"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hükümdâr’ın korusu

Ali Rıza AYDIN
01 Şubat 2024, Perşembe
Koru, koruma altında bulunan ve sınırları tayin edilmiş bahçeler, bağlar, dağlardan oluşan küçük çaplı ormanlar yani zata mahsus alanlardır.

Padişahın eğlendiği, avlandığı, sevdiği, sevindiği, seyran ettiği; hilkatine hayran olduğu korular var dünyada. İstanbul’da bunların birçok örneği, hâlâ mevcut durumda.

Çiçeklerin, böceklerin, ağaçların, kuşların; hatta güzel gözlü ceylanların bulunduğu korular Cennetin küçük bir numunesi; dünyadaki teşhirgâhı, sergisi. Fakat bunlar, zata özel arazi!

Padişah, tebaası için de, bir ülkeyi bırakmış; ye iç, içindekilerden istifade et; fakat talan etme, tahrip etme, harap etme; hemşehrilerinle iyi geçin, istemiş. Buna sınır olarak da, koruluğu göstermiş; “Buradan içeriye ise, adımını atma” diye emretmiş.

Yukarıdaki paragrafta olduğu gibi; teşbihler, bazı hakikatleri akla takrib etmek kullanılır.

Hakikat-i hâlde, bir insan, böyle bir sınırdan içeriye adımını atarsa ne olur?

Tecavüz vuku bulur, azara maruz kalır!

Sınırların tayini, hayata bir “had” koymak; “konulan”ı korumak, şefkat etmektir ona. Kulunun hataya düşmemesini, günaha girmemesini, zarar görmemesini arzu eden Rabbimiz, ibâdına itaati emretmiş. Çıkardığı fermanıyla doğru yolu göstermiş. Hataya düşülmesi durumunda ise, şefkat tokadıyla ikaz etmiş.

Risale-i Nur’da bahsedilen, koyun sürüsü misalinde olduğu gibi: “…Çoban, gayrın tarlasına tecavüz eden koyunlarına taş atıp, onlar taştan hissederler ki, zararlı işten kurtarmak için bir ihtardır, memnunâne dönerler”1 yani tecavüze yeltenmezler.

Peygamber Efendimiz (asm), bir hadis-i şeriflerinde bu konuyu, açıkça ifade etmektedir:

“Helâl apaçık belli, haram da apaçık bellidir. Bunların arısında, halktan birçoğunun helâl mi haram mı olduğunu bilmediği şüpheli şeyler vardır. Dinini ve namusunu korumak için bunları yapmayan kurtuluştadır. Bunlardan bazısını yapan kimse ise haram işlemeye çok yaklaşmış olur. Nitekim korunun etrafında hayvanları otlatan kimse de koruya dalma tehlikesi ile burun buruna gelmiş olur. Dikkat ederseniz her hükümdarın bir korusu vardır. Allah’ın korusu da haram kıldığı şeylerdir.”2

İşte dünya da, sınırsız zannedilen zevklerin, keyiflerin, saadetlerin; hareketlerin sınırları Rabbimiz tarafından belirlenmiş bir koru.

Yani, güzel olan, helâl olan, meşru olan her şeyden istifadeye izin var. Haddi aşmamak, haramlara yaklaşmamak şartıyla

Haramdan ürkmek, yasaktan korkmakla ise, kul olmanın gereği!

Buradaki ana tema, azîmeti esas almak; “koruya dalma” tehlikesinden korkarak, korunmak. Çünkü, çizginin bu tarafı helâl, öbür tarafı ise, haram!

Günümüzde bu tehlike, âdeta bir sağanak!

Okul hayatında, iş hayatında, mesai hayatında, ticaret hayatında, komşuluk hayatında; alışta, verişte, insana hizmette, namahreme temasta hep “koru”yu hatırlayıp “Bir şey olmaz”lardan sakınmalı; takvayı takınmalı.

Koru’dan ve korkusundan emin olmak için…

Dipnotlar:

1- Said Nursî, Lem’alar, 18.

2- TDV İlmihali, 1: 178 (Müslim, Müsâkât, 20)

Okunma Sayısı: 1310
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı