"Gerçekten" haber verir 26 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Kriz ve seçim



Diğer alanlar gibi ekonomide de sıkıntı işaretlerinin belirmeye başladığını, altı yıllık “pembe tablo”nun sonuna gelindiğini yazdığımızda, iktidar partisine toz kondurmamak için kendilerini yırtan birileri “Ekonomi tıkırında, merak etme, hiçbir şey olmaz, işine bak” gibisinden “akıl” vermeye kalkışmışlardı.

Gelinen noktaya bakıyoruz; durum hiç de iç açıcı değil. Dahası, bugünleri dahi arayacağımız günlerin önümüzde durduğu ifade edilmekte.

Hep birlikte takip ettiğimiz gibi, önce ABD’de patlak veren ve sonra hızla bütün dünyaya yayılan finans krizi aylardır gündemin ilk sırasında.

Bu süreçte başından beri “Kriz Türkiye’yi teğet geçecek, bize birşey olmaz, tam tersine krizi fırsata çevireceğiz” diyerek bugünlere gelen Erdoğan, evvelce “Ümüğümüzü sıktırmayız” dediği IMF ile ABD’de bir kez daha el sıkıştıktan sonra ağız değiştirerek şunu söylemeye başladı:

“2009’un ilk altı ayında sıkıntı yaşayabiliriz.”

İlginçtir; eşzamanlı olarak başka isimler de aynı şeyi söylediler. Meselâ Almanya Başbakanı Merkel gelecek yılın en azından ilk aylarının kötü geçeceğini ifade ederken, Kemal Derviş de krizin gelecek aylarda kötüleşeceğini beyan etti.

AKP hükümetinin ihracattan sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in, “Kriz daha tam olarak bize gelmedi, ama geliyor, yolda” şeklindeki sözleri de bunları tamamlayan bir alarm sinyali.

Sonuç olarak, Rahmi Koç’tan başlayıp iş âleminin önde gelen diğer mensuplarına kadar herkesin ortak kanaati: 2009 zorlu bir yıl olacak.

Bu arada, 2009’u beklemeden şimdiden derin bir krize giren, bazıları kilit vuran, bazıları da kapanmamak için debelenen bir dolu işyeri var.

Aylardır dünyanın öbür ucunda, bizi fazla etkilemeyecek bir finans krizi olarak takdim edilen buhranın dalgaları henüz Türkiye’ye ulaşmamışken durum bu olursa, o dalgalar ülkemizi vurduğunda nasıl bir tablo ortaya çıkar; doğrusu tasavvuru bile insanı ürpertmeye yetiyor.

Fabrika çarklarının yavaşladığı ve yer yer durmaya başladığı, üretimin her geçen gün azaldığı, kapasite kullanımının inişe geçtiği, alış veriş ve ticaretin bıçak gibi kesildiği, esnafın siftah yapamadan dükkân kapattığı, ödenemeyen kart ve kredi borçlarının çığ gibi büyüdüğü, altı senedir azaltılamayan işsizler ordusunun, giderek yaygınlaşan işten çıkarmalarla daha da tırmanışa geçtiği son derece zorlu bir süreç yaşıyoruz.

Bir-iki haftadır mail adresimize akmaya başlayan ve her gün onlarca adedi bulan iş başvuruları, işten çıkarmaların ne kadar yakıcı bir boyut kazandığını gösteren işaretlerden yalnızca biri.

Başvuru sahipleri üniversite mezunu, kariyeri olan, yaş ortalaması 30’un altındaki insanlar. Ve anlaşılıyor ki, yakın zamanda işlerinden olmuş, bu sebeple yeni iş arayışına koyulmuş gençler.

Son derece düşündürücü ve vahim bir tablo.

Görünen o ki, çalışanların ve son dönemde iyice güç kaybetmiş olan sendikaların feryatları hiçe sayılıp, kriz bahane edilerek başlatılan işten çıkarma operasyonları tamgaz devam ediyor.

İyiniyetli, ama bütün çabalarına rağmen işyerini ayakta tutmayı başaramadığı için kilit vurmak zorunda kalan ve işçileriyle birlikte kendisi de mağdur olan işverenler bahsimizden hariç.

Ama kendi hayat standartlarında hiçbir gerileme olmadığı halde, krizin faturasını hemen çalışanlarına çıkaran işadamları ne kadar eleştirilse azdır. Böyle bir zihniyetle ne kriz aşılabilir, ne de toplumda sosyal barış ve ahenk sağlanır.

Durumun ciddiyetini nihayet fark etmiş görünen hükümetin açıklaması beklenen paket, önümüzdeki aylarda bu tablonun çok daha kötüleşerek devamını önleyebilir mi, bilemiyoruz.

29 Mart’taki yerel seçimlerin, bizzat Başbakanın açıklamasına göre, krizin bunaltıcı etkilerinin geniş kesimlerde en yaygın şekilde hissedilmeye başlanacağı bir ortamda yapılacak olmasının bu hareketlenmedeki rolü de merak konusu.

Sebep gerçekten kriz mi, yoksa seçim mi?

26.11.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.11.2008) - Türkiye-2025

  (27.11.2008) - AKP niye yapamıyor?

  (26.11.2008) - Kriz ve seçim

  (25.11.2008) - Kur’ân ve Lozan

  (23.11.2008) - Nur fabrikası

  (22.11.2008) - Ezan ve Atatürk

  (21.11.2008) - CHP, AKP ve Atatürk

  (20.11.2008) - İşin özeti

  (19.11.2008) - Bozulan dehşetli plan

  (18.11.2008) - DP'nin dirilişi

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır