"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ankara’da olmadığım günlerde…

Ali Rıza AYDIN
30 Ekim 2014, Perşembe
Evet, Ankara’da olmadığım, daha doğrusu olamadığım günlerde iki önemli şeyi kaçırdım.

Tarih itibariyle bunlardan birincisi, Yeni Asya yazarlarının tamamının ve büro temsilcilerinin katıldığı toplantı; diğeri ise, gerçekleşmesi hakkındaki temennilerimizi yıllardır dilimize pelesenk ettiğimiz büyük organizasyon; Ankara Kocatepe Camii’nde irat edilen Bediüzzaman Mevlidi.
Her ikisinde de bulunmayı; bilhassa, yurdun her köşesinden mevlide gelip Ankara’ya teşrif eden güzide dostlarımızla kucaklaşmayı hakikaten arzu ediyordum, ama şartlar buna imkân vermedi; o gün, öyle gerekti. 
Sadede gelecek olursak: 
Bediüzzaman Mevlidi’nin henüz hazırlık safhasında ve sonrasında pek çok şeyler yazıldı çizildi; haberler yapıldı. O, tamam. Kaçırdığım diğer önemli şey ise, yazarlarımızı ve büro temsilcilerimizi buluşturan toplantı.  
Her şeyden önce, gerek ilki Ankara’da, gerekse genişletilmişi İstanbul’da organize edilerek yazarlarımızı bir araya getirip, “Ne yapalım, ne tür kitaplar neşredelim” sorularının sorulduğu, bu hususta müzakerelerin yapıldığı toplantıları önemsiyorum. Toplantının fizikî varlığından çok, fikirlere müracaat edilmesi yönünü; onlara, neler yapılabileceğinin, nasıl bir üretim ve satış stratejisi takip edilmesi gerektiğinin sorulmasını son derece önemli buluyorum.
Bu, fevkalâde isabetli bir yaklaşım. 
Bu fikrin sahibini ya da sahiplerini tebrik ediyor, alkışlıyorum ve bu uygulamanın devamlılığını temenni ediyorum.
Böylesi nezih bir toplantıda bulunabilseydim, “Ne yapalım, ne edelim” sorularına zahir ben de muhatap olacaktım. Bu durumda vereceğim cevap, Ankara’daki ilk toplantıda divana takdim ettiğim ve bu konudaki düşüncelerimin yer aldığı bir sahifelik yazılı metni aynen tekrar ederdim; yani, Risale-i Nur haricinde, “Satılacak kitap çıkaralım” derdim. Satılacak kitap!
Yeni Asya, birçok şeyin ilkine imza atmış bir yayınevi. Her şeyden önce, iftiharla andığımız dünü var ve dünya var oldukça “var” olacaktır inşaallah. Amiyane tabirle, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.
Her yayınevinin bir prensibi, bir bakış perspektifi olduğu gibi; Yeni Asya’nın da elbette belirlenmiş bir hedefi, ulaşmayı varlığının gayesi bilerek önüne koyduğu bir okuyucu kitlesi ve kitlelere ulaştırmak istediği idealleri; günümüz insanının ruhî marazına çare olacak bir ilâç mesabesindeki fikrî zenginliği ve devasa kaynağı var.
Gel gör ki, kitaplar satılırsa, okuyucunun eline ulaşır; fikirleri ulaştırır. Diğer bir ifade ediş şekliyle, “kitaplar, satmak için basılmalı; okunmak için alınmalı”. 
Netice: Kazanmalı. 
Kimler kazanmalı? 
Üreten, sattığından; satın alan da, öğrendiklerinden kazanmalı.
Temenni ederim ki, yazarlarımızın gönlündeki, ruhundaki lâtif duygular, güzel fikirler, derunî birikimler mahzeninden çıkarlar, sayfalara akarlar. 
Ve yine temenni ederim ki, yayınevimizi ayağa kaldıracak çok kitaplar satarız; bunların “satılmasıyla” para, “okunmasıyla” dost kazanırız inşaallah.   

Okunma Sayısı: 1048
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı