Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Jandarmanın fişleme ısrarı

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısına ilişkin görüşünü, TBMM Adalet Alt Komisyonuna gönderen Jandarma Genel Komutanlığı, bazı maddelerde değişiklik istedi. Jandarma, tasarıdaki “kişilerin ırk, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep veya diğer inançları, dernek, vakıf ve sendika üyeliği, sağlık ve özel yaşamları ile her türlü mahkumiyetlerine ilişkin kişisel verilerin işlenemeyeceğine” hükmüne itiraz etti.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısına ilişkin görüşünü, TBMM Adalet Alt Komisyonuna gönderen Jandarma Genel Komutanlığı, bazı maddelerde değişiklik istedi. Edinilen bilgiye göre, tasarı üzerinde çalışmalarına kurumların yazılı görüş bildirmeleri için ara veren TBMM Adalet Alt Komisyonuna, ilk cevap Jandarma Genel Komutanlığından geldi. Tasarının bazı maddelerinde değişiklik yapılmasını isteyen Jandarma Genel Komutanlığı, yazısında, tasarının ‘’hukuka uygunluk sebeplerini’’ düzenleyen maddesinde değişiklik talep etti. Kişinin temel hak ve özgürlükleri ile meşru çıkarlarına zarar vermediği sürece, ‘’veri kütüğü sahibinin kendi haklı çıkarları’’ için kişinin rızası bulunmaksızın veri işlenmesine imkân sağlandığı hatırlatılan yazıda, ‘’kendi haklı çıkarları’’ ibaresinin, oldukça geniş kapsamlı ve belirsiz nitelikli olduğu savunuldu. Yazıda, bunun yerine ‘’kanunlarla verilen görev ve yetkilerin yerine getirilmesi amacıyla...’’ ifadesinin konulması istenildi. Tasarıda ‘’kişilerin ırk, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep veya diğer inançları, dernek, vakıf ve sendika üyeliği, sağlık ve özel yaşamları ile her türlü mahkûmiyetlerine ilişkin kişisel verilerin işlenemeyeceğine’’ yer verildiği hatırlatılan yazıda, ancak bu verilerin, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğinin korunmasını sağlayacak yeterli tedbirlerin alınması şartıyla bazı hallerde işlenmesine imkân sağlandığı belirtildi.

DİNLEME VE İZLEME YETKİSİ

Yazıda, Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununda ile yönetmeliklerde, jandarmaya, suçun önlenmesinin sağlanması amacıyla gerekli tedbirleri alma ve uygulama yetkisi verildiği hatırlatıldı. Bu kapsamda, jandarmanın kendi sorumluluk alanında ‘’suç işlenmesinin önlenmesi’’ amacıyla iletişimin tesbit edilmesi, dinlenmesi, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınması ile teknik araçlarla izleme yapılması yetkisi tanındığı kaydedildi. ‘’Suçun soruşturulması kadar, suçun işlenmesinin önlenmesinin de önemli olması sebebiyle önleyici kolluk faaliyetlerinin yürütülmesi sırasında özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesine imkân tanınmasının, görevin gereğince yerine getirilmesini sağlayacağı değerlendirilmektedir’’ görüşüne yer verilen yazıda, bu sebeple özel nitelikteki kişisel verilerin işlenmesine, ‘’suçun soruşturulmasında’’ olduğu gibi ‘’suçun önlenmesi’’ için de imkân sağlanması istendi. Kişisel verilerin işlenmesine ilişkin istisnaları düzenleyen madde kapsamına ‘’özel niteliği olan kişisel veriler’’ ile ‘’kişisel verilerin üçüncü kişilere aktarılmasının’’ da alınmasını isteyen Jandarma, Kişisel Verileri Koruma Kurulunun oluşumuna da itiraz etti. Kurulun, Bakanlar Kurulunca seçilen 7 üyeden oluşacağının öngörüldüğü ancak, adayların nasıl belirleneceğine ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği ifade edilen yazıda, kişi hak ve özgürlükleri ile doğrudan ilişkili bir görev yürütecek ve yetkilerini bağımsız olarak kullanacak özerk bir kurulun üyelerinin tek bir makam tarafından seçilmesinin, kurulun bilimsel ve idarî özerkliğini olumsuz etkileyeceği ve kadrolaşmalara sebebiyet verebileceği ileri sürüldü. Yazıda, Kurula aday gösterilmesi ve üye seçiminin farklı makamlar tarafından yapılması istenerek, bu amaçla kurulun öğretim üyeliği yapmış üyeleri için Yükseköğretim Kurulu, kamu hizmetinde çalışma şartı aranan üyeleri için bakanlıkların, özel sektörde çalışma şartı aranan üyeleri için de meslek kuruluşlarının göstereceği adaylar arasından Bakanlar Kurulunca seçim yapılmasının uygun olacağı savunuldu.

/ Ankara

17.06.2008


 

HUKUKÇULARA GÖRE ÇÖZÜM YENİ ANAYASADA

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Yavuz Atar Anayasa Mahkemesinin iptal kararını bir dönüm noktası olarak niteleyerek çözümün yeni anayasada olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ergün Özbudun başkanlığındaki yeni anayasa tasarısını hazırlayan ekipte bulunan Prof. Dr. Atar, anayasa yapma yetkisinin Mecliste olduğunu belirtti. Star’ın sorularını cevaplayan Atar, Meclisin yeni anayasa yapması önünde hiç bir engel bulanmadığını vurgulayarak, “Bu Meclis anayasa yapar” dedi.

MAHKEME MECLİSİN YETKİSİNE ORTAK OLDU

Anayasa Hukuku Profesörü Zühtü Arslan da “Anayasayı korumakla görevli bir organın, bizzat anayasayı ihlal eden kararlar alması hukuka ve devlete olan güveni sarsar” dedi. Yeni Şafak’a konuşan Arslan AYM’nin başörtüsüyle ilgili düzenlenemeyi iptal kararının anayasanın birçok maddesini ihlâl niteliğini taşıdığını söyledi. Prof. Dr. Arslan, “Mahkeme kararıyla açıkça parlamentoya verilen Anayasa’yı değiştirme

yetkisine ortak olmuştur” diye konuştu.

ANAYASA YAPMAK MECLİS'İN HAKKI

ANAYASA HUKUKÇULARI AYM’NİN SON İPTAL KARARI SONRASINDA OLUŞAN BELİRSİZLİK ORTAMINI DEĞERLENDİRDİ. HUKUKÇULARA GÖRE ÇÖZÜM YENİ BİR ANAYASA.

nayasa hukukçusu Prof. Dr. Yavuz Atar Anayasa Mahkemesinin (AYM) iptal kararını bir dönüm noktası olarak niteleyerek çözümün yeni anayasada olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Ergün Özbudun başkanlığındaki yeni anayasa tasarısını hazırlayan ekipte bulunan Prof. Dr. Atar, Star gazetesindeki sorularını cevaplandırırken, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra sivil döneme geçilirken, Demokrat Parti benzeri iktidarları kontrol altında tutabilmek için bir takım vesayet kurumları getirildiğini ifade ederek, bunlardan birinin de AYM olduğunu söyledi. AYM’nin üniversite öğrencilerine kılık kıyafet özgürlüğü getiren düzenlemeyi iptal emesinin 1960’ta başlayan bu sürecin doruğa ulaşması olarak değerlendiren Prof. Dr. Atar, şunları kaydetti:

“Hasar ise bu tür gelişmelerin, reformların, AB’nin önünü kesmesi, ekonominin bozulması, demokrasinin kurumsallaşamaması gibi nedenlerle Türkiye’yi 50 yıl geriye götürebilecek olması. AYM bugüne dek çok sayıda partiyi kapatmış, başörtüsüne ilişkin kanunları iptal etmiştir. Ama bu kararla Meclisin, anayasa yapma iradesini elinden almıştır. Bu bir dönüm noktasıdır, bir anlamda yargıçlar yönetimine geçiştir. Seçilmişler üzerindeki vesayet bu defa yargı eliyle pekiştirilmiştir. Anayasacılık tarihimizde bu kadar ağır bir karar verilmemiştir.”

Prof. Dr. Yavuz Atar, çözüm için önerisini dile getirirken, yasamanın vakit kaybetmeden sivil anayasayı gündeme getirip müzakereye başlamasını gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Atar, “Kamuoyunda yeterince tartışıldı zaten. Böylece ‘Biz seçilmişlere yönelik sistematik gidişata dur demek istiyoruz’ denecek. 22 Temmuz’da bu vekáleti Meclise veren toplumun morale ihtiyacı var” dedi.

Meclisin yeni anayasa yapması önünde hiçbir engel bulanmadığını vurgulayan Anayasa uzmanı Prof. Dr. Atar, “Anayasamızın 175. maddesi Meclis’e bu yetkiyi veriyor. Bu Meclis kurucu meclistir, anayasayı değiştirebilir. Anayasanın bir maddesini değiştirebilen, tamamını da değiştirebilir. Sadece 4. maddeyle bağlı olan ilk üç maddeyi değiştiremez.

PROF. DR. ARSLAN: MAHKEME MECLİSİN YETKİSİNE ORTAK OLDU

Yeni Şafak’a konuşan Anayasa Hukuku Profesörü Zühtü Arslan da Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsünü serbest bırakan kararını iptalinin kesinlikle Anayasa’ya uygun olmadığını belirterek, “Dahası bu karar Anayasa’nın birçok maddesinin ihlâli niteliğindedir” dedi.

“Anayasayı korumakla görevli bir organın, bizzat anayasayı ihlâl eden kararlar alması hukuka ve devlete olan güveni sarsar” diyen Arslan, bu kararın çok tartışıldığı, Yüksek Mahkemenin yetki gaspı içinde olduğu, siyaseti yok saydığı, Meclis’i devre dışı bıraktığı yorumlarının olduğunu söyledi. Bu yorumların büyük ölçüde doğru olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Arslan “Mahkeme kararıyla açıkça parlamentoya verilen Anayasa’yı değiştirme yetkisine ortak olmuştur. Meclis bundan böyle tali kurucu iktidar yetkisini mahkemeyle paylaşmak zorunda kalacak. Daha da önemlisi, mahkemenin onaylamadığı bir Anayasa değişikliği yürürlük kazanamayacak. Halbuki mevcut Anayasa bu yetkiyi münhasıran parlamentoya vermiştir. Bu, 1961 Anayasası döneminde mahkemenin aktivist ve durumdan vazife çıkarıcı tavrına bir tepkiydi” diye konuştu.

Yeni Asya / İstanbul

17.06.2008


 

Tuzla’da uyarı grevi

DİSK’e bağlı Türkiye Liman, Tersane Gemi Yapım ve Onarım İşçileri Sendikası’nın aldığı karar üzerine, tersane işçileri 1 günlük grev yaptı. Grev yerine gelerek işçilere destek veren Disk Genel Başkanı Süleyman Çelebi, “İş verenlere burayı zindan edeceğiz” tehdidinde bulundu.

DİSK’e bağlı Türkiye Liman, Tersane Gemi Yapım ve Onarım İşçileri Sendikasının (Limter-İş) aldığı karar üzerine, tersane işçileri 1 günlük grev yaptı.

Limter-İş grubu üyesi grup, Tuzla Tersaneler Caddesi üzerine gelerek, bütün tersane işçilerini 1 günlük greve davet etti. ‘’Grevdeyiz’’ yazılı pankart ve dövizler açan grup, birçok sendika ve kitle örgütü üyelerinin de katılımıyla büyümeye başladı. Eyleme katılanlara açıklama yapan Limter-İş Genel Sekreteri Kamber Saygılı, emniyet güçlerinin işverene gösterdiği özeni kendilerine de göstermelerini beklediklerini söyled. Grev yerine gelerek bir açıklama yapan Disk Genel Başkanı Süleyman Çelebi, "İnsanca yaşamak için yasa dışı koşullarda üretim yapılmaması için ölümlerin durdurulması için biz iş verenlere burayı zindan edeceğiz" dedi. Eylem boyunca, davul zurna eşliğinde halay çekildi ve çeşitli sloganlar atıldı.

/ İstanbul

17.06.2008


 

Keneyle mücadele programı yapılmalı

Prof. Dr. Bayram Ali Yukarı, kene ve sebep olduğu hastalıklarla mücadele için kısa, orta ve uzun vadeli programlar oluşturulması gerektiğini bildirdi.

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Yukarı, kene ve vektörü olduğu hastalıklarla mücadele konusunda vakit geçirilmeden kısa, orta ve uzun vadeli programlar oluşturulması gerektiğini bildirdi.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığıyla ilgili olarak Antalya Tabip Odasında düzenlenen toplantıda konuşan Prof. Dr. Yukarı, KKKA hastalığının ilk olarak 2002 yılında Tokat yöresinde görüldüğünü söyledi.

Hastalığın ilk çıktığı yıldan itibaren bin 820 kişide teşhis edildiğini, bu hastalardan 92’sinin hayatını kaybettiğini belirten Yukarı, kene ve vektörü olduğu hastalıklarla mücadele konusunda vakit geçirilmeden kısa, orta ve uzun vadeli programlar oluşturulması, bu programların resmi politika haline getirilerek kamuoyuna açıklanması gerektiğini kaydetti. Kenelerle ilgili her türlü bilimsel araştırmanın yapılmasına imkan sağlayacak donanımlı merkezi laboratuvarların kurulmasının önemine işaret eden Yukarı, bu laboratuvarların KKKA hastalığı gibi kenelerle bulaşan hastalıklar konusunda da çalışma yapılmasına imkan sağlamasını istedi. KKKA hastalığının ve kene sayısındaki artışın ekolojik dengenin bozulmasından kaynaklandığını ifade eden Yukarı, şöyle konuştu: ‘’Çevre ilaçlaması yapılarak kenelerden hemen kurtulacağımız izlenimi verilmesinden kaçınılmalıdır. Kenelerle uzun yıllar birlikte yaşamak zorunda kalabileceğimiz düşüncesiyle keneyle mücadele ve korunma önlemlerinin süreklilik arz etmesi gerekmektedir. Mücadelede hiçbir önlemin tek başına yeterli olmadığı bilinmelidir. Kene mücadelesinin kene varlığını ortadan kaldırmaya yönelik olmayacağı, bunun imkansız olduğu, mücadele yöntemlerinin kene sayısını azaltmaya yönelik olduğu, bu nedenle kişisel korunma önlemleri ile hayvanlar üzerinde yapılacak mücadelenin çok önemli olduğu unutulmamalıdır.’’ Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın da kene ısırmalarını ve KKKA hastalığını yakından takip ettiklerini belirterek, korunmaya yönelik önlemler alınması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Yalçın, kene ısırmasının hemen ardından en yakın sağlık ocağına gidilmesi gerektiğini belirterek, ‘’Haziran ve Eylül ayları kene ısırmaları açısından riskli dönemlerdir. Antalya merkezi ve sahil kısımlarda böyle bir tehdit bulunmamakta ancak iç kesimler risk altındadır’’ dedi.

/ Antalya

17.06.2008


 

Sorunları aşmanın yolu demokrasiye inanmak

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, “Sorunlardan, içine düştüğümüz sıkıntılardan kurtulmanın tek yolu insanımıza ve insanımızı yüceltmeyi amaçlayan demokrasimize ve demokratik geleneklerimize inanmaktır” dedi.

Millî Ffutbol Takımının Avrupa futbol şampiyonasında çeyrek finale çıkmasıyla ilgili yaptığı yazılı basın açıklamasında, “A Millî Futbol Takımımız, “inanç, azim, dayanışma” ile nelerin başarılacağını göstermiştir. Yalnızca sahaya çıkan futbolcu kadrosu değil, başta teknik direktör Fatih Terim olmak üzere teknik ekip, Türkiye Futbol Federasyonu, spor medyası ve yediden yetmişe Büyük Türk Milleti inanç ve güvenin ne anlama geldiğini çok iyi gördü ve yaşadı” dedi.

Türk siyasetinin bu başarıdan alacağı büyük dersler olduğunu söyleyen Soylu, şunları kaydetti:

“Birlik ve dayanışma, sorunları çözme azmi, Türkiye’ye olan inanç şu an içinde yaşadığımız bir sorunun üstesinden gelmemiz için yeterli bir yol haritasıdır. Hangi takımla oynarsak oynayalım, sporu bir centilmen ve insana saygı olarak algılayan Millî Takım seyircisi bile UEFA verilerine göre hiçbir olay ve taşkınlık içinde bulunmamış, en centilmen seyirci olmuştur. Siyasî rakibimiz kim olursa olsun aynı duyarlılık ve özenle Türk demokrasisini yeniden saygın hale getirmek siyasetçilerin ilk ve vazgeçilmez ödevidir. Bunun için sorunlardan, içine düştüğümüz sıkıntılardan kurtulmanın tek yolu insanımıza ve insanımızı yüceltmeyi amaçlayan demokrasimize ve demokratik geleneklerimize inanmaktır. Büyük Türk milletinin göğsünü kabartan çeyrek tura yükselme başarısının A Millî Futbol Takımı tarafından final maçıyla taçlandırılacağına yürekten inanıyorum. Yolları açık olsun.”

Şaban YILMAZ / Ankara

17.06.2008


 

Yakında, çöle uyum planları yapabiliriz

Thames Water Türkiye Ülke Direktörü Evren Köprülü, yaşanan su ve toprak kaybının yakın gelecekte gıda sıkıntısına neden olacağını bildirdi.

Köprülü, 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, yer altı ve yer üstü sularının yanı sıra toprak kaybının da etkisiyle Türkiye’de tarımın tehlike sinyalleri vereceğini belirtti.

Türkiye topraklarının yüzde 63’ünün şiddetli erozyona maruz kaldığını ifade eden Köprülü, erozyonla kaybedilen bir başka değerin ise su olduğunu, her yıl yaklaşık 50 milyar metreküp yağışın depolanamadığını, bu durumun her yıl tarım alanlarında 500 milyon ton verimli toprağın kaybedilmesine neden olduğunu vurguladı. Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağının tahmin edildiğini belirten Köprülü, şunları bildirdi:

‘’Ülkemiz o yıllarda su sıkıntısını had safhada yaşayacak. Bu sıkıntı su kullanımının en yoğun olduğu tarım sektörünü sarsacak, gıda ihtiyacımızı karşılamak için ülkemizi dışa bağımlı yapacak. Geçtiğimiz günlerde gündemi meşgul eden gıda fiyatlarındaki yüzde 40’lık anormal artış da bu tehlikenin habercisi.’’

Evren Köprülü, çözümün su havzaları yönetimi ve sürdürülebilir tarımla mümkün olduğunu, böylelikle yer altı suları ve toprak verimliliğinin korunup, sürekliliğinin sağlanabileceğini savundu. Köprülü, şunları kaydetti: ‘’Doğal varlıklarımızın kaybının getireceği ekonomik, sosyal ve çevresel sıkıntılar dikkate alındığında bu alanlardaki her türlü yatırım hayati önem taşımakta. Bu nedenle ulusal kuraklık ve ulusal su kaynakları yönetim planlarının hazırlanması gerekir. Bu mekanizmaların şimdi oluşturulmaması durumunda, gelecekte çöl iklimine uyum planları hazırlamak zorunda kalınacak.’’

/ Kocaeli

17.06.2008


 

Celalettin Cerrah: Yaşlılarımıza sahip çıkalım

İSTANBUL Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstanbul’da, yaşlı ve kimsesiz kişilerin mülklerinin tehdit yoluyla ele geçirilmesine yönelik suç örgütü operasyonuyla ilgili olarak, ‘’Meydana gelen olay üzücüdür, yaşlı vatandaşlarımıza sahip çıkmalıyız’’ dedi.

Asayiş Şube Müdürlüğünde basın açıklaması yapan Cerrah, ‘’cinayet’’, ‘’adam kaldırma’’ ve ‘’ değerli eşya ve gayrimenkullerini üzerine geçirme’’ gibi olaylara ilişkin 12 Haziran 2008 tarihinde Bakırköy, Bahçelievler, Beyoğlu, Büyükçekmece, Fatih, Heybeliada, Ümraniye, Sarıyer ve Zeytinburnu’daki 16 adrese eş zamanlı operasyonlar yapıldığını bildirdi. Operasyonlar kapsamında 27 kişinin gözaltına alındığını belirten Cerrah, bunlardan 19’unun adliyeye sevk edildiğini, diğerlerinin ise savcılığın talimatıyla serbest bırakıldığını kaydetti.

/ İstanbul

17.06.2008


 

ÖSS sahtekârları 34’e yükseldi

ŞANLIURFA Emniyet Müdürlüğünce Öğrenci Seçme Sınavı’nda (ÖSS) sahtecilik olaylarına karıştığı iddia edilen şebekeye yönelik operasyonda, gözaltına alınanların sayısı 34’e yükseldi.

Alınan bilgiye göre, Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğünce yürütülen operasyon kapsamında önceki gün gözaltına alınanların ifadesi doğrultusunda, 4 kişi daha yakalandı. Gözaltındakiler için Cumhuriyet Savcılığından ek süre istendiği ve olayla ilgili 24 kişinin daha arandığı öğrenildi. Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğünce yürütülen operasyon kapsamında önceki gün ÖSS’de başkasının yerine ücret karşılığı sınava girdiği veya bu işi organize ettiği iddiasıyla 30 kişi gözaltına alınmıştı. Terör örgütü PKK’yla bağlantılarının da bulunduğu öne sürülen suç örgütü üyelerinin, ÖSS’ye hazırlanan bazı öğrencilerden girmek istedikleri üniversite ve bölüme göre, 40 ila 50 bin dolar arasında ücret talep ettikleri ileri sürülmüştü.

/ Şanlıurfa

17.06.2008


 

Bankalar hukuk tanımıyor

TÜKETİCİLER Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, tüketicilerin yoğun ve kitlesel tepkisine neden olan kredi kartı yıllık kullanım bedeline itirazlarına ve yargı kararlarına karşın, bankaların hukuk dışı uygulamalarla haksız kazanç elde ettiğini belirtti.

Kaya, yazılı açıklamasında, Tüketiciler Birliğine yapılan başvurularda, bankaların kredi kartlarından değişik şekillerde kazançlar elde ettiğini gördüklerini kaydetti. Yaşanan olayların, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK), denetim yapmadığını kanıtladığını öne süren Kaya, bankaların yıllık kart kullanım bedelini almalarına gerekçe olarak, ‘’Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğünün 2007/02 sayılı genelgesini’’ gösterdiğini belirtti. Kaya, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: ‘’Tüketici hakem heyetleri, yasa ile kurulmuş ve yasalar çerçevesinde görev yapan kamusal kurumlardır. Yargısal faaliyetlerinde hiçbir merciden emir almaz. Tüketicilerin yoğun ve kitlesel tepkisine neden olan kredi kartı yıllık kullanım bedeline itirazlarına ve yargı kararlarına karşın, bankalar hukuk dışı uygulamalarla haksız kazanç elde ediyor. Bu olayların devam etmemesi ve gerekli denetimleri arttırmak için BDDK’yı göreve, Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğünü de tüketici haklarına gölge düşürmemeye davet ediyoruz.’’

/ İstanbul

17.06.2008


 

Yolcu otobüsü şarampole yuvarlandı: 3 ölü, 40 yaralı

Samsun’da yolcu otobüsünün şarampole yuvarlanması sonucu 4 kişi öldü, 40 kişi yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, Ankara’dan Giresun’a giden Serdar Birtan (51) yönetimindeki 06 EUT 03 plakalı yolcu otobüsü, Gelemen yöresinde direksiyon hakimiyetinin kaybolması sonucu şarampole yuvarlandı. Kazada, Hatice Demir ve Pembe Özcan ile kimliği öğrenilemeyen bir kişi olay yerinde, Büşra Kaya (14) ise yaralı olarak Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde öldü. Yaralanan 40 kişi ise çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı.

SÜRÜCÜNÜN ÇOK SAYIDA CEZASI VAR

Bu arada, kazada yaralananlar arasında bulunan ve halen OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavisi süren otobüs sürücüsü Serdar Birtan’ın çok sayıda trafik ihlâli sebebiyle cezaya çarptırıldığı öğrenildi. Yapılan araştırmada, Birtan’la ilgili kayıtlarda aşırı hız (radar) dolayısıyla 9, çalışma süresini aşma sebebiyle 4, kırmızı ışık ihlâli sebebiyle 2, trafiği tehlikeye düşürme suçundan 2, resmî işaretlere uymama sebebiyle de 2 kez olmak üzere ceza aldığı belirlendi.

/ Samsun

17.06.2008


 

AB barış karşılığı İsrail’le işbiriği yapacak

AB, ar-ge ve teknoloji programlarına dahil olmak isteyen İsrail’e, Orta Doğu barış sürecinde ilerleme karşılığında yeşil ışık yaktı.

AB dışişleri bakanlarını buluşturan Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyine katılan AB Komisyonunun dış ilişkilerden ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Benita Ferrero-Waldner, İsrail’le ilişkilerde “bölgedeki (Orta Doğu) durumu dikkate alacaklarını” söyledi. AB üyesi ülkelerin İsrail’le ilişkilerin geliştirilmesine sıcak baktığını, fakat bunun “iki devletli çözümün uygulanmasına dayanmasını” istediklerini anlatan Ferrero-Waldner, İsrail’in işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında yasa dışı yerleşim yerlerini genişletme çalışmalarının, “barış sürecine ve gelecekte Filistin devletinin kurulması ihtimaline büyük risk oluşturduğu” uyarısında bulundu. İsrail, iki ay önce AB üyesi ülkelere mektup göndererek, ar-ge programları başta olmak üzere birçok alanda AB ile işbirliğini ilerletmek istediğini bildirmişti.

/ Lüksemburg

17.06.2008


 

Özürlüler üzerinden vurgun

MALİYE Bakanlığı denetim elemanları, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde, çok sayıda yolsuzluk ve suiistimal olayı tesbit etti.

Edinilen bilgiye göre, Maliye Bakanlığı Muhasebat kontrolörleri, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin faturalarında son dönemde görülen yüksek artış ve gelen ihbarlar üzerine, İstanbul’daki merkezlerde geniş kapsamlı bir denetim çalışması başlattı. Örnekleme usulüyle seçilen merkezlere giden muhasebat kontrolörleri, okul kayıtları ile fiilî durumu incelemeye aldı. Bu kapsamda ailelerle de yüz yüze görüşmeler yapıldı. İlk tesbitler sonucunda, engelli çocuklara eğitim verilen bu merkezlerde, okuldan ayrılan çocukların kayıtlarının silinmediği ve bu çocuklar üzerinden devlete fatura kesildiği belirlendi. 3-4 farklı okulun, aynı dönemde, aynı çocuklar adına fatura düzenleyerek de devletten haksız kazanç temin ettiği anlaşıldı. İncelemelerde, merkezlerde, engelli çocuklara bireysel eğitim verildiği halde, faturanın yükselmesi için bunun grup eğitimi olarak gösterildiği ve bu şekilde öğrenci başına ayda 86 YTL fazla para alındığı, eğitim saatlerinin fazla gösterilmesi yoluyla da faturaların şişirildiği ortaya çıkarıldı. Muhasebat Genel Müdürlüğü, İstanbul’un ardından Ankara ve İzmir’de de kapsamlı bir denetim gerçekleştirilecek.

/ Ankara

17.06.2008


 

“Millî Mutabakat Zirvesi” toplanmalı”

BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ‘’Millî Mutabakat Zirvesi’’ yapmasını istedi.

Topçu, yaptığı yazılı açıklamada, son günlerde kurumlar arası uyumsuzluğun iyice belirginleştiğini savunarak, Türkiye’de devlet ve toplum düzenindeki huzurun en öncelikli şartının kurumlar arası mutabakatın sağlanması olduğunu ifade etti. Demokratik sistemin normal seyrinde işlemesi için en büyük sorumluluk ve görevin Cumhurbaşkanı Gül’e düştüğünü belirten Topçu, şunları kaydetti: ‘’Cumhurbaşkanı Gül, rutin görüşmelerinin haricinde Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve yüksek mahkeme temsilcileriyle uyumlu bir iletişim içerisinde olduğunu kamuoyuna göstermelidir. Cumhurbaşkanı, kurumlar arası mutabakat zirvesi şeklinde bir aksiyoner tavır içinde olmalıdır. Hatta bunu daha geniş bir perspektife yayarak, siyasi parti liderleri ve önemli sivil toplum kuruluşu başkanlarını da dahil edip Millî Mutabakat Zirvesi yapmalıdır. Kurumlar arası çatışma görüntüsü devam ettiği sürece Türkiye, hem ekonomik hem siyasî hem de sosyal anlamda çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalabilecektir. Muhtemel sıkıntıların ayak sesleri bugünden duyulmaya başlanmıştır.’’

/ Ankara

17.06.2008


 

İş dünyası siyasî gerginliğin bitmesini istiyor

EGE-AKDENİZ Genç İş Adamları Dernekleri Federasyonu (EGAFED) Başkanı Efkan Ceylan, ‘’günümüzde can sıkan siyasi gelişmelerin sona ermesini, toplumun her kesiminin birlik ve beraberlik içinde olmasını istiyoruz’’ dedi.

Simav Genç İş Adamları Derneğinin (SİMGİAD) ev sahipliğinde Eynal Kaplıcaları Restoranında düzenlenen EGAFED 47. Yönetim Kurulu toplantısında konuşan Ceylan, ekonomik sıkıntıların aşılması için herkesin üzerine düşeni yapmasını beklediklerini söyledi. Son yaşanan siyasî ve ekonomik gelişmelerden vatandaşlar kadar iş adamlarının da olumsuz yönde etkilendiğini bildiren Ceylan, şunları kaydetti: ‘’Günümüzde can sıkan siyasi gelişmelerin sona ermesini, toplumun her kesiminin birlik ve beraberlik içerisinde olmasını istiyoruz. Son aşanan siyasi ve ekonomik gelişmelerden vatandaşların yanı sıra iş adamları da olumsuz etkileniyor. Umarız bu siyasi çekişmeler kısa sürede sona erer.’’

/ Kütahya

17.06.2008


 

Şırnak’ta, PKK'ya operasyonlar sürüyor

ŞIRNAK'TA terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlar sürdürülüyor.

Edinilen bilgiye göre, terör örgütü PKK’nın etkisiz hale getirilmesi amacıyla bir süredir Güneydoğu’da başlatılan operasyonlar devam ediyor. Şırnak yakınlarındaki Gabar Dağı’nda yoğunlaştırılan operasyonlara helikopterlerle de destek sağlanıyor. Operasyon düzenlenen bölgelerde arazi arama tarama faaliyetleri de yürütülüyor. Yol güzergâhlarında mayın taraması yapılıyor.

/ Şırnak

17.06.2008


 

Eraslan istifa etti

DEMOKRAT Parti (DP) Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Mustafa Eraslan, kendisi ile Kayseri il ve ilçe yönetimlerinin görevlerinden istifa ettikleri bildirdi.

Mustafa Eraslan, partisinin il başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, kendisi ile il, ilçe yönetimleri, il genel meclisi üyeleri ve belediye meclis üyelerinin partideki görevlerinden istifa ettiklerini söyledi. Eraslan, gazetecilerin, başka bir siyasî partide yer alıp almayacaklarını sormaları üzerine ‘’Önümüzdeki günlerde neler değişir, belli olmaz. Siyasette var olacağız’’ dedi.

/ Kayseri

17.06.2008


 

Çağlayan: Yapısal bir değişimden geçiyoruz, endişeye gerek yok

SANAYİ ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin dünya ekonomisinde yapısal bir değişim içinde olduğunu ve yaşanan sıkıntıların bu sebeple kaynaklandığını belirterek, yapısal değişikliklere ayak uydurulduğu şu günlerde zaman zaman sıkıntılar yaşanacağını, endişeye gerek olmadığını söyledi.

Çağlayan, Çorum Anitta Otel’de düzenlenen ‘’TÜRKONFED Başkanlar Konseyi’’ toplantısında, Türkiye’nin ciddî yapısal bir değişim ve dönüşümden geçirdiğini belirterek, sorunu iyi tesbit etmek gerektiğini söyledi. Çağlayan, ‘’Bugün rekabetin giderek zorlaştığı dönemde tek haneli enflasyon yaşıyoruz. Bu değişim sürecinde moralimizi bozmayacağız. Sakın ha moralimizi bozmayalım moral bozarsanız kendi ayağınıza sıkarsanız’’ dedi. Türkiye’de yaşanan ve iş adamlarının şikâyetçi olduğu sorunların sadece Türkiye’de yaşanmadığını ifade eden Çağlayan, ‘’Küresel bir ekonomi içerisindeyiz bu nedenle Türkiye dünyadaki ekonomik gelişimden etkilenecek, çünkü aynı otobüsün yolcularıyız. O otobüste tüm dünya var” diye konuştu.

/ Çorum

17.06.2008


 

Fransa, ‘Türkiye Paketini’ görüşecek

FRANSA'DA senato genel kurulu, Türkiye’yi ilgilendiren cumhurbaşkanının parlamentoyla ilişkilerini belirleyen “kurumların reformuyla” ilgili anayasa değişikliği paketini bugün görüşmeye başlayacak.

Anayasa değişikliğiyle ilgili senato genel kurulundaki oylama, gelecek hafta başında yapılacak. Oylamada, Türkiye’nin AB üyeliği için Fransa’da doğrudan referandum öngören maddenin reddedilmesi bekleniyor. Meclis genel kurulunda kabul edilen anayasa paketindeki bir maddede, “AB’nin nüfusunun yüzde 5’inden fazla nüfusa sahip ülkelerin tam üyeliği için referandum şartının devam etmesi” kararlaştırılmıştı. Maddeyle ilgili değişiklik önergesini sunanlar ve destekleyenler, bu maddenin özellikle Türkiye için hazırlandığını meclisteki tartışmalarda kabul etmişti.

/ Paris

17.06.2008


 

Gurbetçi, AB üyeliğine katkı sağlamalı

ALMANYA Türk Toplumu (TGD) Genel Başkanı Kenan Kolat, Almanya’da yaşayan Türklerin toplum içinde eşit haklara sahip olması ve Türkiye’nin AB üyeliği için daha yoğun çaba harcaması gerektiğini söyledi.

Kolat, Bremen şehrinde Türk sivil toplum örgütü temsilcileriyle “Übersee Museum’ adlı restoranda bir araya gelerek, Almanya’da yaşayan Türk toplumunu ilgilendiren konular hakkında görüş alış verişinde bulundu. Kolat burada yaptığı konuşmada, “Örgütlenme biçimlerimiz, Türk ve Alman makamlarından bağımsız olmak zorundadır. Hiçbir şekilde organik bir bağ içinde olmadığımız halde, her iki ülke resmî makamlarıyla çok sıcak ve düzeyli bir ilişkimizin olduğunu da söyleyebilirim. Buradaki Türklerin başarısını, Türkiye’nin de başarısı olarak görüyorum. İçinde yaşadığımız toplumda eşit haklara ulaşmak için çalışmalıyız. Her türlü ırkçılığa, yabancı ve din düşmanlığına, Yahudi düşmanlığına karşı çıkmalıyız. Türkiye’nin AB sürecine katkıda bulunmalıyız” dedi. Uyum konusunda asimilasyon tartışmalarının bir kenara bırakılarak, Türklerin çeşitli alanlarda Alman toplumuna katılımlarının sağlanması için çaba harcanması gerektiğini ifade eden Kolat, Alman vatandaşlığına geçişlerin kolaylaştırılmasının ve seçim hakkı için çifte vatandaşlık hakkının verilmesinin önemli olduğunu sözlerine ekledi.

/ Bremen

17.06.2008


 

Polisin maaşı iyileştirilecek

İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, emniyet hizmetleri sınıfında çalışan personelin maaşında gelecek dönem bütçe imkânları çerçevesinde iyileştirme yapmayı düşündüklerini bildirdi.

Atalay, DSP İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in yazılı soru önergesine verdiği cevapta, Emniyet teşkilâtı mensuplarının özlük haklarında iyileştirme yapılmasının, öncelikli hedefleri arasında bulunduğunu kaydetti. Zor şartlarda fedakârca görev yapan Emniyet hizmetleri sınıfında bulunan personel ile çarşı ve mahalle bekçilerinin maaşlarında kısmı bir iyileşme yapıldığını hatırlatan Atalay, ‘’Önümüzdeki dönem de bütçe imkânları çerçevesinde iyileştirme yapılması düşünülmektedir’’ dedi. Atalay, 2008-2009 eğitim-öğretim döneminde polis meslek yüksek okullarına 7 bin, polis eğitim merkezi müdürlüklerine ise 8 bin 500 öğrenci alınmasının planlandığını bildirdi. İçişleri Bakanı Atalay, BBP Genel Başkanı ve Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun aynı konudaki yazılı soru önergesine verdiği cevapta, 28-29 Haziran 2008 tarihlerinde yapılacak KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı) sonuçlarının açıklanmasından sonra polis eğitim merkezlerine başvuruların başlatılmasının düşünüldüğünü kaydetti.

/ Ankara

17.06.2008


 

Köyüne atölyesiyle döndü

8 yaşında geldiği İstanbul’da yıllarca ayakkabıcılık yapan Malatyalı İsmail Üstündağ, emekli olunca Arguvan ilçesine bağlı Kızık Köyüne dönerek, burada mesleğini sürdürmeye başladı.

İsmail Üstündağ, yaptığı açıklamada, 1963 yılından beri İstanbul’da ayakkabı imalathanesi işlettiğini, üretimi köyüne taşıyarak burada yapma kararı aldığını belirtti.

Üstündağ, hedefinin, çevre köylerle başlattığı pazar geliştirme çabalarını Anadolu’daki birçok şehire yaymak olduğunu ifade etti. Seçtiği çalışma şartlarıyla büyük firmalar karşısında ayakta kalmasının güç olduğuna işaret eden Üstündağ, bütün zorluklara rağmen, Anadolu’da köylerde de bu işlerin yapılabileceğini ispatlamak için çalışmalarını sürdüreceğini kaydetti.

Üstündağ, şöyle konuştu: ‘’Arguvan’dan 1963 yılında ayrıldım ve İstanbul’da 8 yaşından beri ayakkabıcılık yaptım. Emekliye ayrıldıktan sonra makinelerimi alarak Arguvan’a geldim. Köye yerleşerek imalata başladım. Şu an deneme aşamasındayım ancak, kısa sürede ayakkabı imalatına başlamış olacağım. Üretime dayalı alanlara aç bir bölgede yaşıyoruz, bölgemizin üretime ihtiyacı olduğunu dikkate alarak, böyle bir çalışma içine girdim. Yaptığım iş bölgede belki bir ilk ancak, ben başarılı olacağım inancındayım.’’

Bölgede yaşayan insanların en büyük sıkıntılarının işsizlik olduğunu ve buna bağlı olarak göçlerin yaşandığını hatırlatan Üstündağ, köye yerleşerek ayakkabı üretimini buraya taşımasındaki sebeplerden birinin de istihdam alanı meydana getirmek olduğunu anlattı. Üstündağ, şöyle devam etti: ‘’İşsizlik sorunu olmasaydı ben de başka bir kentte çalışmak zorunda kalmayacaktım. Bu nedenle bölgedeki işsizlik sorununun ortadan kalkması için üretime dayalı alanlara yatırım yapılması gerekiyor. Amacım, insanların dikkatini farklı alanlara çekmek ve üretimin Anadolu’nun her köşesinde mümkün olduğunu kanıtlamak.’’

/ Malatya

17.06.2008


 

Hatıralar baraj gölünün suları altında kalacak

YILLARDIR su sıkıntısının yaşandığı İzmir’in Beydağ ilçesine yapılan barajın kapaklarının kapatılarak su tutması, verimli alanları sular altında kalan vatandaşların hüznüyle birleşti.

Beydağ’a 17 yaşında gelin gelen 65 yaşındaki Fatma Ay, 9 Eylül 2007 günü kapakları kapatılarak su tutmaya başlanılan barajda, suların yükselmesiyle topraklarından ayrılmak zorunda kalacağını belirtti. Fatma Ay, ‘’17 yaşımdan beri baraj gölü altında kalan bahçemizde yaşadım. Gelin geldiğim topraklardan bu yıl ayrılmak zorunda kalacağım. Burada anılarım var. Yaşadığım yüzlerce acı ve tatlı anımı, her geçen gün yükselen sular altında bırakacağım’’ dedi.

Beydağ Belediye Başkanı Muhsin Pulcu, her fırsatta barajdan Beydağlıların yararlanamadığını, halkın bu gidişle göçe devam edeceğini söylediğini ifade ederek, ‘’Ancak susuzlukla karşı karşıya kalan bölgemizin geleceğini düşündüğümüz için sesimizi çok çıkarmıyoruz’’ dedi.

Beydağ Barajı tam dolduğunda 248 milyon metreküp su alacak. 200 milyon YTL’ye yakın para harcanan baraj için bu yıl da 60 milyon YTL’lik yatırım yapılacağı bildirildi. Baraj ile 40 milyon YTL’lik pompaj, enerji masrafından tasarruf edileceği, yılda 50 milyon YTL’lik ilâve gelir sağlanacağı belirtildi.

/ İzmir

17.06.2008


 

Şehit çocuklarına karne hediyesi

ADANA'NIN merkez Yüreğir Kaymakamlığınca, 130 şehit çocuğuna karne hediyesi verildi.

Vali İlhan Atış, düzenlenen faaliyetteki konuşmasında, ‘’şehitlerin hakkının hiçbir şekilde ödenemeyeceğini’’ söyledi. Atış, şehit yakınlarına şöyle seslendi: ’’Biz size, sizin acınızı hafifletecek hiçbir şey veremeyiz. Ama, sizi çok sevdiğimizi bilin. Bu içten sevgimizi kabul edin’’ dedi. Yüreğir Kaymakamı Abdullah Dölek ise faaliyetle şehit çocuklarını bir nebze olsun sevindirmek istediklerini ifade ederek, ‘’Onlar bize şehitlerimizin emaneti’’ diye konuştu. Konuşmaların ardından, şehit çocuklarına hediyeleri verildi.

/ Adana

17.06.2008


 

Oltasını kurtarmak isterken boğuldu

MERSİN'İN Silifke ilçesinde, Göksu Nehri’nde oltayla balık avlayan bir kişi boğuldu.

Alınan bilgiye göre, Göksu Mahallesi’nde Ahmet Balcı (38), oğlu İbrahim Oğuzcan (14) ile sabah erken saatlerde balık avlamak için Göksu Nehri’ne gitti. Balcı, takılan oltasını kurtarmak için nehrin derin kısmına ilerlediği sırada dengesini kaybetti ve akıntıya kapılarak gözden kayboldu. İbrahim Oğuzcan’ın yakınlarına bildirmesi üzerine Emniyet Müdürlüğü ve belediye itfaiye ekipleri olay yerinde araştırma yaptı. Ancak, Ahmet Balcı bulunamayınca Mersin Emniyet Müdürlüğüne bağlı Su Altı Arama ve Kurtarma dalgıç ekipleri olay yerine çağrıldı. Dalgıçlar Balcı’nın cesedini bularak ırmaktan çıkardılar. Yetkililer, olayla ilgili soruşturmanın devam ettiğini bildirdiler.

/ Mersin

17.06.2008


 

Cilvegözü'ne duble yol sözü

HATAY'IN Reyhanlı ilçesi Cilvegözü Gümrük Kapısı’nda bulunan tampon bölgedeki kara yolunun, duble yol haline getirileceği belirtildi.

Kaymakam Cemalettin Yılmaz, yaptığı açıklamada, Cilvegözü’ünden Suriye’nin Babul-Havva Sınır Kapısı’na kadar, Türkiye’ye ait olan yaklaşık 2,5 kilometrelik yolun, Karayolları tarafından duble yol yapılacağını söyledi. Suriye tarafında duble yol yapıldığını hatırlatan Yılmaz, şu bilgileri verdi: ‘’Cilvegözü Gümrük Kapısı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) katkısıyla çağdaş bir hale getirildi. Ancak, Türkiye-Suriye arasında kalan tampon bölgenin yolu hem dar hem de stabilize olduğu için çukurlar meydana gelmişti. Karayolları, bu kesimde, gümrük kapısına yakışır şekilde duble yol yapımına bir hafta sonra başlayacak. Duble yolu en yakın zamanda tamamlayarak, özellikle tır ve kamyon yığılmaları önlenecek.’’

/ Reyhanlı

17.06.2008


 

Tarımdaki kimyasal ilâçlama süne ve kene sayısını arttırdı

HUBUBAT zararlılarına karşı yaptığı çalışmalarla kımıl sayısını yok denecek seviyeye indiren Konya’nın Ereğli İlçesi Tarım Müdürlüğü, 300 bin dekarlık alanda süneye karşı yürüttüğü biyolojik mücadelede yüzde 97 başarı sağladı.

Ereğli Tarım İlçe Müdürü Yüksek Ziraat Mühendisi Özkan Özgüven, yaptığı açıklamada, Konya’nın en büyük ilçesi ve tarımsal açıdan önemli merkez olan Ereğli’de hububat zararlılarına yönelik yoğun mücadele yaptıklarını söyledi. Kimyasal ilâçlamanın süne ve kene gibi zararlıların tabiattaki tabiî düşmanları ile faydalı böceklere zarar verdiğini dile getiren Özgüven, son dönemlerde süne ve kenenin sayısının artmasının tabiî dengenin bozulmasından kaynaklandığını bildirdi.

/ Konya

17.06.2008


 

Tatilciler hırsızlara dikkat!

Batman Emniyet Müdürlüğü yaz aylarında tatile çıkacak tatilcileri uyardı.

Tatile çıkmadan önce şu tedbirlerin alınması öneriliyor: “Kapı ve pencerelerinizi kontrol etmeden çıkmayınız. Uzun süreli tatile çıkacaksanız, komşunuza ne zaman döneceğinizi, gideceğiniz yerin adres ve telefonunu bırakınız. Değerli eşya ve mücevherlerinizi güvendiğiniz birisine emanet ediniz veya yanınıza alınız, ya da banka kasasına koyunuz. Posta kutunuzun anahtarını komşunuza bırakmayı unutmayınız. Hırsızlar öncelikle posta kutusu evraklarla dolu olan daireleri seçerler. Evinize alarm sistemi kurdurunuz.”

/ Batman

17.06.2008


 

Üç kıt’anın güzelliği ülkemizde

Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken, yaptığı açıklamada, derneğin temel amaçlarının, insanın tabiat ile bir bütün oluşturduğunu ve uyumlu yaşayabileceğini ispatlamak olduğunu belirtti.

Bu sebeple Ayder Yaylası gibi Türkiye’nin çok farklı noktalarında somut ve yerinde çalışmalar yaptıklarını ifade eden Eken, ‘’Bu çalışmalar içinde var olan değerlerin doğa turizmine kazandırılması, doğa turizminin geliştirilmesi veya ekolojik turizm yapılması gibi doğa ve insanı bütünleyen bir dizi çalışma yer alıyor. Bunu yaparken o yerin insanları ile görüşüyoruz, onların fikirlerini alarak çalışma yapıyoruz. Bunun dışında yok olmakta olan doğal alanların korunması için kampanyalar düzenliyoruz’’ dedi.

Eken, Türkiye’nin bulunduğu konum itibariyle 3 kıt'anın ortasında yer aldığını ve bunun çok önemli bir değer olduğunu vurguladı. Eken, ‘’Türkiye’de Portekiz’den Sibirya’ya, kuzeyde İsveç’ten Finlandiya’ya, güneyde Kuzey Afrika’ya kadar geniş bir alanın küçük bir özeti görülüyor. Bu üç kıt'ayı gezdiğinizde görebilecekleriniz, Sinop’tan Anamur’a kadar olan alanda görebileceklerinizle bire bir aynısı. Daha fazlası veya eksiği değil’’ diye konuştu.

Eken, Türkiye’nin üç kıt'anın ortasında bulunmasının, bu kıt'alarda yaşayabilen pek çok canlının Anadolu’da yaşamasına imkân verdiğini belirterek, şunları söyledi: ‘’Yapılan bir araştırmada dünya genelinde iklim ve bitki çeşitliliği bakımından 40 bölge mevcut olduğu saptanmış. Bunlardan 3’ünü de Türkiye’de görmek mümkün. Hem 3 kıt'anın özelliklerini hem de 3 iklim ve bitki bölgesini barındırması, çok geniş bir coğrafyanın özelliklerinin Türkiye’de barınması anlamına geliyor. Yani 3 kıt'anın özelliklerini 300 kilometrelik bir mesafe içinde Türkiye’de bulmak mümkün. Türkiye’de bir coğrafî mucize yaşanıyor. Karadeniz kıyısında muhteşem ormanları görürken, hemen dağların arkasında Orta Asya’nın bozkırlarını, Akdeniz kıyılarında sedir, kızıl çam ormanlarını görebiliyoruz. Böyle bir zenginliği, mucizeyi dünyanın başka hiçbir yerinde görmek mümkün değil. Bu sebeple Türkiye çok özel bir önem taşıyor.’’

Güven Eken, Türkiye’deki bu güzelliklerin yeterli tanıtımının yapılmadığını savunarak, ‘’Eğitimin bütün şekillerinde mutlaka bu temel bilgiyi çocuklarımıza öğretmemiz lâzım. Çünkü ülkemizde bu özellikler bulunduğu için ilk yerleşik hayata bu bölgede geçildi. Bu özellikler sebebiyle bölgede çok farklı kültür ve düşünce bu topraklardan çıktı. Bu zenginlik Türkiye için çok önemli. Türkiye’ye gelen turistlere bile bunu çok iyi anlatmalıyız’’ dedi.

Eken, Türkiye’nin elindeki değerlerin farkında olması ve bu değerleri olduğu gibi göstermesi halinde Türkiye’ye gelen turist sayısının çok daha fazla artacağını, elde edilen gelirin de buna paralel olarak çoğalacağını kaydetti.

17.06.2008


 

Uzmanlar uyarıyor: Klima hasta edebilir

Yazın gelmesi ile başlayan tatil döneminde uzmanlar; “Sıcaklardan korunalım derken klimalara çarpılmayın’ uyarısında bulundu.

Klimaların yoğun olarak kullanıldığı şu günlerde ateş ve öksürük şikâyeti olanların dikkat etmesi gerektiğini belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Melike Koç, solunum yolu hastalıklarından kas tutulmalarına kadar bir çok rahatsızlığa sebep olan klimaların bilinçsiz kullanılmasının ciddî hastalıklara dâvetiye çıkardığını söyledi. Bu hastalıkların başında; gripal enfeksiyonlar ve zatürrenin geldiğini anlatan Uzm. Dr. Koç, ‘zatürre’ hakkında bilgi verdi. Büyük iş yerlerinde çalışanların risk altında olduğunu belirten Uzm. Dr. Melike Koç, büyük otel ve iş yerlerinde çalışanlarla, havalandırma işçileri ve sağlık personellerinin riskli grupları oluşturduğunu kaydetti. Dr. Koç, şeker hastaları, alkol alan kişiler, yaşlılar, bebekler, kortizon tedavisi ve kemoterapi görenler, böbrek yetersizliği ve kronik akciğer hastalıklarına sahip kişilerde hastalığın oluşumunun daha yüksek oranda olduğunu belirtti. Dr. Koç şöyle devam etti; “Hastalarda, tipik zatürreden farklı olarak, akciğere ait şikâyetler ön planda olmuyor. Yaygın kas ağrıları, baş ağrısı, halsizlik, ateş, huzursuzluk hastalığın belirtilerini oluşturuyor. İlk iki günde yoğun olmak üzere kuru öksürük görülüyor. Bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi sindirim sistemi bulgularına da sıkça rastlanıyor. Araştırmalar, hastaların yüzde 20’sinde sinir sistemi bulguları, konsantrasyon bozuklukları, hatta koma gibi şikâyetlerinde görüldüğünü gösteriyor. Klimaları yoğun olarak kullandığımız şu günlerde ateş ve öksürük şikâyeti olan kişiler, bu bulguların basit bir gripal enfeksiyon olmayıp, zatürre başlangıcı da olabileceğini akılda bulundurmalı ve hastaneye başvurarak tetkiklerini yaptırmalıdır.”

/ Bursa

17.06.2008


 

Anka Kuşu ilk mikroskop örneğini inceliyor

Phoenix aracı en ayrıntılı Mars toprağı görüntülerini gönderdi.

AP’nin duyurduğu habere göre, bilim adamları görüntülerdeki toprağın içinde bazı yararlı minerallerin de olabileceğini belirttiler. Phoenix’in olağan Mars yüzeyi görüntülerine yakından bakınca, “Olivin” denen ve genelde volkanik püskürmeler sonucu açığa çıkan, yeşil parçacıklar fark eden bilimadamları “Baktığımız şey Mars toprağının tarihine ait bir parça” açıklamasında bulundu. Londra’daki Imperial College’den bilimadamı Tom Pike, toprağın içinde ayrıca etrafı siyah cam gibi lekelerle çevrili, volkanik cam olabilecek bazı izler gördüklerini de söyledi. Henüz herhangi bir genelleme yapmak için çok erken ama Phoenix’in gönderdiği son resimler bilimadamlarının bir hayli ilgisini çekti.

Ahmet Ceylan / İstanbul

17.06.2008


 

Yüksek vergiler sigarayı bıraktırıyor

New York’ta uygulamaya geçirilen sigaraya yüksek vergi uygulamasının, tiryakilerin sigarayı bırakması konusunda büyük bir başarı elde ettiği belirtiliyor.

AP’nin duyurduğu habere göre devletin sigarayı bırakanlar için hizmete geçirdiği Smoker’s Quitline uygulamasına 2 Hazirandan bu yana 10 bin başvuru yapıldı. 2 Haziran tarihinde vergiler paket başına 2.75 dolar oranında arttırılmıştı. 2007 yılında aynı zaman diliminde sadece 2300 kişinin başvurduğu sigarayı bırakma uygulamasına yaklaşık 10 bin kişinin başvurması vergi uygulamasının başarıya ulaştığını gösteriyor. New York eyalet yetkililerinden yapılan açıklamalarda bu uygulama sonucunda yaklaşık 140 bin New York’lunun sigarayı bırakması bekleniyor. Ülke genelinde farklı eyaletlerde 6-8 dolar civarında olan sigara fiyatı, New York’un kendi eyaletinde uygulamaya soktuğu yeni vergilerle 10 dolara yükselmiş durumda. ABD’de yaklaşık 45 milyon yetişkinin sigara bağımlısı olduğu ve her sene 400 bin insanın sigara ve sigaraya bağlı sebeplerle öldüğü belirtiliyor.

Yeni Asya / İstanbul

17.06.2008


 

Adını “In God We Trust” olarak değiştirdi

ABD’nin Chicago eyaletinin Zion bölgesinde yaşayan bir otobüs şoförü ismini yasal yollardan “Allah’a güveniriz” anlamına gelen “In God We Trust” olarak değiştirdi.

AP ajansının duyurduğu habere göre, geçtiğimiz gün görülen duruşma sonunda yeni ismine kavuşan 57 yaşındaki adamın bundan böyle ilk ismi “In God” (Allah’a) ikinci ismi ise “We Trust” (Güveniriz) olarak kayıtlara geçti. Bu ismi istemesinin sebebini hayatında zorluğa düştüğü anlarda Allah’ın ona bahşettiği yardımları sembolize etmek ve bunu hep hatırlamak olarak açıklayan Chicago’lu otobüs şoförü aynı zamanda amatör olarak resim çizdiğini ve resimlerine artık bu yeni isimle imza atmak için sabırsızlandığını belirtti. “In God We Trust” aynı zamanda Amerikan para birimi olan dolar banknotlarında da başköşeye yazılıyor.

Yeni Asya / İstanbul

17.06.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün haberler

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır