Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Biri tahrip, diğeri tahrik ediyor

DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, AKP’nin devleti tahrip, CHP’nin de tahrik ettiğini söyledi. İki partinin birbirini manipüle ederek Türkiye’deki siyaseti anormalleştirdiklerini anlatan Soylu, “Ak Parti devleti ve kurumlarını tahrip etmektedir. CHP’nin de yaptığı açıktır. Yani birisi tahrip, birisi bir tahrik mekanizması kurmuştur. Ve bu kavga Türkiye’yi önemli ölçüde enerjisini boşa sevk eden bir ülke haline getirmektedir” dedi.

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, AKP’nin devleti tahrip, CHP’nin de tahrik ettiğini söyledi. 2 partinin birbirini manipüle ederek Türkiye’deki siyaseti anormalleştirdiklerini anlatan Soylu, “Ak Parti devleti ve kurumlarını tahrip etmektir. CHP’nin de yaptığı açıktır. Yani birisi tahrip birisi bir tahrik mekanizması kurmuştur. Ve bu kavga Türkiye’yi önemli ölçüde önemli enerjisini boşa sevk eden bir ülke haline getirmektedir” dedi.

Gezi ve incelemelerde bulunmak üzere Mersin’e gelen Soylu, Silifke ilçesine bağlı Yeşilovacık beldesinde Belediye Başkanı Halil İbrahim Yetkin’i makamında ziyaret etti.

Soylu, ziyaret sırasında, Demokrat Parti’nin köklü bir geçmişe sahip olduğunu, Türkiye’nin siyasi geleneğini yansıttığını vurguladı. CHP’nin normal yollardan iktidara gelebilme şansına sahip olmadığının herkes tarafından bilindiğine dikkat çeken Soylu şöyle devam etti: “Aylardan beri Türkiye’nin her meselesini sanki bir işaret fişeği edasında atarak bazen kurumları, bazen askeri, bazen Yargıtay’ı bazen Anayasa Mahkemesi’ni tahrik etmeye çalışıyor. Bu da iktidar partisinin işine geliyor. Hiçbir şey yapmamasına, ekonomide başarısız tablo çizmesine ve Türkiye’yi yönetememesine rağmen bir kavga ortamı oluşturuyorlar ve gerçek meseleleri örtmeye çalışıyorlar. AK Parti ve CHP’nin yaptığı Türkiye gündemini meşgul etmektir. Ak Parti ve CHP aynı havuzdan besleniyorlar. Türkiye bunlardan kurtulmalıdır.” Soylu şunları söyledi: “TBMM’de bulunan 4 siyasî parti ideolojik temelli partilerdir. Bunlar gerginlikten beslenmektedir. Bugün Türkiye’de gerginliğin temel problemlerinden bir tanesi Türkiye’yi sağduyuya, uzlaşmaya davet edecek, kamplaşmalardan kutuplaşmalardan arındırabilecek, kavga ve kaostan arındırabilecek bir partinin bulunmamasıdır.”

Soylu, şöyle devam etti: ’’Benim oturduğum koltuk, Türkiye’nin yapısına ulaşmasında her yolunda, her barajında, her fabrikasında toplamının yüzde 85’inde imzası olan bir koltuktur. Ben de bu partiyi yeniden gençleştirmek, kasketlileri güldürmek, kadınların siyaset yapabilmesini sağlamak için varım. Bugün Türkiye’yi idare edemeyenler, idare şeklini elini yüzüne bulaştıranlar, bugün Meclis’te durarak ana muhalefet görevini layıkıyla yerine getiremeyenlere siyaset nasıl yapılırmış diye göstermek için karşınızdayım.’’

Soylu, iki ay önce ‘’beyaz yürüyüş’’e başladığını hatırlatarak, ‘’O zaman bir çuval gübrenin fiyatı 50 YTL iken şimdi 100 YTL sınırlarını aştı. Cep telefonuna daha önce 100-200 kontör alan vatandaşlarımız şimdi parça kontörü bile alamaz hale geldi’’ dedi.

Tahıl ambarı olan Türkiye’nin, 17 milyon ton buğdayı zor üretir duruma geldiğini söyleyen Soylu, şunları kaydetti: ’’Çünkü Türkiye’nin tarlaları sulanmıyor. Çünkü bir Demokrat, bir Adalet, bir Doğru Yol Partisi yok ki sulama kanalları yapabilsin, barajları yeniden harekete geçirebilsin. Ankara’da duracaklar, orada senaryo üzerine senaryo yazacaklar. Neymiş dinleme yapıyorlarmış, neymiş Dışişleri Bakanı dünyanın öbür tarafında mübarek dinimiz üzerinden siyaset yapacakmış. Bu ülkenin insanlarının din ve vicdan özgürlüğünü biz sağladık, ama bir gün bunun üzerinden siyaset yapmadık.’’

/ Mersin

04.06.2008


 

İnsan haklarına ‘5N 1K’ modeli

İnsan Hakları Kurulu Batman Şube Başkanı Aziz Mercan, vatandaşların insan hakları kutularına attıkları şikâyet dilekçelerini, haber yazmada kullanılan “5N 1K” kuralına göre yazmaları gerektiğini söyledi.

Konuyla ilgili detaylı bilginin ve şikâyet dilekçesinin nasıl yazılması gerektiğinin http://www.ihb.gov.tr/basvuru.htm web sayfasında anlatıldığına dikkati çeken İnsan Hakları Kurulu Başkanı ve Vali Yardımcısı Mercan, şikâyet kutularına yapılan başvuruların daha sağlıklı değerlendirilmesi için “5N-1K” kuralına mutlaka uyulması gerektiğine işaret etti. Vali Yardımcısı Mercan, “Vatandaşlar başvuru dilekçesinde, ‘ne, nezaman, nerede, nasıl, neden ve kim’ kuralı ile sorunlarını dile getirip ne anlatmak istediklerini kısaca anlatmalıdır. Ancak kimi zaman (Kim, Ne, Ne Zaman, Nerede, Nasıl, Neden) kuralı da yetmez. Şikâyet başvurusunda olayın konusu, ihlâle uğrayanın “Kim” sorusunun yanında “Kimler” de olmalıdır. Olay veya olaylar etraflıca aktarılmalı, neler olduğu ve nasıl gerçekleştiğine mutlaka yer verilmelidir” şeklinde konuştu.

Yapılan haksızlıkların, önüne geçilmesi için şehrin çeşitli yerlerine insan hakları kutuları yerleştirildiğini dile getiren Mercan, vatandaşların valilik veya kaymakamlıklar bünyesinde oluşturulan danışma bürolarına şahsen başvurmalarının yanı sıra, il ve ilçe insan hakları kurullarının telefon, faks veya elektronik posta adresleri ile Alo 150 telefon hattına şikâyetlerini bildirebileceklerini söyledi.

/ Batman

04.06.2008


 

AB destekli ‘Basın Akademisi’ kuruluyor

Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) tarafından iletişim fakültelerinden mezun olmayan ve ‘alaylı’ olarak tabir edilen meslek mensuplarını eğitimini desteklemek ve sertifika sahibi Olmasını sağlamak amacıyla ‘Antalya Basın Akademisi’ kuruluyor.

Proje için Avrupa Birliği fonlarından 145 bin Euro hibe kredi alındı. Projenin ayrıntılarını anlatmak amacıyla, cemiyet binasında bir basın toplantısı düzenleyen Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mevlüt Yeni, “Antalya’da alaylı gazeteci kalmayacak.” dedi. Göreve geldikleri günden bu yan Proje üzerinde çalıştıklarını belirten Başkan Yeni, projenin kabulünün, sadece Antalya bazında değil meslekî anlamda ülke çapında da önem taşıdığını ifade etti. Projenin amacının, aktif olarak görev yapan 120 medya çalışanını, meslekî açıdan daha donanımlı kılmak ve Avrupa’daki medya standartları hakkında bilgilendirmek olduğunu ifade eden AGC Başkanı, “Proje sonunda meslektaşlarımız temel iletişim kavramlarına, bilgilerine ve Türkiye ile Avrupa’daki medya teknik ve uygulamalarına hakim olacaklardır” dedi. Koordinatörlüğünü cemiyet üyelerinden Osman Altınışık’ın yürüttüğü eğitim projesi, Haziran 2008’de başlayacak ve Kasım 2009’da sona erecek. Proje içinde hazırlık çalışmaları dışında toplam eğitim süresi 8 ay. Dört dönem halinde verilecek eğitimler 30’ar kişilik 4 grup şeklinde düzenlenecek ve her dönem 2 ay sürecek. Dersler haftada 2 gün ve günde 2 saat şeklinde verilecek. Projenin toplam maliyeti 156 bin Euro, bunun 145 bin Euro’su AB’den hibe kredi şeklinde alındı. 11 bin Euro’sunu ise cemiyet kendi imkânlarıyla karşılayacak. Eğitime başvuranların sayısının artması halinde gerekirse kredi desteği olmadan da bu çalışmalar Cemiyet kaynaklarıyla sürdürülecek. Eğitim projesinde öncelikle lise mezunları ile iletişim fakültesi dışında bir bölümden mezun olan diğer üniversite mezunları yararlanacak.

Müşerref AKSOY / Antalya

04.06.2008


 

Başörtüsü dâvâsı yarın başlıyor

Anayasa Mahkemesi, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasını öngören Anayasa değişikliğinin ‘’iptali veya yok hükmünde kabul edilmesi ve yürürlüğünün durdurulması’’ istemiyle açılan dâvâyı, 5 Haziran Perşembe günü görüşmeye başlayacak.

CHP ve DSP, 5735 sayılı ‘’Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un birinci ve ikinci maddelerinin iptali veya yok hükmünde olduklarına karar verilmesi ve dâvâ sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması’’ istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dâvâ açmıştı.

/ Ankara

04.06.2008


 

Başörtülü öğretmene AİHM’den yine red

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), başörtüsü taktıkları için görevden uzaklaştırılan iki öğretmenin açtığı davada, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

AİHM, Fatma Karaduman ve Sevil Tandoğan'ın 2004 yılında açtıkları davayla ilgili verdiği kararda, ''Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesi 1. fıkrasını ihlal ettiği'' görüşüne vardı. Mahkeme, başvuru sahipleri için maddi tazminata gerek görmedi. AİHM, gerekçeli kararında, Danıştay başsavcısının görüşlerine davacıların yanıt verememeleri nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini bildirdi.Sakarya'da İmam Hatip Lisesinde görevli Fatma Karaduman ve Sevil Tandoğan, derslere başörtüsüyle girdikleri gerekçesiyle haklarında idari dava açılmış ve 2001 yılında görevlerinden alınmıştı. AİHM, 3 Nisan 2007 tarihinde aldığı kararda, başvuru sahiplerinin, ''din ve vicdan özgürlüklerin ihlal edildiği'', ''ayrımcılığa maruz kaldıkları'' ve ''mal ve mülkiyet haklarının ihlal edildiği'' yolundaki şikayetlerinin incelenmeye alınmasını reddetmişti. Mahkeme, bu şikayetlerin incelenmeye alınmamasına gerekçe olarak, daha önce yine başörtüsü taktığı gerekçesiyle okuldan kaydı silinen Leyla Şahin'in AİHM'ye yaptığı başvuruya ilişkin gerekçeli kararı emsal göstermişti.

/ Strasbourg

04.06.2008


 

MHP, dinleme iddiaları için Meclis Araştırması istedi

MHP, yasadışı dinleme iddialarının araştırılması ve gerekli tedbirlerin tespiti amacıyla Meclis Araştırması açılması için önerge verdi.

MHP Grup başkanvekilleri Mehmet Şandır ve Oktay Vural’ın imzasıyla TBMM Başkanlığına sunulan Meclis Araştırması açılması önergesinde, güvenlik güçlerinin yanı sıra bazı merkezlerin veya kişilerin, ileri teknik cihazlar kullanarak çok yaygın ‘’Telefon dinlemesi’’ veya ‘’Ortam dinlemesi’’ yaptığı yönünde kuşkuların arttığı belirtildi. İktidarın en önemli sorumluluğu ve görevinin, vatandaşların vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklerini korumak, geliştirmek ve bu alana yönelik tehditleri ve istismarları önlemek olduğu belirtildi.

/ Ankara

04.06.2008


 

Bakan Şahin: Öcalan’a, radyo ve gazete veriliyor

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun tanıdığı haklar çerçevesinde, Abdullah Öcalan’a radyo ve gazete verildiğini kaydetti.

MHP Hatay Milletvekili Süleyman Çirkin’in soru önergesini cevaplayan Adalet Bakanı Şahin, Öcalan’ın, 21 Mart 2008 tarihinde avukatlarıyla görüştüğünü belirtterek, bu görüşmede, ‘’avukatları tarafından Öcalan’a 2 cep telefonu verilmek istendiği ancak bu kişilerin yakalandığı’’ yolundaki iddialarla ilgili herhangi bir bilgi bulunmadığını ifade etti. Şahin, 1 Ocak 2007’den 22 Nisan 2008’e kadar terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile ilgili haberlere ilişkin Cumhuriyet başsavcılıklarına 90 suç duyurusunda bulunulduğunu bildirdi. Şahin, ‘’Bakanlığımız Ceza işleri Genel Müdürlüğü Basın Bürosu suç teşkil eden yayınların takibi yapılmaktadır. Bu büronun verilerine göre, 1 Ocak 2007 tarihi ile 22 Nisan 2008 tarihleri arasında söz konusu kişiyle ilgili terör örgütü hakkında, propaganda yapan gazetelere ilişkin 74, internet sitelerinde çıkan yayınlara ilişkin de Cumhuriyet başsavcılıklarına 16 adet suç duyurusunda bulunuldu" dedi.

/ Ankara

04.06.2008


 

Kur’ân öğretiminde “kur” sistemi geldi

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Muhammet Şevki Aydın, yaz Kur’ân kurslarında ilk kez geçtiğimiz yıl uygulanan ‘Kur’ sistemiyle eski usûl Kur’ân öğretmenin rafa kalktığını söyledi.

23 Haziran’da başlayacak yaz Kur’ân kurslarında kur sistemiyle öğrenciler 3’er haftalık 3 kur ile toplam 9 haftada Kur’ân öğrenme imkânı bulacak ve tatil yapma imkânı da sağlayacak.

Bursa’da, Kur’ân kursu öğretmenleri ve cami imamlarıyla biraraya gelen Aydın; “Görevimiz, bu milletin evlâtlarına dinimizi en güzel şekilde öğretmektir. Geçen yıl yürürlüğe giren Kur sistemi bu yıl iyice oturacaktır. Artık eski usûl Kur’ân öğretilmeyecek” dedi.

Din eğitimi ve yaz kurslarının önemine dikkat çeken Aydın, kursların fizikî yönden iyi olmasının eğitim kalitesine yansıyacağını kaydetti. Bursa’ da görev yapan 230 Kur’ân Kursu öğreticisiyle de özel bir toplantı yapan Diyanet İşleri Başkan yardımcısı Şevki Aydın, “Yaz kursları, başkanlığımızın halkımıza sunduğu çok önemli bir hizmetidir. Bu hizmet ise yeni yetişen neslin beklentisine cevap verecek düzeyde yapılması gerekir. Bunu yapabilmekte ancak bilgi ve beceri ile mümkündür. Uygulamaya konulan kur sistemi ile artık yaz kurslarına devam eden öğrenciler 3’er haftalık 3 kur sistemi ile toplam 9 haftada eğitime alınacaklar. Böylece hem tatil yapacak ailelere fırsat verilecek, hem de yavrularımızın ihtiyacı olan Din eğitimini onlara vermiş olacağız. Bu sistemin nasıl çalışacağı konusunda Başkanlığımız eğitim seti materyali hazırladı. Yaz kursları 23 Haziran’da başlayacak” diye konuştu.

ÖĞRENCİLER BIKTIRILMAYACAK

İmamlarla da biraraya gelen Muhammet Şevki Aydın, yaklaşan yaz kursları programında camilerde görev yapan görevlilerin rolünün büyük olduğunu, mahallede yetişen gencin cami ve camideki görevli ile bu vesileyle tanıştığını belirtti.

Aydın, “Aynen Kur’ân kurslarında olduğu gibi camilerde de aynı tarihte başlayacak olan yaz kurslarında kur sistemi uygulanacak. Kur sisteminin bugünün insanı için uygulanabilecek sistem olduğunu, bu konuda ileride tekrar seminerler yapılarak görevlilerimizin bilgilendirileceğini ifade etmek isterim. Yaz kursları 23 Haziran Pazartesi günü başlayacak ve 9 hafta sürecek. Kurslar, 3 kur olarak uygulanacak. 1. kur hiç bilmeyenler. 2. kur az bilenler. 3. kur bilenler ama ilerletmek isteyenler için düzenlendi. Her Kur’ân bitiminde öğrenciye o kuru bitirdiğine dair belge verilecek. Böylece yaz sıcaklarının yoğun olduğu dönemde öğrenci bıktırılmayacak” dedi.

/ Bursa

04.06.2008


 

Bilecik’in Söğüt ilçesine üniversite kurulacak

Türk Ata Stratejik Araştırmalar ve Bilim Vakfı (TÜRK ATA) tarafından Bilecik’in Söğüt ilçesine Türk Ata Üniversitesi kurulacağı bildirildi.

Dereboyu Köyünde, Hıdrellez ve Bahar Bayramı kutlamalarına katılan Türk Ata Vakfı Genel Başkanı Ziya Yılmazbilen, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyeleri ve Belediye Başkanı Halil Aydoğdu, üniversite kurulması planlanan 200 dönümlük arazide incelemelerde bulundu. Türk Ata Vakfının kalbinin bundan sonra kuruluşun ve kurtuluşun beşiği Söğüt’te atacak olmasının heyecanını ve mutluluğunu yaşadıklarını belirten Yılmazbilen, ‘’Türk Ata Üniversitesi Söğüt için şimdiden hayırlı olsun’’ dedi.

/ Bilecik

04.06.2008


 

Kraliçe, Bursa’yı coşkulu ve renkli bulmuş

İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth ile eşi Edinburgh Dükü Prens Philip’in, 14 Mayısta Bursa’ya yaptıkları ziyareti ‘’coşkulu ve renkli’’ buldukları bildirildi.

İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Nick Baird, Kraliçe II. Elizabeth ve eşinin Bursa’yı ziyareti sırasındaki desteğinden dolayı Vali Şahabettin Harput’a teşekkür mesajı gönderdi. Mesajında, Kraliçe ve Edinburgh Dükü’nün ziyareti sırasındaki desteği ve ekibinin başarısı dolayısıyla Vali Harput’a teşekkür eden Baird, ‘’Kraliçe ile Dük, ziyareti coşkulu, renkli ve İngiltere ile Türkiye arasındaki bağların kuvvetlendirilmesi için önemli bulduklarını belirtmişlerdir’’ dedi.

/ Bursa

04.06.2008


 

Elektrik borcunu ödeyemeyince susuz kaldılar

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Kargıcak Köyüne su sağlayan kuyudaki su motorunun bin 500 YTL tutarındaki elektrik borcunu ödeyemeyen köylüler, aylardır susuzluk yaşıyor.

Köylüler, içme suyundan kullanma suyuna kadar bütün ihtiyacını, omuzlarında ya da hayvanlarla çeşmeden taşıyarak sağlarken, su sorunu yüzünden köyün 15 azası istifa etti. Yaklaşık 70 haneli Kargıcak Köyüne su sağlayan kuyudaki su pompasının 1500 YTL tutarındaki elektrik faturasını ödeyemeyen köylüler, yaklaşık 4 aydır kuyudan su kullanamıyor. Su ihtiyacını Kargıcak İlköğretim Okulu bahçesinde bulunan çeşmeden karşılayan köylüler, çeşmenin başında kuyruklar oluşturuyor. Köyün muhtarı, köylünün kullandığı çeşmelerden köy halkının dışındakilerin su alması yasaklandı. Köyde yaşayan çocuklar da su doldurulması konusunda ailelerine yardımcı oluyor.

/ Milas

04.06.2008


 

Köylülerin heyelan korkusu

Muş’un Konukbekler beldesine bağlı Savaşçılar Köyünde yaşayan vatandaşlar, heyelan tehlikesi sebebiyle köylerinin tahliye edilmesini istiyor.

Muş’a 36 kilometre uzaklıktaki 60 haneli Savaşçılar Köyünün muhtarı Hasan Sönmez, gazetecilere yaptığı açıklamada, köylerinin büyük bölümünün heyelan tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Sönmez, şunları kaydetti: ‘’Çatlaklar ve tabandaki ayrıklar nedeniyle okulumuzun bir sınıfı oturulmaz durumdaydı. Millî Eğitim Müdürlüğümüzün onayıyla o sınıfı boşalttık. Köyümüzde 17 vatandaşımız da evini boşaltarak göç etmek zorunda kaldı. Köyümüz daha önce ormanlarla çevrili olduğu için heyelan korkusu yaşanmıyordu. Ancak 1995 yılında terör nedeniyle köyümüz tamamen boşaltıldı ve ormanlık alan da çevre köyler tarafından yok edildi. Sonrasında da heyelanlar meydana gelmeye başladı. Yetkililerden yardım bekliyoruz.’’

/ Muş

04.06.2008


 

Trafik kazaları:1 ölü, 4 yaralı

Nevşehir, Bursa ve Niğde’de meydana gelen trafik kazalarında 1 kişi öldü, 4 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Nevşehir’in Avanos ilçesi Abdi İpekçi Caddesi’nde, B.Y. yönetimindeki 50 EZ 101 plâkalı otomobil, yolun karşısına geçmek isteyen Hilal İkan’a (11) çarptı.

Ağır yaralanan İkan, Nevşehir Devlet Hastanesine kaldırılırken yolda vefat etti. Bursa’nın Gemlik ilçesinde, İsmail Hakan Türkan’ın kullandığı 16 ZP 139 plâkalı motosiklet, Dr. Ziya Kaya Mahallesi’nde devrildi.

/ Ankara

04.06.2008


 

TÜSİAD’çıların iki yüzü

İsveç’in Ankara eski Büyükelçisi Ann Dismorr, “TÜSİAD’ın birçok üyesinin, gayr-ı resmî görüşmelerde, AKP’nin kapatılmasına destek verdiklerini” belirtirken, TÜSİAD “dernek olarak” parti kapatmaya karşı olduklarını savundu.

Eski İsveç Ankara Büyükelçisi Ann Dismorr, ‘’Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) birçok üyesinin, gayri resmî görüşmelerde, AK Parti’nin yargı tarafından kapatılmasına destek verdiklerini’’ belirterek, ‘’Bunları anlayamıyorum, çünkü Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye yatırımı akını siyasal istikrar sayesinde oldu’’ dedi. 2001-2005 yılları arasında Türkiye’de görev yapan Ann Dismorr, ‘’Kodları Çözülmüş Türkiye’’ adlı kitabını, İsveç’in AB Daimî Temsilciliği’nde düzenlediği basın toplantısıyla tanıttı.

Yaptığı konuşmada, Türkiye’nin AB yolculuğunun uzun ve dinamik bir süreç olduğunu anlatan Dismorr, gelinen noktada AKP’nin, özellikle iktidardaki ilk yıllarında hayata geçirdiği büyük reformların etkili olduğunu söyledi.

Türkiye’de daha önce onlarca siyasal partinin yargı süreciyle kapatıldığını, fakat AK Parti aleyhindeki kapatma dâvâsının, büyük halk çoğunluğuna dayanan ve iktidardaki bir partiyi ilk kez hedef alması nedeniyle bunlardan farklı olduğunu vurgulayan İsveçli diplomat, sözlerini şöyle sürdürdü: ’’Bu dâvânın (kapatma) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı hedeflediği yönünde söylentiler var. Erdoğan’ın liderliği tartışılmaz. Son derece karizmatik. Eğer siyasetten men edilirse yerinin doldurulması çok zor. (Erdoğan yasaklanırsa) Ne olacağı konusunda bir strateji göremiyorum. Büyük bir risk alınmış olur.’’

AKP’nin son genel seçimlerde ‘’beklediğinden fazla oy aldığını’’ belirten Dismorr, bunda ‘’ordunun siyasete müdahalesi karşısında halkta oluşan dayanışma duygusunun önemli rol oynadığını’’ savundu. Dismorr, ‘’Birçok TÜSİAD üyesi, gayri resmî görüşmelerinde AK Parti’nin yargı tarafından kapatılmasını destekliyor. Bunları anlayamıyorum, çünkü Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye yatırımı akını siyasal istikrar sayesinde oldu. Batı Avrupalı bakışıyla bunu sindirmek zor’’ diye konuştu.

/ Brüksel

04.06.2008


 

ABD ile nükleer işbirliği yapıyoruz

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormack, Türkiye ile ABD arasında Barışçı Nükleer İşbirliği Anlaşması’nın devreye girdiğini duyurdu. Anlaşma, ilk etapta gelecek 15 yıllık dönemi kapsayacak. 15 yıldan sonra ise, iki taraftan birinden anlaşmayı sona erdirme yönünde itiraz gelmediği takdirde her beş yılda bir otomatik olarak yenilenecek.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormack, Türkiye ile ABD arasında Barışçı Nükleer İşbirliği Anlaşması’nın devreye girdiğini duyurdu. anlaşma, ilk etapta gelecek 15 yıllık dönemi kapsayacak. 15 yıldan sonra ise, iki taraftan birinden anlaşmayı sona erdirme yönünde itiraz gelmediği takdirde her 5 yılda bir otomatik olarak yenilenecek. Açıklamada anlaşmanın, Amerikan ve Türk sanayi sektörlerine, iki ülke arasında teknoloji, materyal, reaktör, nükleer araştırma ve nükleer güç üretimiyle ilgili unsurların paylaşımı imkânı sağlayacağı belirtildi. Sean McCormack, İsrail ile Suriye arasında Türkiye’nin arabuluculuğuyla başlayan temaslar için, ‘’Türk hükümeti, bölgede barışı ilerletme yönünde çalıştığı için alkışlanmalı’’ dedi. Sean McCormack, düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin, ‘’Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın, İsrail ile müzakereleri ilerletmek için ABD’nin desteğine ihtiyaç olduğu’’ sözlerini hatırlatarak, ABD’nin bunda istekli olup olmadığına ilişkin sorusuna, ‘’Bizden böyle birşey istendiğini sanmıyorum’’ cevabını verdi. McCormack, ‘’Eğer taraflar ve ilgili tüm gruplar ABD’nin katılımını isterse, bu isteği değerlendiririz. Benim bildiğim kadarıyla bu sürece katılmaya çağrılmadık. Asıl, bölgede barışı ilerletme yönünde çalıştığı için Türk hükümeti alkışlanmalı’’ diye konuştu.

/ Washington

04.06.2008


 

“Gönül Köprüsü” Projesi, Diyarbakır’da başladı

MİLLİ Eğitim Bakanlığı ve Turkcell’in işbirliğiyle hayata geçirilen “Gönül Köprüsü” Projesi, Diyarbakır’da düzenlenen bir törenle başlatıldı.

Proje, 81 ilden 100 bin öğrencinin farklı illeri ziyaret etmesini, Türkiye’nin sahip olduğu doğal ve kültürel güzellikleri tanımasını ve kalıcı dostluklar kurmasını amaçlıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı ve Turkcell’in işbirliğiyle hayata geçirilen “Gönül Köprüsü” Projesi’nde ilk öğrenci grubu, Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv ve Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun katıldığı bir törenle Diyarbakır’dan yola çıktı.

Proje için gerçekleştirilen törende konuşan Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, “Geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz çocuklarımız bizler için büyük önem taşıyor. Ruhsal gelişimin küçük yaşlarda sağlanan imkânlarla şekillendiğine inanıyoruz. Çocuklarımızın vizyonunu genişleteceğine ve ülkemizin sahip olduğu doğal ve kültürel güzellikleri keşfetmelerini sağlayacağına inandığımız ‘Gönül Köprüsü Projesi’ni bu anlayışla başlatıyoruz” dedi. Bakan Çelik konuşmasında ayrıca Gönül Köprüsü’nün tüm Türkiye’nin projesi olduğunu belirterek, fikir önderlerine ve sanatçılara “Proje Gönüllüleri” olarak projeye destek vermeleri için çağrıda bulundu. Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv ise “Turkcell olarak, Türkiye’nin farklı illerindeki çocuklarımızın kuracakları Gönül Köprüsü’ne destek vermekten mutluluk duyuyoruz. Çocuklarımızın, içinde bulundukları şehirlerin dışına giderek, hem paylaşmayı farklı düzeylerde yaşamalarını, hem de bilgilerini, deneyimlerini geliştirmelerini arzuluyoruz. Onların insiyatif sahibi, kendi kararlarını alabilen bireyler olarak yetişmelerine katkımız olmasından mutluyuz. Gönül Köprüsü ile ülkemizdeki bağların daha da güçleneceğine ve zihinlerdeki mesafelerin azalacağına inanıyoruz” dedi.

Mehmet KARA / Diyarbakır

04.06.2008


 

Demirel: GAP, bir an evvel bitirilmeli

9. CUMHURBAŞKANI Süleyman Demirel, ‘’GAP Eylem Planı, aslında GAP Projesi’nin tamamlanması projesidir. Yeni bir plan değildir’’ dedi.

Süleyman Demirel Üniversitesi’nde düzenlenen ‘’2008 Haziran’ında Dünya ve Türkiye’’ konulu panele katılan Süleyman Demirel, bir gazetecinin, hükümetin GAP Eylem Planı’nı hatırlatması üzerine de şunları kaydetti: ’’GAP Eylem Planı, aslında GAP Projesi’nin tamamlanması projesidir. Yeni bir plan değildir. GAP Projesi’nin 40 milyar kw/saat elektrik üretecek ve 17 milyon dönüm araziyi sulayacak kapasitesi var. Elektriğin önemli bir kısmı yapılmıştır, sulama henüz yüzde 15 seviyesindedir. Sulamalarda geri kalınmıştır. Geri kalınmış olmasından dolayı üzgünüm ama başlamış olmasından ve bir an evvel bitirilmeye gayret edilmesinden dolayı da memnunum. Bir an evvel bitirilmeli.’’

/ Isparta

04.06.2008


 

Hükümetin Eylem Planı yetersiz

TOBB Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclisi Başkanı Umut Oran, GAP Eylem Planını vizyon bazında olumlu, strateji ve taktik anlamda yetersiz bulduğunu söyledi.

Oran, yaptığı açıklamada, planın, Devlet Bakanı Nazım Ekren’e de sunulan, GAP Kalkınma Platformu’nun 9 aydan uzun süren çalışmalarına atıfta bulunmaması ve platformun hazırladığı somut rapordan istifade etmemesinin, özellikle bölgedeki yatırımcı açısından düşündürücü bir nokta olarak öne çıktığını kaydetti. Umut Oran, ‘’Açıklanan birçok niyetin bundan önceki 17 paket gibi niyet düzeyinde kalmamasını umarım, asıl fark uygulamada ortaya konmalı’’ dedi. Maliyeti 41,3 milyar YTL olan GAP’ta 2007 sonu itibariyle nakdi gerçekleşmenin yüzde 62 düzeyinde olduğuna işaret eden Oran, projenin tamamlanması için gerçekçi bir finansal planın ortaya konması gerektiğini söyledi.

/ Gaziantep / aa

04.06.2008


 

Genç Yaklaşım’a çevre ödülü

Genç Yaklaşım Dergisi 16. INEPO Çevre Basın Ödülleri Dergi Haberleri kapsamında üçüncülük ödülü aldı.

Haziran ayının ilk haftası kutlanan Dünya Çevre Haftası sebebiyle INEPO Çevre Derneği öncülüğünde, Bank Asya’nın ana sponsorluğunda Çevre ve Orman Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Fatih Üniversitesi ve Fatih Koleji tarafından düzenlenen ve gelenekselleşen 16. Uluslararası Çevre Proje Olimpiyatı (INEPO) kapsamında 2008 Çevre Basın Ödülleri sahiplerini buldu. Ödül töreni bugün Fırat Kültür Merkezinde düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. 2008 Çevre Basın Ödülleri; Haber Yarışması ve Çevre Basın Özel Ödülü olmak üzere iki ana kategoride gerçekleştirildi. Haber Yarışmasının konusu “Çevre ve Doğanın Korunması” olup; gazete haberleri, televizyon haberleri ve dergi haberleri bölümlerinde düzenlendi. Çevre Basın Özel Ödülleri ise, çevre bilincinin oluşumuna katkıda bulunan yayın kuruluşları (Gazete, Televizyon, Dergi, Radyo, İnternet Sitesi) ve yayınlara da (Köşe Yazısı, TV ve Radyo Programları, İnternet Haberleri vb.) “Çevre Özel Ödülü” verildi.

16. INEPO ÇEVRE OLİMPİYATLARI ÖDÜLLERİ DE VERİLECEK

Aralarında ABD, Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Almanya, Beyaz Rusya, Bosna Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Burkina Faso, Endonezya, Estonya, Filipinler, Gürcistan, Güney Afrika, Güney Kore, Irak, Hindistan, Kanada, Kazakistan, Kosova, Kuzey Kore, Litvanya, Mısır, Makedonya, Moldova, Meksika, Nahçıvan, Pakistan, Romanya, Rusya, Slovakya, Tacikistan, Tayland, Tayvan, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün, Vietnam, Yemen ve Türkiye’nin de bulunduğu 41 ülkeden 13-19 yaş grubu genç çevreci mucitler, Dünya Çevre Haftasında, dünyanın çevre sorunlarına getirdikleri çözümlerle, madalya için yarıştı. Basının ve ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdiği 16. Uluslararası Çevre Proje Olimpiyatlarının değerlendirmeleri çerçevesinde dün dünyanın 41 ülkesinden gelen genç çevreci mucitler, Meke Deniz Süpürgeleriyle Yenikapı İskelesinin yanındaki balık halinin önünde İstanbul Boğazını temizlediler. 16. Uluslararası Çevre Proje Olimpiyatı’nın (INEPO) Türkiye’yi çevre-fizik kategorisinde Özel Samanyolu Lisesi öğrencileri Ali Durmaz ve Mehmet Aksay’ın projesi; çevre biyoloji kategorisinde Eskişehir Anadolu Lisesi öğrencisi Oğuzhan Üstündağ’ın projesi; çevre kimyası kategorisinde Özel Turgut Özal Anadolu Lisesi öğrencilerinden Zehra Doğan ve Büşranur Kocabaş’ın projesi ile ilköğretim dalı çevre sağlık kategorisinde Özel Samanyolu İbrahim Avcı İlköğretim Okulu öğrencisi Ebrar Önal’ın projesi temsil edecek. 16. INEPO Çevre Olimpiyatı bugün ödül dağıtımıyla sona erecek.

Yeni Asya

04.06.2008


 

Anız yangını küresel ısınmayı arttırıyor

OSMANİYE Çevre ve Orman Müdürü Ahmet Dolgun yaz aylarında artan anız yangınlarının ülkeye büyük zararlar getirdiğini belirterek, çiftçileri uyardı.

Dolgun, ikinci ürün ekilen yerlerde valilik tarafından verilecek izinle ancak anız yakılmasına müsaade edilebileceğini söyledi. Çevre ve Orman Müdürü Ahmet Dolgun, “Çukurova bölgesinde artan anız ve yol kenarları ile meralarda ot yakılması ülkenin temel ekolojik sistemlerinin dengesinin bozulmasına sebep olmaktadır. Bitki ve hayvan türlerini yok etmektedir. Anız yakılmasından dolayı atmosferdeki karbondioksit oranı yükselmekte ve bu da küresel ısınmanın hızlanmasına neden olmaktadır.” dedi.

Dolgun, “Anız yangınları topraktaki organik maddeleri yok ettiğinden dolayı toprağın verimini düşürmekte ve daha çok gübre kullanımına yol açmaktadır. Yangınlar su kaynaklarımızın kirlenmesine sebep olmaktadır. Yol kenarlarında yakılan anızlar, karayollarındaki görüş mesafesini azaltarak ölümlerle sonuçlanan trafik kazalarına yol açmaktadır. Çiftçilerimize anız yakılması, çayır ve meraların tahribi ve erozyona sebebiyet verecek her türlü faaliyetin yasak olduğunu hatırlatıyoruz.” diye konuştu. Muhtarlar ve kamu görevlilerinin anız yakma olayının olduğu tarlanın durumunu duyum aldıktan sonra tutanakla tesbit ederek ilgili kurumlara bildireceklerini belirten Dolgun, yapılacak incelemeler neticesinde Türk Ceza Kanunu’nun 279. maddesine göre yasal işlemlere başvurulacağını ifade etti.

/ Osmaniye

04.06.2008


 

KKKA’ya bu yıl 14 kurban verdik

SAĞLIK Bakanlığı, 2 Haziran 2008 itibariyle, 167 Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı vak'ası bildirimi yapıldığını, 14 vatandaşın ise vefat ettiğini açıkladı.

Sağlık Bakanlığı, 2002 yılından itibaren özellikle ilkbahar ve yaz aylarında Türkiye’de görülmeye başlanan KKKA belirtilerini; ani başlayan ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, kırıklık, halsizlik ve belirgin iştahsızlık olarak sıraladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada; hastalarda bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi yakınmaların da görülebildiği, daha sonra ise bu belirtilere vücudun çeşitli yerlerinde görülen kanamaların da eşlik edebildiğine dikkat çekildi. Sağlık Bakanlığı’na 2 Haziran 2008 itibariyle 167 KKKA vak'ası bildirimi yapıldığı, 13 vatandaşın ise vefat ettiği bildirilen açıklamada, korunma yöntemleri şöyle sıralandı:

- Kişisel korunma tedbirleri kapsamında hayvan kanı, dokusu veya hayvana ait diğer vücut sıvıları ile temas sırasında gerekli korunma tedbirleri alınmalıdır.

- Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunulması durumunda, vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli; yapışan keneler doktor tarafından çıkartılmalıdır.

- Korunma amaçlı olarak giyinilmeden önce giysilere uygulanabilen repellent olarak bilinen kene kovucular dikkatli bir şekilde kullanılabilir.

04.06.2008


 

Uzun yolda 5 dakika camları açın

YAZ tatilinin gelmesiyle birlikte vatandaşlar, uzun yolculuklara çıkıyor. Uzmanlar da, araç kullanmanın püf noktalarını açıkladı.

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği’nden Prof. Dr. Muhsin Kılıç, araçlarda yolcu ve sürücünün bulunduğu kabinin, yolculuk esnasında 4-5 dakikada bir havalandırılması gerektiğini, hava sirkülasyonunun sağlanmaması durumunda karbondioksit solumaya başlayan şoförde, dikkat dağılması ve uyku halinin meydana gelerek kazaya davetiye çıkarılacağını söyledi.

Araçlarda yolcu ve sürücünün bulunduğu kabinin oldukça küçük bir hacme sahip olduğunu hatırlatan UÜ Mühendislik Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölüm Prof. Dr. Muhsin Kılıç, herhangi bir havalandırma sisteminin açılmaması, camların da kapalı tutulmasıyla kabin içinde karbondioksit miktarının artacağını belirtti. Bir süre sonra da araç içindekilerin karbondioksit solumaya başlayacağını anlatan Kılıç, “Bu durum insanda dikkat dağılmasına, uyku halinin gelmesine ve yorgunluğa sebep olur. Bu gibi durumlar, insanın kazaya sebebiyet verecek hareketler yapmasına sebep olur. İnsanlar bunun bilincinde olmalı. Özellikle seyahatlerde içerdeki yolcu sayısına bağlı olarak yeterli havalandırma yapılmalıdır. Bu sürüş ve yolcuların güvenliği açısından gerekli. Arabada sadece şoför olsa dahi 4-5 dakika içinde karbondioksit düzeyi, konfor limitlerinin çok üstüne çıkmakta. 5 dakikanın üstünde oksijen yavaş yavaş azalmaya başlar ve şoförü etkiler.” dedi.

/ Bursa

04.06.2008


 

Küçük hukuk fakülteleri büyüklerine katılacak

YÖK, öğretim üyesi az bulunan ve yeni açılan hukuk fakültelerinin öğrencilerini, büyük fakültelere aktarma kararı aldı.

Uygulamayı ‘haklı’ olarak yorumlayan Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, YÖK’ün, öğretim üyesi az olan hukuk fakültelerinin öğrencilerinin büyük hukuk fakülteleri-ne dağıtılması kararına kendilerinin de dahil edildiğini, bunu son anda fark ederek listeden çıkartılmalarını sağladıklarını söyledi. Yurtkuran, kendi fakültelerinin öğretim üyesinin yetersiz olmadığını kaydetti. Hangi fakültelerin öğrencilerinin pay edileceğini bilmediğini belirten Yurtkuran, büyük ihtimalle yeni açılan üniversitelerin hukuk fakültelerindeki öğrencilerin dağıtılacağını dile getirdi.

/ Bursa

04.06.2008


 

Yılanlardan şifa arıyorlar

BAYBURT’A, bağlı Kırkpınar Köyünde her yıl Mayıs ayında ortaya çıkan yılanların birçok hastalığa iyi geldiğine inanılıyor.

Kırkpınar Köyünde Mayıs ayında yer yüzüne çıkan ve başta yılancık olmak üzere, sedef, egzama gibi ağrılı bütün hastalıkları tedavi ettiğine inanılan yılanlar, Haziran ayının ortalarına kadar bu amaçla köylüler tarafından kullanılıyor. Yurt dışından ve Türkiye’nin birçok bölgesinden vatandaşlar, köylüler tarafından özel hazırlanmış toprak kaplarda sütle beslenen yılanlardan şifa bulmak için köye geliyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Köksal Alpay ise, yılanların bazı hastalıklara iyi geldiği yönündeki inanışın, bilimsellikle bir ilgisinin olmadığını söyledi.

/ Bayburt

04.06.2008


 

Hâlâ israf edecek miyiz?

Dünyada 800 milyon insan kötü besleniyor, dünya nüfusunu doyurmak için ise yıllık 30 ila 50 milyar dolar tutarında yatırım gerekiyor. Yoksulluğun en önemli sebeplerinin başında ise israf hastalığı geliyor.

2050 yılına kadar 9 milyarı bulması beklenen dünya nüfusunu doyurmak için yıllık 30-50 milyar dolarlık yatırım yapılması gerektiği bildirildi. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nun başkanı Jacques Diouf sorunun çözülmesi için kararlı adımlar atılması ve ciddî yatırımlar yapılması gerektiğini vurguladı. Diouf, “Kısa vadede, 750 milyon dolar tutarında bir gıda yardımı gerekiyor. Ayrıca, yoksul ülkelerin çiftçilerine destek için, tohum, gübre ve hayvan yemi satın alabilmelerinde yardımcı olabilmek için 1 milyar 700 milyon dolar yardım gerekli” dedi. Son kriz sebebiyle, varolanlara ek olarak 100 milyon insanın da açlıkla karşı karşıya kaldığı tahmin ediliyor. Yoksul ülkelerin gıda ithalatının faturası ise, bu yıl yüzde 40 civarında artacak. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü’nün gıda tüketimi uzmanlarından Abby Abbassian, faturanın yoksul ülkelerin daha fazla tüketmesinden kaynaklanmadığını aktardı. Abbasssian, “İthalat açısından baktığınızda, ülkelerin çoğu aşağı yukarı geçmişteki kadar gıda ithal etmiş. Sonuçta bunlar da temel gıda maddeleri. Ama, iki kat daha fazla harcamaları demek bu. Zira, gıda fiyatları yüzde 100 arttı” diye konuştu.

Öte yandan Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, gıda fiyatlarındaki artış sebebiyle 30 milyon Afrikalının yoksulluğa itildiğini, dünyanın her yerinde 800 milyon insanın kötü beslendiğini söyledi. İtalya’nın başşehri Roma’da yapılmakta olan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım zirvesinde, Reuters’a konuşan Zoellick, sadece Liberya’da Ocak ayında gıda fiyatlarının yüzde 25 yükseldiğini, yoksulluğun yüzde 64’den yüzde 70’e çıktığını aktardı. Haiti’de insanlık dramının yaşandığını, insanların karınlarındaki açlığı bastırabilmek için çamurdan kekler yaptıklarını kaydeden Zoellick, “Afrikalılar artık konuşmaktan yorulduklarını ve icraat görmek istediklerini söylüyor. Şimdi pek çok dünya lideri burada ve gerçekten ne gibi bir değişiklik yapılabilir, buna odaklanabiliriz” dedi.

04.06.2008


 

Diyet yapanlar bolca erik yesin

Eriğin, karaciğer, kalp, böbrek ve romatizma hastalıkları ile sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi geldiği bildirildi.

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Utku Çopur, yaptığı açıklamada, eriğin, sahip olduğu zengin vitamin muhtevası, çeşitli hastalıklara karşı gösterdiği olumlu etki ve düşük kalorisi sebebiyle çok faydalı bir meyve olduğunu söyledi. Eriğin düşük kalorisi sebebiyle diyet uygulayan kişilerce de tercih edilen meyvelerin başında geldiğini belirten Prof. Çopur, iklim açısından çok şanslı olan Türkiye’de ilkbahardan yaz sonuna kadar çeşit çeşit erik bulmanın mümkün olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Çopur, eriğin taze bir şekilde bolca tüketilebileceğini ancak tuz ile yenilmemesi gerektiğini, çünkü bu şekilde vücuda gereken miktardan çok fazla, aşırı tuz alınması riski olduğunu dile getirdi.

/ Bursa

04.06.2008


 

Şehir ormanları gürültüyü azaltıyor

Şehirlerde ana arterlere paralel olarak kurulan orman şeridinin, gürültüyü yarıya indirdiği bildirildi.

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Asan, bir sempozyum için geldiği Konya’da açıklamalarda bulundu. Şehir ormanlarının halkın hayat kalitesi üzerinde görsel ve çevresel olmak üzere iki ana olumlu etkisi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Asan, şöyle dedi: ‘’Tepe ve sırtlarda oluşturduğu siluet etkisi, istenmeyen görüntüleri gizleyen perdeleme etkisi, şehir ormanlarının görsel etki grubunu oluşturur. Bol oksijen üretme ve kirli havayı süzme yolu ile hava kalitesini yükseltmesi ve şehir halkına gezme, eğlenme ve rekreasyon imkânı verme, gürültüyü önleme ve iklim şartlarını iyileştirme suretiyle şehir halkının genel hayat kalitesini yükseltmesi de çevresel etki grubunu oluşturur.’’ Prof. Dr. Asan, yapılan araştırmalarda, ormanların şehir gürültüsünü yarı yarıya düşürdüğünün de belirlendiğini vurguladı.

/ Konya

04.06.2008


 

En küçük ‘dış gezegen’ bulundu

Gökbilimciler, Güneş Sistemi dışında şimdiye kadar gözlenen en küçük gezegeni (dış gezegen) keşfettiler.

Normal bir yıldız etrafında dönen ve Dünya’nın yaklaşık üç katı büyüklüğünde olan bu dış gezegenin ortaya çıkarılması, kütlesi Dünya’ya yakın bir gezegenin Güneş Sistemi dışında keşfi araştırmaları açısından büyük önem taşıyor. Şimdiye dek gözlenen en küçük dış gezegen, çok düşük kütleli bir “sönük yıldız” veya kahverengi cücenin yörüngesinde dönüyor. Astronomlar, yeni gezegene “MOA-2007-BLG-192Lb” adını verdiler.

/ İstanbul

04.06.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün haberler

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır