"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsan neden kıskanır?

Ali Rıza AYDIN
10 Mart 2016, Perşembe
Cenâb-ı Hak her insanı değişik mizaçlar, farklı kaabiliyetlerde; birini, diğerine göre daha farklı meziyetlerle yaratmış. Bu bir takdir işidir. İnsan ise, kendisine lütfedilen ne ise onunla işler, onunla yapar, onunla yaşar. Bu gayretin neticesi muvaffakiyet de olabilir, akamet de…

İnsanın vazifesi, gayret etmek; tevfik ise, Allah’tan (cc).

Buna rağmen nefis boş durmaz, eneleri gıcıklar, dürter durur insanı; “Bak” o senden daha üstün, daha maharetli, daha cesaretli” ve sair desiselerle zihnini kurcalar, onu, moral zafiyetine uğratır. Muhatabı, olaylara hakkaniyet penceresinden iman gözüyle ve hakikat dürbünüyle bakamazsa, durum berbat! Gördükleri, hâletine yük olur.

İşte, buna sebep olan illet, kıskançlıktır. Diğer bir adı da hased olan bu hastalığın şiddeti Kur’ân-ı Kerîm’de, “Kıskandığı vakit kıskanç kişilerinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım”1 âyetiyle ifadesini buluyor.

Bir mü’min, başkalarına bahşedilen, ama kendisine verilmeyen lütuflara göz dikerek yakınmalarla kendini mahveden, içini kemiren kin, kıskançlık, çekememezlik ve intikam gibi yıkıcı duygulara kapılmaması; komplekse girmemesi; Allah’ın adaletinden ve her şeyi kulları arasında lâyık olduğu biçimde dağıttığından emin olması gerekir.

Kıskançlık duygusunun müsbet mânâda veriliş gayesi ise, eşlerin birbirlerinin iffetini korumaları; onları, kötü niyetli kimselerin kem gözlerinden, bed davranışlarından esirgemeleri; evlilik müessesesinin gereği olan karşılıklı aidiyet kavramının hukukunu el üstünde tutmaları gibi hususlardır.

Peygamber Efendimiz (asm); “Kıskançlığın iki çeşidi vardır” buyurduktan sonra, müsbet cihetini, “Birincisi güzel olanıdır ki, insan onunla aile efradını ıslâh ederek onların kötü yollara düşmelerine engel olur” sözüyle nazara veriyor; menfi cihetine ise, “İkincisi de kötü olanıdır ki bu, sahibini Cehenneme götürür”2 buyuruyor.

Kıskanmak, çekememek, başkasında olan sağlık, zenginlik ve benzeri nimetlerden dolayı rahatsız olarak o kişiden o nimetin gitmesini istemek, kalpte gizlenen ve insanı kötülüklere sürükleyen ahlâk dışı tabiatlardan, hastalıklardan birisidir.

Risale-i Nur’, kıskançlığı, enaniyetin en tehlikeli boyutu3 olarak tarif etmektedir.

11. YY. Başlarında, Karahanlı Devleti zamanında yaşamış bir Türkî âlim ve düşünür olan Yusuf Has Hacib ise; “Başkasını kıskanma (hased etme), çok fazla yiyip içme; bu iki şeyi yapan insanın başı dertten kurtulmaz”4 ikazında bulunuyor.

En çok tanıdık ve akrabalar arasında kendini gösteren bu illet, bilgisizlik ve tamahkârlığın insan ruhunda mayalanmasından, mezc olmasından doğar. 

Velhasıl: 

“Mü’min gıbta; münâfık haset eder” sözü bu iki durumun farkını ve bulunduğu insanın vasfını apaçık ortaya koymaktadır. 

Dipnotlar: 1- Felak Sûresinin, 5.  2- Kenzü’l-Ummal, 2:161. 3- Said Nursî, Mektubat, 413. 4- Kutadgu Bilig, 103.

Okunma Sayısı: 10247
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    10.3.2016 22:05:13

    Tebrik ederim..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı