H. İbrahim CAN |
|
Avrupalı âkil adamların Türkiye raporu (1) |
2004 yılı Mart ayında daha önce Avrupa ülkelerinde bakanlık ve benzeri üst düzey görevlerde bulunmuş bir grup akil adam tarafından kurulan Bağımsız Türkiye Komisyonu ikinci raporunu önceki gün yayınladı. Bu komisyon Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini bağımsız ve tarafsız olarak izlemek üzere kurulmuştu. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde son birkaç yıl içinde yaşananları tarafsız bir gözle değerlendiren komisyonun bu önemli raporunu iki ayrı bölüm halinde iki günde ele alacağız. Bugün raporda Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleri liderlerine yönelik olarak yer alan eleştirileri değerlendireceğiz.
AVRUPALI LİDERLERİN OLUMSUZ TAVIRLARI Ekim 2005’te fiili müzakerelerin başlatılması kararına rağmen, Avrupalı liderlerin olumsuz yaklaşımları Türk kamuoyunda Türkiye’nin bütün şartları yerine getirse dahi Avrupa Birliğine alınmayacağı kanısını uyandırmıştır. Avrupalı liderler kendi kamuoylarındaki göç, işsizlik kaygısı, İslam korkusu gibi unsurları Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkarak oya tevil etmeye çalışmaktadırlar. Halbuki Avrupalıların en önemli endişelerinden olan Türk işgücünün serbest dolaşımı, tarımda sübvansiyon ve yapısal fonlar zaten derogasyonlara tabidir. Bu doğru tesbite katılıyoruz.
ÇEŞİTLİ BAHANELERLE MÜZAKERE SÜRECİNİN BALTALANMASI 35 Müzakere başlığının yarısından fazlası bloke edilerek, müzakere süreci aksatılmaktadır. Aralık 2006 AB zirvesinde Kıbrıs Rum Yönetimine limanların açılmaması bahane edilerek bir düzine başlık durdurulmuştur. Sarkozy ‘bütünleşme yerine ortaklık’ talebi kabul edilmedikçe beş ana alanda müzakerelerin devamına izin verilmeyeceğini açıkça ilan etmiştir. Diğer başlıklardan onbiri ise siyasal nedenlerle AB Konseyinde üye devletler tarafından engellenmektedir. Bloke edilen bu başlıklar arasında dış ilişkiler, enerji, güvenlik ve savunma politikası gibi en önemli sahalar yer almaktadır. Bunun anlamı Türkiye’nin AB üyeliğinin fiilen engellenmesidir. Maalesef gelinen noktada süreç dondurulmuş gibidir.
ÜYELİĞE ALTERNATİF TEKLİF EDİLMESİ Fransa ve Almanya’nın tam üyelik yerine ‘imtiyazlı ortaklık’ ya da ‘özel ilişki’ teklifi, Türkiye’de AB’ye uyum çerçevesinde reformlar yapma şevkini kırmaktadır. Türkiye’nin AB üyeliği hedefini raydan çıkartmaya yönelik diğer dolaylı çabalar arasında Avrupa’nın kesin sınırlarının “akil adamlar” tarafından çizilmesi teklifi ve bir Akdeniz Birliği kurulması fikri vardır.
TÜRKİYE VE DOĞU AVRUPA ÜLKELERİNE FARKLI STANDARTLAR UYGULANMASI “Avrupalıların özellikle kendileri gibi eski bir NATO müttefiki yerine eski Sovyet bloğu ülkelerine öncelik verdiğini ve Türkiye’nin yönetişim ve ekonomik ve sosyal göstergeler açısından bu ülkelerden daha iyi bir performans sergilediğinin gözardı edildiğini düşündükleri için Türkler açısından psikolojik olarak AB’nin tavırlarının en şevk kırıcı tarafı bu olmuştur”. Gerçekten de tam üyeliğe kabul edilen son on ülkenin hiçbir göstergesi Türkiye’nin üstünde değil, epeyce altındadır. Gerek ekonomik gerekse siyasal göstergeler, insan hakları ve demokratik yapı bakımından Türkiye hepsinden öndedir. Buna rağmen maalesef onlar tam üye yapılırken, Türkiye’nin üyeliği belirsizliğe itilmiştir. AVRUPA KAMUOYUNU YANLIŞ YÖNLENDİREN LİDERLER
Bütün bu olumsuzluklar sonucunda Türkiye’de “genel olarak Avrupalılara karşı bir kızgınlık oluşmuş, Türkiye’nin hiçbir zaman AB üyesi olarak kabul edilemeyeceğine dair bir çaresizlik hissine ve AB üyeliğine olan destekte düşüşe sebep olmuştur. 2008 yılı sonbaharında Eurobarometer, AB üyeliğinin iyi bir şey olacağını düşünen Türklerin oranının 2004 yılındaki % 70 üzeri orandan % 42’ye düştüğünü tesbit etmiştir.” Görüldüğü üzere rapordaki bu tesbitler hepimizin altına imzasını atacağı değerlendirmelerdir. Raporun bu bölümü şu çarpıcı uyarı ile bitmektedir: “AB, tam da Türkiye bölgesinde gerçek bir bölgesel güç olmaya başlarken Türkiye üzerindeki etkisini kaybetmektedir. Avrupalı liderler kısmen kendilerinin sorumlu olduğu ve Avrupa’da değişen yaklaşımların oluşturduğu kısır döngüyü kırmalıdır.” Yarın âkil adamların Türkiye’ye yönelik eleştirilerini ele alacağız. 09.09.2009 E-Posta: [email protected] |