"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şirke açılan kapı

Ali Rıza AYDIN
23 Haziran 2016, Perşembe
Aldatarak, göz boyayarak, gönlü çalarak, batıl şeyleri hak diye göstererek din dışı duâlarla, hareketler ve nesnelerle insan ruhu üzerinde tesir uyandırma; bu surette olağanüstü sonuçlar elde etme faaliyetine “büyü” adı verilir.

Bu tarz uygulamalarla insan veya başka varlıklar üzerinde etki meydana getirerek istenilen bir hareketin, bir işin, bir davranışın yaptırılması; ya da bazı şeylerin yaptırılmaması emelinde olan kimselerin başvurdukları bir takım uygulamalardır büyü.

İslâm dini’nin reddettiği, kanunların suç saydığı bu fiille meşgul olanlara da “büyücü” denir.

Büyü, “Cin” ve benzeri bazı mânevî güçlerle ilişki kurularak veya kendisinde gizli güç bulunduğuna inanılan bazı tabiî nesneler kullanılarak zararlı, faydalı ya da koruma amaçlı bazı sonuçlar elde etmek için yapılan işlerdir. Meselâ:

Büyünün, diğer bir deyimle sihrin, olaylara ve insanlara tesir ederek bol ve çok avlanmada, balık tutmada, hayvan yetiştirmede, düşmanı yenme, zarara uğratma veya öldürmede, hastalıktan kurtulmada; bitkileri, hayvanları, insanları, tabiat olaylarını ve güçlerini kontrol etmede; bazı kişi veya kişilere iyilik ya da kötülük etmede; şeytanı kovmada ve benzeri birçok konuda etkili olduğu zannedilmektedir.

Büyünün her türlüsünün eski çağlarda bilindiği ve Garp milletleri, Şark milletleri Uzakdoğu milletleri tarafından uyguladığı gibi; cahiliye devrinde de büyü-sihir uygulaması bilinirdi. Cahiliye devrinde gelecekten haber verme, tılsımla tedavi etme, fal okları, yıldızlara bakma, küçük kareler çizip içlerine harf veya sayı yazma, düğüm atma ve üfleme usûlleriyle büyü yapma son derece yaygındı.

Büyü yapmada ruhlar, cinler, şeytanlar, canlı veya ölmüş bazı hayvanlar, cisimler ve şekiller araç olarak kullanılır. 

Kutsallarla ilgisi olmayan, herhangi bir ahlâkî yönü bulunmayan büyü’nün başlıca gayesi menfaat sağlamaktır.

Büyü Allah, peygamber, din tanımaz.

Büyücülerin ise, birçok şeyi bildiği, başaramayacakları şey olmayacağı; büyü ile pek çok şeyin elde edilebileceği şeklindeki kanaat ve inanışlar İslâm’a ters düşmektedir.

İslâm dini, büyük günahlar arasında saydığı büyü ve sihre şiddetle karşı çıkmış, bu uygulamaları âyet ve hadisle kesin olarak yasaklanmıştır. Zira büyü yapmada, Allah’ın irade ve kudreti üstünde işler başarabilme iddiası vardır. 

Peygamber Efendimiz (asm) hadis-i şeriflerinde, “Kur’ân’dan başka şeylerle yapılan okuyup üflemeler, nazar boncuğu ve kadının erkeğe sevdirmesi için sihir yaptırması Allah’a ortak koşmaktır”1 diyor; Bera’ bin Âzib’in naklettiği bir başka hadislerinde ise Efendimiz (asm), sihir yapanları, Allah’ı inkâr eden kâfirlere benzetiyor.2

Şirke açılan kapı hükmündeki büyü ve onun eseri olan davranışlardan kurtulmak için Allah’a sığınmalıdır.

Çünkü, yaratan O; yardım edecek  olan da, yine O’dur.

Dipnotlar:

1- Ebû Davud, Tıp,29.

2- Camiü’s-Sağîr, 4: 1328. 

Okunma Sayısı: 1162
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı