"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Cankurtaran” kıymetinde iki şey!

Ali Rıza AYDIN
28 Ocak 2016, Perşembe
Hz. Lokman (as), “İki şeyi unutma; Allah’ı ve ölümü. İki şeyi unut; başkasına yaptığın iyiliği, başkasının sana yaptığı kötülüğü” diyor.

Bu nasihat, içinde, bir hayata yetecek kadar zenginlik; hayatı hayatlandıracak ölçüde mâna derinliği barındırmaktadır. 

Zira Allah’ı unutmamak, her an O’nunla olmak, O’nun varlığını, bütün mahlûkat ve mevcudat üzerindeki tasarrufunu görmek; dolayısıyla yaratılmışların, O’na karşı sorumluluğunu daima hatırda tutmak demektir. 

Görürcesine O’nunla olan bir insanın gönlünde haramlar yer bulabilir, insan, buna el uzatabilir mi? Hak hukuk ihlâli yapabilir, gönülleri incitebilir mi? Her yerde, her zaman gözetim altında olduğunu; kalbinden geçen en ince duygunun okunduğunu ve ona muttali olunduğunu bilen bir kimse, ruhu ürperen bir mü’min hiç Allah’ı unutabilir, gaflete dalabilir mi? 

Kur’ân-ı Kerîm’de, öğüdü olduğu ifade edilen âyette, Hz. Lokman’ın (as); “Yavrucuğum! Yaptığın her iş (iyilik veya kötülük) bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır”1 dediği nakledilmektedir.  Ölüm ise, en büyük nâsih; en büyük uyarıcı. 

Hadis-i şerifte, “Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz”2 denildiği üzere, ölümü unutmayıp daima mevti, ahiret hayatını, oradaki mücazatı-mükâfatı düşünmek dünya hayatına karşı prestij etme tehlikesinden kurtarıyor insanı. 

Diğer iki hususa, yani yaptığımız iyiliği ya da maruz kaldığımız kötülüğü unutma keyfiyetine açıklık getiren ibretamiz bir kıssa:

Birlikte yolculuk yapan iki arkadaştan birisi, ötekine bir tokat vurmuş. Tokadı yiyen oturmuş, kuma; “bugün çok sevdiğim bir arkadaşım bana tokat vurdu” diye yazmış ve sessizce yola devam etmişler.

Devam eden yolculuklarının bir yerinde, bir çaya varmışlar. Geçmeleri gereken bu çayda, tokat yiyen arkadaşı boğulmak üzere iken, tokat vuran, onu kurtarmış. Yine yollarına devam ederken tokat yiyen arkadaş bir ara durmuş ve bu defa da yol kenarındaki bir kayaya; “Bugün çok sevdiğim bir arkadaşım beni boğulmaktan kurtardı” diye yazmış. Tokat vuran arkadaş diğerine yazmalarının sebebini sorduğunda, gönlü bol ve hoşgörülü arkadaşı: “Kuma yazdığım kötülüğü bir bağışlama rüzgârı gelir, siler. İyiliği de kayaya yazdım ki; unutulmasın, bâki kalsın diye” demiş.

Hepimiz biliriz ki kulluk, yalnızca günlük, vakitli, belli hareket ve davranışların ifasından ibaret değil; bütün hayatın Allah’ın rızasına tahsis edilmesi, O’nun yoluna sarf edilmesidir. “Ameller ancak niyetlere göre”3 değer kazandığına göre; Allah rızası için ve bu niyetle atılan her adım, alınan her nefes kulluktur. 

Hâl böyle olunca: “Cankurtaran” mesabesindeki bu “iki şey”ler ve onlardan aldığımız mesajlar üzerine hayata, hayatın “kul” olarak idamesine dair birçok fiili, birçok fazileti inşa etmek, buna göre istikametimizi şekillendirmek mümkündür. 

Mesele; doğruları fark edip, onlar ile doğru yola girmektir.

Dipnotlar:

1- Lokman Sûresi, 16.
2- Tirmizî, Zühd, 4.
3 - Müslim, İmare, 155.

Okunma Sayısı: 1295
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı