"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ateş bacayı değil, bağırları sarıyor

Ali Rıza AYDIN
27 Ağustos 2015, Perşembe
Umutlanmıştık birkaç senedir suskunluğundan, terörün. Öfkelerin indiğini, ağıtların dindiğini zannetmiş durmuşuz bunca zaman beyhude.

Arkadaşım, karşımda oturan ve ilk defa karşılaştığım esmer tenli, cüsseli bir kimseyi göstererek, “Bak, bu kardeşimiz şehit babası” dedi.

Baktım…

O da bana baktı çenesini döşünden ayırıp, başını kaldırarak. Çehresi, ruhundaki feveranın dışa vuruşunu yansıtıyordu sanki; semalara ulaşmak ister gibiydi, başı.

Göz göze geldik. Orada bir süre durduktan, o gözlerin buğusunu gördükten sonra, “Ne diyeyim?” dedim, “Ne diyeyim…”

Taziyede bulunmam, baş sağlığı dilemem uygun olmazdı bir şehit babasına. Dik tutmaya çalıştığı başını, iftihar yüklü bakışını fark etmemek; onun, gönül dünyasına hitap etmemek olurdu bir bakıma “ah vah”lar.

Bakışlarım, bakışlarına merbut; “Seni tebrik ederim kardeşim” dedim. Dudaklarının kenarında kıvrılan biraz hüzün, biraz huzur karışımı bir tebessüm belirdi. “Sağ olun efendim” diyebildi, tevazu kanatları yere serdiği bir ses tonuyla. 

Ona uzun uzun anlatacak değildim ya, şehadetin mertebesini, ahiretteki yerini; Efendimizin (asm), “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra dirilip yine öldürülmeyi, sonra dirilip yine öldürülmeyi ne kadar çok isterdim” buyurduğunu. Çünkü benim bildiğimi, pek çok Müslüman; hele ki, şehitlerin yakınları alelekser bilirler. 

Cenâb-ı Hak bütün şehitlerimizi rahmetine, bizleri de onların şefaatine nail eylesin.

Şehit olmak, Mevlâ katında ne nispette makbuliyet ve yükseklik ise; onlara kıyanların seviyesi de o nispette deniyet, o nispette alçaklık!

Bundan medet ummak ise, koskocaman ahmaklık.

Görünen o ki saz aynı saz, tel aynı tel; farklı olan, tezeneyi tutan el.

Seksen ihtilâli öncesinde beş binden fazla ter ü taze memleket evlâdının heba olmasına göz yumuldu; o çocuklar yandı bitti, kül oldu. Gerekçe: o gün için, ihtilâl; bugün için, ihtiras! 

Maksat: İnsanları korku fobisiyle, bilinmedik mecralara sevk etmek.

Uluslar arası senaryonun ulusal aktörü ya da aktörleri bitmek tükenmek bilmeyen hırslarının zebunu olup, bugün, yine fitili ateşledi. Bu kor hangi haneleri yakar, kaç yüreği dağlar bilinmez. 

Deyimin tam manası itibariyle, ateş düştüğü yeri yakıyor; yanmayansa, sırça köşkten bakıyor. Kiminde de bağrışmalar çağrışmalar, öfke dolu birkaç ezber slogan… Hiç kimse ne tabuta konulan, ne de tabuta sarılan olamaz.

Yanan hanede bulunmak, şehit anası babası olmak ne kadar şereflilik ise; o haneyi tutuşturmak da, o ölçüde şerefsizliktir.

Müsebbibi kimler ise, otursun, bayram etsin!

Rabbim, vatanı için şehit olanlar hürmetine; duâları kabul olan kullar hürmetine, bu ateşi söndürsün.  

Okunma Sayısı: 1238
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı