Geldi geliyor derken, bugün mübarek Ramazan-ı Şerif orucunun altıncısını tutuyoruz, Elhamdülillah.
Bilindiği gibi oruç ibadeti, maksat itibariyle, bir kısım isteklere arzulara; davranış ve alışkanlıklara gem vurmak, onları hizaya getirmek olmakla beraber; esas itibariyle, yeme içmeyi emredildiği şekilde ve müddetçe terk etmek demektir.
Neden yemeyi içmeyi terk etmek?
Kolay kolay ilzam olmayan, sırtımızdan inmeyen emredici, tahakküm edici nefsin burnunu sürtmek için.
Risale-i Nur’da nakledildiği vechile nefis kendisinde ulûhiyet vehmedip, enaniyetinden bir türlü vazgeçmemiş. Cenâb-ı Hakk’ın her soruşunda yine “Sen Sensin, ben benim” demiş. Ne kadar azap gördüyse de, sonuç değişmemiş. Tâ nefsin bu katı inadı açlıkla kırılıncaya, burnu sürtülünceye kadar.
Ne zamanki aç kalmış, yola gelmiş ve Cenâb-ı Hakk’a, “Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben senin âciz bir abdinim.” (Mektubat, 393) demiş.
Ramazan ayı, aç kalma ayı değil, açlığı anlama, aç olmanın ne demek olduğunu tanıma ayıdır. Ve netice itibariyle, aç olanları da…
Peki, ne oluyor bize, yani biz insanlara ki, şu mübarek günlerde âdeta birbiriyle yarışırcasına nefisleri tahrik eden yiyip içme furyasına devam ediyoruz?
Hani nefsimizi terbiye, ruhumuzu tezkiye edecektik?
Zaten gıda reklâmları Ramazan’da çıldırıyor âdeta. İftariyelik çeşitleri, mükellef iftar sofraları; adamların, hem iftar sofrası hazırlayıp hem de ağzına bir şeyler atmaları (!) ekranlarda arz-ı endam ediyor.
Çoluk çocuk yetişkin, birçok kimse izliyor bu dengesiz reklâmları.
Etkilenmemek ne mümkün?
İnsanlar bunları ya alıyor, ya da alamadığına yanıyor.
Bu manzaraya bakılırsa, sanki Ramazan, -hâşâ- Ramazan değil, yiyip içme ayıdır!
Biliyor musunuz? Birleşmiş Milletler’in iki örgütü, Gıda ve Tarım Örgütü’yle (FAO) ve Dünya Gıda Programı (WFP)’ın, 16 Ekim Dünya Gıda Günü için hazırladıkları rapora göre, dünyada 1 milyar 20 milyon aç insan bulunmaktadır.
Ölümle burun buruna 1 milyar 20 milyon insan!..
Hakikat bu olunca; sofralarda mutlaka farklı bir şey olması gerekçesiyle haddi aşmanın, israfa kaçmanın izahı çok zor.
Bu ay aşırı yeme içme ayı değil, bilâkis, yemeyerek; yiyemeyenleri göz önünde bulundurup; var olana hamd etmenin ayı.
Rabbimizin verdiğini fark etmenin mevsimi…