28 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

 

Kopya edilemeyen tek sanat “ebru”dur

BİRLEŞMİŞ Milletler (BM) Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) ‘’Yaşayan İnsan Hazineleri’’ listesinde yer alan ebru san'atçısı Fuad Başar, yaklaşık 67 bin civarında eserinin bulunduğunu belirterek, ‘’Bugüne kadar yaptığım hiçbir eseri beğenemedim. Çünkü insan beğendiği noktada çakılıp kalıyor. Bizde beğenmek yok, sürekli ilerlemek var’’ dedi.

UNESCO’nun somut olmayan kültür mirası çalışmaları kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünce belirlenen Türkiye’nin 2009 yılı ‘’Yaşayan İnsan Hazineleri’’ listesinde Hattat ve Ebru san'atçısı Fuad Başar da bulunuyor. Başar, ödül alacak 3 kişinin klâsik san'at dallarıyla uğraşmalarının çok sevindirici ve bunun san'at tarihinde bir ilk olduğunu, Türkiye ve san'at açısından çok önemli bir gelişmenin yaşandığını kaydetti. Bu sanat dallarında bir kesilme dönemi yaşandığını, emekleme döneminden sonra yeniden ayağa kalktığını ifade eden Başar, bu gelişmenin UNESCO tarafından da fark edildiğini vurguladı.

Ebru ve Hat san'atına ilginin her geçen gün arttığını ve tanıtımının daha fazla yapıldığını kaydeden Başar, şunları söyledi: ‘’Çok yaygınlaşmasının dezavantajları var. Yozlaşma tehlikesiyle karşı karşıya kalınabilir. İnsanlar sanatı hobiyle karıştırıyorlar. Ortaokul öğrencisinin resim yapma meşgalesi gibi görülebiliyor. Bununla karşı karşıya kaldığımız oluyor. Bazı veliler ‘çocuğuma yaz tatilinde bütün yazı tekniklerini öğretir misiniz?’ gibi tekliflerle geliyorlar. Bizim hocamız 80 yıl yazı hayatı olan bir üstattı. O bile ‘ben harfleri yeni yeni tanımaya başlamıştım, yazı yazmaya ömrüm yetmeyecek’ derdi. İnsanlar hobi gibi görüyor. Biraz uğraşan ‘ben oldum’ zannediyor. İnsanlar olmuşluğu kadarıyla ‘insanlara san'at budur’ diyebiliyor. Ama tahmin ediyorum ki bu süreci aşarız. İleri de gerçekten san'atçı olan kişiler ahlâkı, dürüstlüğü ve san'atıyla ayıklanır. Bu tarihin her devrinde yaşanmış bir şey. Günümüzde de bunu atlatacağız. Yozlaşma riskini atlattığımızda, san'at açısından çok güzel günler göreceğiz.’’

“HİÇBİR ESERİMİ BEĞENMEDİM”

BAŞAR, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yerel yönetimlerin çalışmalar yapmasının, san'atın daha geniş kitlelere ulaşması açısından çok önemli olduğunu bildirdi. Ebru san'atında 34, yazı san'atında ise 35. yılını doldurduğunu dile getiren Başar, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Yazıda binlerce eserim var. 2 binin üzerinde tuğra çektim. Çeşitli cami yazıları, kitabeler, mezar taşları, levhalar, kitap metinleri çektim. Bunların ulusal ve uluslar arası seviyede yayılması için çeşitli faaliyetlerimiz oldu. Ebru sahasında da aynı şeyleri yaptık. Yaklaşık 67 bin civarında ebru yaptım. Bugüne kadar yaptığım hiçbir eseri beğenemedim. Çünkü insan beğendiği noktada çakılıp kalıyor. Bizde beğenmek yok, sürekli ilerlemek var. Biz bu san'atı aldığımız haliyle başkalarına devredersek, bir müddet sonra artık üstü toz tutmaya başlar ve terk edilir. İlerletmek zorundayız. Yozlaşmaya yol açmayarak, işin aslından sapmayarak bütün san'at dallarını ilerletmeliyiz. Yerinde saymak, durmak gibi beter bir şey. Sürekli ilerlemeliyiz. Bunu yapmaya çalışıyoruz.’’ Başar, ebru san'atının hiçbir san'ata nasip olmayan bir özelliğinin bulunduğuna dikkati çekerek, ‘’Kopya edilemeyen tek san'at ebrudur. Bir ebru eserinin kopyasının yapılması mümkün değil. Yapan kişi tarafından bile yapılması imkânsız. Her insan gibi, her ebru da tek olmaya mahkûmdur. Ebru teknesinde çeşitli renklerde boya attığınızda, bir boya diğerine karışmaz. Diğerlerinin arasında çok güzel görünür’’ diye konuştu.

28.11.2010


 

Bu Şehr-i İstanbul

TÜRKİYE’DE 1923 yılından beri faaliyet gösteren Shell’in destek verdiği “Bu Şehr-i İstanbul” kitabı, 30 Kasım’da Pera Palas’ta Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katılacağı bir kokteyl ve sergi açılışı ile tanıtılacak.

Çağlar boyu dünyanın gözbebeği olan İstanbul’a ait, fotoğraf san'atçısı Tahsin Aydoğmuş’un objektifinden 105 siyah-beyaz fotoğraf, “Bu Şehr-i İstanbul” adıyla kitaplaştırıldı. Kitabın İngilizce baskısı da ‘Istanbul: The Eternal City’ adıyla Aralık ayında raflarda yerini alacak. İstanbul’un tarihinden, şehrin enerjisinden, sokak aralarındaki insan sohbetlerinden ve denizden etkilenen fotoğrafçı Tahsin Aydoğmuş; objektifini doğrulttuğu tarihî sokak aralarında çektiği fotoğraflarla şehrin gizemini yansıtmayı amaçlıyor. Kitaptan seçilen ve ‘arşival baskı’ tekniğiyle basılan 30 fotoğrafın yer alacağı ‘Bu Şehr-i İstanbul’ sergisi de önümüzdeki dönemde İstanbul’un farklı noktalarında san'atseverlerle buluşacak.

Said Temur / İstanbul

28.11.2010


 

Tarihî Mirgün Köşkü ‘Seracem Belgeseli’ ile hayat buluyor

RESSAM Ahmet Mirgün tarafından 1985 yılında İstanbul Üniversitesi’ne bağışlanan ve Avrupa Kültür Başkenti (AKB) 2010 kapsamında Restorasyonu gerçekleşecek olan tarihî Köşk’ün çekimleri “SERACEM” belgeseli kapsamında devam ediyor.

Baltalimanı’nda bulunan tarihî Mirgün Köşkü’nün Belgeseli 4 bölüm ve 120 dakika olacak. Proje kapsamında Köşk’ün mimarî özellikleri, yapıldığı dönem itibari ile hayatî geçmişi ve bölgedeki etkileşimler belgesele aktarılacak. Ayrıca Restorasyon süreci de safha safha çekilerek Üniversitelerdeki ilgili bölümlerde öğrencilere aktarılacak. EFE Reklâm tarafından yürütülen çekimlerde Köşk’ün detay görüntüleri ve yapısal özellikleri arşivleniyor. Yıl sonunda tamamlanması planlanan belgeselde azınlıkların malvarlıklarına elkonulma iddiasını çürüten gerçek hayattan kesitler canlandırılacaktır. Böylece köşke ait bu belgesel kültür çeşitliliği ve renkliliği gözeten, o devrin yaşantısının sosyal boyutunu öne çıkaracaktır. Bu dönemde gerek Osmanlı Paşaları gerekse halk, Ermeni ve Rum ailelerle içiçe yaşamıştır. Köşkün bulunduğu Tebdil Eskisi sokakta, Köşkün tam karşısında bulunan Emirgan Rum Ortodoks Kilisesi o dönemdeki ayinlerine günümüzde de davam etmektedir. Günümüzdeki bu yaşantı tarzı ile eski yaşantı tarzı karşılaştırmalı olarak belgesele konu olacak, böylece 2010 Kültür Başkenti İstanbul’da, bu çeşitliliği ve renkliliği belgelerle Dünya kültür mirasına hediye edilecektir. Proje ortaklarından Dr. Metin Gürsan, yıllardır atıl vaziyette duran bu tarihî köşkün restorasyonla birlikte kültür mirasımıza dahil edileceğini belirtirken, tanzimatla birlikte değişim gösteren mimarî çeşitliliğin günümüze yansımalarının da “SERACEM” belgeselinde yer alacağını açıkladı.

28.11.2010


 

Gazetecilik ve Yazı Kursu’na ilgi

ÜSKÜDAR’DA İKSM tarafından açılan “Gazetecilik ve Yazı Atölyesi” kursu büyük ilgi görüyor. Kurs her Pazar günü 12.00-14.00 saatleri arasında Üsküdar Fatih Mahkemesi’nde gerçekleşiyor.

İstanbul Kültür ve Sanat Meclisi (İKSM) Derneği tarafından Üsküdar’da düzenlenen kurslar, geniş bir meraklı kesimi tarafından büyük ilgi görmeye devam ediyor. Katılımın serbest olduğu kursla ilgili olarak ayrıntılı bilgi almak isteyenlerin, 0 (212) 492 73 79 numaralı telefonu aramaları gerekiyor. İKSM’nin hizmet verdiği Fatih Mahkemesi, Üsküdar Belediye binasının karşısındaki Mahkeme Sokağı’nda san'atseverlere hizmet veriyor. Dernekte kurs veren ve sohbetlerde bulunan isimler arasında Hasan Çelebi, Hikmet Barutçugil, Yavuz Bülent Bâkiler, Ümit Meriç, Memduh Cumhur, Dursun Gürlek, İlhan Özkeçeciler, Abdullah Kılıç ve Mehmet Nuri Yardım yer alıyor.

28.11.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.