleştirmeye karşı değiliz ancak, yapılan girişimlere karşıyız. Kerkük’ten 11 bin 800 kişi göç ettirilmiş bunların içerisinde Türkmen, Kürt ve Arap vardı. Ancak, sadece seçmen kütüklerine resmi kayıtlara göre 227 bin Kürt eklenmiştir. Bunların aileleriyle birlikte nüfusu 600 bine yakın olmaktadır. Bu nedenle Kerkük’ün düzeni bozulmuştur. Bu şekilde yapılacak referandumu ve seçimin de neticesi bellidir.’’

“TÜRKMENLERİN ARAZİLERİ

İSTİMLAK EDİLİYOR’’

Ergeç, Kerkük’te istimlak edilen arazilerin yüzde 90’ının Türkmenlerin olduğunu kaydetti. Arazilerinin zorla istimlak edildiğine dair, Irak genelinde Türkmenlerin yaptığı 36 bin başvuru olduğunu belirten Ergeç, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Fakat, bu işe bakan komisyonun başındaki kişiler belli. Bu güne kadar ancak 100 dava görülmüş. Elinde silahlı güçlere sahip olanlar haksızlık ve psikolojik baskı yapıyorlar. İnsanlığa karşı çağrımız var Kerkük’te ve Türkmenlerin yaşadıkları yerleri görsünler. Adalettin tecelli etmesine katkıda bulunsunlar. Buraya getirilen silahlı Peşmerge milis güçleri, ulusal güç olarak gösterilmektedir. Kerkük’ün giriş çıkışları kontrol altında. Resmi kurumlara tayin edilenler tamamen onların elinde. Yarın bir sorun çıkarsa, bu silahlı güçler iç güvenlik yerine karşı tarafı destekleyecekler. Seçimde de bunu yaşadık. Türkmeneli bölgesinde yaklaşık 3 milyon civarında Türkmen yaşamaktadır. Yarın bu şekilde yapılacak seçimi de referandumu da tanımayacağız, reddedeceğiz ve katılmayacağız.’’

/ DİYARBAKIR

09.01.2007


 

Müzakereler istişareli yürüyecek

Tarama sürecinin ardından müzakere sürecine geçilen AB’ye uyum amacıyla çıkarılacak mevzuatın ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri, artık öncelikle sektör firmalarına sorulacak.

Edinilen bilgiye göre, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, müzakere sürecine hazırlık amacıyla, AB mevzuatına uyumun ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri konusunda, ilgili sektörlerin görüşünü almak üzere anket uygulaması başlattı. Bakanlık, söz konusu mevzuat uyumu halinde sektörde beklenen gelişmelere ilişkin hazırladığı 35 sorudan oluşan 8 sayfalık anketi, ilgili firmalara ulaştırarak, 12 Ocak’a kadar cevaplamalarını istedi. Ankette, firmaların, söz konusu düzenlemenin rekabetçilik, iç ve dış pazar, ticaret ve yatırım hareketleri, serbest piyasa düzeni, üretim, üretim maliyetleri, istihdam, ithalat ve ihracat, Ar-Ge faaliyetleri üzerine olabilecek muhtemel etkileri hakkındaki görüşleri soruluyor. Firmalardan, AB düzenlemelerine uyumun hava ve su kalitesi ile kaynakları, toprak kalitesi ve yer altı kaynakları, iklim üzerine olabilecek muhtemel etkileri hakkında da görüş isteniyor. Ayrıca, sosyal etkiler bölümünde de “AB’ye uyum amacıyla yapılacak düzenlemenin iş kalitesine ilişkin haklar ve standartlar üzerine olabilecek etkileri’’ soruluyor. AB ile tarama sürecinin tamamlandığını ve müzakere sürecine geçileceğini hatırlatan yetkililer, müzakerelere başlamadan önce, AB’nin, uyum amacıyla yapılacak düzenlemelerin sektörlere olası ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerinin değerlendirilmesi amacıyla, ‘’etki değerlendirme raporları’’ istediğini, bu amaçla ilk uygulamanın da Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından başlatıldığını söylediler.

Söz konusu etki değerlendirme uygulamasının, bu yıl, bütün sektörlerde ve bütün mevzuat uyumu çalışması öncesi, zorunlu olarak yapılması bekleniyor. Bakanlık tarafından firmalara ulaştırılan anketin ön yazısında, ulusal mevzuatın AB mevzuatı ile uyumlaştırılması çalışmalarında, ulusal sektörün yeni düzenlemelerden olumlu veya olumsuz bir şekilde etkilenmesinin muhtemel olduğuna dikkat çekildi.

/ ANKARA

09.01.2007


 

Onlar şimdi AB vatandaşı

Bulgaristan’ın 1 Ocak 2007 tarihi itibariyle tam üye olmasının ardından Avrupa Birliği (AB) kapıları, Balkanlardan çeşitli sebeplerle göç eden 500 binin üzerindeki soydaşa da açıldı.

Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği (BAL-GÖÇ) Genel Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan, yaptığı açıklamada, Balkanlardan Türkiye’ye son bir asırdır devam eden göç olayının, 93 Harbi, Balkan Savaşı ve Bulgaristan’da 1989 yılında uygulanan asimilasyon politikaları döneminde yoğun olarak yaşandığını anımsattı.

Balkan, Türkiye’deki soydaşların ağırlıklı olarak Bursa, İstanbul, Tekirdağ-Çorlu, İzmir, Manisa-Akhisar, İzmit ve Eskişehir’e yerleştiklerini kaydetti. Bulgaristan’daki baskı ve asimilasyon döneminden (1989 sonrası), 2001 yılına kadar geçen süre içinde, 500 binin üzerinde soydaşın Türkiye’ye göç ettiğini anlatan Balkan, bunların çifte vatandaşlık haklarının bulunduğunu belirtti.

Balkan, zaman içinde Bulgaristan vatandaşlığını kaybeden göçmenleri, bunu tekrar aktif hale getirmeleri için yönlendirdiklerini ifade ederek, şunları söyledi ‘’Son 2-3 yılda çifte vatandaşlığa olan ilgi büyük ölçüde arttı. Buna rağmen Bulgaristan vatandaşlığını yenileyenlerin oranı, henüz yüzde 50 civarında. Bir başka deyişle, şu anda 250 bin civarında soydaşımız, istediği Avrupa ülkesine vizesiz girebilecek durumda. Bunların yüzde 99’u Türkiye’de ikamet ediyor. AB üyeliğinin her sorunu çözmediğini, böyle bir yaklaşımın yanlışlığının örneklerle sabit olduğunu ifade eden Balkan, Yunanistan’daki Batı Trakya Türklerinin bunun en iyi örneği olduğunu hatırlattı.

AB vatandaşı 5-6 milyon Türk var

Bulgaristan’daki Türk varlığının giderek güçlendiğini, daha bilinçli hareket ettiğini ve buna Türkiye’de yaşayan göçmenlerin de oylarıyla önemli katkılar sağladığını anlatan Balkan, Bulgaristan parlamentosunda halen 34 milletvekili ve 3 bakan ile 1 il ve 28 ilçe belediye başkanının Türk olduğunu belirtti. Balkan, Bulgaristan’da 7.5 milyon nüfusun 1 milyonunun Türk olduğuna işaret ederek, Romanya ve Yunanistan ile birlikte Balkanlardaki Türk varlığının 2 milyonu bulduğunu kaydetti. Emin Balkan, başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan Türler de dikkate alındığında AB vatandaşı konumunda 5-6 milyon Türk bulunduğuna dikkati çekerek, küçük bir Avrupa ülkesinin nüfusu kadar Türkün şimdiden AB üyesi olduğunu sözlerine ekledi.

/ BURSA

09.01.2007


 

Avrupadaki Türk kadınlar erkeklerden önde

Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Vakfı ve Türkiye İşverenler Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) işbirliği ile hazırlanan “Avrupa’da Türk Kadını” başlıklı araştırma, Avrupa’daki Türk kadınlarının toplumun pek çok sahasında varlıklarını gösterdiklerini, genç kuşak kadınların erkek akranlarından kimi alanda çok daha ileri olduklarını ortaya koydu.

Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen’in koordinatörlüğünde yürütülen “Avrupa’da Türk Kadını: Almanya Örneğinden hareketle Avrupa’daki Türk Kadınlarının Yaşam Koşullarına Dair Bir Analiz” başlıklı araştırmanın sonuçları dün düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.

Araştırma sonuçlarına göre kadınların % 38,8’inin ev hanımlarından oluştuğunu, çalışma yaşamına tam veya yarı zamanlı olarak dahil olan kadınların oranının ise % 33,6 olduğunu aktaran TAM Direktör Yardımcıcı Gülay Kızılocak, “Kadınların çalışma hayatını tercih etmeme sebepleri arasında aile kurmak, çocuk bakımı konuları geliyor” dedi. Kadın haklarının aile ve politikada daha güçlü kılınması gerektiği yönündeki ifade kadınların % 97’si tarafından onaylanırken, kadınlar için meslek eğitiminin gereksiz olduğu görüşünü savunanlar yalnızca % 7. Kadınların öncelikle ev işleri ile ilgilenmesi gerektiğini düşünenler ise % 24 seviyesinde.

Almanya’daki üniversitelerde öğrenimine devam eden otuz bin Türk öğrencinin % 41’inin kızlardan oluştuğunu Prof. Dr. Şen de, Almanya’da Türklerin daha çok seçtiği üç sektörden biri olan avukatlığı tercih eden 1050 Türk’ten %58’inin kadın olduğuna dikkat çekti.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

09.01.2007


 

Ege 7 kez sallandı

Ege Denizi’nde dün sabah saatlerinde büyüklükleri 4.4 ile 3.2 arasında değişen 7 deprem meydana geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünün internet sitesinde yer alan bilgilere göre, Ege Denizi’nde bu sabah saat 05.15’te 3.3 büyüklüğündeki ilk depremin ardından, saat 05.35’de 4.4, 05.44’de 3.6, 06.26’da 3.2, 07.07’de 3.7 ve 07.15’de 3.5 büyüklüğünde 5 deprem daha meydana geldi. Çanakkale’nin Gülpınar (Ege Denizi) açıklarında da saat 07.43’de 3.2 büyüklüğünde sarsıntı kaydedildi.

Adapazarı’nda dün 00.19’da meydana gelen 3.2 büyüklüğündeki deprem ise heyecana yol açtı. Deprem şehirdeki yüksek katlı binalarda hissedildi. Adapazarı Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Duran, şehirde yapılan incelemelerde herhangi bir hasarın oluşmadığını belirterek “Korkulacak bir durum yok’’ dedi.

/ MUĞLA

09.01.2007


 

Sözleşmeli öğretmenlere, “asker öğretmen” olma yolu

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Personel Genel Müdürü Remzi Kaya, sözleşmeli öğretmenlerin de vatani görevlerini “asker öğretmen” olarak yapmaları için çalışma başlattıklarını bildirdi.

Kaya, yaptığı açıklamada, kadrolu öğretmenlerin vatani görevlerini öğretmen olarak yapma hakkına sahip olduklarını hatırlatarak, sözleşmeli öğretmenlerin de aynı haktan yararlanabilmeleri için çalışma başlattıklarını belirtti. Askere giden sözleşmeli öğretmenlerin de askerlik dönüşü sözleşmelerinin aynen devam ettiğini hatırlatan Kaya, şu bilgileri verdi:

“Sözleşmeli öğretmenler ile ilgili birçok husus yeterince bilinmiyor. Sözleşmelerini fesh ederek askere giden sözleşmeli öğretmenler, dönüşte sözleşmelerinin yenilenip yenilenmeyeceğini merak ediyor. Sözleşmeli öğretmenleri kadro karşılığı çalıştırdığımız için bu öğretmenlerimizin sözleşmeleri askerlik dönüşünde de aynen devam ediyor. Ayrıca, bu öğretmenlerimizin askerlik görevlerini kadrolu öğretmenler gibi ‘asker öğretmen’ olarak yapmaları için çalışma başlattık. Millî Savunma Bakanlığı, talebimizi uygun görürse sözleşmeli öğretmenlerimizin de askerlik görevlerini ‘asker öğretmen’ olarak yapmalarını istiyoruz.” Kaya, 2007 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu içerisinde 20 bin sözleşmeli öğretmenin sözleşmeleri otomatikman yenilendiğini belirterek, “Bu konuda sözleşmeli öğretmenlerimiz hiçbir sorun yaşamayacaklar” diye konuştu.

/ KAYSERİ

09.01.2007


 

Meclis, soydaşların durumunu görüşecek

TBMM Genel Kurulunda bugün Batı Trakya Türk azınlığının içinde bulunduğu durum hakkında genel görüşme yapılacak.

CHP grup başkanvekilleri Ali Topuz, Kemal Anadol ve Haluk Koç ile AKP İstanbul Milletvekili İnci Özdemir ve arkadaşlarının verdiği önergeler doğrultusunda yapılacak genel görüşmede, CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen ile Özdemir konuşma yapacak. Hükümet adına Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül konuşacak. AKP grubu adına kimin konuşacağının henüz belli olmadığı genel görüşmede, ANAVATAN Grubu adına Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı, CHP grubu adına ise Haluk Koç söz alacak. CHP’nin önergesinde, Batı Trakya’daki soydaşların çocuklarının gerekli eğitimi görme imkanından yoksun bırakıldığı, Yunan mahkemelerinin aldığı kararla isminde ‘’Türk’’ olan azınlık derneklerinin kapatıldığı, Osmanlı döneminden kalan, harap durumdaki bazı camilerin onarımına ve halkın seçtiği müftülerin görev yapmasına izin verilmediği kaydediliyor. ‘’Soydaşlarımıza ait araziler haksız yere ve ölçüsüz biçimde istimlak edilmiş, soydaşlarımız büyük zarara uğratılmıştır’’ denilen önergede, bütün bu konuların, TBMM Genel Kurulunda kapsamlı biçimde ele alınmasının uygun olacağı belirtiliyor.

AKP’nin önergesinde ise Batı Trakya’da 150 bin kişilik bir Türk azınlığı bulunduğu ifade edilerek, TBMM AB Uyum Komisyonunun, 13-17 Haziran 2006’da Atina ve Batı Trakya’yı ziyaret ettiği ve soydaşların sorunlarının devam ettiğinin gözlemlendiği ifade ediliyor.

/ ANKARA

09.01.2007


 

Bayramlaşma için Suriye’ye giden 840 kişi dönmedi

Yakınlarıyla bayramlaşmak için Suriye’ye giden 840 kişinin henüz dönmediği bildirildi.

Alınan bilgiye göre, Kilis ve Halep Valiliği arasında imzalanan protokol gereği Kurban Bayramı’nın 3 ve 4. günü Suriye’deki yakınlarının yanına 48 saat yatılı bayramlaşma için giden Türk vatandaşlarının dönüşleri sürüyor. Suriye’ye yatılı bayramlaşma için geçen 15 bin 561 kişiden 840’ı henüz geriye dönmedi. Yetkililer, bayramlaşma protokolünün geç dönenler için bir yaptırım öngörmediğini, bu sebeple bayramlaşmalarda geç gidiş ve dönüşlerin yaşandığını belirtti. Bu arada, vatandaşların gecikme sebebi olarak hava muhalefetini gerekçe gösterdiği bildirildi.

/ KİLİS

09.01.2007


 

Kuş gribine karşı ilâç stoku arttırılıyor

Muhtemel bir kuş gribi salgını konusunda tüm ülkeleri uyaran Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerileri doğrultusunda çalışmalarını sürdüren Sağlık Bakanlığı, ilaç stokunu artırmaya hazırlanıyor. Geçen geçen yıl Türkiye’de 4 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan kuş gribinin görüldüğü 11 ildeki grip vakalarının da takip edildiği bildirildi.

DSÖ, stoklayacakları antiviral ilâç miktarını ülkelere bırakırken, Sağlık Bakanlığı, depolarında bulunan 1 milyon 130 bin antiviral ilâç Tamiflu’ya ek olarak, yakında 84 bin kutu daha alacak. Bakanlık ayrıca çocuklarda kullanım kolaylığı olduğu için depolarındaki 30 bin kutu antiviral şurubu da takviye edecek.

Sağlık Bakanlığı, konuyla ilgili tüm kişi, kurum ve kuruluşların küresel grip salgınını tanımaları ve görevlerini yerine getirmek üzere hazırlık yapmalarına yardımcı olacak bilgi ve çerçeveyi belirlemek üzere bir “Ulusal Pandemi Plânı” hazırladı.

/ ANKARA

09.01.2007


 

Önder: Odalar, siyaset yerine işlerine baksın

KOBİ Danışmanları Derneği (KOBİDA) Mehmet Önder, odalar, sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri ve sendikaların siyaset yapmak yerine, sektörlerini uluslararası pazarlara taşıyacak stratejiler geliştirmesi gerektiğini bildirdi.

Önder, yaptığı yazılı açıklamada, yoğun rekabetin yaşandığı global pazarlarda KOBİ’leri zor günlerin beklediğini belirterek, KOBİ’lerin üretimi bildiğini, ancak en büyük sorunlarından birinin, ürettiği malı satacak hedef pazarları bulamamak olduğunu kaydetti. Meslek odaları, sendikalar, ticaret odaları, sivil toplum örgütlerinde yaklaşık 1 milyar dolara yakın kaynak bulunduğunu belirten Önder, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

‘’Bu kaynak, KOBİ’leri dünya rekabetine hazırlayacak ve uluslararası pazarlara taşıyacak stratejiler için kullanılmalıdır. Aksi taktirde her geçen gün daralan KOBİ’lerimizi zor günler bekliyor. Odalar, sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, sendikalar siyaset yapmak yerine, sektörlerini uluslararası pazarlara taşıyacak stratejiler geliştirmelidir.”

/ İSTANBUL

09.01.2007


 

Başoğlu: Siyasette kaliteyi düşürmek, demokrasiyi yıpratır

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, siyasette kaliteyi düşürmenin hem siyasetçileri, hem de demokrasiyi yıpratacağını söyledi.

Başoğlu yaptığı yazılı açıklamada, bazı siyasî parti yetkililerinin, siyasetçilerin eşleri ile uğraşması ve bunu sürekli olarak gündemde tutmalarının, siyaset ile ilgili olmayan konularla uğraştıklarının göstertergesi olduğunu belirtti. Başoğlu, “Siyaset yapan kimse, sözün muhatabı da o dur. Sayın Başbakanın eşi siyaset yapmıyorsa onun başörtüsü kimseyi ilgilendirmez. Sayın Baykal’ın eşi siyaset yapmıyorsa, eşinin yanında yemeklere katılıp katılmaması da kimseyi ilgilendirmez. Siyasetçilerimizin uğraşılacak onca önemli sorun varken işi hanımlar üzerinden siyasete dökmemeleri üzücü hatta utanç vericidir”

Recep GÖREN / ANKARA

09.01.2007


 

PKK sorunu Irak ile işbirliğini engelliyor

Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Oğuz Çelikkol, terör örgütü PKK sorununun Türkiye’nin Bağdat yönetimi ve Irak’ın kuzeyindeki gruplarla işbirliğini olumsuz yönde etkilediğini söyledi.

Çelikkol, NTV’ye yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Irak’ta güvenlik ve istikrarın sağlanmasına öncelik verdiğini hatırlatarak, 2007 yılında mezhep çatışmalarının geride bırakılmasını diledi. Irak hükümetinin ve ülkenin kuzeyindeki grupların terör örgütü PKK’ya karşı atacakları adımların ilişkilere olumlu etki yapacağını ifade eden Çelikkol,

Ankara ile Irak’ın kuzeyindeki gruplar arasında diyalog eksikliği olmadığını kaydetti.

Çelikkol, ancak terör örgütü konusunun Türkiye’nin Bağdat ve ülkenin kuzeyindeki gruplarla işbirliğini olumsuz yönde etkilediğine işaret etti. Irak’ın bölünmesi gibi senaryoların masada olmasını istemediklerini belirten Çelikkol, Kerkük konusunda referandum için şartların oluşmadığını ve soruna uzlaşı yoluyla çözüm bulunması gerektiğini söyledi. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün önümüzdeki ay ABD’ye yapması öngörülen ziyaretinin hatırlatılması üzerine de Çelikkol, Irak konusunun Gül’ün Washington ziyareti sırasında ağırlıklı olarak gündemde olacağını ifade etti.

Irak İçişleri Bakanının 2007 yılının ilk aylarında Türkiye’ye gelmesinin beklendiğini söyleyen Çelikkol, ziyaret sırasında Türkiye’nin Irak güvenlik güçlerinin eğitimine katkıda bulunma önerisinin de ele alınacağını sözlerine ekledi.

/ ANKARA

09.01.2007


 

Okul yangını korkuttu

Şanlıurfa’da bir ilköğretim okulunun çatısında meydana gelen yangın, itfaiye ekiplerince söndürüldü.

Alınan bilgiye göre, Hayatı Harrani Mahallesi’nde bulunan 24 derslikli Mehmet Akif İnan İlköğretim Okulunun çatısında, öğrencilerin derste bulunduğu saatte, henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Okul idarecilerinin yangını farketmesi üzerine, öğrenciler tahliye edilip, itfaiyeye bilgi verdi. İtfaiye ekipleri de yangına müdahale etti. 6 itfaiye aracıyla müdahale edilen yangın, yaklaşık 1 saatlik çalışmayla kontrol altına alınarak, söndürüldü.

/ ŞANLIURFA

09.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004