"Gerçekten" haber verir 04 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Cevher İLHAN

“Film” ve devrimler… (2)



Can Dündar’ın önce sponsorluk tartışmalarıyla gündeme gelen “Mustafa filmi”, bir gecede dayatılan “darbe gibi devrimler”i gündeme getirmekle kalmadı; laikliliğin dinden tecrid olarak lanse edildiği tek parti dönemindeki bazı çarpıklıkları da söz konusu etti.

Bunlardan birisi, Anadolu Ajansı aracılığıyla duyurulan ve 5 Şubat 1935’te Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “resmî tebliğ”de, “Atatürk’ün öz adının ‘Kemâl’ olarak yazılması”nın “sebep ve temelinin tahkiki” neticesinde bu kelimenin aslının ‘Kamâl’ olduğu”nun duyurulmasıydı. “Atatürk’ün muhafaza edilen soyadının ‘Kamâl’ olduğu ve bunun Arapça bir kelime olmadığı, Arapça’daki “olgunluk” kelimesine delâlet eden “Kemal” anlamına gelmediğinin kamuya ilân edilmesiydi.

Ne var ki M. Kemal’in “güçlü bir lider, ama inanılmaz tatminsiz bir insan” olarak resmedildiği filme, “düzene isyanı”nın ve bir bakıma “yasa tanımaz adam” oluşunun, daha doğumundan önce su çiçeğinden ölen kardeşinin mezarının kurtlar tarafından açılmasına yorumlanması, doğrusu garip geliyor.

Zira “Atatürk’ün gerçek kimliği”nin, “ölen babasının ardından başkasıyla evlenen anasına kırılmış bir ‘Mustafa”yı öne çıkaran psikolojik profili”le açıklanması, bin yıllık inanç, kültür ve irfan değerlerini altüst eden “inkılâpları”nın arka plânındaki “travmatik tepki”yi ve “başkaldırı”yı izâha yetmiyor…

“ÖZEL KİMLİK”TEN DEVRİMLERE…

Oysa bu hususu, ölümünden on beş gün sonra İngiltere Büyükleçisi Perey Loraine’in Londra’ya gönderdiği 25 Kasım 1938 tarihli, “Aziz Lordum; Size Mösyö Kemal Atatürk’ün ölümünü bildiren 194 sayılı telgrafı çok derin üzüntüler içinde sunmuştum” cümlesiyle başlayan 608 nolu telgrafı özetliyor.

“40 yıl boyunca açıklanmayacak - gizli” damgası vurulan ve Londra’ya özel kurye ile gönderilen bu gizli İngiliz belgesi mektupta, Loraine’nin “en derin sayılarıyla, en sâdık ve en mütevazi hizmetkârı” olduğu “Lorduna bildirmekten şeref duyduğu” “Atatürk’ün gerçek kimliği”ni, “çift karakterlilik” temelinde açıklıyor.

Yasaklanan H. C. Armstrong’un “Grey Wolf” (Bozkurt) adlı kitabını okuyan çoğu insanın, “Atatürk’ü, çok yetenekli, inatçı bir enerjiye sahip, ancak insafsız, itici tavırları olan, serkeş mizaçlı, gem vurulmamış zevkleri, ahlâk dışı ihtirasları olan; daha doğrusu dostluğu tanımayan bir adamın portresiyle karşılaşmaktadır; bu tesbiti doğrular görünecek delilleri toplamak hiç de zor olmayacaktır” diyen İngiliz Büyükelçisi, buna bir başka tanım getiriyor.

“Müstesna ve takdire şayan bir kişi” olarak tanımladığı, “Atatürk’ün, bu şekilde tanıtılmasını yanıltıcı buluyorum” dedikten sonra, kendi tâbiriyle, “gözle görülün kural dışılığı sadece ayrı karakterliğe” yorumluyor. “Harf devrimi”nin, “ülkeyi laik kılarak ruh karartıcı yönetimler”den kurtarıp “on beş yıl gibi kısa bir sürede birçok şeyi yapması”nı buna bağlıyor.

“Atatürk’ün tüm karakterindeki bazı çelişkileri”, kendince “tensel günâhlar ve geçici ilişkilere duyduğu varsayılan zevklere karşın, toplumda kadının rolü kavramı, halk devrimlerinde en çarpıcı savunmayı ortaya koyduğu kadın hakları ve önemi ile bağdaşmamaktadır” diye, “özel kimliği” tartışmaları arasında devrimlerine dikkat çekiyor.

“Korkarım ki gelecek nesillere Atatürk bir diktatör olarak aktarılacak” diyen İngiliz Büyükelçisi Loraine’nin, M. Kemal’in “kendini yaşatacak bir sistem” kurduğunu anlatması ise “film”le alevlenen “diktatörlük” tartışmalarına bundan tam 70 yıl önce çarpıcı bir izâh getiriyor. “Tüm devlet meselelerinde onun isteklerinin hakim olması”nı, “sorumlu kişilerin onayının hakimiyeti”yle açıklıyor.

İngiliz Büyükelçisinin, “Atatürk’ün idrak gücündeki esrarengiz yönü”nü bildirirken, “konsantrasyon gücü olağanüstüydü; şefkat ve ilgi bekleyen bilinç altını etkileyici yanı belki de şuurlu amacının buz gibi dimdikliğinin bir başka parçasıydı” övgüsünün ardından, “Müslüman olarak doğmuş, ancak din karşıtı bir kişi olmuştu” tesbiti, daha o günden “Atatürk’ün görüş açısı” ve “devrimlerin amacı”na dair açık bir ifâde olmuştu…

“KARAKTER” VE “MESAJLAR”

Diğer yandan PKK terör örgütünün etnik provokasyonlarla kavmiyet dâvâsını tahrik ettiği, kardeş kavgasını kışkırtmalarının yapıldığı, Bediüzzaman’ın bundan 90 yıl önce “zemb-i azim (büyük günâh) dediği ve “fitneyi ikaz (uyandırmak)” olarak vasıflandırdığı “federatif sistem” bayrağını açtığı sırada, “film”de, M. Kemal’in “özerkliği önerdiği”nin anlatılması da ayrı bir tartışma konusu.

Bu durum, şüphesiz fırsatta “Atatürk hayranlığı”nı dile getiren terörist başı Öcalan’ın ve Marksist- Leninist ideolojiden gelme terör örgütünün “Atatürk’ü örnek alarak laik bir Kürt devleti” kurma projesini hatırlatıyor...

TIME dergisi, “Atatürk ve devrimleri” özel sayısında “Dünyayı değiştiren adam: Atatürk” cümlesiyle duyurmuştu.

Derginin, Japonların Pearl Harbour baskını, müttefiklerin Normandiye çıkarması, Hiroşima’ya atom bombasının atılması, ses hızının aşılması, insanoğlunun aya ayak basması gibi önemli olayların arasına, Almanya’daki Yahudilerin dükkânlarına saldırı gecesini ve M. Kemal’in inkılâplarını sayması enteresan.

“M. Kemal’in, sultan ve halife olmadığını” vurgulayan dergi, “Atatürk devrimleriyle kılık - kıyafetin Batılılaştığı, Lâtin alfabesinin kabul edildiği ve Müslüman halkın sorunlarına İslâmiyet’in değil, milliyetçiliğin çözüm olacağı bir dönemin açıldığını” yazmıştı. “Din yerine milliyetçiliğin ikame edildiği”ni bir defa daha açığa çıkarmıştı.

Can Dündar’ın, sirozlu “Sarı Zeybek”inin ardından perdeye aktardığı Yunanlı çocuk Yorgo’nun rol aldığı “karga kovalaması”yla başlayan “Mustafa” filmi tartışmaları, TIME dergisinin yayın hayatının 80. yılı sayısında “dünyayı değiştiren 80 önemli olay”ın arasında sıraladığı “M. Kemal’in inkılâpları”nın ardındaki “psikolojik” ve “travmatik” anlamın okunması açısından önemli…

Kısacası, 110 dakikalık filmde çizilen “karakter” ve verilen “mesajları” daha çok tartışılacak. En çok da “devrimleri” yönüyle…

Magazinden ziyade esas bu yönünün irdelenmesi gerekiyor…

04.11.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.11.2008) - “Film” ve devrimler… (1)

  (01.11.2008) - Ankara çuvallıyor…

  (31.10.2008) - ABD rotasındaki dış politika!

  (30.10.2008) - Cumhuriyet ve başörtüsü

  (28.10.2008) - “Kapatılmak”dan da beter…

  (27.10.2008) - Teslim tutanağı…

  (26.10.2008) - Karar kırılmaları…

  (24.10.2008) - “Gerekçe”li mugâlata ve irâde teslimiyeti

  (23.10.2008) - Etnik provokasyon oyunu…

  (22.10.2008) - “İlâhî ikaz”a ceza garâbeti…

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır