Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Anarşi ve terörün barınamadığı atmosfer



Eğer biz İslâm ahlâkının, iman hakikatlerinin güzelliklerini, mükemmelliklerini hâl ve hareketlerimizle göstersek neler olurdu dersiniz?

O zaman diğer dinlerin tâbileri grup grup İslâma girer, hatta dünyanın bazı kıt’a ve devletleri bile İslâmla müşerref olurlardı.1

Bediüzzaman 1911 yılında Şam Emevî Camii’nde yüzü aşkın âlimin de içinde bulunduğu büyük bir kalabalığa verdiği hutbede bu gerçeğe dikkat çekmişti.

İslâm yaşandığında gıptayla bakılacak bir atmosfer ortaya çıkar. İslâmın barış ve huzur dolu iklimi her tarafı sarar. Güzellikler dört bir yana yayılır. Dünyada dahi bir nevî Cennet hayatı yaşanır.

İslâm hakkında olumsuz kanaat ve düşünceleri yıkmanın en kestirme ve güçlü yolu budur.

Böyle bir atmosferde anarşi ve terör vücut bulmaz. Çünkü kaynak bulamaz, barınamaz. Onun için anarşi ve terörün en etkili çâresi İslâmı yaşamaktır.

Bediüzzaman bu gerçeğe eserlerinde özellikle parmak basar, “Hakiki bir Müslüman, samimi bir mü’min, hiçbir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. Dinin şiddetle menettiği şey, fitne ve anarşidir”2 der.

Demek oluyor ki, kişiler gerçek anlamda dindarlaştıkça anarşiden uzak kalırlar. Kalmak zorundalar.

Bediüzzaman der ki:

“Şimdi bu zamanda en büyük tehlike olan zındıka ve dinsizlik ve anarşilik ve maddiyunluğa karşı yalnız ve yalnız tek bir çare var. O da Kur’ân hakikatlerine sarılmaktır. Yoksa koca Çin’i, az bir zamanda komünistliğe çeviren musibet-i beşeriye; siyasî, maddî kuvvetler ile susmaz. Yalnız onu susturan hakikat-i Kur’âniyedir.”3

Nur Talebelerinin hizmetlerinin esasını teşkil eden îman hizmetinin önemli bir maksadı da anarşiye set çekmektir. Bunu da şu ifadelerle anlatır Bediüzzaman:

“Biz Nur Talebeleri hem idareye, hem âsâyişe, hem vatan ve milletin saadetine çalışıyoruz. Karşımızdaki dinsiz, anarşist ve millet ve vatan düşmanlarıdır. Hükümet için bize ilişmek değil, tam yardım ve himaye etmek lâzımdır.”4

Eğer hükümetlerin bir gâyesi de anarşi ve terörle mücadele etmek ise—ki öyledir—anarşiyi kökünden kazıyabilecek bu hakikatlere destek olmalı, kuvvet vermelidir.

Dipnotlar:

1- Hutbe-i Şamiye, s. 30. 2- Tarihçe-i Hayat, s. 566. 3- Emirdağ Lahikası, 2:297. 4- Şuâlar, s. 443.

03.11.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.11.2007) - Anarşi ve terörün çaresi

  (01.11.2007) - Anarşinin temelinde ne var?

  (31.10.2007) - Anarşiye karşı Bediüzzaman

  (30.10.2007) - Teröre çözüm

  (29.10.2007) - Bediüzzaman Said Nursî ve Cumhuriyet

  (28.10.2007) - Abdülhamid siyaseti ve bölücülük

  (27.10.2007) - Rızık peşinde

  (26.10.2007) - Bu azap niçin?

  (25.10.2007) - Terörün üstesinden gelmek

  (24.10.2007) - Bataklığı kurutmak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri