Raşit YÜCEL |
|
Barış |
Barış bir saygıdır, bir hoşgörüdür. Nefret ve kin onun ters anlamıdır. Geçtiğimiz 1 Eylül günü “Dünya Barış Günü” idi. Nice acılardan sonra alınmıştı bu karar. Çok pahalıya mal olmuştu. İkinci Cihan Savaşı’nı kastediyorum. Elli iki milyon insan canından olmuştu. Bir rivayete göre de yirmi milyon Rus vatandaşı buna dahil değil. O da ilâve edilirse yetmiş milyon insan. Bu Avrupa’ya iyi bir ders olmuştu. Bir köprü başında, bir Sırp’ın öldürülmesi fitili ateşlendirmişti. Şehirler harap olmuş, medeniyetler yerle bir olmuştu. Avrupa adeta çökmüştü. Almanlar toparlanmak için, yıllarca devletine karın tokluğuna çalıştı. Avrupa’nın yeni çocukları, babaları gibi yapmadılar. Barış yaptılar. NATO’yu kurdular. “Saldırmazlık Paktı” imzaladılar. Yetmedi. Daha sonra “Ortak Pazarı” oluşturdular. Bunun adı daha sonra “Avrupa Birliği” oldu. Bakalım İslâm dünyasına: Savaşlar devam ediyor. İşte Irak, Afganistan, Filistin, Pakistan... Avrupa ve Amerika’nın gelir kaynağı bu ülkeler. Milyarlarca dolar silâhı Asya ülkeleri satın alıyor. Irak ve Afganistan’da insan ölüsünün tavuk kadar değeri yok. *** Eskiler “sulh-u umumî” dermiş. Şimdi “dünya barışı” deniliyor. “Birleşmiş Milletler” bu amaçla kurulmuş. Bunu Bediüzzaman, Ermeniler ile ilgili görüşlerini dile getirirken, bir asır önce bakın nasıl dile getiriyor: “Dostlar ile mürüvetkârâne muâşeret, düşmanlar ile sulhkârâne muâmele.” Ortak noktalarda birleşerek barış sağlanabilir. İnsanız... İlk kavga, Âdem Aleyhisselâm’ın oğulları arasında başladı. Sonra kavgalar hep devam etti. Barışın birinci adımı, başkalarının haklarına riâyet etmektir. Dünyada sadece kendisi yaşamadığını anlamaktır. Sevgi ve saygı… Gerisi o kadar kolay ki... 09.09.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları |