"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demirel’i anlayamadılar...

Aslınur NEZİROĞLU
12 Temmuz 2015, Pazar
Onu ilk defa 1980’li yıllarda tanıdım. Gülen yüzüyle, insan sevgisiyle dopdolu olarak tanıdım.

Belki küçük bir çocuktum. Fakat bir çocuk, yürekteki sevgiyi de nefreti de hissedebilir. Samimiyetin gücünü anlayabilir. Ben Süleyman Demirel’in vatanına, bayrağına, dinine, inancına, milletine, insanına olan muhabbetini, sevgisini, düşkünlüğünü her daim hissettim ve inandım. Büyükbabamın dostuydu. Büyükbabam ne mebustu, ne bakan, ne de iş adamı. O sadece halktan biriydi. Fakat Süleyman Demirel’in yanına, randevu bile almadan ne zaman gittiyse onunla görüşebildi. Ne istediyse kadim dostu Demirel, onun isteğini yerine getirdi. Ayakta karşıladı ayakta uğurladı. Mehmet Efendi köylü bir vatandaştı, fakat Süleyman Demirel’in yanında kendini üst düzey bir bürokrat ya da mebus gibi hissederdi veya hissettirilirdi. Eminim Demirel’i tanıyan onunla görüşen herkese, kim olduğuna neci olduğuna bakmaksızın aynı muameleyi yapıyordu...

Demirel demokrasi, Demirel cumhuriyet, Demirel vatan, Demirel konuşan Türkiye, Demirel köylü, şehirli, baba, ağabey, dost, kardeş...

Demirel, Türkiye’nin Anadolu’nun taşına, toprağına, suyuna, havasına sirayet etmiş işlemiş... Bütün ülkeye imzasını atmış mührünü basmış bir lider, ekol...

Adnan Menderes zamanını bizzat yaşamadım. Ama onu öyle çok okudum ki çoğu görenlerden daha iyi tanıdım. Daha 12-13 yaşındayken onu görmüş kadar tanırdım. Türkiye’de Cumhuriyetten sonra iki demokrasi kahramanı bildim ben. 1. Adnan Menderes. 2. si ise şüphesiz Süleyman Demirel.

Süleyman Demirel’i, yaptıklarını, konuştuklarını, hayatı boyunca hep takip ettim. Neyi ne maksatla söylediğini hep anladım. Bugün Hakkın Rahmetine kavuşmuş terk-i diyar etmiş bir insanın arkasından acımasızca, yazanları konuşanları görüyorum. Hele de bir zamanlar onun yanında yürümüş dâvâ arkadaşı olmuş eski dost bildiklerini, bazı gazetecileri ne yazık ki anlayamıyorum. Bir asra yakın ömrünü bu vatana ve insanına vakfetmiş, su diye elektrik diye demokrasi, özgürlük diye gece gündüz didinmiş bir insandan bahsediyoruz. Demokrasi için darbelere maruz kalmış, sürgünler yaşamış bir insandan bahsediyoruz. Yasaklara savaş açmış bir insanı konuşuyoruz. Bazılarının teşekkürü yazık ki böyle oluyormuş... Eğri oturup doğru konuşalım, hakkı hak edene teslim edelim. Süleyman Demirel bu hakkı çoktan hak etti.

Eski yıllarda Demirel’in yanında çok gezmiş, süvari adlı otobüse çok binmiş, Demirel’in ekmeğini yemiş, suyunu içmiş bir gazetecinin yazık ki talihsiz bir yazısını okudum. Bu kadar kolay olmamalı bir anda silmek. İnsan bu kadar acımasız, insafsız olmamalı. Süleyman Demirel’in söylediği bazı sözler onu zamanında yakından tanıyan insanlar tarafından, başkalarına yaranmak uğruna çarpıtılmamalı. Sözleri başka mecralara çekilmemeli. “Baş örtülü okumak isteyen kızlar Arabistan’a gitsin’’ sözünü arif olan biraz da feraseti olan insanın, velev ki gazetecinin (üstelik dâvâ arkadaşlığı yapmış) doğru anlayıp tahlil etmesi gerekir diye düşünüyorum. Süleyman Demirel’in iktidarları döneminde bizler başörtüsü yasağını hiçbir zaman yaşamadık! İsteyen istediği okulda özgürce okudu, devlet kademelerinde çalıştı. Gazeteciler, aydınlar istediğini yazdı, istediğini çizdi, okudu, hiçbir şeyden korkmadan çekinmeden konuştu. Bütün bunları yakinen biliyorum ve iki cihanda da şahadet ederim. Demirel’in bu sözünde, biliyorum ki hiçbir art niyet yok! Hiçbir hakaret yok! Ne deseydi Demirel! ‘’Aç kızının başını da gönder fakülteye’ mi deseydi. ‘’Okumasınlar, kızlar otursunlar evlerinde’ mi deseydi. Gerginlik had safhadayken bi de o daha mı fazla gerseydi. Şunu biliyorum ki iktidarlıkları döneminde özgürlüklerin yaşandığı Demirel, iktidar uğruna değişmedi, kendini feda etmek, halkın nezdinde gözden düşmek pahasına ülkeyi bir felâkete sürüklenmekten kurtardı.

Yalan mıydı? Başörtülü okunuyordu da biz mi bilmiyorduk? Okunuyordu da biz mi okuyamadık. Ben 28 Şubat yasaklarının mağduruyum. Ben bu yasak yüzünden yıllarca üniversiteyi okuyamadım. Bunun 10 yılını ise, tek başına iktidar olmuş bir hükümet zamanında yaşadım! İmkânım olsaydı beni de bir vakıf Arabistan’a ya da Amerika’ya gönderseydi belki ben de zamanında okur bitirirdim fakülteyi.

28 Şubat sürecindeki davranış ve söylemlerinden dolayı çok eleştirilen Demirel, hiç de yabancısı olmadığı postal seslerine, ‘’Rap rap seslerini duyuyorum’’ diye tedirgin oldu, bunu nasıl en az zararla kurtarırım derdine düştü. Okları kendine çevirme pahasına parlamentoyu kapanmaktan, ülkeyi büyük bir ihtilâlden ve 20-30 sene geriye götürmekten kurtardı. Günah keçisi yapılarak 28 Şubat’ın baş aktörü yapılmak istendi. Süleyman Demirel evet aktördür, yaptığı siyasî manevralarla, kışladan çıkan tankları geri yerine göndererek darbelerden çok çekmiş bu milleti, darbeden kurtaran baş aktördür. ‘’Vatan sağ olsun, millet sağ olsun da varsın bizi kötü bilsinler’’ dedi. Asıl baş aktörler ve arkadaşları ise bir günah keçisi bulmanın verdiği huzurla yeni oluşumlara kapı araladılar...

Evet Türkiye’de, biz de Menderes’ten sonraki en değerli siyasetçimizi kaybettik. Ben de bu millet gibi onu çok sevdim. Kocatepe’de çok uzaklardan gelen ak sakallı amca cenaze, askerlerin omuzlarında giderken; ‘’Demireeel çok uzaktan geldim senin için, hakkım sana helâl olsun’’ diye var gücüyle bağırdı. Ben de o amca gibi haykırarak derim ki; ‘’Hakkım hakkımız helâl olsun sana, şayet varsa. Asıl sen hakkını helâl et, bu ülkenin evlâtları olan bizlerin üzerinde çok hakkın var.’’ 

Eminim bir gün gelecek gerçekler gün yüzüne çıkacak, kapılar ardında konuşulanlar yaşananlar ortaya dökülecek. Bu dünyanın mizanında olamasa da Mahkeme-i Kübra’da olacak! İşte o günün gelmesini sabırla bekleyeceğim...

Okunma Sayısı: 3939
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zeynep Saliha Eren

    12.7.2015 14:15:15

    Aslınur Hanım, yazınız beni gerçekten çok etkiledi. Elinize yüreğinize sağlık. Gerçekten de Demirel'i anlamadılar anlayamıyorlar.

  • Mustafa BİTER

    12.7.2015 11:44:44

    Ellerine sağlık...Düşüncelere tercüman olmuş...Merhum Demirel üzerinde bu milletin tek bir ferdinin hakkı olduğunu sanmıyorum ama onun bu milletin daha doğmamış evlatlarının üzerinde dahi hakkı olduğu kesin.Sadece şu İmam Hatip Okullarının haline bakanlar,eğitim seviyesindeki kalitesizliği görenler ve bilenler ne demek istediğimi çok iyi anlarlar.Torpille girilen İmam Hatipler bugün zorlamayla ve en düşük puanı alanlarla zorla ve başka tercih bırakılmayarak doldurulmaya çalışılıyor... Benim onda hakkım yok ama helal olsun,yalınız o huzur-u mahşerde benden davacı olmasın...

  • hasan Muharrem okur

    12.7.2015 00:58:37

    Tebrik ederim.beni duygulandırdınız

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı