Hükûmet mensuplarının, “Üzerimize bir etiket gibi yapıştı” demek sûretiyle kurtulmak istediklerini beyan ettikleri Türk Ceza Kanunu’nun meşhur 301. maddesi yeniden gündemde. Başbakan, son yurt dışı seyahatinde konu ile ilgili soruları cevaplandırırken “Sosyal Güvenlik Yasasından sonra konu meclis gündemine gelecek” anlamında konuşmuş.
“Başka dert mi kalmadı, nedir bu 301’den çektiğimiz” diyenler olabilir. Ancak inkâr edilse de TCK 301. madde pek çok müsbet gelişmeye engel teşkil etti. Bu ve benzer maddeler tek başına bir anlam ifade etmeyebilir. Bunların varlığı, bir zihniyeti gösteriyor ve zaten Türkiye’nin önünü tıkayıp, ufkunu karartan da bu anlayıştır.
301. madde ile ilgili olarak hükûmet mensuplarının dile getirdikleri tesbitleri bir araya toplamak şaşırtıcı olabilir. “Bu madde kalksın” denildikçe ileri sürülen görüşler çok şaşırtıcıydı. 301. maddeyi savunmak için bütün bir milleti küstürmeyi dahi göze aldıkları söylenebilir. Üstelik bu savunmalar, konuştukları için geçmişte mahkûm olan siyasetçiler tarafından yapılıyordu. Bugün gelinen noktada ise 301’in en azından değiştirileceği ifade ediliyor.
Adalet Bakanı Şahin, bir soru önergesini cevaplandırırken geçen yıl (2007’de) 301 sebebiyle 744 dâvâ açıldığını ve 1189 kişinin yargılandığını söylemiş. (AA, 31 Mart 2008)
Şahin, “AİHM’in düşünce özgürlüğü bağlamında yerleşmiş içtihatları da göz önünde tutularak TCK’nın 301. maddesinde yer alan suçun unsurlarında, uygulamada doğan tereddütlerin giderilmesi ve düşünce özgürlüğünün alanının genişletilmesi amacıyla maddenin değiştirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır” şeklinde konuşmuş.
Aslında bu ihtiyaç bugün değil, yıllar önce ortaya çıkmıştı. Gerek sivil toplum kuruluşları ve gerekse uluslar arası kuruluşlar her imkân ve fırsatta TCK 301. maddenin kaldırılması gerektiğini söyledi. Ne var ki hükûmet cenâhı bu konuda tutarlı bir siyasî irade ortaya koyamadı. Bir gün ‘kalkacak’ dedi, başka bir gün “Benzer maddeler Avrupa’da da var, kimse 301’e dokunamaz” anlamına gelecek tavır sergiledi. Oysa bu bilgi de çok yanıltıcıydı. Benzer maddeler bazı Avrupa ülkelerinde olsa bile uygulama çok farklı.
Elbette herhangi bir maddenin varlık ya da yokluğundan ziyade, anlayış ve yaklaşım önemlidir. Çok güzel maddeler olabilir, ama yanlış uygulama ile kötü neticeler doğurabilir. Napolyon’un “Bana tevili kabil olmayan bir cümle getiriniz, sizi onunla idam edeyim” sözündeki anlayış hâkim olduktan sonra ‘kötü’ maddelerin değiştirilmesi yeterli olmaz.
Türkiye’nin yapması gereken şey, zihniyet değişimini yapabilmektir. Her fırsatta ‘devrim’den bahsedenlerin, bu yönde adım atmaması çok düşündürücüdür.
Mülkün temeli adalet olduğuna göre, bunu temin etmek hükûmetlerin en birinci vazifesi olmalı. Planda olmayan yeni bir engel çıkmaz ise, 301. maddenin değişmesi mümkün görünüyor. Hemen ifade edelim ki, sadece bir maddenin değişmesi ile bahar gelmez. Benzer şekilde onlarca madde, yürürlükteki kanunlarda yer alıyor. Bir kısmı bugün kullanılıyor, bir kısmı ise ‘ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak üzere’ sırasını bekliyor. Bu bakımdan ‘gizli 301. maddeler’e de dikkat etmek ve onları da değiştirmek gerekir.
“301. maddeyi değiştirdik, daha ne istiyorsunuz?” diyecek olanlara bugünden itirazımızı ifade etmiş olalım...
04.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|